Ana Sayfa / KASTAMONU / İz Bırakanlarımız / Plevne Kahramanı Mirliva Sadık Paşa

Plevne Kahramanı Mirliva Sadık Paşa

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Plevne Kahramanı Mirliva Sadık Paşa

Kastamonu şehri içinde barındırdığı  tarihi eserler kadar aynı zamanda eserleri oluşturan ve tarihe yön veren tarihi şahsiyetleri de bağrında taşımaktadır. Şehirleri şehir yapan modernize edilmiş sokakları, kaldırımları  ve binaları değildir. Elbet bu günün şartlarında, modernizemin getirdiği dinamizm gereği bunlar gereklidir. Bu gereklilik kadar şehirleri oluşturan ve her şehrin kendine mahsus gelenekleri, görenekleri ve aynı zamanda tarihi şahsiyetleri aynı zamanda oranın gerçek şehir oluşunun asıl belgeleridir.

Kastamonu adı Türkiye’nin başka bölgelerinde anıldığı zaman ilk sorulan yerlerden biri de Nasrullah Camii ve avlusundaki şadırvanıdır. İlk akla gelen şey ise o şadırvandan su içenlerin mutlaka bir süre içinde tekrar Kastamonu’ya geri geldiği inancıdır. Asıl şehri ayakta tutan değerler dikili binalardan ziyade yukarıda bahsettiğimiz meselelerdir.

Bu kısa girişten sonra benim asıl anlatmak istediğim konu ise bağrında yatan ama çoğu zaman farkında olmadığımız kahramanlarımız ve onların bıraktığı eserlerdir. Ziyarete  gittiğimde Şeyh Şaban-ı Veli Camii, türbesi ve bahçesindeki mezarlar hep dikkatimi çekmiştir. Orada yatan insanların mezar taşlarına bakarak geçmişi yudumlamaya çalıştığımız günlerden birinde mezarın üzerinde yeşil beyaz küçük bir levhada Tuğgeneral Sadık Paşa yazılı bir levha gördüm. Acaba kimdir? Hayat macerası nedir diye merak ettim azıcık bir araştırmadan sonra bu paşanın önemli bir şahsiyet olduğunu gördüm.

Mirliva Sadık Paşa’nın Plevne kahramanı  Gazi Osman Paşa’nın yaverlerinden biri olduğunu, birlikte kahramanlık destanı yazan komutanlardan biri olduğunu, onunla beraber yaralı  olarak esir düştüğünü, Çar Nikola tarafından Gazi Osman Paşa ile birlikte yiğitliğine ve kahramanlığına hayran kaldığı  kılıcını geri verildiğini ve sonra serbest bırakılarak tekrar ülkesine döndüğünü; bu gün Etnografya Müzesi olarak kullanılan Liva Paşa Konağı’nı onun yaptırdığını öğrendim.

Gerçekten her köşesi tarihi özellikler ve Kahramanlarla dolu bu şehrin kültür ve tarih yüzünü anlatmaya, araştırmaya devam etmek gerekir. Araştırdıkça daha nice değerler ortaya çıkacaktır.

Şimdi kısaca bu tarihi şahsiyeti kısaca tanıtmaya çalışalım:

Torunları Nedim ve Şevket Akbulut Beylere bizzat kendisinin yazdırıp verdiği  şecereye göre; Pınarbaşı ilçesinin Erkemle (yeni adı Çakmışla) köyünün Benle Mahallesi`nde H. 1229 (M. 1813–1814) yılında doğdu. Babası aynı köyden Mumcuoğlu Mehmet Beydir. Dedesi ise Abdullah Efendidir. Annesi ise Eflâni Aday köyünden Göğebakan ailesin-dendir.

