40 Âyet ve 40 Hadiste İhlâs ve Samimiyet

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Kırk Âyette İhlâs ve Samimiyet 

“(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.” (Fâtiha, 1/5)

 

“Halbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.” (Beyyine, 98/5)

 

“O diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O halde sadece Allah’a itaat ederek (samimi olarak) O’na ibadet edin. Hamd, âlemlerin Rabbine mahsustur.” (Mü’min, 40/65)

 

“Hayır, öyle değil! Kim ‘ihsan’ derecesine yükselerek özünü Allah’a teslim ederse, onun mükâfatı Rabbinin katındadır. Artık onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.” (Bakara, 2/112)

 

“(Ey Muhammed!) Şüphesiz biz o Kitab’ı sana hak olarak indirdik. Öyle ise sen de dini Allah’a has kılarak O’na kulluk et.”(Zümer, 39/2)

 

“Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele.” (Hac, 22/37)

 

De ki: “Rabbim adaleti emretti. Her secde yerinde yüzlerinizi (O’na) doğrultun. Dini Allah’a has kılarak O’na ibadet edin. Sizi başlangıçta yarattığı gibi (yine O’na) döneceksiniz.”(A’râf, 7/29)

 

“Allah’ın rızasına uyan kimse, Allah’ın gazabına uğrayan ve varacağı yer cehennem olan kimse gibi midir? O ne kötü varılacak yerdir!” (Âl-i İmrân, 3/162)

 

“Allah’a ve Resûlüne karşı sadık ve samimi oldukları takdirde, güçsüzlere, hastalara ve (seferde) harcayacakları bir şey bulamayanlara (sefere katılmadıkları için) bir günah yoktur. İyilikte bulunan kimselerin (kınanması) için de bir sebep yoktur. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”(Tevbe, 9/91)

 

“İyi bilin ki onlar, O’ndan gizlenmek için, kalplerindeki düşmanlığı gizliyorlar. Yine iyi bilin ki, elbiselerine büründükleri zaman bile, Allah onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir. Çünkü O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.” (Hûd, 11/5)

“Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. ‘Ey Rabbimiz! nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter’ derler.” (Tahrîm, 66/8)

 

“Siz ancak işlediklerinizin karşılığı ile cezalandırılırsınız. Ancak Allah’ın halis kulları başka. İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir.” (Saffât, 37/39-42)

 

Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’âm, 6/162)

 

“Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de. Kim Allah’a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükâfatı Allah’a düşer. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” (Nisâ, 4/100)

 

(Hûd şöyle dedi:) “Ey kavmim! Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, ancak beni yaratana âittir. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” (Hûd, 11/51)

 

“(Ey Muhammed!) Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da an. Şüphesiz biz onları, ahiret yurdunu düşünme özelliği ile (temizleyip) ihlâslı kimseler kıldık.” (Sad, 38/45-46)

 

“Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükafatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.” (Nahl, 16/97)

 

“Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.” (Kehf, 18/110)

 

“Kim iyilik yaparak kendini Allah’a teslim ederse, şüphesiz en sağlam kulpa tutunmuştur. İşlerin sonu ancak Allah’a varır.” (Lokmân, 31/22)

 

“Rabbiniz içinizde olanı en iyi bilendir. Eğer siz iyi kişiler olursanız, şunu bilin ki Allah tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır.” (İsra, 17/25)

 

“Rabbinin adını an ve bütün benliğinle O’na yönel.” (Müzzemmil, 73/8)

 

“(İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi.” (Hicr, 15/39, 40)

 

“Şüphesiz ki münafıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar. Onlara hiçbir yardımcı da bulamazsın. Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah’ın kitabına sarılanlar ve dinlerini Allah’a has kılanlar müstesnadır. Bunlar mü’minlerle beraberdirler. Allah mü’minlere büyük bir mükafat verecektir.” (Nisa, 4/145, 146)

 

“O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz. (Yaptığı iyiliği) Ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar).” (Leyl, 92/19-20)

 

“Yoksa biz iman edip salih ameller işleyenleri, yeryüzünde fesat çıkaranlar gibi mi tutacağız? Yoksa Allah’a karşı gelmekten sakınanları yoldan çıkan arsızlar gibi mi tutacağız?” (Sâd, 38/28)

