Ana Sayfa / KASTAMONU / Kastamonu Bilgi-Belge / 1314 SENESİ KASTAMONU VİLÂYET SALNÂMESİ GENEL BİLGİLER

1314 SENESİ KASTAMONU VİLÂYET SALNÂMESİ GENEL BİLGİLER

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

TAKDİM


Bilindiği üzere “salname” yıllık, demektir. 1840’ lı yıllardan itibaren Osmanlı Devleti, devlet yıllıkları olarak salnameler yayınlamaya başlamış, bunu 1850’ li yıllardan itibaren vilayetler takip etmişlerdir.

Sayısı ve içeriği her vilayetin kendi takdirinde olarak 1850’li yıllardan 1920’li yıllara kadar salnameler yayınlanagelmistir. Oldukça zengin muhtevalarla hazırlanan salnameler, dönemleri ve bölgeleri hakkında çok ciddi tarihî ve istatistikî bilgiler içermektedir..


Kastamonu Vilayeti hakkında düzenlenmiş 21 salnameden 19. su olan bu salname elimize geçtiği zaman büyük heyecan duyduk. Zira Kastamonu Salnameleri’nin hiçbiri tam metin olarak sadeleştirilip (ya da sadelestirilmeden) yayınlanmamış, umuma açık olmayan akademik çalışmalar hariç, bu kapsamda üzerlerinde çok da emek harcanmamış (bilebildiğimiz kadarıyla) Bazı meraklıları kendi il ve ilçeleri, hatta köyleri hakkında bilgiler derleyip, kullanmakla yetinmişler. Vilayetin geneline ait bilgiler topluca yayınlanmadığı gibi vilayete adını veren Kastamonu Şehri hakkındaki bölümler de her nasılsa araştırmacıların gözünden kaçmış gibi görünmekte.


Uzmanı olmadığımız bir alanda, iyi niyetle, bir gayret içine girdik.. İlk olarak bu Salnameden Kastamonu Şehri’ne ait bilgileri toparlayıp özetlemekle işe başladık. İnşallah, zamanla tüm Salnameyi peyderpey ve tamamen yayınlamak arzusundayız. Allah ömür ve gayret verir, bu konuda ehil insanlarımız da destek verirlerse tüm Kastamonu Salnameleri’ni taramak, Vilayeti, yıllara ve diğer vilayetlere göre mukayese ederek araştırmak ve yayınlamak arzumuz var.

Memleketimizin; tozlu raflarda fark edilmeyi bekleyen tarihinin tozunu silmek, makûs talihinin değişmesi arzu ve gayreti içersinde olanlara omuz verenlerden olmak niyet ve duasındayız.


Yukarıda ifade ettiğimiz gibi sahanın uzmanı saymıyoruz kendimizi. Eski harflerden çevirirken bazı kelimeleri eksik-yanlış okumuş olmak ihtimalimiz (Bunların çok olmadığı kanaatindeyiz.) var.


Salnâme’yi olduğu gibi mi yoksa sadeleştirerek mi yayınlayacağımız konusunu çok düşündük ve bazı kelime ve tamlamaların kısa açıklamalarını parantez içinde belirterek yayımlamayı uygun bulduk. Asıl mananın anlaşılacağını umduğumuz kısımlara hiç dokunmadık. Doğrusu, dikkatle okunmaya çalışılsa hemen herkesin büyük ölçüde anlayabileceği bir dili var eserin. İnşallah istifadeye medar olur.


Şimdilik, Salnâmenin en çok merak edilebileceğini tahmin ettiğimiz bölümlerden başlıyoruz.

Kastamonur.com ziyaretçilerinin hoşgörü ve desteklerini; Rabbimizin inayet ve tevfikini niyaz ediyor, dua bekliyoruz..

Orhan SALCI

Aralık 2009 – Kastamonu


1314 SENESİ KASTAMONU VİLÂYET SALNÂMESİ


AHVÂL-İ VİLÂYET (İLİN GENEL DURUMU)

Anadolu’nun cihet-i şimâliyesindeki (kuzeyindeki) vilayet-i şâhâneden bulunan Kastamonu Vilayeti, hem-nâmı olan Kastamonu ile Bolu, Sinop, Kengiri (Çankırı) sancaklarından ibaret dört livaya, bu evliye de (vilayetler de) taksimat-ı âtiyeden istinbat olunacağı (ilerideki gruplandırmadan anlaşılacağı) üzere yirmi bir kaza ve yirmi yedi nahiyeye münkasımdır (ayrılmıştır)


