Ana Sayfa / Yazarlar / Addas Olmak

Addas Olmak

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Parçalanmış hayatlar. Hakikati göstermeyen aynalar. Birbirimize nispet ettiğimiz mutluluklar. Yarım saate bir kala dediğimiz telaşlar. Radon gazı yayıp bizi mutsuz eden beton binalar. Seyircisi olduğumuz hayatlar. İçeride kalıp içimizde hissettiğimiz tüm garip gurbetler. İşte tüm bu cümleler zihnimi inhisar altına almışken gurbet ve garip kelimelerinin kardeşliği sürüklüyor kalemimi sayfalara umarsızca. 

Binaların içinde dışarıdaki bir musibetin hengamesinde gurbette kaldığım her şey şimdi bir iki kelam etmenin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatıyor. Bugünlerde daha iyi anlıyorum ki derdim çok ancak kelimelerim kifayetsiz. Yazmaktan ziyade okumakta buluyorum kendimi. Susuzum sanki  karşımda bir okyanus varmışçasına hararetle okuyorum. Derdi olan okur, derdi olmayanda okuyunca dert sahibi olur der Rasim Özdenören. Belki de bu hakikati yaşıyorum bilmiyorum. Ama zihnim okudukça sorguluyor, sorguladıkça hesaba çekiyor kendini.

Tüm fani gecelerin bizi karanlığı ile dişlediği zamanlarda evlerimiz bir Hira sakinliğinde olmalı ikazı ile sarsıldığımızın farkında mıyız? “Kendi planlarımızı yapıyorduk, ama kaderin de planları olduğunu unutmuştuk” diyen Dostoyevski’nin kulaklarını çınlatıyor muyuz? Maneviyatlarımızın körleştiği hayatın görünmeyen ufkunda inzivaya çekilmemiz gerektiği ihtarı ile yeniden uyanıyor muyuz? Gurbette olan evlerimizin artık bir kavuşma törenine ihtiyacı olduğunu idrak edebiliyor muyuz? “Kaderin değirmeni ağır döner, fakat ince öğütülür” veciz sözündeki ince öğütülen bir küçük tane olmayı göze alabiliyor muyuz? Bir koğuşun tasviriyle ümitsiz gezdiğimiz sokaklarda bir dua kamçısı ile kendimize gelebiliyor muyuz? Müteaddid muhabbetlerin pençesinde hakikate ulaşmak için kendi “BEN”imizle kaldığımızda bir çiselti, bir iltica ile Rahmana aciz yakarışımızı fısıldayabiliyor muyuz?

İşte tüm bu iç hesaplaşmalarla bitiyor günler ve geceler. Sarsıyor bizi dakikalar ve saniyeler. Belki dünya bir Taif olmuştu tüm bunlardan önce. Taşlanmıştı Peygamber(sav) evlerde, okullarda, TV programlarında. Marifet edercesine her yerde her zaman. Bizim bugün her şeyden önce Taif’teki üzüm bahçesinde bir Addas olup “Bismillah” sözüyle karanlıklardan kalbimizi yeniden diriltip, yeniden başlamalıyız.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Özel Mülkiyet ve Hürriyet Devri

Çalışma ilişkilerinde meydana gelecek değişiklikleri 2015 yılında yazmış olduğum “Kapitalizm Sonrası Dönem; Malikiyet ve Serbestiyet …

Kapat