Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Makaleler / Peygamber Efendimizin Çocukluğu

Peygamber Efendimizin Çocukluğu

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Önceki bölüm için tıklayınız 

Abdulmuttalib Dedenin Vefatı

Peygamberimiz (a.s.)ın dedesi Abdulmuttalib; Fil Vak’asından sekiz yıl sonra ölüm döşeğine düştü,[366] ki o zaman kendisi seksen iki yaşında,[367] Peygamberimiz (a.s.) da sekiz yaşında bulunuyordu.[368]

Abdulmuttalib Dede, öleceğini anlayınca, kızlarını başına topladı. Onlara:

“Vefatımdan sonra, hakkımda söyleyeceğiniz mersiyeleri, ölmeden, bir dinleyeyim bakayım!” dedi.[369]

Bunun üzerine, kızları, söyledikleri birer şiirle babalarına ağıt yaktılar.[370]

Yakıp dinlettikleri ağıtlarda onun üstün soylu, güçlü, boylu boslu,açıkalınlı, güzel yüzlü, doğru sözlü, iyi huylu, cesaretli, adaletli, cömert, iyiliksever, saygıya ve boyun eğilmeye değer, şerefli, şanlı, her fazilet kendisinde toplanan, boşluğu doldurulamayacak olan, temelli kalmak şeref ve şanla olacak olsa kendisi dünyada temelli kalabilecek olan bir zât olduğunu dile getirdiler.[371]

Abdulmuttalib Dede vefat edince, Kureyşliler onun cesedini, hürmeten su ile ve sidr ağacının yaprağı ile yıkadılar ki, o zamana kadar Kureyşlilerden hiçbir kimsenin ölüsü sidrle yıkanmış değildi.

Kendisi; kefen olarak, Yemen hüllesinden, bin miskal altın değerinde iki kat hülleye sarıldı. Kefenine de misk sürüldü.

Kureyşîler, besledikleri derin sevgi ve saygılarından dolayı, onun cenazesini günlerce eller üzerindetaşıdılar.[372]

Abdulmuttalib Dede; Hacun kabristanına,[373] dedelerinden Kusayy’ın yanına gömüldü.[374]

Peygamberimiz (a.s.); dedesinin cenazesini, Hacun kabristanına kadar, ağlayarak takip etti.[375]

Peygamberimiz (a.s.)ın dadısı Ümmü Eymen Bereke:

“O gün, Resûlullah (a.s.)ı gördüm. Abdulmuttalib’in tabutunun arkasından ağlıyordu!”demiştir.[376]

“Abdulmuttalib’in ölümünü hatırlayabiliyor musunuz?” diye sorulduğu zaman, Peygamberimiz (a.s.) da:

“Evet! O zaman ben sekiz yaşlarında idim!” buyurmuştur.[377]

Abdulmuttalib Dedenin arkasından ağlandığı kadar, hiç kimseye ağlanmam ıştır.

Mekke çarşısı onun ölümünden dolayı günlerce açılmamış, kapalı tutulmuştur.[378]

Kureyşîler; Ka’bb. Lüeyy’e tazimlerinden dolayı, onun ölüm tarihini, Fil yılına kadar, tarih başlangıcı edinmişlerdi.[379]

Sonra da, Abdulmuttalib’in ölümünü tarih edindiler.[380]

Kureyşîler, Abdulmuttalib’e “İkinci İbrahim” derlerdi.[381]

Kendisi ahirete, ahiret ceza ve mükâfatına inanır; “Vallahi, şu dünyanın arkasında bir dünya daha vardır ki, iyilik edenler orada iyiliklerinin mükâfatını görecekler, kötülük edenler de orada kötülüklerinin cezasını çekeceklerdir!” derdi.[382]

Beytullah’ı çok çok tavaf eder,[383] Haram olan ayların dokunulmazlığını son derecede gözetir, hac mevsiminde hacılara mallarının en iyisinden infakta bulunurdu.

