Ana Sayfa / Yazarlar / Abdullah bin Mübarek (rha)

Abdullah bin Mübarek (rha)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Abdullah bin Mübarek (Rh.a.)

Abdullah bin Mübarek, Kur’an ile nurlanan bir kadının ibretle ve hikmetle dolu olan halini şöyle nakleder: “Beyt-ü’l-Haram’ı (Kabe’yi) hac ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in kabrini ziyaret maksadıyla yola çıkmıştım. Yolda bir karartı gördüm. Dikkatlice bakınca, sırtında yünden bir bürgü, başında da yünden bir başörtüsü bulunan yalnız bir kadın gördüm. Kendisine: “Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuh!” diyerek selam verdim. O da Yasin suresinden:
—“(Bu da) çok esirgeyici Rab’lerinden bir selamdır!” (Yasin: 58.) ayetini okuyarak selamıma mukabele etti. Ona: “Allah senin iyiliğini versin! Sen burada ne yapıyorsun?” diye sordum. A’raf Suresi’nin 186. ayetinden:
—“Allah kimi şaşırtırsa, onu yola getirecek yoktur…” bölümünü okudu.
Anladım ki, yolunu kaybedip orada kalmış. Ona, “Nereye gitmek istiyorsun?” diye sordum. İsra suresinin 1. ayetinden:
—“Kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan alıp Mescid-i Aksa’ya götüren..” bölümünü okudu.
Anladım ki, kendisi haccetmiş, Beytü’l-Makdis’e (Kudüs’e) gitmek istiyor. Kendisine: “Senin yanında yiyeceğin bir şey göremiyorum?” dedim. Şuara Suresi’nin:
—“Beni yediren, içiren O’dur!” mealli 79. ayetini okudu.
Ona: “Sen ne ile abdest alıyorsun?” diye sordum. Nisa Suresi’nin 43. ayetinden:
—“Su da bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa teyemmüm ediniz!..” bölümünü okudu. Ona: “Yanımda yiyecek var. Yemek ister misin?” dedim. Bakara Suresi’nin 187. ayetinden:
—“Sonra, akşama kadar orucu tamamlayınız!..” bölümünü okudu.
Kendisine: “Bu ay Ramazan değil ki?” dedim. Bakara Suresi’nin 158. ayetinden:
—“Kim gönlünden koparak (vacip olmayan amellerden) bir hayır işlerse (mükafatını görür). Çünkü Allah, taatlerin ecrini veren, (her şeyi) hakkıyla bilendir!” mealli bölümünü okudu.
“Seferde iftar bize mübah kılınmıştı ya?” dedim. Bakara Suresi’nin 184. ayetinden:
—“Eğer bilirseniz (güçlüğe rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.” mealli bölümü okudu.
Ona: “Sen benimle, niçin benim seninle konuştuğum gibi konuşmuyorsun?” diye sordum. Kaf Suresi’nin:
—“İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen, yazmaya hazır bir melek bulunmasın!” mealli 18. ayetini okudu. Ona:
“Seni deveme bindirip kafilene yetiştireyim.” dedim. Bakara Suresi’nin 197. ayetinden:
—“Siz ne hayır işlerseniz, Allah onu bilir…” mealli bölümü okudu. Deveye binince, Zuhruf Suresi’nin 13. ve 14. ayetlerinden:
—“Bunları bize ram eden Allah’ın şanı ne yücedir! Yoksa, biz bunlara güç yetiremezdik. Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz (demelisiniz).” mealli bölümünü okudu.
Nihayet kafileye yetiştim ve: “İşte senin kafilen bu! Onun içinde senin kimin vardır?” dedim. Kehf Suresi’nin 46. ayetinden:
—“Servet ve oğullar, dünya hayatının zinetidir…” mealli bölümü okudu.
Anladım ki, kafilenin içinde oğulları var. “Onlar hacc kafilesinde necidirler?” diye sordum. Nahl Suresi’nin:
—“Daha nice alametler (yarattı). Onlar yıldızlarla da yollarını doğrulturlar.” mealli 16. ayetini okudu. Anladım ki, oğulları kafilede kılavuzdurlar. Çadırları ve imaretleri kasdederek: “Şu çadırların içinde seninkiler kimlerdir?” diye sordum. Nisa Suresi’nin 125. ayetinden:
—“Allah, İbrahim’i bir dost edinmiştir.” mealli son bölümü, 164. Ayetinden
—“…Allah, Musa ile gerçekten konuştu.” mealli bölümü, Meryem Suresi’nin 12. Ayetinden:
—“Ey Yahya! Kitaba var gücünle sarıl!..” mealli birinci bölümü okudu. Bunun üzerine, ben de: “Ey İbrahim! Ey Musa! Ey Yahya!” diyerek seslenince, ay parçası gibi üç genç çıkageldiler. Gelip oturdukları zaman anneleri, onlara Kehf Suresi’nin 19. ayetinden:
—“Şimdi siz birinizi gümüş para ile şehre gönderin de, baksın, onun hangi yiyeceği daha temizse ondan size erzak getirsin!..” mealli bölümü okudu.
Gençlerden biri giderek yiyecek satın aldı, onu önüme koydular. Kadın, el-Hakka Suresi’nin:
—“Geçmiş günlerde işlediğiniz iyiliklerin karşılığı olarak afiyetle yeyiniz, içiniz!” mealli 24. ayetini okudu.
Fakat ben kadının oğullarına:
“Şimdi siz onun (ananızın) hal ve şanını bana haber vermedikçe, yiyeceğiniz bana haram olsun!” dedim.
Bunun üzerine gençler:
“Bu bizim anamız, Rahman olan Allah’a karşı bir hataya düşme korkusuyla, kırk yıldan beri Kur’an-ı Kerim ayetlerinden başkasını tekellüm etmez, konuşmaz!” dediler. Ben de Cuma Suresi’nin:
“Bu, Allah’ın kime dilerse ona vereceği bir fazlıdır! Allah büyük fazl (u kerem) sahibidir!” mealli 4. ayetini okudum. (M. Asım Köksal, Kitab ve Sünnet, 21-25)
(Gönülde Kur’an olursa dilden ayetler dökülür.)

