Ana Sayfa / KASTAMONU / Kastamonu Bilgi-Belge / Az bilinen kaynaklarda Milli Mücadele Kastamonu’su

Az bilinen kaynaklarda Milli Mücadele Kastamonu’su

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Derleme: Fahri Özbek 

Amerikalı bayan yazar Ann Bridge, «Dark Moment» adlı eserinde İnebolu – Ankara yolculuğunu gerçek şekilde canlandırabilmek için, İnebolu’dan Ankara’ya kadar olan yolu kağnı kolu ile beraber ve Kurtuluş Savaşı sırasında konaklanan yerlerde konaklayarak yolculuk yapmıştır.
Yazar’ın , «Devrim Yolu» adını verdiği İnebolu-Ankara karayolundaki silâh ve cephane ulaşımını şöyle anlatır.
«… Sonsuz bir insan seli birbirlerinden bir buçuk metre aralıklarla ve tek sıra halinde akıyordu. İnsanlar taşıdıkları tüfek demetleri, cephane kutulan ve top mermilerinin ağırlığı altında öne doğru eğilmişlerdi. Daha şaşırtıcı olanı, bu insanların dörtte üçünden fazlasının kadın olmasıydı, Pembe eteklikli bölgesel giysiler ve parlak çiçekli kiraz rengi şalvarlar giyen kadınların bazıları sırtlarına sarılı yükle beraber, kucaklarında emzikli bebeklerini taşıyorlar, bazılarının arkasında ise kaygan çamurda kısa adımlarla yürüyen iki ve üç küçük çocuk bulunuyordu, Böylece, bir gece önce İstanbul’dan kaçak olarak gemi ile gelen askerî malzeme Küre Dağlarını aşıyordu. Düzenli, kesintisiz ve yavaş bir şekilde yukarılara, daha yukarılara tırmanılıyordu. Arada sırada birinin sıradan ayrılan bir çocuğa bağırdığı duyulmakla beraber, genellikle sessizlik içinde, dik tırmanış ve ağır yük nedeniyle derin solumalarla yürüyorlardı. Yol gerçekten çok dikti ve biraz sonra hepsi sulu karla şekillenecekler, sonra ayak değmemiş karlı yamaçlardan daha yükseklere tırmanacaklardı… Henüz hiç bir heykeltraşın taş üzerinde şekillendiremediği, ağır yük taşıyan kadınlar ile analarının yanında otlayan buzağılar gibi onların ardında yürüyen çocuklara ait heykelleşmiş görüntüler, karlar altında ve dondurucu soğukta yorgun argın yol alacaklardı.»

THE DARK MOMENT by ANN BRIDGE
New York : The Macmillan Company

Ann BRiDGE — The Dark Moment – p. 128

•••

“Mintanımın kolları
Pırıldıyor pulları
Yörük Ali geliyor
Açıl Aydın dağları
Vay gidinin efesi
Efelerin efesi
Bu efe türküsünü dinleye, dinleye gidiyorduk. Yanımızdan iki atlı süratle geçti. Fakat bir kağnının yarınında durdular. Ben hemen oraya koştum. Bunların ikisi de milletvekili idi. Şu sahne doğdu. Kezban Kadın adında bir kağnıcı kadın vardı. Bu kadının kucağında altı aylık bir de yavrusu vardı. Kadın ve çocuk üşümüşler. Mosmor olmuşlardı. Buna mukabil kağnının üzerinde bir yorgan serili duruyordu. Sonradan Tarım Bakanı olan Sabri bey, Kezban Kadına:
— İkinizde pek üşümüşsünüz, bu yorganı al da, hem kendini hem de çocuğunu muhafaza et. Yoksa yavrun donar! dediği zaman, bu kahraman ana, bu milletvekilinin yüzüne bakarak, kağnının üstündeki yorganı kaldırdı, içinde üç sandık cephane çıktı. Sonra:
— Bu cephanelerin üstüne yağmur yağar, su alırsa bozulur, fakat çocuğum soğuktan ölürse ben bir tane daha doğururum!
Diye bir kahramanlık menkıbesi yarattı. Adamlar bir şey söyleyemediler. Atları sürdüler. Zannedersem ikinci atlı ağlıyordu. Benim kağnıcı kadınlarımdan bir tanesinin adı da Ayşe hala idi, bu kadın Keskinli idi. Oğlu cepheye gidince, Ayşe Hala da kağnısıyla gönüllü olarak, cephane taşımağa gelmiş bir kahramandı. Yolda bir sahneye daha şahit oldum. Seydiler köyüne gelmeden önce karşımıza omuzunda bir mermi taşıyan bir kadın çıktı. Bu kadına sordum:
— Bu mermiyi nerede buldun.
— Bir askerî depoda..
— Bunu nereye götürüyorsun
— Cepheye götüreceğim. Askerleriniz düşmanın bağrına atsın…
Dedi Omuzunda mermi, bizim kâfileye katıldı. Fakat sonradan bu merminin bozuk olduğu anlaşıldı.”