Konukları ağırlardı.[384]

Dağ başlarında da, vahşi hayvanların, kurtların, kuşların karınlarını doyururdu.[385]

Kaybolan Zemzem kuyusunu ortaya çıkardıktan sonra, kuyunun başına yaptığı havuza Zemzem doldurup, Mekke halkına ve hacılara Zemzem suyu içirirdi.[386]

Ayrıca, develerinin sütünü balla karıştırarak hacılara ikram ettiği gibi, kuru üzüm satın alıp Zemzemle hoşaf yaparak içirdiği de olurdu.[387]

Abdulmuttalib Dede, Kureyşîlerin hâkimlerindendi.[388]

İçki içmezdi.[389]

İçkiyi ve zinayı yasaklamıştı.

Zina yapanı, kamçılatarak cezalandırırdı.

Oğullarına, ahlâkî faziletleri emir ve tavsiye ederdi .[390]

Ebu Talib’in Peygamberimiz (a.s.)ı Yanına Alıp Büyütüşü

Abdulmuttalib Dede, ölüm döşeğine düşünce, bütün oğullarını başına topladı. Peygamberimiz (a.s.)a çok iyi bakmalarını onlara tavsiye ve emr etti.

Zübeyr ile Ebu Talib; Peygamberimiz (a.s.)ın babası Hz. Abdullah ile aynı anneden, yani Fâtıma binti Amr, b. Âiz, b. İmran, b. Mahzum’dan doğma kardeş idiler.

Bu iki amca; Peygamberimiz (a.s.)ı yanlarına almak için kur”a çektiler.

Kur’a, Ebu Talib Amcaya çıktı.

Ebu Talib Amca; Peygamberimiz (a.s.)a karşı, amcalarının en hamiyetlisi ve en şefkatlisi idi.[391]

Peygamberimiz (a.s.), o zaman, sekiz yaşında bulunuyordu.[392]

Ebu Talib’in; Arafat hizasındaki Ürene vadisinde bulunan,[393] arada sırada sütü sağılıp Mekke’ye getirilen birkaç deveden başka malı yok,[394] aile efradı ise çoktu. Onları geçindirmekte sıkıntı çekmek­te idi.[395]

Ebu Talib; yoksulluğuna rağmen, Kureyşîlerin seyyidi, ulu kişisi idi.

Kendisinin sözü dinlenir, emirlerine karşı gelmekten, aykırı hareket etmekten sakınılırdı.[396]

Babası Abdulmuttalib gibi, o da ağzına içki koymazdı.[397]

Peygamberimiz (a.s.)ın üzerine titrer.[398] onu kendi çocuklarından fazla severdi.[399]

Onu yanına almadıkça uyumaz,[400]bir yere giderse onu da yanında götürürdü.

Onun üzerine düştüğü kadar, hiçbir şeyin üzerine düşmezdi![401]

İstirahati için kendisine serilen mindere onun gelip oturmasından sevinç duyar:

“Rebia’nın İlâhına yemin ederim ki, kardeşimin oğlu için pek büyük bir şeref vardır!” derdi.[402]

Hazırlanan bir yemeği,[403] Ebu Talib’in aile efradı, toplu veya münferid olarak yedikleri zaman, doymazlardı.

Fakat, Peygamberimiz (a.s.) onlarla birlikte yediği zaman, doyarlardı.[404] Bunun için, Ebu Talib; yemeklerini yemek istedikleri zaman, aile efradına:

“Durunuz! Sizin gibi, oğlum da gelsin, hazır olsun!” der, Peygamberimiz (a.s.) gelip onlarla birlikte yerse, yemekler artardı. Peygamberimiz (a.s.) yemekte onlarla birlikte bulunmazsa, doy­mazlardı.[405]

Ebu Talib:

“Sen, hiç şüphesiz, mübareksin!” derdi.[406]

Sofraya, bir tek kişinin içeceği bir kapla konulan sütten[407] Peygamberimiz (a.s.) önce içip ötekiler sonra içecek olurlarsa, ilkinden sonuncusuna kadar hepsi, kanasıya içerlerdi.[408]

Peygamberimiz (a.s.)ın dadısı Ümmü Eymen Bereke der ki:

“Peygamberimiz (a.s.)ın, gerek çocukluğunda, gerek büyüklüğünde, ne açlıktan, ne de susuzluktan şikâyetlendiğini görmedim.[409]

Günlerinin çoğunda,[410] sabahleyin,[411] biraz Zemzem içer, kendisine yiyecek vermek istediğimiz zaman:

İstemem! Ben tokum” derdi.[412]

Amcasının çocukları sofraya konulan şeye hemen uzandıkları halde, o uzanmaz, onun yenme zamanını beklerdi.

