Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Makaleler / Peygamber Efendimizin Çocukluğu

Peygamber Efendimizin Çocukluğu

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Önceki bölüm için tıklayınız 

Rahip Bahîra’nın Peygamberimiz (a.s.) Hakkındaki Teşhisi ve Ebu Talib’i Uyarışı

Rahip Bahîrâ; Peygatm berim iz (a.s.)ı görür görmez, ona dikkatli dikkatli bakmaya ve bedeninden bazı uzuvlarını süzmeye başladı.

Peygamberimiz (a.s.)a baktıkça, kitabda yazılı sıfatlan onda buluyordu.

Cemaat yemeklerini yiyerek dağıldıkları zaman, Bahîra, Peygamberimiz (a.s.)ın yanına gelip:

“Ey çocuk! Ben sana bazı şeyler soracağım. Lât ve Uzzâ hakkı için, sorularımı cevaplandır!” dedi.

Bahîrâ; Lât ve Uzzâ adına yemin ettiklerini, and içtiklerini Kureyşilerden işittiği için, Peygamberimiz (a.s.)a da böyle and vermişti.

Peygamberimiz (a.s.):

“Lât ve Uzzâ adına yemin vererek bana birşey sorma!

Vallahi, ben, hiçbir şeyden, onlardan nefret ettiğim kadar nefret etmem!” dedi.

Bahîra:

“Öyle ise, Allah aşkına, sana soracağım şeyler hakkında bana cevap ver!” dedi.

Peygamberimiz (a.s.):

“Bana istediğini sor!” dedi.

Bunun üzerine, Bahîra; Peygamberimiz (a.s.)a, uyku durumu ve bunlardan başka halleri ve işleri hakkında birçok sorular sordu.

Peygamberimiz (a.s.) da sorulara cevaplar verdi ki, hepsi de Bahîra’nın bildiği sıfatlara uyuyordu.

Bahîra, en sonunda, Peygamberimiz (a.s.)ın sırtına da baktı.

İki omuzu arasındaki peygamberlik hâteminin de, bildiği şekilde, yerli yerinde bulunduğunu gördü.

Rahip Bahîra, sorularını sorup bitirdikten sonra, Peygamberimiz (a.s.)ın amcası Ebu Talib’in yanına geldi. Ona:

“Bu çocuk senin neslinden midir?” diye sordu.

Ebu Talib:

“Oğlumdur” dedi.

Bahîrâ:

“O, senin oğlun değildir! Bu çocuğun babasının sağ olması uygun değildir!” dedi.

Ebu Talib:

“O, benim kardeşimin oğludur!” dedi.

Bahîra:

“Babasına ne oldu?” diye sordu.

Ebu Talib:

“Annesi buna hamile iken, babası öldü!” dedi.

Bahîra:

“Doğru söyledin!” dedi.[446]

“Annesi ne oldu?” diye sordu.

Ebu Talib:

“Öldü!” dedi.

Bahîra:

“Doğru söyledin![447]

Kardeşinin oğlunu hemen memleketine geri çevir!

Yahudilerin ona zarar vermelerinden sakın!

Vallahi, Yahudiler onu görüp de benim onda bulunduğunu anladığım şeylerin onda bulunduğunu anlayacak olurlarsa, muhakkak onu öldürmeye kalkışırlar!

Senin kardeşinin oğlunun çok büyük bir hal ve şanı olacaktır!

Sen, onu memleketine götürmekte acele et![448]

Biz, onun son peygamber olacağını kitablarımızda ve atalarımızdan bize yapılan rivayetlerde bul­muş uzdur![449]

Bu hususta bizden ahd ve mîsaklarda alınmıştır!” dedi.

Ebu Talib:

“Sizden bu mîsakları kim aldı ola?” deyince, Bahîra gülümsedi, sonra da:

“Yüce Allah, onuİsab. Meryem’e indirdiği kitabda aldı.

Sen, eğlenip kalmayı azalt da, onu memleketine ve doğum yerine hemen döndür!” dedi[450] ve:

“Sen onun üzerine titrersin, değil mi?” diye sordu.

Ebu Talib:

“Evet!” dedi.

Bahîra:

“Vallahi, onu Şam’a götürecek olursan, artık kendisini hiçbir zaman ev halkına kavuşturamazsın!

Muhakkak onu öldürmeye kalkarlar!