TAKSİMAT-I VİLAYET-İ (SANCAK KAZA NAHİYE) KASTAMONU

SANCAK

KAZA

NAHİYE

KASTAMONU

Kastamonu(mrk.ilçe)

Devrekani, Akkaya

Kuzyaka, Göl

İnebolu

Küre-i Nühas, Abana

Zağferanbul (Safranbolu)

Eflani, Ulus, Aktaş

Tosya

Taşköprü

Gökçeağaç(Hanönü)

Araç

Mergüze (İhsangazi)

İğdir

Daday

Azdavay

Cide

Hoşalay

BOLU

Bolu

Araklı

Alaplı

Bartın

Amasra

Düzce

Akçaşehir

Hamidiye

Çarşamba

Gerede

Mengen

Göynük

Mudurnu

SİNOP

Sinop

Gerze

Boy Abad

Durağan

Ayancık

Çakıllı

KENGİRİ (Çankırı)

Çankırı

Koçhisar,

Tuhat, Şabanözü

Çerkeş

Karacaviran, Bayındır


Kastamonu (merkez ilçe) Devrekani, Akkaya, Kuzyaka, Göl, İnebolu, Küre (Nühas), Abana Zağferanbul (Safranbolu) Eflani, Ulus, Aktaş, Tosya, Taşköprü, Gökçeağaç(Hanönü) Araç, Mergüze, (İhsangazi), İğdir, Daday, Azdavay, Cide, Hoşalay; BOLU: Bolu, Araklı, Alaplı, Bartın, Amasra, Düzce, Akçaşehir, Hamidiye, Çarşamba, Gerede, Mengen, Göynük, Mudurnu; SİNOP: Sinop, Gerze, Boyâbad, Durağan, Ayancık, Çakıllı; Kengiri (Çankırı): Çankırı, Koçhisar, Tuhat, Şabanözü, Çerkeş, Karacaviran, Bayındır.

Kastamonu Vilayeti, şimal-i şarkıyeden (kuzey doğudan) cenub-u garbiyeye (güney batıya) doğru bir hatt-ı müstakim ( düz bir hat) üzere tûlen (uzunluk olarak) 420 km- 84 saat ve şimali garbiyeden (kuzey batıdan) cenubu şarkıyeye (güney doğu) doğru yine hatt-ı müstakim üzere arzan (enlemesine) da 180 km (38 saat) mümted (uzunlukta); cihet-i şarkisi (doğu tarafı) Sivas ve Trabzon; cenub-u garbisi (güney doğusu) Ankara, Hüdavendigar vilayetleriyle ve garbı İzmit sancağıyla ve şimali de Bahr-i Siyah (Karadeniz le) ile mahduttur(çevrilmiştir)


KASTAMONU TARİHİ:

Her saniye mürûr ettikçe bizden mütebaid olan(zaman geçtikçe bizden uzaklaşan) mazinin istifham-ı ahvali zımnında(geçmişi öğrenme niyetiyle) sahaif-i tarihe atf-ı nazar ettiğimiz vakit, bugün Kastamonu namıyla yad olunan bu vilayet, Paflagonya namı altında görülüyor ve mücmelen (kısaca) arz edilen malumat-ı âtiye (gelecek bilgiler) istinbat olunur:


Bu hıd’a (kıta) o zaman şarkan Kızlırmak ile, şimdiki Canik sancağı (Samsun) bir tarafta kalmak üzere, Trabzon Vilayeti; garban, Filyos ve Bolu Çaylarıyla; cenuben, Galonya yani Ankara Vilayeti ve şimalen Karadeniz ile mahdut idi. Bugün Bartın Kazası’nda bir nahiye merkezi olan Amasra da bu kıtanın büyük şehirlerinden idi. Meşhur İskender-i Yunan; İran’ı, Mısır ile Hindistan’ı ve Türkistan’ı taht-ı idare-i hakimanesine aldığı sırada bu kıtanın (Paflagonya) bazı cihetini de zîr-i idaresine(idaresi altına) geçirmiş ise de hey’et-i mecmuasını (tamamını) memalik-i mazbutası adedine idhal edememiştir(yönetimine alamamıştır). Azm-i cihangiranesini tamamıyla mevki-i fiile îsal (gerçekleştirmek) içün ömrü müsaid olmayan İskender’in, milad-ı Hz İsa’dan 323 sene evvel (33 yaşında olduğu halde) vuku-u vefatı üzerine memaliki (sahip olduğu memleketler), birtakım tavâif-i mülûk(küçük devletler) ellerinde kaldığı sırada, Paflagonya da hey’et-i mecmuasıyla (bütünüyle) tam bir hükümet-i müstakile şeklini iktisab etmişti (bağımsız bir yönetim haline gelmişti).