MUSTAFA KEMAL PAŞA ve MİLLİ MÜCADELENİN İÇ ALEMİ
ENVER BEHNAN ŞAPOLYO
İnkilap ve Aka Kitabevleri Sahf:43-44

•••

“Kastamonu vilayetine ait Kurtuluş Savaşımızda geçen hadiseler 1933 yılında gençlik arkadaşlarımızdan Hüsnü Açıksöz (Kastamonu milletvekili) tarafından “İstiklal Harbinde Kastamonu” isimli eserde ve 1956 yılında yine kıymetli dostum, mücadele arkadaşlarımızdan Nurettin Peker tarafından “İnebolu ve Kastamonu Havalisi Deniz ve Kara Harekatı ve Hatıraları” isimli eserde yayınlandı. Hüsnü Bey’in eseri hem özet hem de sipariş gibi yazılarla doludur. Eseri yayınladığı günlerde iktidarca sevilmeyen insanlar varsa, hizmetleri ne kadar büyük olursa olsun bu eserde yer bulamamıştır. Ancak, Nurettin Bey’in eseri böyle değildir. Olayları olduğu gibi aktarmış, hatır gönül dinlememiş, eserini Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü’nden geçirmiştir. Enstitü, değerli tarihi belgeleri içerdiği, hatta yalnız belgelerin bile basılmasının yararlı olacağı görüşünde bulunmuştur. Kıymetli dostum Nurettin Peker’in, savaş sırasında yaptığı hizmetleri, bir evini satmak suretiyle bu eseri meydana getirerek tarihimize büyük bir hizmet yapmış olduğunu burada belirtmek benim için bir borçtur. Her iki eserde benim Kastamonu’da çalıştığım zamanlar da dahil olduğundan, ben burada geçirdiğim günlerin olaylarını yeniden yazmayı doğru bulmadım. Ancak, onların eserlerinde bilmedikleri için yer bulamayan bazı olayları aktarmakla yetineceğim.

“O günlerde Kastamonu’da kadınlar da Kuvvayı Milliyeci gibi çalışıyorlardı. Eşim de bu kadınlar arasındaydı. Eve geldiğimde Mustafa Kemal Paşa’nın isteği ile Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’nin oluşturulduğunu eşime söyledim. Eşim “biz de kadınlar kolu olarak katılalım ve derhal harekete geçelim” önerisinde bulundu. Yerinde bulduğum ve aslında beklediğim bu öneriyi valiye açtım. Vali Bey de olumlu karşıladı ve destekledi. Mevlevi dergahından üç oda, kapıya bir tabela ve bir sivil polis verdi. Hemen işe başladılar. Durumu doğrudan Mustafa Kemal Paşa’ya bildirdiler. Paşa bu teşkilatı Heyet-i Temsiliye’ye bağlayarak kendisiyle haberleşmeye devam etti ve çok memnun oldu. Teşkilatta şunlar bulunuyordu:
Başkan: Mevlevi Şeyhi Amil Çelebi’nin eşi.
İkinci Başkan: Polis Müdürü Halil Bey’in eşi Zekiye Hanım.
Genel Sekreter: eşim Saime Hanım.
Muhasip: Reji Müdürü Ömer Beyin eşi.
Üyeler: Vali Vekili Ferit Bey’in eşi, Kastamonu eşrafından İzbelizade Hafıza Hanım, Maarif Müdürü Talat Bey’in eşi ve Şemsizade Ziyaeddin Efendi’nin eşi.

Kastamonu’nun inançlı ellere geçtiği bu günlerde Urfa, Antep ve Maraş’ın işgal haberleri geldi. Elbistan’dan gelen bir telgraf, Maraş’a Fransızların saldırdığını ve güzel Maraş’ın yanmakta olduğunu, Maraşlıların insan ve para yardımı beklediklerini hüzünlü bir dille anlatıyordu. Aslında, Heyet-i Temsiliye’nin Suriye Anlaşması hakkında verdiği bilgiler halkı gerektiği gibi heyecanlandırmıştı. Köylü ve şehirli erkekler Nasrullah Köprüsü Meydanı’nda toplanarak büyük bir miting yaptılar. Bu heyecanlı mitingde karar altına alınan telgraf İstanbul’daki devlet makamına, yabancı elçiliklere ve işgal kuvvetleri komutanlarına gönderildi.