Küçük yaşta önce dede, sonra babasını kaybetti. 14 yaşında iken askere alındı. Yapayalnız kalan anne, Eflâni`’deki köyüne dönerek evlenmek zorunda kaldı. Aday Çiftliği, Sadık Paşa’ya annesinden miras olarak intikal etmiştir,

H. 1243 (M. 1827–28) yılında yeni kurulan Nizam-ı Cedid ordusuna kaydoldu. Kısa süre sonra Sadrazam Reşit Paşayla Tuna kıyılarına gitti. Rus savaşı sona erince baş kaldırmış olan Arnavutluk üzerine yapılan sefere katıldı. İsyan eden Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa üzerine gönderilen orduda görev aldı. 1243`ten 1250`ye kadar nefer, onbaşı ve çavuşluk etti. 1251`de mülâzım-ı evvel (üsteğmen), 1253`te yüzbaşı oldu. Balkanlar ve Anadolu`da yapılan savaşlara katılarak rütbesi kademe kademe yükseldi. 1288 yılında miralay (albay) rütbesine terfi etti. H. 1292 (1876–1877) yılında olayıyla Gazi Osman Paşanın emrinde görev aldı. Sırp isyanının bastırılmasında kahramanlıkları görüldü. H.1293 (1877–1878) yılı Mayısında Mirliva (Tuğg.- Tümg.) rütbesine yükseldi. Plevne`yi Gazi Osman Paşanın emrinde Ethem Paşayla birlikte kahramanca savundu. 24 taburla Plevne`ye ulaştı.

Plevne savunmasında Sadık Paşa 64 yaşındaydı. Gazi Osman Paşa ile yaralı olarak esir düştü. Sadık Paşa, Grivise, Ehem Paşa Bekovey tabyalarının kumandanıydılar. Bu iki paşaya Prens Nikola kılıçlarını  geri vermiştir.

Sadık Paşa, H. 1259 (1879-1880)`dan sonra Kastamonu Askerlik Fırkası Mirlivalığına, daha sonra da Komutan Vekilliğine atandı. Öldüğü H. 1309 (M. 1893–94) yılına kadar bu görevde kaldı. “Liva Paşa” olarak tanındı. Cenazesi Şeyh Şaban-ı Velî Türbesinin bahçesinde toprağa verildi, tıkanırken gövdesinde 18 süngü, 9 kurşun yarası belirlendi. Âşık Kemalî ile cenazeleri aynı gün kaldırıldı. Mezarın çevresi demir süslemeyle çevrili olup mezar taşlarına yazılar çok güzel işlenmiştir.

Sadık Paşanın Kars`ta evlendiği birinci eşinden Binnaz adında bir kızı, ikinci eşi Aişe Nefise Hanımdan ise Mehmet Ali, Aişe Sıddıka ve Hasan Tahsin adlarında üç çocuğu dünyaya gelmiştir. Soyu, dört çocuğundan devam etmektedir.

Sadık Paşa Erkemle`nin Beyne Mahallesi`nde çok nefis meyveler yetiştirmiş. Armutları  meşhurmuş. Hayvanları ıslah etmiş. İyi cins manda yetiştirmiş. Küpcüğez Mahallesi`nde bugün Etnografya Müzesi olan ve “Liva Paşa Konağı” diye bilinen yapı Sadık Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Yukarıda kısaca hayat hikâyesinden ve maceralarından bahsettiğimiz Sadık Paşa Hazreti Pir camiinin bahçesinde yatıyor. Etrafında yatan ve nice tarihi olaylara tanıklık etmiş birçok kişi daha var onlarda biz torunlarından bir vefa borcu olarak hatırlanmasını bekliyor olmalıdırlar.

______

Kaynaklar:

TAN, Nail ve Özdemir, Gurur Kaynağımız Kastamonulular, III. Cilt Ankara 2004

OZANOĞLU, İhsan; Plevne Mahramanı Sadık Paşa, Kast. 1960

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Kastamonulu Şeyh Said Efendi

Şeyh Said Efendi (1834-1889) Şeyh Said Efendi uzun süren şeyhliği döneminde kendisini çevre halkına sevdirmiştir. …

Önceki yazıyı okuyun:
İstiridyeye İnciyi, Meryem’e İsa’yı Bahşeden Sır: “İffet”

İstiridyeye İnciyi, Meryem'e İsa'yı Bahşeden Sır: “İffet” Yazar: Zeynep Çakır* İffet… Meselâ, Hz. Yusuf’un (as) …

Kapat