Paflagonya’nın en meşhur hükümdarlarından olup kable’l-milad (milattan önce) 121 tarihinde vefat eden 2. Pilman, mülkünü Pont (yahut Pontus kıtası, Lazistan ve Trabzon Sancaklarından ibaret idi) hükümdarı 7. Mihirdat’a terk etmiş ise de ol vakit Bursa, Ertuğrul, İzmit sancaklarıyla Bolu’nun nısf-ı garbîsinde (batı kısmında) icra-yı hükümet eden “Betina” hükümdarlarından Nikumed ki oğlu “Filmun” Rumların yardımıyla bu kıtanın kısm-ı azamını(büyük bölümünü) zapt etmiş ve kable’l- milad 63 tarihinde vefat ettiğinden Romalıların taht-ı idaresine girmiştir.

Roma İmparatorlarından Konstantin’in Hz İsa’nın doğumundan 330 sene sonra İstanbul’u Şark İmparatorluğu’na (Bizans İmp.) makarr (başkent) ittihaz ettiği zaman bu kıta Pont Eyaleti ne ilhak olunmuş ve 443 tarih-i hicrisi esnasında takarrür eden Rum (Anadolu) Devlet-i Selçukiyesi’nin Anaolu’da hükümfermâ olduğu sıralarda bu havali de idare-i Selçukîye’ye geçmiştir.

Kastamonu’nun ne vakit İslam idaresine geçtiğini tahkikatımız kifayet etmeyip (araştırmalarımız yetmeyip)ve fakat Kastamonu’ya şeref veren mebani-i mukaddeseden (mukaddes binalar, mekanlar) Atabey Gazi Camii Şerifi (ki banisi olan Atabey Gazi merhumun Kastamonu’nun fatihi olduğu meşhur ve mütevatirdir) kapısı üzerinde 672 tarihinde tamir edildiği muharrer(yazılı) olmasına nazaran Kastamonu’nun anılan tarihten hayli zaman önce İslam idaresine girmiş olduğu anlaşılır. Selçukiye Devleti nin inkıraza(yıkılmaya) yüz tuttuğu tarihten bir müddet sonra yani 690 tarih-i hicrisinde Kastamonu (o zaman Kastamonu Hükümeti; Kastamonu, Sinop, Çankırı sancakları idi) hâkimi bulunan Şemseddin Bey (Şemseddin Yaman Çandar) ilan-ı istiklâl ederek (bağımsızlığını ilan ederek) Anadolu’nun aksâm-ı sâiresi (diğer kısımları gibi) gibi burası da müstakil bir idare şeklini almıştır. Bu sülaleden Emir Şecaüddin, Adil Bey, Bayezit Bey (Osmanlı tarihinde Kötürüm Bayezıt namıyla yâd olunur) İsfendiyar Bey, İbrahim Bey, İsmail Bey, Kızıl Ahmet Bey 174 sene sırasıyla Kastamonu da icra-yı hükümet ettikten sonra Cennetmekan Gazi Fatih Sultan Muhammed Han Hazretlerinin devr-i dilâra-i âdilânelerinde ve 864 sâl-ı hicrîsinde(hicrî 864 senesinde) Kastamonu vilayeti doğrudan doğruya idare-i âdile-i Osmaniye altına girmekle şeref-yâb olmuştur. ( lee zeelet müstezılete bizıllihe-z zaliiil)


KASTAMONU SANCAĞI Kastamonu Kasabası; hem-nâmı olan vilayet ve sancağın merkezi bulunan Kastamonu Kasabası, 41 derece 22 dakika 30 saniye arz-ı şimaliyede(kuzey); 31 derece, 30 dakika tûl-i şarkiyede(doğuda); Şarkan ve garban dağlar arasında vâki ve sath-ı bahirden 800 metre mürtefidir (denizden yüksekliği 800 m.) Cihet-i şimaliyesi(kuzeyi) açık ve bir çok mezrayı hâvî olup cenubu (güneyi) da şehrin müntehasından başlayan muavvec(engebeli) bir boğazla Kuzyaka Nahiyesi’ne vâsıl olur. Havası ceyyid(saf, hoş) ve sağlam, suyu mebzul (bol) olup ekseriyeti karib (yakın) hanelerden yekdiğerine câri (akar) ve mütenevvidir(çeşitli).


