Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Makaleler / Peygamber Efendimizin Çocukluğu

Peygamber Efendimizin Çocukluğu

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Önceki bölüm için tıklayınız 

Mekkelilere Ziyafet Çekilişi ve Halime Hatunun İkramlara Gark Edilişi

Halime Hatun der ki:

“Kureyşliler ve sair halk sakinleştikleri zaman, Abdulmuttalib, yirmi deve[180] ve ayrıca, davar ve sığır da kestirip Mekke halkına yemek yedirdi.[181]

Fakirlere sadaka olarak da, 50 ratl[182] altın dağıttı.[183]

Sonra da, benim için hazırlanacak herşeyi en güzel bir şekilde hazırlatıp beni yurduma döndürdü.

Ben, yurduma, tarif edemeyeceğim her dünyalık hayırla döndüm!

Muhammed, dedesinin yanında kaldı.

Abdulmuttalib’e, onun bütün haberlerini anlattım.

Abdulmuttalib onu bağrına basıp ağladı.

‘Ey Halime! Hiç şüphesiz, bu oğlum için büyük bir hal ve şan vardır. Ben, o zamana erişmeyi ne kadar arzu ederdim!’ dedi.”[184]

Peygamberimiz (a.s.)ın Halime Hatuna Sevgi ve Saygısı

Peygamberimiz (a.s.), Halime Hatunu gördükçe:

“Benim annem, annem! Benim annem!” der, kendisine candan sevgi ve saygı gösterir, omuz atkısını yere serip onu oturtur,[185] bir dileği varsa hemen yerine getirirdi.[186]

Halime Hatun, bir gün, Peygamberimiz (a.s.)ı görmek için Mekke’ye gelmişti.

Peygamberimiz (a.s.), o zaman, Hz. Hatice ile evli bulunuyordu.[187]

Halime Hatunu konukladılar ve ağırladılar.[188]

Halime Hatun; yurtlarında hüküm süren ve kıtlıktan, hayvanlarının kırıldığından dert yandı.

Peygamberimiz (a.s.), bu hususta Hz. Hatice ile konuştu.

Hz. Hatice, ona kırk koyun ile, binmek ve yüklerini taşımak üzere, bir de deve verdi.[189]

Peygamberimiz (a.s.); Mekke’nin fethinde Ebtah mevkiinde bulunduğu sırada, Halime Hatunun kızkardeşi, görümcesi (kocasının kızkardeşi) ile birlikte, Peygamberimiz (a.s.)ı ziyaret ve bir dağarcık içinde keş peyniri (çökelek) ve yoğurt kurusu ile eritilmiş yağ hediye etmişti.

Peygamberimiz (a.s.), ona hemen Halime Hatunu sordu. Vefat etmiş olduğu söylenince, Peygamberimiz (a.s.)ın gözleri yaşla doldu.

Onun, geride kimlerinin kaldığını da sorup bilgi aldı.

Bu sütannenin kardeşine elbise giydirilmesini, bir deveye bindirilmesini,

kendisine ayrıca 200 dirhem gümüş para da verilmesini emretti.

Kadıncağız sevinerek yurduna dönerken:

“Sen, küçük iken de, büyüdükten sonra da ne güzel kefil olunansın, bakılansın!” demekte idi.[190]

Hevazin temsilcileri içinde Medine’ye gelen ve Peygamberimiz (a.s.)a sütannesi dolayısıy­la amca düşen Ebu Servan da:

“Yâ Rasûlallah! Biz seni süt emer olarak gördük. Fakat senden daha hayırlı süt emenini görmedik!

Biz seni sütten kesilmiş olarak gördük. Fakat senden daha hayırlı sütten kesilenini görmedik!