Bunun için, Ebu Talib’in ona ayrı sofra kurdurduğu da olurdu.[413]

Ebu Talib’in çocukları, sabahleyin yataklarından gözleri çapaklı, yüzleri asık halde kalktıkları halde; o, parlak yüzlü, sürmeli gözlü olarak sabaha çıkardı.”[414]

Fâtıma Hatunun Peygamberimiz (a.s.)a Annesinden Sonra Anne Oluşu; Ona Derin Sevgi ve Saygı Besleyişi

Ebu Talib Amcanın zevcesi Fâtıma Hatun; faziletli,[415] iyi halli bir kadındı.[416]

Peygamberimiz (a.s.)ın yanında, onun büyük bir mevkii ve itibarı vardı.[417]

Fâtıma Hatun vefat ettiği zaman Peygamberimiz (a.s.)ın gözlerinden yaşlar akmış;[418] “Bugün annem vefat etti!” buyurup[419] gömleğini ona kefen olarak sardırmış,[420] cenaze namazını kıldırmış.[421] gömüleceği kabrin içine inip yanının üzerine uzandıktan sonra onu indirtmişti.[422]

“Biz, senin buna yaptığın şeyi başkasına yaptığını hiç görmedik!?” dedikleri zaman:

“Ebu Talib’den sonra, bu kadıncağız kadar bana iyilik eden hiçbir kimse yoktur!

Âhirette Cennet elbiselerinden elbise giymesi için, ona gömleğimi sardırdım.

Kabre ısınması için de, oraya kendisiyle birlikte uzandım!” buyurmuştur.[423]

Peygamberimiz (a.s.), bu yengesi için duyduğu üzüntüden hayrete düşenlere de:

“O, beni doğuran annemden sonra, annemdi.

Kendisinin çocukları aç durur, suratlarını asarlarken, o önce benim karnımı doyurur, saçımı tarar ve gülyağlarıyla yağlardı.

O, benim annemdi![424]

Cebrail (a.s.), Yüce Rabbim tarafından:

‘Bu kadın, Cennetliklerdendir!’ diye bana haber verdi” buyurmuş[425] ve:

“Allah seni yarlıgasın ve hayırla mükâfatlandırsın!

Allah sana rahmet etsin ey annem!

Sen, benim annemden sonra, annemdin!

Kendin aç durur, beni doyururdun!

Kendin çıplak durur, beni giydirirdin!

En nefis nimetlerden kendi nefsini alıkor, bana tattırırdın!

Bunu da, ancak Allah’ın rızasını ve ahiret yurdunu umarak yapardın!

Allah ki, diriltendir, öldürendir, hiç ölmeyen diridir O!

Yâ Allah! Annem Fâtıma binti Esed’i af ve mağfiret et!

Ona hüccet ve delilini anlat!

Girdiği yeri genişlet!

Ben peygamberinin ve benden önceki peygamberlerinin hakkı için, duamı kabul buyur ey mer­hametlilerin en merhametlisi olan Allah!” diyerek, onun hakkında dua etmiştir.[426]

Peygamberimiz (a.s.); bu mübarek Cennetlik hatunu, sağ bulunduğu müddetçe, gidip ziyaret eder, onun evinde kuşluk uykusu uyurdu.[427]

Devamı var. 

Önceki bölüm:

Peygamber Efendimizin Çocukluğu

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Leyle-i Berat Hakkında (Âyet, Hadis, Risale-i Nur)

BERAT: Nişan, rütbe ve imtiyaz için verilen resmî belge, kurtuluş. Sitemizde Berat Gecesi ile İlgili yazılar …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Kış Mevsimi ve Sağlık

Kış aylarına girerken bağışıklık sistemini güçlendirecek bir beslenme programı uygulanmalıdır. Enfeksiyonlara yakalanmamak için vitamin ve …

Kapat