Ana Sayfa / Yazarlar / Ahirzamanda İnsanlık ve Çağdaş Batı Uygarlığı Çatırdıyor!

Ahirzamanda İnsanlık ve Çağdaş Batı Uygarlığı Çatırdıyor!

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

.

Ahirzamanda İnsanlık ve Çağdaş Batı Uygarlığı Çatırdıyor!

 

 

Büyük Deccal Bir Şahsı Manevi / Tüzel Kişiliktir!

.

 

Müslümanlar da Tekamül Eder! 

“… yeis ve ümitsizlikle zannediyorsunuz ki,
“dünya herkese ve ecnebîlere terakki dünyasıdır; fakat, yalnız bîçare ehl-i İslâm için tedennî dünyası oldu” diye pek yanlış bir hataya düşüyorsunuz.

Madem meylü’l-istikmal (tekâmül meyli) kâinatta,
fıtrat-ı beşeriyede fıtraten derc edilmiş; elbette beşerin zulüm ve hatasıyla başına çabuk bir kıyamet kopmazsa,
istikbalde hak ve hakîkat, âlem-i İslâmda nev-i beşerin eski hatîatına kefaret olacak bir saadet-i dünyeviyeyi de gösterecek, inşaallah…

.

 

Zaman Çarkı Mevsimler Gibi Döner!

Evet, bakınız zaman hatt-ı müstakim üzerine hareket etmiyor ki,
mebde ve müntehası birbirinden uzaklaşsın;
belki, küre-i arzın hareketi gibi bir daire içinde dönüyor.

Bazan terakkî içinde yaz ve bahar mevsimi gösterir, bazan tedennî içinde kış ve fırtına mevsimini gösterir.

Her kıştan sonra bir bahar, her geceden sonra bir sabah olduğu gibi,
nev-i beşerin dahi bir sabahı, bir baharı olacak, inşaallah.

Hakîkat-i İslâmiyenin güneşi ile, sulh-u umûmi dairesinde hakîki medeniyeti görmeyi rahmet-i İlahiyeden bekleyebilirsiniz.

Tarihçe-i Hayat, İlk Hayatı,

 

Kıyamet Kopmadan İslam Medeniyeti Dünyaya Hakim Olacak! 

“… eğer yakında kıyamet kopmazsa, beşerin hem saadet-i hayat-ı dünyeviyesini, hem saadet-i hayat-ı uhreviyesini kazandıracağını
ve ölümü idam-ı ebedîden çıkarıp,
âlem-i nura bir terhis tezkeresi göstermesini ve ondan çıkan medeniyetin mehasini seyyiatına tam galebe edeceğini ve şimdiye kadar olduğu gibi dinin bir kısmını, medeniyetin bir kısmını kazanmak için rüşvet vermek değil,
belki medeniyeti ona
o semavî kanunlara bir hizmetkâr, bir yardımcı edeceğini, Kur’ân-ı Mu’cizil-Beyânın işârât ve rumuzundan anlaşıldığı gibi,
rahmet-i İlâhiyeden şimdiki uyanmış beşer bekliyor, yalvarıyor, arıyor.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

Said Nursi
Emirdağ Lahikası 2

 

Rüyada Bir Hitabe’den: 

 

Dediler:

Şeriat-ı garrâdaki medeniyet nasıldır?

Dedim:

Şeriat-ı Ahmediyenin (a.s.m.) tazammun ettiği ve emrettiği medeniyet ise ki,

medeniyet-i hazıranın inkişâından (entropisinden) inkişaf edecektir.

Onun menfi esasları yerine, müsbet esaslar vaz eder.

Meclisten biri dedi:

“Neden şeriat şu medeniyeti reddeder?”