Sularının en meşhurları; Server, Coruk, Hatip, Yukarı şadırvan, İsmail Bey suları ise de bunların içinde Server suyu Kastamonu’ca hakikaten server-i miyahtır(suların reisi). Şehir hâricinde bir iki su daha bulunmuş ve bazı ashâb-ı tabiat tarafından celb ve şürbe(içilmeye) başlanmış ise de onların Server’e muadil (denk) olmadıkları âhiren tahakkuk etmiştir. Sulucaavaz (Sulucaöz?- Suluceviz) suyu demekle meşhur olup mine’l-kadim (eskiden beri) Kastamonu kasabasının Deveciler, Aktekke, Aycılar Mahallelerine câri su yolu menbaındaki suyu kısmen bilâ-mahallât-ı mezkureye (anılan mahallelere) getirilmeyecek kadar bozulması ve iki saat kadar imtidat eden (süren) bu yolu yaptırmak ahalinin istidad-ı maliyesi fevkınde (maddi gücünün üstünde) görülmesi üzerine, keyfiyet-i vilayetten arz ve istirham olunarak canib-i sinni’l- cevanib Hz Hilafet-penâhi’den 100.000 kuruş ihsan buyurulmuş ve bu ihsan-ı âlicenab-ı Padişahî ile geçen sene emr-i inşaata bi’l-ibtidar(süratle) bu sene kasaba civarındaki muksime (kısımlara) kadar inşaat ikmal ve kışın hulûlüne mebni (kış mevsiminin araya girmesi sebebiyle) bâkıyesi bahara ta’lik kılınmıştır (ertelenmiştir).


Bu suyun mahallât-ı mezkure ahalisine (sayılan mahallelerin halkına) bertaraf edeceği şiddet-i ihtiyaçtan başka olarak hassa-i diğeri (diğer özelliği) de yukarıda tâdat ettiğimiz iyi sulardan ma’dut olmasıdır (iyi sulardan sayılmasıdır).


Şarkan ve garben karşılıklı iki sath-ı mâilin (eğimli arazi-dağ yamacı) teşkil ettiği Kastamonu Kasabasının tam vasatından (ortasından) ufak bir çay câri olup bunun sahilinden bazı kısmına rıhtım yaptırılmış, geceleri çay boyu ile büyük caddelere ve icab eden sokaklara belediye tarafından fenerler îkad edilmekte(yakılmakta) ve saye-i ömr-ü envaiye-i hazret-i Padişahiye’de Kastamonu’nun imranı ve terakkiyatı (gelişmesi) günden güne artmakta bulunmuş ve tesisat-ı vâkıa (yapılan tesisler, düzenlemeler) vaziyet-i tabiyesinin(yapısının) müsaid olduğu derecelerde şehri tezyin etmiştir(süslemiş).


Kastamonu dan İnebolu’ya, Çankırı’ya, Taşköprü’ye, Daday’a yaptırılmış ve saye-i Hz padişahiyede bundan böyle inşası mukarrer bulunmuş (yapılması kararlaştırılmış) olan şoselerin mevâridat ve mürselatça (gelecek ve gönderilecek şeyler bakımından) hasıl edeceği sür’at ve sühulet sayesinde Kastamonu’nun esbab ve vesait-i ticariyesi dahi haylice terakki ve tevsi edeceği tabii bulunmuştur. ( Bundan 120 yıl öncesinin gündemiyle bugünün gündeminin aynı olması manidardı; yani yol meselesi.).

