Ana Sayfa / Yazarlar / 28 Şubat’ın Lideri Demirel ve Orduda Başörtüsü / Vehbi KARA

28 Şubat’ın Lideri Demirel ve Orduda Başörtüsü / Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

28 Şubat 1997 Post-modern darbesinin lideri Süleyman Demirel’dir. Askerleri darbe için kışkırtıp daha sonra da Erbakan Hükümetinin düşmesi için elinden geleni yapmıştır. Şimdi mezarda aldığı beddualarla birlikte ters dönüyor olsa gerektir. Beter olsun, zira “Başörtülüler Suudi Arabistan’a gitsin” diyecek kadar hainleşen ve batı serpuşu şapkayı daima kafasına geçirip sembol yapan birisine acınmaz ki. Siz de acımayın. Kabirdeki sakar cezası onun en iyi günleri, zira ruz-i mahşerde daha dehşetli bir azap kendisini bekliyor. Dini siyasete alet edip halkı kandıran bu siyasetçiyi görüp herkes ibret almalıdır…

Demirel’in mezarda ters dönmesine neden olacak yeni bir haber daha geldi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nden görevli kadın subay ve astsubaylar istedikleri takdirde başörtüsü takabilecek. Üstelik düzenleme sadece muvazzaf personeli kapsamıyor, isteyen askeri öğrenciler de başörtüsü takabilecek.

Düzenlemeyle Türk Silahlı Kuvvetleri Kıyafet Yönetmeliği’nin “Genel Hükümleri” bölümüne eklenen maddede, “Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri mensubu kadın subaylar, sözleşmeli subaylar, astsubaylar, sözleşmeli astsubaylar ve askeri öğrenciler ile bunların adayları ve kursiyerleri, resmi üniformalarıyla birlikte şapka, bere veya kep altına başlarına taktıkları üniforma renginden istihkak olarak verilen desensiz giysileri yüzlerini kapatmayacak şekilde takabilirler” ifadeleri yer aldı. Yönetmelik, Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından yürürlüğe girecek.

Hey gidi günler hey. 1000 Yıl süreceği iddia edilen 28 Şubat 1997 süreci 20 yıl geçtikten sonra bu günleri de mi görecekti? Sadece Demirel değil mezarında ters dönecek o kadar faşist var ki. Bunlar vakti zamanında mangalda kül bırakmaz halka elinden gelen en büyük zulmü vicdanı sızlamadan uygulamaya çalışırdı. Şimdi kahrolduklarından eminim. Daha mezara girmeden ölmek böyle bir şey olsa gerektir.

Başörtüsünün orduda serbest bırakılması her şeyin yapıldığını ve bittiğini göstermiyor. Asıl işler şimdi başlıyor. Zira faşizmle mücadelede henüz çok fazla bir şey yapılmış değildir. Mevcut durum şu şekildedir:

12 Eylül davası, darbeci Evren’in ölmesi ile kapatıldı, Balyoz ve Ergenekon davası FETÖ sayesinde çökertildi. Yaptıkları fenalıklar yanlarına kar kaldı. Darbecilerden geriye kalan sadece 28 Şubat davası var. Hala devam ediyor. Lakin kamuoyunda darbeciler lehine yapılan propaganda ve hâkimler üzerindeki baskı bu davanın sonunun da hiç hayra alamet olmadığını gösteriyor.

Aslında darbecilerle mücadelede önemli bir yol kat edilmişti. Lakin bu sefer FETÖ örgütü ortaya çıktı ve darbecilere kumpas yaptığının anlaşılması ile mücadele akim kaldı. Evet, kumpas yapılmış ve Fetullahçı örgüt mensuplarının önü açılmıştır lakin ortada birde darbe adına yapılan yüzlerce eylem vardır. Bir kalemde hepsinin üstünü çizmek yargının büyük bir imtihanıdır. Bu imtihanı kaybetmemesi adına 28 Şubat 1997 tarihinde neler yapıldı bir hatırlayalım bakalım:

Her şey Refah Partisinin 1995 tarihinde sandıktan yüzde 21 oyla 158 milletvekili almaşıyla başlamıştı. 1996’da YAŞ toplantısında ilk sinyaller gelmiş, Başbakan Erbakan’a karşı Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya dünya üzerinde görülmemiş bir küstahlıkla sofrasına rakı istetmişti.

