Ana Sayfa / Yazarlar / Âfâki ve Enfüsi Tefekkür

Âfâki ve Enfüsi Tefekkür

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İ’lem eyyühe’l-aziz! Tefekkür gafleti izale eder. Dikkat, teemmül, evham zulümatını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvâlinde tefekkür ettiğin zaman, derinden derine tafsilâtla tetkikat yap.Fakat âfakî, haricî, umumî ahvâlâta teemmül ettiğin vakit, sathî, icmâlî düşün, tafsilâta geçme. Çünkü icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik tafsilâtında yoktur. Hem de âfakî tefekkür, dipsiz denize benziyor, sahili yoktur. İçine dalma, boğulursun. 

Arkadaş! Nefsî tefekkürde tafsilâtlı, âfâkî tefekkürde ise icmâlî yaparsan, vahdete takarrüb edersin. Aksini yaptığın takdirde, kesret fikrini dağıtır. Evham ise havalandırır, enâniyetin kalınlaşır. Gafletin kuvvet bulur, tabiata kalb eder. İşte dalâlete isâl eden kesret yolu budur. (Mesnevi-i nuriye ;Zeyl-üz-zeyl)

İnsanda iki hâl hâkimdir. Ya huzur veya gaflet; hatırlama veya unutma; farkındalık veya farketmemek…

İnsan her şeyi kendi haline bırakırsa, gaflete düşer, mühim meseleleri unutur, mucizeleri, hakiki manaları fark etmez. Bu hâllerden kurtuluşu tefekküre bağlıdır.

Tefekkür gafleti, unutmayı kaldırıyor. Çünki tefekkür odaklanmayı, yoğunlaşmayı netice veriyor. Aklı, gözü, duyguları bir manaya topluyor. Zahirden hakikate yollar açıyor. Neden, niçin, nasıl, kim, ne maksadla gibi sorularla, basit görünen şeylerden adeta taştan su çıkartıyor.

Adeta tefekkür bir miracdır. Bir asansördür. İnsanı sanattan Sania, eserden müessire, mahlukdan Halika çıkarıyor. O zaman insan hayvaniyetten çıkıp, melekiyet ve insaniyet makamına çıkıyor. Allah’ın eserlerinin muhatabı, nazırı, dellalı, okuyucusu, istihsancısı oluyor.

Dikkat ve derinlemesine düşünme, vehim ve vesveseleri dağıtıyor. Amma her şeyde olduğu gibi tefekkürde de: ifrat, vasat ve tefrit mertebeleri var. Vasat ve orta yol yani istikametli tefekkür: nefsinde, bâtınında, hususî ahvalinde tefekkür ettiğin zaman derinden derine tafsilât ile tedkikat yap. Fakat âfâkî, haricî, umumî ahvalâta teemmül ettiğin vakit sathî, icmalî düşün, tafsilâta geçme.

Demek nefsimizde, iç dünyamızda ve hususi tefekkürde derinleşmek… İnsan manen terakki etmeden, hemen Kainatı, galaksileri oradan da atomları, hücreleri tefekkür etmeye kalkarsa, zihni dağılacak, vehim ve vesveseler baş gösterecek, aklı almıyacak, tefekkür şifa iken ona hastalık olacak. Fayda iken zarar verecek.

Ama kendine dönse yüzündeki, elindeki, vücudundaki sanata baksa, imanı inkişaf edecek. Vücudundaki her aza onu Allahın ilmine, iradesine, kudretine… esma ve sıfatına çıkaracak. Sonra gözüyle, ışığın ve manzaraların… ağzı ve akciğeri ile havanın, oksijenin… burnu ile kokuların… vücudunun ayakta durması ile yerçekiminin arasındaki bağlantıyı kurunca dünyanın Hakimi, Maliki, Müdebbirini anlayacak. Güneşin sair gezegen ve Güneşle irtibat ve alakasına…. baktıkça Güneş Sistemine hükmü, ilmi, iradesi, kudreti geçen Zat-ı Zülcelali HAŞMET VE AZAMETİYLE hissedince ALLAHU EKBER diyecek.

Veya, hata ve kusur noktasında tefekkür ederken, nefsinde derinleşirse, önce kendi kusur ve hatalarını görecek, onlardan üzülecek, pişman olacak, bir daha yapmamak için kararlar alacak, o kararları tatbik için yollar düşünecek. Bu tefekkür insanı istikamete götürür. Amma başkalarının hata ve kusurlarıyla meşğul olan kendini unutur, onlara kızar, onları düzeltmeye çalışırken ömrü biter. İç dünyasında adavet, kin, hased, yeis, tenkid, gıybet gibi fena hasletler yerleştiğinden başka, kendini kusursuz bilmekle enaniyet ve gururu inkişaf eder. Dünyasını manen kaybettiği gibi, Ahiretini de (Allah korusun) maddi-manevi kaybeder.

Veya kendini, nefsini ıslah yerine; memleketi ıslaha, devleti düzeltmeye, dünyaya nizam ve intizam vermeye kalkarsa, kendi gibi düşünmeyen müminlere kâfir, münafık, mason demeye başlar. İstedikleri tahakkuk etmeyince önce ümitsizliğe, sonra şevk kırıklığına, sonra da iman ve ibadette zayıflamaya başlar. Hatta Allah’ın vazifesine müdahale, fiillerini tenkid, rahmet ve hikmetini ittiham etmeye başlar.

Bazısı da siyasetle hizmet edeyim, miting, toplantı derken, namazını kaçırır.

Yukarıda verilen üç misale kıyas edildiğinde; enfüsi yerine afaki tefekkür yaparsak, dipsiz kuyu gibi çıkması müşkül olur.Nurlardaki temsiller ve misaller hep nazarı, aklı dıştan içeri çevirir. Kainattan nefse getirir. Afaktan enfüse baktırır. İstikameti, ihlâsı temin eder. İmanın inkişafına, herşeyde bir hikmet görmeyi netice verir. Huzur makamına çıkarır, şevki arttırır.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Helâk Edilmekten Kurtulan Kavim

HELÂK EDİLMEKTEN KURTULAN KAVİM M. Ali Nefer Asur Devleti’nin başşehri ve önemli bir ticaret merkezi …

Kapat