Onlar buna düşmandır!ar![451]

Kardeşinin oğlunu, sakın Yahudilerin bulunduğu oralara kadar götü reyim deme!

Çünkü, Yahudiler düşmanlık ehlidirler.

Bu çocuk, bu ümmetin peygamberi olacaktır!

Kendisi, Araplardandır.

Halbuki Yahudiler gelecek peygamberinİsrailoğullarından olmasını isterler, bu çocuğu kıskanırlar.

Sen, kardeşinin oğlu hakkında onlardan sakın.[452]

İyi bil ki, ben sana karşı üzerime düşen öğüt vazifesini yerine getirmiş bulunuyorum” dedi.[453]

Busra’da Üç Yahudinin Peygamberimiz (a.s.)a Suikast Teşebbüsünde Bulunmaları ve Rahip Bahîra Tarafından Vazgeçirilmeleri

Rivayet edildiğine göne; Peygamberimiz (a.s.)ın amcası Ebu Talib’le yaptığı Şam seferi sırasında Rahip Bahîra’nın

Peygamberimiz (a.s.)da gördüğü şeyleri, Ehl-i Kitabdan,[454] YahudiIerden[455] Zebir,[456] Temmam[457] ve Deriş adlarındaki[458] kimselerde gördüler.[459]

Peygamberimiz (a.s.)ı öldürmeyi tasarladılar.

Bunu Rahip Bahîra ile de konuşmaya gelip, konuştular.[460]

Bu Yahudiler; Peygamberimiz (a.s.)a suikast hususundaki görüşlerine Rahip Bahîra’nın da katılacağını sanıyorlardı.[461]

Rahip Bahîra onları böyle birşeye girişmekten en şiddetli bir nehy ile nehyetti.[462]

Kendilerine, Allah’ı hatırlattı.

Kitabda, gelecek peygamberin zikrini ve sıfatını bulduklarını, onu öldürmek isteseler de öldüremeyeceklerini anlattı.[463] Onlara:

“Siz de, onun sıfatını, Kitabda bulamadınız mı?” diye sordu.

“Evet! Bulduk” dediler.

Bahîra:

“O halde, onu öldürmeye, sizin için yol ve imkân yoktur!” dedi.[464]

Bunun üzerine, onlar Bahîrâ’nın söylediği sözlerin doğruluğuna kanaat getirerek Peygamberimiz (a.s.)ı bıraktılar, geri dönüp gittiler.[465]

Ebu Talib de, Rahip Bahîra’nın tavsiyesi üzerine, Peygamberimiz (a.s.)la birlikte, oradan hemen Mekke’ye döndü.[466]

Bir Açıklama

İbn İshak’ın (doğumu: 85, ölümü: 151 Hicrî) son zamanlarda bulunup 1401/1982 yılında yayınlanan Kitâbu’l-Mübtedâ ve’l-meb’as ve’l-megâzî’sinin metninde Ebu Talib’in bu seyahat hakkında söylediği 12, 18 ve 13 beyitlik üç manzumesinin bulunduğu ve bunlarda Mekke’den yola çıkışları, Busra’da Rahip Bahîra tarafından ağırlanışları ve isimleri de açıklanan üç Yahudi tarafından Peygamberimiz (a.s.)a yapılmak istenilen suikastın Rahip Bahıra tarafından önlenişi hadiselerinin dile getirildiği görülür.[467]

Bu manzumeler; Beyhakî tarafından da (doğumu: 384, ölümü: 458 Hicrî), İbn Asâkir tarafından da (ölümü: 571 Hicrî), 5 üheylî tarafından da (doğumu: 508, ölümü: 581 Hicrî) bilinmekte idi.

Hatta, İbn Asâkir, bunlardan 12 ve 18 beyitlik olanlarını kitabına[468]; Süheylî de 18 beyitlik olanının başından 9 beytini Ravdu’l-ünüf’üne[469] kaydetmiştir.[470]

Devamı var. 

Önceki bölüm:

Peygamber Efendimizin Çocukluğu

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Risâle-i Nur’da Ramazan Bayramı Bahisleri

RİSALE-İ NUR’DA RAMAZAN BAYRAMI BAHİSLERİ 28. Lema 10. Nükte Nev-i beşerin ağlanacak gülmelerine, endişe-i istikbal …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Hayatın Hüccetleri

Madem dünyada hayat var;  elbette insanlardan hayatın sırrını anlayanlar ve hayatını su-i istimal etmeyenler dar-ı …

Kapat