Kastamonu Kasabası’nın müştemil olduğu müessesat-ı umumiye ve hususiyenin (genel ve özel müesseseler) envaı ve mekadiri (çeşitleri ve miktarları) bir vech-i âtidir (aşağıdaki gibidir) :

MÜESSESELER

Hane

Han

Otel

Hama

Matbaa

Muvakkit-hane

ADETLERİ

3234

45

1

15

1

1

MÜESSESELER

İmâret

Köprü

Bedesten

Su değirmeni

Bahçe

Arsa

ADETLERİ

2

12

1

3

97

42

MÜESSESELER

Çeşme

Karakol

Hastane

Salhâne

(mezbaha)

Kiremit-hane

Fırın

ADETLERİ

129

5

2

1

4

30

MÜESSESELER

Un Kapanı

Arpa Kapanı

Pamuk Kapanı

Anbar

Samanlık

Dükkan, Mağaza, Kahvehane, Debbağhane

ADETLERİ

1

1

1

3

3

1945

Meâbid-i İslamiye (İslami İbadethaneler) : Kastamonu derununda 63 adet cami ve mescid-i şerif, bir namazgâh mevcud olup cami-i şerifeden Nasrullah Kadı, Atabey, İsmail Bey, Topcuoğlu, Sinanbey, Yakubağa (nam-ı diğer Ağa İmareti) Camileri rasânet ve cesâmetce (sağlamlık ve büyüklükçe) diğerlerine faiktir(üstün).


Turûk-u Aliyye (Tarikatların) Dergahları: Kastamonu da Turuk-u Âliye-i Halvetiyye, Kadiriyye, Hâlidiyye, Mevleviyye, Sa’diyye, Rufaiyye, Celvetiyye, Bayramiyye den 12 dergah mevcut olduğu gibi Pîr-i Tarık-ı Halveti şeyhi Şaban-ı Veli (ks) ve ulema-i kiramdan (büyük âlimlerden) Müfessir Alaeddin ve müberrât-ı seniyye-i Cenab-ı Hilafetpenahiye’ye ilâveten; dergah-ı şerifi tamir ve termim olunmuş olan kibâr-ı meşayih-i Kadiriyyeden (Kâdirî şeyhlerinin büyüklerinden) Abdülfettah-ı Veli ve urefa-yı Mevleviye’den (Mevlevî âriflerinden) Dede Sultan ve Tarik-ı Celvetiyye’den Şeyh Mustafa ve Halidiyye’den Şeyh El-Hac Ahmed Siyahî ve mahdum-u mükerremi Şeyh Seyyid Ahmed Hicabî hazerâtı defîn-i hâk-i ıtır-nâk(güzel kokulu toprağa defnedilmiş) oldukları cihetle cümlesinin türbe ve dergah-ı şerifleri el-yevm mamur ve ziyaretgâh-ı havas ve avam olduğu gibi mükemmel ve muntazam bir de Mevlevihane vardır. Hazerat-ı müşarun-ileyhden maada (bahsedilen hazretlerden başka) Kastamonu’da daha 30 kadar merkad-ı şerife-i evliya mevcuttur.


Müessesat-ı İlmiyesi: Kastamonu’da bazı medâris dahilindeki (medreselerin içindeki) kütüphaneler dahi dahil olmak üzere cem’an (toplam) on kütüphane ve on yedi medrese bulunup bu medreselerin cümlesinde saye-i maarif-vaye-i Hazret-i Hilafet-Penahiye’de ulûm-u ‘âliye ve âliye (gramer, sentaks gibi âlet ilimleri ve tefsir, fıkıh, hadis gibi temel dinî ilimler) tedris olunur.

Bazı kadınlar tarafından tarz-ı atîk (eski tarz) üzere tedris olunan (okutulan) ünâs-ı sıbyan (kız çocukları) mekteplerinden başka usûl-ü cedide (yeni usûl) vechi ile tedris olunur beş bâb zükür-u ibtidâî ve ünâse mahsus birer rüşdî ve ibtidâî mektepleriyle bir rüşdiye-i askerî ve bir leylî ve nehari(yatılı ve gündüzlü) idâdi-i mülkî (lise) mektepleri ve bir de sanayi mektepleri (sanat okulu) mevcuttur.


Mezkur rüşdi-i askeri 301’de ve idadi 305 sene-i hicrisinde küşad dilmişlerdir(yapılmış). Rüşdi-i askeri ve idadi, Hükümet konağının bahçesi kenarında kâin olup, rüşdiye ahşap ise de idadî kârgir(taş veya tuğladan) ve tahtânî-fevkanî (altlı üstlü) beş dershane ve büyük salonlarla muallim odalarını ve bir mescid-i şerif ve saireyi hâvidir. Mekteb-i sanayi de Küpciğez mahallesi derununda ve Mekteb-i İdadiye’den sonra mebni (yapılmış) olup ancak bu mektebin saye-i saadet-i sermaye-i Hz Padişahiye’den daire-i fevaid ve muhsenatını bir kat daha tevsi etmek üzere, zikrolunan Mekteb-i Rüşdiye-i askeri sırasında tevsian ve müceddiden (genişletmek ve yeniden yapmak üzere) bir Mekteb-i Sanayi inşasına başlanılarak bu kere ikmal edilmiştir.