Dedim:
“Çünkü, beş menfi esas üzerine teessüs etmiştir.

a- Nokta-i istinadı kuvvettir.
O ise, şe’ni tecavüzdür.

b- Hedef-i kastı menfaattır.
– O ise, şe’ni tezahumdur.

c- Hayatta düsturu, cidaldir.
– O ise, şe’ni tenazudur.

d- Kitleler mabeynindeki rabıtası, âhari yutmakla beslenen unsuriyet ve menfî milliyettir.

– O ise, şe’ni böyle müthiş tesadümdür.

e- Cazibedar hizmeti, hevâ ve hevesi teşcî ve arzularını tatmin ve metalibini teshildir.

– O heva ise, şe’ni insaniyeti derece-i melekiyeden, dereke-i kelbiyete indirmektir.

İnsanın mesh-i mânevîsine sebep olmaktır. (maneviyattan soyutlanmak!)

* Bu medenîlerden çoğu,
eğer içi dışına çevrilse, kurt, ayı, yılan, hınzır, maymun postu görülecek gibi hayale gelir.

Sünuhat
“Eğer istersen hayâlinle,
Nurşin karyesindeki Seyda’nın meclisine git, bak.
Orada fukarâ kıyâfetinde melikler, padişahlar
ve insan elbisesinde melâikeleri bir sohbet-i kudsiyede göreceksin.Sonra Paris’e git ve en büyük localarına gir.
Göreceksin ki, akrepler insan libâsı giymişler ve ifritler adam sûretini almışlar…

Mesnevi- i Nuriye / Hubab

 

İ’lem eyyühe’l-aziz!

Kâfirlerin medeniyetiyle mü’minlerin medeniyeti arasındaki fark:

* Birincisi:
medeniyet libasını giymiş korkunç bir vahşettir.

Zahiri parlıyor, bâtını da yakıyor.
Dışı süs, içi pis; sûreti me’nus,
sîreti mâkûs bir şeytandır.

* İkincisi:
bâtını nur, zahiri rahmet;
içi muhabbet,
dışı uhuvvet; sureti muâvenet, sîreti şefkat, câzibedar bir melektir.

Evet, mü’min olan kimse,
imân ve tevhid iktizâsıyla, kâinata bir mehd-i uhuvvet nazarıyla baktığı gibi;
bütün mahlûkatı bilhassa insanları,

bilhassa İslâmları birbiriyle bağlayan ip de, ancak uhuvvettir.

Çünkü, imân bütün mü’minleri,
bir babanın cenah-ı şefkati altında yaşayan kardeşler gibi kardeş addediyor.

Küfür ise, öyle bir burudettir ki,
kardeşleri bile kardeşlikten çıkarır.

Ve bütün eşyada bir nevi ecnebîlik tohumunu ekiyor.

Ve herşeyi herşeye düşman yapıyor.

Evet, hamiyet-i milliyelerinde bir uhuvvet varsa da, muvakkattir.

Ve ezelî, ebedî iftirak ve firakla muttasıl ve mahduttur.

Ama kâfirlerin medeniyetinde görülen mehâsin ve yüksek terakkiyât-ı sanayi, tamamen medeniyet-i İslâmiyeden, Kur’ân’ın irşâdâtından,
edyân-ı semâviyeden in’ikâs ve iktibas edildiği,
Lemeât ile Sünûhat eserlerimde istenildiği gibi izah ve ispat edilmiştir.

Onlara müracaat et; orada insanların gaflet ettikleri büyük bir hakikat bulacaksın.

Mesnevî-i Nuriye – Hubâb

 

 

“… felsefenin esasında, kuvvet müstahsendir. (çok istenir sevilir)

  Hatta “Elhükmü lil-galip” bir düsturudur.

“Galebe edende bir kuvvet var. Kuvvette hak vardır.” der.

Zulmü manen alkışlamış, zalimleri teşci etmiştir (cesaretlendirmiş) ve cebbarları, uluhiyet (ilahlık) davasına sevketmiştir.”

