Ana Sayfa / KASTAMONU / İz Bırakanlarımız / Muhammet İhsan Oğuz / Abdulhalim DURMA

Muhammet İhsan Oğuz / Abdulhalim DURMA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Abdurrahman Memiş İslam Ansiklopedisi’ne yazmış olduğu makalede, Nakşibendi-Halidi şeyhi Muhammet İhsan Oğuz hakkında detaylı bilgiler verir. Buradan 1887’de Kastamonu’da doğan Oğuz’un Hattatlar diye bilinen bir aileye mensup olduğu için ‘Hattatzade‛ lakabıyla tanındığını öğreniriz. İlk tahsilini Deveci Sultan ve Yarabcı Hoca mahalle mekteplerinde gördükten sonra Kastamonu İdadisini ve Askeri Rüşdiyesini, ardından Ziyaiyye Medresesini bitiren İhsan Oğuz, bu medresenin müderrislerinden eniştesi Ahmed Ziyaeddin Efendi’den özel dersler alır.

Onun genç yaşta vefatı üzerine çalışmalarını tek başına sürdürerek çeşitli alanlarda derinleşir. Daha sonra Posta ve Telgraf İdaresinde memuriyet hayatına başlayan İhsan Oğuz, bir ara Galatasaray Mekteb-i Sultanisinde katiplik, askeri rüşdiyede hüsn-i hat ve Türkçe öğretmenliği yapar. Askeri rüşdiyenin kapatılmasından sonra tekrar Posta ve Telgraf İdaresine geçer. Burada muhabere memurluğundan baş müdürlüğe kadar çeşitli kademelerde görev yapar. 1938’de emekliye ayrılan Muhammet İhsan Oğuz bu andan itibaren elli yılı aşkın verimli bir hayattan sonra 3 Ağustos 1991’de vefat eder ve Kastamonu’da defnedilir.

İhsan Oğuz, tasavvufi eğitim sürecini ve şeyhlerini ‘Arifler Silsilesi’ ile ’Tasavvuf yolunda manevi cihad’ isimli eserlerinde ayrıntılı biçimde kaleme alır. Henüz on iki yaşında iken Nakşibendiyye şeyhi Hace Muhammed Evliya’ya (Muhammed Hulusi Efendi) intisap eden Oğuz, babasının da şeyhi olan bu zatın hac için gittiği Mekke’de 1902’deki vefatına kadar üç yıl hizmetinde bulunur. Daha sonra Bursa Orhan Gazi’de oturan Nakşibendi şeyhi Şerefeddin Efendi’ye mürid olur. Bu zatın da vefatı üzerine Nakşibendi olduğu söylenen bir başka şeyhe bağlanır. Birkaç yıl sonra ise bu zatın şeyhliğe ehil olmadığını anlayarak ondan ayrılır. Ganizade diye bilinen Tosyalı Nakşibendiyye şeyhi Mehmed Sadık Efendi’ye intisap eder. Ancak bu zat da altı ay sonra vefat eder.

1917 yılının mevlid kandilinde rüyasında kendisine Seyyid Ahmed Kürdi yazılı bir levha gösterildiğini ve onun kutbü’l aktab olduğunun belirtildiğini söyleyen Muhammed İhsan, araştırmaları neticesinde bu zatın aslen Bağdatlı olan Halid el Bağdadi’nin halifelerinden Ali es-Sebti’nin yanında yetiştiğini, Çapakçur’da (Bingöl) doğduğu için ‘Çapakçuri’ ve ‘Kürdi’, Hz. Hüseyin neslinden geldiği için ‘Hüseyni’ lakabıyla anıldığını ve Harput’ta yaşadığını öğrendiğini, 1918’de rüyasını da kaydedip gönderdiği mektubuna bir yıl sonra cevap geldiğini, bu tarihten vefat ettiği 1921 yılına kadar yazdığı mektuplara şeyhinin dokuz adet mektupla cevap verdiğini, bunlarda kaydedilen zikir tarifleri vasıtasıyla yüz yüze hiç görüşmeden seyrü sülükü tamamladığını söyler.