Ahali-i Gayri Müslim Mabed Ve Mektepleri: Bir Rum ve Ermeni Kiliseleriyle; zükûr ve ünâs için başka başka iki Rum ve zükûr ve ünâse mahsus bir Ermeni mektebi mevcut idi. Rum mektebi ser-zede olan (baş gösteren) harikta ihtirak etmesine mebni (yanması sebebiyle) yeniden inşası derdesttir.


Emâkin ve Müessesat-ı Emîriye: Kastamonu’nun müessesat-ı emiriyesi; bir Hükümet Konağı, saye-i terakkiyat-vâye-i hz. Padişahi’de âhiren inşa olunan bir Askeriye Dairesi ve bir debboy (depo) ve biri askeri ve diğeri Tophane-i Âmire mamulatından olan barut ve sairenin hıfzına mahsus olmak üzere iki cephane ve süvari ve piyade için başka başka iki kışla (kışlanın ikisi de tamire muhtaçtır), zükur ve ünase mahsus birer kârgir ve ahşap hapishane ve tevkifhane ve kârgir bir vilayet matbaası; beş karakolhane, bir telgrafhane, bir harap kal’a ile zükur ve ünas frengi malulîne(frengi hastalarına) ve gureba (kimsesiz, garipler) hastalarına mahsus başka başka daireleri ve her ikisinde cem’an 60 yataklık 4 koğuşu hâvi ve hamam vesair levazımı mükemmel olmak üzere mumtazam bir hastaneden ve bu hastanenin kurbunda (yakınında) geçen sene müceddeden inşa ve tesis olunan bir Bimarhaneden ve bir de Saat Kulesi’nden ibarettir.


Mezkur Saat Kulesi, şehrin cihet-i şarkiyesinde (doğu tarafında) hükümet dairesinin üst tarafındaki tepe üzerine 302 senesinde som kârgir olarak tesis olunmuş ve belediye namına Avrupa’dan celbedilen kebir (büyük) çalar saat vaz’ edilmiştir.


MAHSULÂT-I ARZİYE(Toprak Mahsulleri): Kastamonu ve civarındaki köylerde meşhur Üryani Eriği külliyetle husûle gelir. Kabukları soyularak kurutulup her tarafa gönderildiği gibi misket elması dahi üryani eriği raddesinde müştehir ve makbuldür. Erik ve elmanın enva-ı sairesiyle (diğre çeşitleriyle) armut da kesret üzere hasıl olmakta ise de bunların hiçbirisi üryani eriği ile Misket Elmasının mazhar oldukları şöhret ve rağbete rekabet edememektedir. Haşhaş ziraati buraca nasılsa vaktiyle âdet olmamasından dolayı halk, mahsulatı-ı sâireye nisbetle ehemmiyeti derkat olan (anlaşılan) Afyon ticaretinden mahrum kalmış ise de mukaddimen Vilayet-i Celilece mahsusan hariçten celp ve zer’ ettirilen (dışarıdan getirilip ekilen) tohumların kemâl-i feyz ve bereketle nema bulmuş olmalarına göre bunun da yavaş yavaş tâmimi (yaygınlaşması) ümid olunmaktadır.

Her türlü fevaidi (faydaları) malum olan ve buraca pek nefis bir halde yetişen patates dahi evvelleri pek az ekilir iken sinîn-i ahirede (son senelerde) hayliden hayli ilerlemiştir.


Kastamonu Havalisiyle Nevahi-İ Mülhakasının (Bağlı Nahiyeler) Başlıca Hâsılatı Arziyesi ve Nevi;