  1. Barolar, üniversiteler, yargı, TÜSİAD ve beşli çete ile birlikteki kurumlar konuşmalarında laiklik, şeriat ve irticaya dikkat çekerek psikolojik harekât yapmışlardı. Fadime Şahin ve Müslüm Gündüz sahneye çıkmış Kalkancı olayları kurgulanmıştı.
  2. 11 Ocak 1997 de Başbakan Erbakan’ın iftar yemeği vermesiyle manşetlere şeyhlere iftar yemeği verildi diyerek irticanın hat safhaya çıktığı vurgulanmış Taksime Cami, defileler yasaklanıyor gibi manşetler ile askerlere mesaj verilmeye çalışılmıştı.
  3. Sincan Belediye Başkanının Kudüs Gecesinde düzenlediği “Cihat” oyunu ile ertesi gün çıkan manşetler ile ortam iyice gerilmiş Belediye Başkanı tutuklanmıştır. Donemin Başsavcısı Vur-al Savaş, Erbakan’ın ülkeyi iç savaşa sürüklediğini açıklamıştır.
  4. Sincan da tanklar sokağa çıkarılmış, halka gözdağı verilmiş, Güven Erkaya irticanın PKK’dan daha tehlikeli olduğunu söylemiştir.
  5. Darbenin 1 Numarası Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakan’a uyarı Mektubu göndermiş Ankara’da kadınlar “Şeriata hayır” yürüyüşü yapmıştır.
  6. 28 Şubat 1997 de MGK Kararları alınarak en uzun gün yasanmış denmiş Erbakan yapılan dayatmalara dayanamayarak MGK Kararlarını 13 Mart 1997 de imzalamak zorunda kalmıştır. 21 Mayıs 1997 de Refah Partisine kapatma davası açılmış ve daha sonra Mecliste en yüksek sayıda temsil edilen bu parti kapatılmıştır.
  7. Kamuda çalışan akademisyen ve yöneticiler, TSK içindeki inançlı subayların atılmalarını hızlandırmak üzere yılda 2 kez toplanan Yüksek Askeri Şura sayısı dörde çıkarılmış irtica nedeni ile atılan subay sayısında rekorlar kırılmıştır.
  8. Katsayı uygulaması ile imam hatiplerin onu kesilmiş Anadolu Sermayesine ambargo konmuş Genel Kurmay Başkanlığında yargı üyelerine irtica brifingi verilmiştir.
  9. 18 Haziran da Başbakan Erbakan, Tansu Çiller’in Başbakan olması için istifa etmiş, ancak Demirel görevi Anasol-D hükümeti diye anılacak olan oluşuma vermiştir. Halbuki Çiller’in elinde partili milletvekillerinin imzaları vardı. Generaller bu milletvekillerini tehdit ederek istifaya zorlamış bir kısmı Doğru Yol Partisinden istifa ettirilmiştir.
  10. Ülkemiz maddi ve manevi zarara uğratılmış, bankalar hortumlanmış, yaklaşık 300 milyar dolar darbecileri kışkırtan çete ve örgütlere gitmiştir. Dünya çapındaki Siyonist örgütlenmeler en karlı dönemlerini yaşamış döviz vurgunları ile zenginliklerine zenginlik katmışlardır. Bu paralar vergi ve kamu kaynakları ile ödenmiş halkımız fakir düşmüştür.
  11. Binlerce başörtüsü mağduru okullarını bırakmak zorunda kalmış, parası olan yurt dışında okumaya çalışmış olamayanlar eğitim haklarından mahrum bırakılmışlardır. Öğretmenler, askerler mesleğinden atılmış, Batı Çalışma Grubu (BÇG) adı altında fişlenmedik kimse kalmamıştır.

Bugün 28 Şubat yargılansa dahi bu darbenin mimarları olan üst akıldan aldıkları talimatlarla; toplum mühendisliği yapan kalemler yine sahadadır. Tüm değerlerimizi hedef alan kalemlerin çoğu aynı şiddetle değerlerimizi hedef almaya devam etmekte halktan hortumladıkları, çaldıkları paralar ile zehirlerini kusmaya devam etmektedirler.

Şantaj, montaj ve kumpasla iş yapan gazeteciler, bugün de aynı yöntemlerine devam etmektedir. BÇG’ye hizmet eden kalemler, FETÖ için hizmet etmektedir. 28 Şubat medyasının utanç manşetlerini atanlar, bugün ihanet manşetleri atmaya devam ediyorlar.

28 Şubat’ın medya, sermaye ve STK ayakları, bugün kayıt dışı siyaset peşinde, KCK ve Paralel izinde olup kendilerinden hesap sorulmamıştır. Şunu unutmamak gerekir ki post-modern darbenin medya ayağına dokunulmadan, Türkiye normalleşemeyeceği açıktır. Medya, siyaset ve yargı mensupları hesaba çekilmeden 28 Şubat davası görülemez. Kaldı ki şu anda sadece darbeci generaller yargılanıyor, vesselam..

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Günahla İlgili Kur’an Kavramları

Günahla İlgili Kur'an-ı Kerim'de Geçen Kavramlar Kur’an günah olgusunu ifade etmek üzere on beş kadar …

Kapat