Biz seni genç iken de gördük. Fakat senden daha hayırlı genç görmedik!” demiştir.[191]

Peygamberimiz (a.s.)ın Annesiyle Birlikte Medine’ye Gidişi

Peygamberimiz (a.s.); Mekke’de, annesi Hz. Amine ile dedesi Abdulmuttalib b. Hâşim’in yanında, Yüce Allah’ın himayesinde yaşıyor; Yüce Allah, onu, peygamberlikle şereflendireceği için, bir nebat, bir gül gibi güzelce büyütüyordu.[192]

Peygamberimiz (a.s.), altı yaşında iken; annesi Hz. Âmine, kocası Hz. Abdullah’ın Medine’deki Benî Adiyy b. Neccarlardan olan dayılarını ziyaret ettirmek üzere.[193] Peygamberimiz (a.s.)ı dadısı Ümmü Eymen ile birlikte iki deve üzerinde Medine’ye götürdü ve Nâbiga’nın evine indi.[194]

Rivayete göre; Hz. Âmine’nin Medine’ye gidişi, özellikle, kocası Hz. Abdullah’ın kabrini ziyaret için­di.[195]

Zaten, Hz. Âmine her yıl Medine’ye gidip kocasının kabrini ziyaret ederdi.[196]

Kendisinin aynı maksatla, kayınpederi Abdulmuttalib ve dadı Ümmü Eymen’le birlikte Medine’ye git­tiği de rivayet edilir.[197]

Neccar oğullarının dayılıkları, Abdulmuttalib’in dayısı olmalarından dolayı idi.[198]

Hâşim b. Abdi Menaf, Medine’de Benî Neccarlardan Amr’ın kızı Selma Hatunla evlenmiş; Abdulmuttalib, Selma Hatundan doğmuştu.[199]

Peygamberimiz (a.s.)ın Medine Ziyaretine Ait Bazı Hatıraları ve Yahudilerin Onun Üzerindeki Teşhisleri

Konuklar; Medine’deki dayılarının evinde bir ay oturdular.[200]

Peygamberimiz (a.s.); Medine’de geçen bir aylık ikametleri sırasında olanlardan birçokşeyler hatırlıyordu.

Nitekim, Medine’ye hicret edip geldiği zaman, Adiyy b. Neccar oğullarının köşklerini görür görmez tanımışı[201] ve:

“Çocukluğumda, bu köşkün damında Ensar kızlarından Enise ile oynardım. Dayılarımın oğulların­dan bazıları da yanımda bulunurlardı” demiştir.

Nâbiga’nın evine bakınca da:

“Oraya da, beni annem konuk olarak indirmişti.

Babam Abdullah b. Abdulmuttalib’in kabri de bu evin içindedir.

Suda yüzmeyi de, Adiyy b. Neccarların kuyusunda öğrenmişti m.[202]

Yahudilerden birtakım kimseler, yanıma gelirler, bana bakar dururlardı.[203]

Bir gün, Yahudilerden bir adam da, bana dikkatli dikkatli bakıp durduktan sonra, dönüp gitti. Yalnız bulunduğum bir günde, tekrar yanıma gelip:

‘Ey çocuk! Senin ismin nedir?’ diye sordu.

‘Ahmed!’ dedim.

Sırtıma bakınca:

‘Bu, bu ümmetin peygamberidir!’ dedi.

Dayılarım da durumu anneme anlatınca, annem benim hayatım hakkında korkmaya başladı.

Mekke’ye dönmek üzere, Medine’den acele yola çıktık.”[204]

Peygamberimiz (a.s.)ın dadısı Ümmü Eymen de, bu husustaki hatırasını şöyle anlatır:

“Bir gün, gündüzün ortalandığı sırada, Medine Yahudilerinden iki kişi gelip:

‘Ahmed’i yanımıza çıkar da, bir bakalım?’ dediler.

Kendisini onların yanına çıkardım. Uzun uzun süzdüler, evirdiler, çevirdiler.[205] Hatta, onun edeb yerine bile baktılar![206]

Onlardan birisi diğerine:

‘Bu, bu ümmetin peygamberidir. Burası da, onun hicret yurdudur. Bu şehirde de, öldürme ve sürgün etme gibi birtakım büyük hadiseler vuku bulacaktır’ dedi.[207]

Ben, ondan bu hususta işittiğim sözlerin hepsini ezberlemişimdir.”[208]

Hz. Âmine’nin Ebva’da Vefat Edişi ve Peygamberimiz (a.s.)ın Ümmü Eymen Tarafından Mekke’ye Götürülüp Dedesine Teslim Edilişi

Hz. Amine, Medine’deki Neccar oğullarından olan dayılarını ziyaret ettirdikten sonra Peygamberimiz (a.s.)ı Mekke’ye getirirken,[209] yolda hastalanıp Ebva köyünde durakladı.[210]

Başucunda duran ciğerparesinin yüzüne baktı.