Zalim yöneticilere kaftan diken bir terzi Abdullah bin Mübarek’e “Ben bu işle zalimlere yardım etmiş oluyor muyum?” diye sordu. Abdullah bin Mübarek şöyle cevap verdi: “Hayır, sen zalimin ta kendisi oluyorsun; sana iğne iplik satan zalimlere yardım etmiş oluyor.” (İhya-u Ulumi’d Din, 2. Cilt.)

Tebe-i Tabiinin bu büyük alimi son derece mütevazi idi. Savaş meydanında azılı kafirleri öldürdüğü zaman yüzünü örterek tanınmamaya çalışırdı.
Abdullah bin Mübarek, Tarsus’ta Rumlara karşı cihad için beklerken, Fudayl bin İyad’a gönderdiği şu şiiri, onun cihad aşkının ve heyecanının ne derece ulvi bir mertebede olduğunu gösteriyor:

Ey Haremeynin abidi! Eğer görseydin bizi,
Anlardın o zaman ibadetle eğlendiğini!

Ey yanaklarını gözyaşlarıyla boyayan,
Bizim boyunlarımızı kanlarımızdır boyayan!

Ve ey atıyla boş yere eğlenip duranlar,
Bizim atlarımızdır sabah gazada yorulanlar!

Sizin olsun o güzel esintili kokular, bizim kokumuzdur,
At nallarından çıkan kıvılcımlar ve o kalkan hoş tozlar!