O günlerde Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Kadınlar Cemiyeti de bir miting düzenledi. Yerli ve yabancı, köylü ve şehirli Kastamonu kadınları Kız Öğretmen Okulunda toplandılar. Okulun geniş bahçesi ve sokaklar kadınlarla dolmuştu. Bütün kadınlarımız heyecan içindeydiler. Amil Çelebi’nin eşi üç dört kelimeyle halkı selamladıktan sonra, cemiyetin Genel Sekreteri Saime Hanım, Heyet-i Temsiliye ve Maraş’tan gelen telgrafları okudu ve telgrafların içeriğini halkın anlayacağı bir şekilde açıkladı. Özellikle Maraş’tan gelen telgraf kadınlarımıza gözyaşı döktürdü. Ardından, Polis Müdürü Halil Beyin Cemiyetin 2. Başkanı olan eşi Zekiye Hanım şu nutku okudu: “Kardeşler, hemşireler, daha bir sene önce kırmızı rengiyle başımızda dalgalanan ulu sancağımız, görüyorsunuz ki, siyahlara, matemlere büründü. Savaş meydanlarında vatan ve din uğruna yüzbinlerce evladımızı gömdükten sonra, haktan, adaletten bahseden Avrupalıların bir seneden beri bekledik diye başımıza açmadıkları felaket kalmadı. Haktan en çok bahsedenler haksızlığın en büyüğünü yaptılar. Daha dün, bizim gibi refah ve mutluluğu, evi barkı olan İzmir’deki dindaşlarımız, beyaz saçlı kadınlarımız, kundaktaki yavrularımız Yunanlıların süngüsünden geçti. Her tarafındaki yüksek minarelerinden beş vakit ismi Celalullah bağrılan Adana’mız, Antalya’mız en sonunda Antep, Maraş ve Urfa’mız elimizden alınmak isteniyor. Hanımlar, büyük felaketlerimizin önünde evlatlarımızın, kardeşlerimizin kanıyla suladığımız yurtlarımızın işgaline, kardeşlerimizin felaketine susacak mıyız? Hayır. Hanımefendiler, mağlubuz, silahımız yok fakat göğsümüzde imanımız, bütün dünyayı halk eden Allahımız var. İşte biz de imanımıza ve Allahımıza dayanarak haksızlara haksızlıklarını yüzlerine vuruyor ve dünya huzurunda ilan ettikleri adaleti istiyoruz. Hanımlar, dünyayı kana boğan, insanları tavuklar gibi boğazlayan erkeklere müracaat edecek değiliz. Bizim gibi şefkatle, merhametle düşündüklerinden şüphe etmediğimiz, İtilaf Devletlerinin büyük kadınlarına müracaat edecek ve birer telgrafla bize yapılan haksızlıkları yazacak ve anlatacağız. Eğer onlar da hakkımızı vermezlerse, evlatlarımızın kanlarına kendi kanlarımızı karıştırarak erkeklerimizle aynı safta dinimiz, bağımsızlığımız için, haksız zalimlere tarihin lanetlerini bırakarak şehadetle öleceğiz.”

Bu telgraf, sadrazama, İstanbul’daki elçiliklere ve Antalya İtalyan Başkonsolosu eliyle dünya kraliçeleri ve devlet başkanı eşlerine, Piyer Loti gibi uluslararası ediplere yazıldı. Bu mitinglerin her şeyden önce yararları, asker kaçaklarının hemen askerlik şubelerine gelmelerine, askere gideceklerin hemen hazırlanarak yola çıkmalarına ve halkın para ve eşya yardımı yapmaya başlamasına neden olmalarıdır.”

KURTULUŞA, CUMHURİYETE ve SITMA’YA ADANAN YÜREK : Dr. Ferruh Niyazi Ayoğlu’nun Anıları
Dr. Ferruh Niyazi AYOĞLU- Zonguldak 2008

Kastamonu Gazetesi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Kastamonu Yöresi Geleneksel Maşrapa Konuşturma ve Keloğlanın Evlenmesi Oyunu

Maşrapa Konuşturma Oyunu: Köy dışından yabancı misafir geldiğinde kadınlar arasında oynanan bir oyundur. Oyunbaşı, öncelikle …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
İmam Şâfiî’den her zamanda geçerli hisli ve hikmetli bir ders

Yunus b. Abdul A’lâ, İmam Muhammed b. İdris Eş-Şafiî Hazretlerinin talebelerindendir… Hocası ile camide ders …

Kapat