SEDEFKÂR ERDOĞAN BAYDAR
Aslen Kastamonulu olan Erdoğan Baydar İstanbul’un Fatih semtinde 1953 Yılında dünyaya geldi.İlkokulu eski adı 54.ncü mektep olarak anılan Katip Çelebi’de okudu. Daha sonraki eğitimi Vefa Lisesinde devam etti. Aynı zamanda Sultanahmet Sanat Mektebi mezunu olan sanatkar babasının yönlendirmesiyle iş hayatına çok küçük yaşlarda başlayan sanatçı ilkokul birinci sınıfta iken muhtelif ticaret,üretim ve satış alanlarında faaliyetleri oldu.
1965’li yıllarda daha küçük yaşlarda iken Türk Musiki ve Türk El Sanatlarına olan ilgisi kendisini halen icra ettiği klasik kemençe ile buluşturmuştu. Herhangi bir hoca ve eğitimci desteği almadan kendi gayreti ve azmi ile bu sazı icra etmeyi, bunun yanı sıra da kendi icra ettiği sazlarını sedef ile işleyerek birçok eser ortaya çıkardı.
Oldukça faal olan iş hayatının arasında her fırsat bulduğu boş zamanını güzel sanatların önemlilerinden biri olan “sedef kakmacılığı”na, gerek musiki sazını sedef işleyerek,gerekse hat sanatı ve diğer eşyalar üzerinde de denemelere ve yeni üretimler yapmaya ayırdı. Enstrüman icrası ve enstrüman yapımı alanlarında klasik kemençe üzerinde faaliyetlerini yoğunlaştırdı. Yapmakta olduğu kemençelerin üzerine sedef kakma ve sedef işleme ile başlayan merakı onu Sedefkârlık sanatında uzun yıllar hizmeti olan Kapalıçarşı Zincirli Han’da faaliyet gösteren sedefkâr Nerses Semercioğlu ile tanıştırmış ve ustası ile başlayan dostlukları aynı zamanda sanatçıya Sedefçilik sanatını sevdirmişti. Sedefçilik sanatında uzun yıllar yoğun ilgi gösteren sanatçı, ustasının ölümüne kadar kendisiyle dostlukları devam ederken, aynı zamanda yanında hafta sonları çırak olarak da çalışarak, sedefçilik sanatı ile ilgili teknik ve uygulamalarını öğrendi.
Kültür, sanat ve musikiye her zaman ilgi duyan sanatçı 1977-1980 yılları arasında ‘’Çağımız’’ adlı dergide içişleri sekreterlik faaliyetlerinin yanı sıra aynı dergide köşe yazarı olarak kültür, sanat ve musiki üzerine yaptığı röportajları ve sanat ile ilgili yazıları yayınlandı. Bu faaliyet dönemi içerisin de 1978’li yıllarda Kapalıçarşı Zincirli Han’da Sedefçilik sanatını sürdüren Nerses Semercioğlu ile dostlukları pekişti. Sedef ustası ile Sedefçiliğe yönelik ‘’Yaşayan ve Yaşatanlar‘’ başlıklı röportajı aynı dergide yayımlandı. 1982 yılında ustanın vefatına kadar usta-çırak ilişkisi ve dostlukları yaklaşık dört yıl sürdü. Ustanın yıllarca kullandığı motif arşivi birkaç adet el aleti de sanatçıya hatıra olarak ailesi tarafından hediye edilmiştir.
Amatörce sürdürülen faaliyetlerinin arasında muhtelif musiki derneklerinin saz heyetlerinde ve çeşitli topluluklarda kendi yapmış olduğu klasik kemençesi ile katılarak musiki meşk etti. İş yaşamı ve sürdürdüğü amatörce faaliyetleri içerisinde fırsat bulduğu zamanlarda sedefçilik ile ilgili konferans ve bildirilerde de bulundu. Bundan sonra sürecek yaşamını Sedefçilik sanatına daha fazla zaman ayırarak, daha çok üretmek ve bu güzel sanatı yaşatanlar arasında katkıda bulunanlardan olmak hedeflerinin arasında yer almaktadır. İcra edilmesi çok güç olan sedef kakmacılığı kaybolacak el sanatları arasında en güzel olanlarından birisi olarak ifade edilmektedir.
Engin sabır isteyen bu sanatı yaşatmaya çalışanların sayısı günümüzde oldukça az sayıdadır. Sedef Kakmacılık sanatına ait örneklerini çoğaltmak ve bu sanatla ilgili daha verimli çalışmak üzere atölyesini ev ortamından uygun bir ortama taşımayı hedeflemiş ve bu serbest mekanda icra edilmesiyle birlikte verimliliğin daha çok artacağını düşünerek, usta-çırak ilişkisi ile bir sonraki nesle, kaybolacak el sanatının aktarımı kendisini mutlu kılacaktır. Sanatçı bu çalışmalarını musiki ve sanata yakın ilgisi olan oğlu Serhat Hilmi Baydar ile birlikte atölyesinde sürdürmektedir. Sanatçı evli ve biri kız biri de erkek olmak üzere iki evlat sahibidir.
Sanatçının, sedefhane.com adlı bir web sitesi de mevcuttur.