 

“Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın.” (Bakara, 2/264)

 

“Bunlar, mallarını insanlara gösteriş için harcayan, Allah’a ve ahiret gününe de inanmayan kimselerdir. Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne kötü arkadaştır.” (Nisâ, 4/38)

 

“Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar.” (Nisâ, 4/142)

 

“Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.” (Mâûn, 107/4-6)

 

“İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah kullarına çok şefkatlidir.” (Bakara, 2/207)

 

“Şüphesiz Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra da dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur, onlar üzülmeyecekler de.” (Ahkâf, 46/13)

Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler. (Rum,30/30)

 

“Muhammed, Allah’ın Resülüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde halinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir.” (Fetih, 48/29)

 

“Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür.” (Hûd, 11/112)

 

“Kim âhiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız. Kim de dünya kazancını isterse, ona da istediğinden veririz, fakat onun ahirette hiçbir payı yoktur.” (Şûrâ, 42/20)

 

“Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele.” (Tevbe, 9/112)

 

“İçinizden kim Allah’a ve Resülüne itaat eder ve salih bir amel işlerse, ona mükafatını iki kat veririz. Biz ona bereketli bir rızık hazırlamışızdır.” (Ahzâb, 33/31)

 

“(Kulların) diriltilecekleri gün beni utandırma!” “O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!” “Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka.” (Şuarâ, 26/88-89)

 

“Allah’a yönelen, O’na ortak koşmayan kimseler (olun). Kim Allah’a ortak koşarsa, sanki gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere sürüklüyor gibidir.” (Hac, 22/31)

 

“Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yağmur alınca iki kat ürün verir. Bol yağmur almasa bile ona   çiseleme yeter. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.” (Bakara, 2/265)

Kırk Hadiste İhlâs ve Samimiyet

Temîm ed-Dârî anlatıyor: “Hz. Peygamber (s.a.s.) ‘Din nasihattir (samimiyettir).’ buyurdu. Biz, ‘Kime karşı?’ deyince, ‘Allah’a, Kitabı’na, Resûlü’ne, Müslümanların idarecilerine ve bütün Müslümanlara.’ dedi.” (Müslim, Îmân, 95)

 

“Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder.” (Nesâî, Cihâd, 24)

 

“Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, Birr, 34)

 

“…Allah’ım! Ey Rabbimiz ve her şeyin Rabbi! Beni ve ailemi dünya ve âhirette her an sana ihlâsla bağlı kıl. Ey yücelik ve ikram sahibi!…” (Ebû Dâvûd, Vitir, 25)

 

“Kim hiçbir ortağı olmayan, tek olan Allah’a ihlâsla ibadet ederek, namazı dosdoğru kılarak, zekâtı vererek dünyadan ayrılırsa, Allah kendisinden razı olduğu hâlde ölmüş olur.” (İbn Mâce, Sünnet, 9)

 

“Üç şey kimde bulunursa o kişi imanın tadına ermiş olur: Allah ve Resûlü’nün ona bu ikisi dışındaki şeylerden daha sevimli olması, bir kimseyi ancak Allah için sevmesi ve cehenneme atılmaktan korktuğu gibi küfre dönmekten korkması.” (Buhârî, Îmân, 9)

 

“Ameller niyete göredir. Herkes sadece niyetinin karşılığını alır. Kim Allah ve Resûlü için hicret ederse, hicreti Allah ve Resûlü’nedir. Kim de erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadından dolayı hicret ederse, onun hicreti de hicretine sebep olan şeyedir.” (Müslim, İmâre, 155)

 

Resûlullah (s.a.s.) namazda rükûa eğildiği zaman şöyle derdi: “Allah’ım, sadece senin önünde eğildim, sana inandım, sana teslim oldum. Kulağım, gözüm, iliklerim, kemiklerim ve sinirlerim sana karşı huşû hâlindedir.” (Tirmizî, Deavât, 32)

 

“Kabul edileceğine gerçekten inanarak Allah’a dua edin. Bilin ki Allah, ciddiyetten uzak ve umursamaz bir kalp ile yapılan duaları kabul etmez.” (Tirmizî, Deavât, 65)

 