Muhammet İhsan, Seyyid Ahmed Kürdi’nin vefatının ardından kutbü’l gavs olarak tanımladığı Seyyid Muhammet Mestur el-Üveysi’nin sohbetlerine katılarak kısa zamanda ondan da hilafet aldığını, İmam-ı Rabbani’nin neslinden Muhammed Ma’sum Müceddidi’den istifade edip onun bütün manevi birikimini tevarüs ettiğini, son olarak da ‚yedinci mürşidim‛ dediği Hz. Peygamberin ruhaniyeti vasıtasıyla 1941 yılından itibaren eğitildiğini ve bu tarihten sonra diğer bütün şeyhlerle irtibatının kesildiğini kaydeder.

İhsan Oğuz’un intisap ettiği şeyhlerden Şerefeddin Efendi ile icazet aldığı Seyyid Ahmed Kürdi’nin tarikat silsileleri Nakşibendiyye Halidiyye’nin kurucusu Halid el-Bağdadi’nin yer almadığı farklı silsilelerle Nakşibendiyye-Müceddidiyye’nin kurucusu İmam-ı Rabbani’ye ulaşmaktadır. Tarikat-ı Nakşibendiyye-i Müceddidiyye-i Ahseniyye (Tarikat-ı Ahseniyye) adını verdiği tarikatın kurucusu olduğunu söyleyen Oğuz, 1972 yılında kaleme aldığı Mufassal Mezheb-i Selef ve Mülahhas Mezheb-i Selef isimli eserlerinde Selefiyye Mezhebiyle ilgili kaydettiği esasların aynı zamanda Ahseniyye tarikatının da temelini oluşturduğunu belirtir. Oğuz ayrıca 1983’te NakşibendiyyeMüceddidiyye’nin evrad ve ezkarında bazı değişiklikler yapmış ve bunu tarikatının evradı olarak belirlemiştir. Selefiyye’yi, sahabenin, tabiinin ve ilk üç asırda yetişen müctehid imamların yoluna girenler‛, diye tarif eden Oğuz, Maturidiyye mezhebini Eşariyye’ye göre Selefiyye’ye daha yakın bulur ve Selefiyye mezhebini en üstün yol olarak benimsemekle birlikte İbn Teymiyye ile İbn Kayyim el-Cevziyye’yi mutaassıp diye nitelendirip iyi niyetten yoksun olduklarını ileri sürer. ‘İnsandaki Cüz’i İrade’ adlı eserini onların bazı yanlış inanç ve tutumlarına işaret etmek amacıyla yazmış olduğunu belirtir.

Muhammet İhsan Oğuz’un belli başlı eserleri şunlardır:
1. Arifler Silsilesi
2. Muhammed İhsan Oğuz’dan Mektuplar.
3. Tasavvufun Öncüleri 12 büyük Veli.
4. İslam Düşüncesinde 7 önemli Konu.
5. İslamda kaza ve kader.
6. Şeriat-Tarikat Kavramları Zikir ve Tasavvuf Yolları.
7. Saadet Anahtarı.
8. Dünya ve Ahiret Hayatı.
9. İslam’da mübarek günler ve geceler.
10. Mufassal Mezheb-i Selef; Selefiyye Mezhebi ilk Müslümanları Örnek Alma Yolu

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Seyyid Hasan Efendi

Müftü es-Seyyid Hasan Efendi 1083/1673 yılında Kastamonu Müftüsü olarak görev yapan es-Seyyid Hasan Efendi, aynı …

Önceki yazıyı okuyun:
İbrahim Şevki Efendi / Abdulhalim DURMA

İbrahim Şevki Efendi (1834-1897) İbrahim Şevki Efendi Bolu’da dünyaya gelmiştir. Babası Mehmet Efendi’dir. İlk tahsilinden …

Kapat