Hınta (buğday) ile Şair (arpa), siyez ( siyez buğday envaından olup bazı tarafta Kapılca (kapulca) tabir olunur. Buğday ve arpadan ziyade mahsul verir. Sünbülesi arpa sünbülesine müşabih ve daneleri buğdaydan daha mücella ve ziraati buğday ve arpaya nisbetle üçüncü derecededir. Buralarca bulgur, umumen siyezden yapılır. Siyez, âlâ tavuk yemi olduğu gibi kışırlarından çıkarılmamış olduğu halde tahın ettirilip kış günleri çift hayvanatıyla ağnama (koyunlar) da verilir. Fiatça buğdaydan sülüs derecede ucuzdur. Amihte (karışık), Kernik ( kernik dahi buğday envaındandır. Sünbülesi siyez sünbülesinden biraz büyük ve taneleri asıl buğdaydan parlakça olup taneleri havi olan kabuklar çatal, yani her kışır içinde ikişer tane bulunur ve siyezden daha az ekili ise de fiatça ondan kilede beş kuruş kadar pahalıdır. Kernikten de bazı kıra’da (karyede) bulgur yapılır. Fakat bu suretle istihlâki pek az olup en ziyade hayvanlara yedirilir.), fiğ, mısır, buğday, kendir, burçak, mercimek, nohut, fasulye, bakla, ceviz, sarımsak, soğan, lahana, pancar, şalgamdan ibaret olup ahududu (yani ağaç çileği) az ise de dağ çileği bi’n-nisbe ziyade husule gelir.


Mahsulât-ı Sanâiyesi (Sanayi Ürünleri) :

Kastamonu’nun mahsulat-ı sanaiyesinden bilhassa mensucat kısmı şayanı teşekkür bir surette müterakkîdir. Pek güzel yatak çarşap(f)ları, perde ve yastık örtüleriyle gömlek ve yelek bezleri külliyetle nescedilmekte (dokunmakta) ve gayet dayanıklı
kâr-ı atik (eski tarz) basamalar dahi hala yapılmakta olduğu gibi gayretveran(gayretli, girişimci) memleketten dört –beş zattan ibaret olarak oniki sene evvel teşekkül eden (şirket-i ibtidaiye) safi yünden Avrupa kazmirli (kaşmirli) tarzında kumaşlar ve şiyak (kuşak) Ve fanila ve pamuktan pazen vücuda getirerek semere-i mesaiyesini ibraz e tmiş olduğu gibi elyevm de hamam takımları ve mütenevvi elbiselik gibi şeyler nesc ve imal etmektedir.


Meşhur olduğu üzere Kastamonu da Evane-i nühasiye (bakır alet) imalatı dahi müterakki olup Avrupa kârı(işi, tarzı) tabakların herhangisine şebih olması istenilirse, bakırdan suret-i nefisede yapılmakta olduğu gibi su sürahileri ve beyzi (elips şeklinde) müdevver (dörtköşe) sefer tasları ve sahan ve iftar ve salata tabakları, birbiri içine girer su bardakları ve tencereler pek güzeldir. Keçecilik, demircilik de şayanı memnuniyet bir surettedir.


Mülhakat-ı vilayetten Taşköprü kazasıyla merkezi vilayete mülhak nevahiyeden
bazılarında ve nefsi Kastamonu da imal olunan urganlar her tarafça makbul ve muteber ve binaenaleyh ticaret bahsinde beyan edileceği üzere kendir ziraati ve urgan imali buralarca başlıca ve ehemmiyetli vesaiti servet (Servet aracı, kaynağ vasıtası) ve ticaretten madut olup Dersaadet (başkent İstanbul) ve vilayet-i mütecavereden (komşu illerden ) başka Avrupaya dahi buradan hersene külliyetle kendir ve urgan ihraç olunmakta ve bahusus Nizamiye Mevtab Fabrikası urganlarıyla müteferruatı Kastamonu dan gönderilmektedir.


Kendirin buraca ihraz ettiği mevki-i mühimme nazaran mazhar olduğu rağbetin tezyidi zımnında (gördüğü rağbetin arttırılması bakımından) mahsulatın ıslah ve teksiriyle beraber, kendirlerin ehven masrafla (az masraf) ve matluba muvafık (isteğe uygun) surette ağardılması esbabının istikmali zımnında 1300 sene-i maliyesinde Akkaya Nahiyesi dahilinde ve Kastamonu ya üç saat mesafede, Kastamonu_ Taşköprü şosesi kenarında vaki; ve madeni ve bazı mevadd karışmış olmak lazım gelen suyunun hassa-i tesiriyesi (tesir özelliği), kendiri sair sularda duracağı eyyamdan (günlerden) daha az bir müddette ve gayet beyaz bir surette ağartmağa sahih bir (kendir gölü) bulunmuş isede bunun vüs’atsizlik (darlığı) ve intizamsızlığı (düzensizliği) cihetle mahal-i mezkurede (anılan yerde ki orası Batak ve göl köyleri) iki tarla iştira olunarak (satın alınarak, vilayet eliyle olduğu için kamulaştırılarak) müceddeden vasi’ ve muntazam (yeniden geniş ve düzenli) bir göl hafr ve ihdas ile kendirin ehven masrafla
ve hem de az müddet zarfında matluba muvafık suretle ağardılması esbabı temin olunmuştur.

