26. Mektub
Dördüncü Mebhas
[TENBİH: Yirmialtıncı Mektub’un dört mebhası, birbiri ile münasebetdar olmadığı gibi, bu Dördüncü Mebhas’ın on mesaili dahi birbiriyle münasebetdar değildir. Onun için, münasebeti aramamalı. Nasıl gelmiş, öyle yazılmış. Mühim bir talebesine gönderdiği mektubun bir parçasıdır. O talebenin beş-altı suallerine verilen cevablardır.]
Birincisi
Sâniyen:
Mektubunda diyorsun: ﺭَﺏِّ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ tabir ve tefsirinde “Onsekiz bin âlem” demişler. O adedin hikmetini soruyorsun.
Kardeşim, ben şimdi o adedin hikmetini bilmiyorum; fakat bu kadar derim ki: Kur’an-ı Hakîm’in cümleleri, birer manaya münhasır değil, belki nev’-i beşerin umum tabakatına hitab olduğu için, her tabakaya karşı birer manayı tazammun eden bir küllî hükmündedir. Beyan olunan manalar, o küllî kaidenin cüz’iyatları hükmündedirler. Herbir müfessir, herbir ârif, o küllîden bir cüz’ü zikrediyor. Ya keşfine, ya deliline veyahut meşrebine istinad edip, bir manayı tercih ediyor. İşte bunda dahi bir taife, o adede muvafık bir mana keşfetmiş.
Meselâ: Ehl-i velayetin ehemmiyetle virdlerinde zikr ve tekrar ettikleri
ﻣَﺮَﺝَ ﺍﻟْﺒَﺤْﺮَﻳْﻦِ ﻳَﻠْﺘَﻘِﻴَﺎﻥِ٭ ﺑَﻴْﻨَﻬُﻤَﺎ ﺑَﺮْﺯَﺥٌ ﻟﺎَ ﻳَﺒْﻐِﻴَﺎﻥِ
cümlesinde; daire-i vücub ile daire-i imkândaki bahr-i rububiyet ve bahr-i ubudiyetten tut, tâ dünya ve âhiret bahrlerine, tâ âlem-i gayb ve âlem-i şehadet bahrlerine, tâ şark ve garb, şimal ve cenubdaki bahr-i muhitlerine, tâ Bahr-i Rum ve Fars bahrine, tâ Akdeniz ve Karadeniz ve Boğazına -ki mercan denilen balık ondan çıkıyor- tâ Akdeniz ve Bahr-i Ahmer’e ve Süveyş Kanalı’na, tâ tatlı ve tuzlu sular denizlerine, tâ toprak tabakası altındaki tatlı ve müteferrik su denizleriyle, üstündeki tuzlu ve muttasıl denizlerine, tâ Nil ve Dicle ve Fırat gibi, büyük ırmaklar denilen küçük tatlı denizler ile onların karıştığı tuzlu büyük denizlerine kadar, manasındaki cüz’iyatları var. Bunlar umumen murad ve maksud olabilir ve onun hakikî ve mecazî manalarıdır. İşte onun gibi, ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﺭَﺏِّ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ dahi, pek çok hakaiki câmi’dir. Ehl-i keşf ve hakikat, keşiflerine göre ayrı ayrı beyan ederler.
Ben de böyle fehmederim ki: Semavatta binler âlem var. Yıldızların bir kısmı herbiri birer âlem olabilir. Yerde de herbir cins mahlukat, birer âlemdir. Hattâ herbir insan dahi, küçük bir âlemdir. ﺭَﺏِّ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ tabiri ise, “Doğrudan doğruya her âlem, Cenab-ı Hakk’ın rububiyetiyle idare ve terbiye ve tedbir edilir.” demektir.
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024