Muhakkak ki bize, o Nebimizden bir söz geldi,
Sahih, sadıktır ve yalanlanacak bir söz de değildir ki;

“Bir araya gelmez Allah yolundaki atların tozuyla
Cehennem ateşinin dumanı, kişinin burnunda!”

İşte Allah’ın kitabı bak aramızda konuşuyor;
“Şehid asla ölü değildir” diyor, o yalan da söylemiyor!
(Kitabu’z- Zühd ver- Rekaik Önsöz, İ’tisam yayınları)

Abdullah bin Mübarek’e soruldu:
“Muaviye mi, yoksa Ömer b. Abdülaziz mi daha faziletlidir?”
Buna şu cevabı verdi:
“Rasulullah ile olduğu sırada, Muaviye’nin atının burnundaki toz, hayır olarak Ömer b. Abdülaziz’den ileridir.” (İmam Rabbani- Mektubat, 207. Mektup- 58. Mektup)
Şu hikmetli sözlerinden ibret alınmalıdır:
-Eğer gıybet etseydim, anamı, babamı gıybet ederdim. Çünkü sevablarımın onlara verilmesi daha hayırlı olur.
-Müstehabları yapmakta gevşek davranan, sünnetleri yapamaz. Sünnetleri yapmakta gevşek davranmak, farzların yapılmasını zorlaştırır. Farzlarda gevşek davranan da marifete, Allahu Teala’nın rızasına kavuşamaz.
-İlimde cimrilik yapan kişiye Allahu Teala üç beladan birini verir: Ya ölür, ya unutur veya kendine ilmi unutturacak kimse ile dostluk kurar, öylece ilmi gider.
-Güzel ahlakı, bir cümlede hulasa eder misin? diye sorduklarında: “Kızmamaktır.” buyurdu. (Menakıbu’l- Ebu Hanife- Muhammed el- Kerderi- el- Bezzazi 2. Cilt, 182. Sh.)
(Bir Şahıs Bir Olay isimli kitaptan)

Süvari

Ey saklı süvari,
Sür atını süratli.

Ey çömleği deruni,
Göm leğene gömleği.

Ey dudağı budaklı,
Tut adağı sadaklı.

Ey nefsine gardiyan,
Nerde kâr nerde ziyan?

Ne derlerse devam et,
Nerde kaldı nedamet.

Evler devlere deva,
Ve devlere evlerde veda..

Hırs dünyaya yığınak,
Huzur rızaya sığınak..

Ne bu hal ve ne bu mahal?
Bu mahalde haller muhal.

Ey sacid git secdeye,
Ser cesedi sedyeye.

Bugün günlerden kaç Mayıs?
Biz ecelden kaçmayız.

Derece de secdede,
Sadece seccadede.

Ara bul ahiret aşı,
Kurtuluşun gözyaşı.
Hayrani Abdullah Öztürk

(Suristan)

Yazar : Abdullah ÖZTÜRK

1963 miladi ve 1383 hicri senesinde, Ankara’da dünyaya geldi.
Gazi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun oldu.
Memleketi Şeyh Ali Semerkandi Hazretlerinin yaşadığı ve medfun olduğu Şeyhler beldesidir.
Huccet, Hulasa, Fıkhul Kebir, Fıkhul Evsat, Fıkhul Asgar, Hıristiyanlara Mektuplar, Yol, Bir Şahıs Bir Olay, Cevher İnci Altın, Suristan, Kalbimin Aydınlığı 40 Hadis, isimli eserlerin yazarı, halen ilmi araştırmalarını devam ettirmektedir.

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Yorumlar

  1. avatar

    Allah sizden razı olsun hocam.
    Mübarek zatı örnek almayı, onun hayatından ibret almayı bize nasib etsin inşaallah.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Bayram Namazının Kılınışı, Kastamonu ve İlçelerinde Bayram Namazı Vakitleri

Bayram namazı nasıl kılınır? Ramazan bayramı namazı kaç rekattır ve nasıl kılınır? Bayram namazı yılda …

Kapat