 

Umur-u Ticariyesi : Kastamonu’nun muamelat-ı ticariyesi başlıca; tiftik ve urgan ve kendir üzerinedir. Saye-i mamuriyet-vâye-i hz. Padişahiyede İnebolu’ya küşad edilmiş olan şosenin hasıl ettiği suhulet mülabesesiyle İstanbul ve sair mahallere zahire, hindi, tavuk, yumurta gibi bazı şeyler de ihraç olunarak bu yüzden de epeyce temin-i temettüat edilmektedir.


KASTAMONU KAZASI Kastamonu Kazası’nı teşkil eden dört nahiye, takribi olarak tulen 73 ve arzan 35 kilometreden ibaret ve şarkan Taşköprü, Tosya; garban Araç, Daday; şimalen; yine Taşköprü, İnebolu, cenuben; yine Tosya Araç kazalarıyla mahduttur. Kuzyaka Nahiyesi dahilinde Evliyaullahtan Benli Sultan, Göl Nahiyesinde Şeyh Ahmed Nakşibendi, Devrekani Nahiyesinde meşayih-i Sadiyeden Şeyh Mustafa Efendi hazeratı medfundur.


Nevahi-i mezkurede 165 cami ve mescid-i şerif; 8603 hane, 508 dükkan ve mağaza ve kahvehane, 7 hamam (beşi Göl ve ikisi Devrekeni nahiyelerinde), bir mederese, bir kütüphane Devrekanide’dir. 39’u Devrekani’de, 55’i Kuzyaka’da, 68’i Akkaya da, 33’ü Göl’de olmak üzere 194 Sıbyan Mektebi, bir İbtidai mektebi, 283 su değirmeni ve hızarı (su hızarı), 28 kiremithane mevcuttur. Kuzyaka Nahiyesi dahilinde, Çankırı tariki güzergahı olan Ilgaz Dağı’nda Baldıran ve Akkaya Nahiyesi dahilinde ve Tosya tarıkı üzerinde Karadere, Devrekani’de Belovacığı namlarında üç bab karakolhane mevcuttur. Nevahi-i mezkure takriben 79577, kıt’a’da 472885 dönüm araziyi havidir.


Mahsulat-ı Arziyye: Nevahinin (nahiyeler) mahsulat-ı arziyesi bâlâda beyan edildiği üzere Kastamonu ve civarında husule gelen hububat ve saireden ibaret ise de, Göl ve Kuzyaka ve Akkaya nahiyelerinin ova köylerinde ve Devrekani’nin bazı kar’asında (köyünde) Üryani Eriği ve Misket Elması husule gelmektedir.


Sanayii: Nevahide pamuktan ince gömlek ve saire ve yilkin bezleri ve yünden çoraplar imal olunur.


Mevaşi’ (Hayvancılık): Kastamonu Kazasında deve bulunmadığı gibi, Kengiri dahilinde bazı mahallerdeki beş- on deve istisna edilince yerli malı olmak üzere mülhakat-ı vilayetin sair taraflarında dahi deve yok gibidir. Buralarda yetiştirilen atlarla, merkep, manda, bahusus sığır, koyun, keçi cüssece küçüktür.. Sair mevaşiyeye (hayvancılık) nisbetle azdır. Koyun ve keçilerin sütleri istifade edilecek kadar mebzul olmadığından bunlardan istifade yün, yapağı, tiftiğe mahsustur. Yağ, peynir; inek, manda sütlerinden imal olunur.


NÜFUS BİLGİLERİ İÇİN TIKLAYINIZ >>>

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Mehmed Feyzi Efendi’nin Dilinden Risâle-i Nur ve Bediüzzaman Hazretleri

1950 öncesi, Mehmed Feyzi Efendi’nin, “Asa-yı Musa” mecmuası için hazırladığı lügatçeye önsöz olmak üzere yazdığı, …

Önceki yazıyı okuyun:
EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİ`NDE KASTAMONU

EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİ`NDE KASTAMONU Evliya Çelebi’nin  hayatı 10 Muharrem 1020/25 Mart 1614 tarihinde Unkapanı’nda başlar …

Kapat