Sonra da, ona şöyle hitap etti:

“Ey çekilen dehşetli ölüm okundan, Allah’ın lutfu ve yardımı ile yüz deve karşılığında kurtulan zâtınoğlu!

Allah, seni mübarek ve devamlı kılsın!

Eğer rüyada gördüklerim doğru çıkarsa, sen celâl ve ikram Sahibi tarafından Âdem oğullarına helâl ve haramı bildirmek üzere gönderileceksin!

Allah, seni, milletlerle birlikte devam edip gelen putlardan, putperestlikten de esirgeyecek, alıkoya­caktır!

Her canlı varlık ölür.

Her yeni eskir.

Her yaşlanan, kocayan, zeval bulur, yok olur.

Ben de öleceğim.

Fakat, temelli anılacağım.

Çünkü temiz bir oğul doğurmuş, arkamda hayırlı bir andaç bırakmış bulunuyorum .”[211]

Hz. Âmine, Ebva’da vefat etti.[212] Oraya da gömüldü.[213]

Hz. Âmine vefat ettiği zaman otuz yaşında idi.[214]

Ebv’a; Mekke ile Medine arasında bir köy olup[215] Medine’ye Mekke’den daha yakındır.[216]

Medine’ye 23 mil,[217] yani beş günlük uzaklıktadır.[218]

Hz. Âmine’nin Ebva’da vefatı üzerine, Peygamberimiz (a.s.)ı, dadısı Ümmü Eymen (Bereke)bağrına bastı.

Mekke’den binip gelmiş oldukları iki deveden[219] birisine bindi. Ötekini yedeği ne alarak, beş günde, Peygamberimiz (a.s.)ı Mekke’ye getirip dedesine kavuşturdu.[220]

Dünyada böylece babasız ve annesiz kalan Peygamberimiz (a.s.)ı, Yüce Allah hamisiz bırakmadı. Önce dedesinin, sonra da amcası Ebu Talib’in bağrına bastırdı.221

Duha sûresinin 6. âyetinde:

“Rabbin, seni yetim bulup da barındırmadı mı?” buyurularak bu gerçek hatırlatılır.[222]

Peygamberimiz (a.s.)ın Dadısı Ümmü Eymen’e Sevgi ve Saygısı

Peygamberimiz (a.s.)ın dadısı Ümmü Eymen’inasıladı Beneke’dir.

Peygamberimiz (a.s.) Hz. Hatice ile evlendiği zaman, Bereke de Hazreclilerin Haris oğullarından Ubeyd b. Zeyd ile evlenmiş, kendisinden Eymen doğmuştu.

Eymen, Huneyn gazasında şehit olmuştur.

Ümmü Eymen; Ubeyd’den sonra, Zeyd b. Harise ile evlenmiş, Üsâme adındaki oğlu dünyayagelmiştir.[223]

Peygamberimiz (a.s.) bu dadısını sık sık ziyaret[224] ve kendisine “Ey anne!” diye hitap eder;[225] “Annemden sonra, annem!” diyerek sevgi ve saygı gösterir,[226] ona baktıkça:

“Bu, benim ev halkımdan sağ kalanıdır!” buyururdu.[227]

Devamı var 

Önceki bölüm:

Peygamber Efendimizin (asm) Çocukluğu

 

 

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Leyle-i Berat Hakkında (Âyet, Hadis, Risale-i Nur)

BERAT: Nişan, rütbe ve imtiyaz için verilen resmî belge, kurtuluş. Sitemizde Berat Gecesi ile İlgili yazılar …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Bayram Yüksel Ağabey Sidre’yi anlatıyor (Video)

https://youtu.be/zabBvNqgKgQ

Kapat