“Yüce Allah buyuruyor ki, ‘Oruç benim içindir. Onun mükâfatını ben veririm. (Çünkü oruç tutan kimse) nefsî arzularını, yemeyi ve içmeyi sırf benim için terk eder…’” (Buhârî, Tevhîd, 35)

 

“Allah’ın emri olduğunu kabul ederek beş vakit namazı rükûları, secdeleri, abdestleri ile vakitlerinde kılmaya devam eden kimse cennete girer.”  (İbn Hanbel, IV, 266)

 

“Kulun Rabbine en yakın olduğu (an) secde hâlidir. Öyleyse (secdede iken) çokça dua ediniz.” (Müslim, Salât, 215)

 

“Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek ve Allah için nefret etmektir.” (Ebû Dâvûd, Sünnet, 2)

 

Kulum, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşamaz. Kulum nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder, ta ki ben onu severim. (Sevince de) artık onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden isterse muhakkak ona (istediğini) veririm. Bana sığınırsa muhakkak onu korur ve kollarım…’” (Buhârî, Rikâk, 38)

 

“Şu dört özellik kimde bulunursa o, tam bir münafık olur. Kimde bu niteliklerden biri bulunursa onu terk edinceye kadar kendisinde münafıklıktan bir özellik vardır: Kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder. Konuştuğunda yalan söyler. Söz verdiğinde cayar. Husumet sırasında haktan sapar.” (Buhârî, Îmân, 24)

 

“Kıyamet günü Allah katında insanların en kötülerinin ikiyüzlüler olduğunu görürsün. (Onlar) şunlara bir yüzle, bunlara diğer bir yüzle gelirler!” (Buhârî, Edeb, 52)

 

Bir bedevi Hz. Peygamber’e (s.a.s.) şöyle sordu: ‘Bir adam var, ganimet elde etmek için savaşıyor, bir adam da kahramanlığı duyulsun diye, diğeri de görülsün diye savaşıyor. Bunlardan hangisi Allah yolundadır?’ Allah Resûlü ona, ‘Kim Allah’ın (tevhid) mesajını yüceltmek için savaşırsa işte o Allah yolundadır.’ buyurdu. (Buhârî, Farzu’l-humus, 10)

 

“Allah’ım! Görülsün ve duyulsun diye yapılmayan bir hac eyle.” (İbn Mâce, Menâsik, 4)

 

“İnanarak ve sevabını Allah’tan umarak Ramazan’da oruç tutan kimsenin geçmiş günahları bağışlanır. İnanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir Gecesi’ni ihya eden kimsenin de geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Fadlü leyleti’l-kadr, 1)

 

“…Bizi aldatan, bizden değildir.” (Müslim, Îmân, 164)

“Kul, namazında etrafıyla ilgilenmediği sürece, Yüce Allah kuluna yönelir. Kul namazında etrafıyla ilgilenmeye başladığında, Allah da ondan yüz çevirir.” (Ebû Dâvûd, Salât, 160-161)

 

Bir adam, “Ey Allah’ın Resûlü! Bir kimse bir amel işler ve onu kimse görmesin diye gizli tutar, fakat sonradan onu başkalarından öğrenince hoşlanır. (Bu kimsenin durumu nedir?)” diye sorunca Resûlullah ona şöyle cevap vermiştir: “O kimseye iki mükâfat vardır: Biri, (amelini gizlediği için) gizlilik sevabı, diğeri de (başkalarının onu örnek almasına sebep olacağı için) işlediği amelin açığa çıkmasının sevabı.” (Tirmizî, Zühd, 49)

 

Kul namazını, insanlarla birlikteyken de, yalnızken de güzelce kıldığı zaman Yüce Allah şöyle buyurur: “İşte bu gerçekten benim kulum.” (İbn Mâce, Zühd, 20)

 

“Yalan söylemeyi ve yalan ile amel etmeyi bırakmayanın yemeyi içmeyi terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur!” (Buhârî, Savm, 8)

 

“Oruç tutan nice kimseler vardır ki oruçtan nasibi sadece aç kalmaktır. Geceyi ibadetle geçiren nice kimseler vardır ki kıyamdan nasibi sadece uykusuz kalmaktır.” (İbn Mâce, Sıyâm, 21)

 

Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben Müslümanların ilkiyim. Allah’ım (bu kurban) sendendir ve Muhammed ile ümmeti tarafından senin (rızan) için sunulmuştur.” (İbn Mâce, Edâhî, 1)

 

Müslüman, dilinden ve elinden insanların selâmette olduğu kişidir. Mümin ise insanların canları ve malları konusunda (kendilerine zarar vermeyeceğinden) emin oldukları kişidir.” (Nesâî, Îmân ve şerâiuh, 8)

 

“Sizden biriniz, beni anne-babasından, çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olmaz.” (Buhârî, Îmân, 8)

 

“Allah’ın kendisine yöneticilik verip de yönettiği kimseleri sadakat ve samimiyetle koruyup gözetmeyen kimse, cennetin kokusunu alamaz.” (Buhârî, Ahkâm, 8)

 

“Kazancın en hayırlısı, samimi olduğu takdirde çalışanın kendi eliyle kazandığıdır.” (İbn Hanbel, II, 334)

 

“İzzet ve celâl sahibi Allah şöyle buyurdu: ‘Kulum iyi bir iş yapmaya niyet eder de yapmazsa ona bir iyilik (sevabı) yazarım. Ama onu yaparsa on kattan yedi yüz kata kadar iyilik (sevabı) yazarım. Eğer (kulum) bir kötülük yapmaya niyet eder de yapmazsa onu (bir günah olarak) yazmam. Fakat onu yaparsa ona bir kötülük (günahı) yazarım.’” (Müslim, Îmân, 204)

 

“…Kıyamet gününde şefaatimle en fazla mesut olacak kişi, tüm kalbiyle veya gönülden ‘Lâ ilâhe illâllah’ (Allah’tan başka ilâh yoktur.) diyen kişidir.” (Buhârî, İlim, 33)

 

“Yüce Allah: ‘Ben şirk konusunda kendisine ortak koşulanların en uzak (ve yüce) olanıyım. Her kim bir amel işler de benimle birlikte başkasını ona ortak ederse onu şirkiyle baş başa bırakırım.’ buyurdu.” (Müslim, Zühd, 46)

 

“Dininde ihlâslı ol. O zaman sana az amel de yeter.” (Hâkim, Müstedrek, VIII, 2797 (4/306)

 

“Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” (Müslim, Îmân, 62)

 

“…Kalbinde herhangi birine karşı bir aldatma (samimiyetsizlik) bulunmadan sabahlayabilecek ya da  akşamlayabileceksen, bunu yap! Yavrucuğum! İşte bu benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimi yaşatırsa, beni sevmiş demektir. Kim de beni severse, cennette benimle birlikte olur.’” (Tirmizî, İlim, 16)

 

“Kim içtenlikle Allah’tan şehit olmayı dilerse yatağı üzerinde bile ölse Allah onu şehitlerin makamlarına ulaştırır.” (Müslim, İmâre, 157)

 

“Kim Allah için sever, Allah için nefret eder, Allah için verir, Allah için engel olursa, imanını kemale erdirmiş olur.” (Ebû Dâvûd, Sünne, 15)

 

“Kim, insanların hoşnutsuzluğuna rağmen Allah’ın rızasını kazanmayı isterse, Allah onu insanların sıkıntılarından kurtarır. Kim de Allah’ın hoşnutsuzluğuna rağmen insanların hoşnutluğunu kazanmak isterse, Allah insanları ona musallat eder.” (Tirmizî, Zühd, 64)

 

Resûlullah (s.a.s.), “Sizin hakkınızda en çok korktuğum şey küçük şirktir.” dedi. “Yâ Resûlallah! Küçük şirk nedir?” diye sordular. Resûlullah (s.a.s.), “Riyadır.” buyurdu. (İbn Hanbel, V, 429)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Tövbenin İlk Adımı ve Aşamaları

Tevbenin ve Allah’a yönelmenin başlangıcı   Ebu Cafer Muhammed b. Musa ile aramızda şöyle bir …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Asâ-yı Musa’dan İkinci Kısım, Dördüncü Hüccet-i İmaniye

Dördüncü Hüccet-i İmaniye Otuzuncu Lem’a’nın İkinci Nüktesi وَ اِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُ وَمَا …

Kapat