Sözler

 

—-

 

“Mimsiz medeniyet, medeniyet-i hazıra, muhakemesiz medeniyet,
medeniyet-i sefihe, medeniyet-i Avrupa, deniyet-i hazıra, sehhar (sihirleyici) medeniyet,
mimsiz / gaddar medeniyet, medeniyet-i hazıra-i garbiye, garb medeniye-i zalimane-i hazırası,
medeniyet-i habise, Avrupa medeniyet-i sefihanesi…”

Risale-i Nur’dan

 

—-

“…Medeniyetin günahları iyiliklerine galebe edip,
seyyiatı hasenatına racih (galip) gelmekle,
beşer iki harb-i umumî ile iki dehşetli tokat yiyip,
o günahkâr medeniyeti zîr ü zeber edip öyle bir kustu ki, yeryüzünü kanla bulaştırdı.[İsrail Gazze’de  3. soykırım (holokost / jenosit) savaşıyla batıyı ahlaken vicdanen ve FİİLEN DE ÇÖKERTİYOR! ]İnşaallah, istikbaldeki İslâmiyetin kuvvetiyle medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umumîyi de temin edecek.”
Hutbe-i Şamiye

  —-

 

Batı medeniyeti:

* Çünkü, beş menfî esas üzerine teessüs etmiştir.
Nokta-i istinâdı kuvvettir o ise, şe’ni, tecâvüzdür.
Hedef-i kastı menfaattır;
o ise, şe’ni, tezâhümdür.

Hayatta düsturu, cidâldir
o ise, şe’ni, tenâzu’dur. (bitmez boğuşma)

Kitleler mâbeynindeki râbıtası,

âheri yutmakla beslenen unsûriyet ve menfî milliyetdir.

o ise şe’ni böyle müthiş tesâdümdür.

Câzibedar hizmeti, hevâ ve hevesi teşcî ve arzûlarını tatmin ve metâlibini teshîldir.

o hevâ ise, şe’ni, insâniyeti derece-i melekiyeden dereke-i kelbiyete indirmektir, insanın mesh-i ma’nevîsine sebep olmaktır.

Bu medenîlerden çoğu, eğer içi dışına çevrilse, kurt, ayı, yılan, hınzır, maymun postu görülecek gibi hayâle gelir.”

Tarihçe-i Hayat

 

* Şark husûmeti (Müslümanların birbirine düşmanlığı)
İslâm inkişâfını boğuyordu; zâil oldu ve olmalı.*Garp husûmeti  batıya düşmanlık)
İslâm’ın
ittihâdına uhuvvetin inkişâfına,
en müessir sebeptir; bâkî kalmalı.

Sünuhat

 

—-

 

“Yanlış anlaşılmasın,
Avrupa (batı) ikidir.

*Birisi, İsevîlik din-i hakikîsinden aldığı feyizle,
hayât-ı içtimâiye-i beşeriyeye nâfi san’atları
ve adâlet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları ta’kîb eden
 birinci Avrupa’ya hitâb etmiyorum.

Belki,
felsefe-i tabiiyenin zulmetiyle, medeniyetin seyyiâtını mehâsin zannederek,
beşeri sefâhete ve dalâlete sevk eden bozulmuş ikinci Avrupa’ya (2. batı)
hitap ediyorum!

* “Ey küfür ve küfrânı dağıtıp neşreden bedbaht ruh!..

Ey beşerin nefs-i emmâresi!..

Ey sefâhet ve dalâletle bozulmuş
ve İsevî dininden uzaklaşmış Avrupa!”

Lemalar 17. Lem’a

 

—-

 

“Âlem-i İslâm’ın şu medeniyete karşı istinkâfı ve soğuk davranması
ve kabulde ıztırabı câ-yı dikkattir.

Zira istiğna ve istiklâliyet hassasıyla mümtaz olan şeriattaki İlâhî hidayet, Roma felsefesinin dehâsıyla aşılanmaz,
imtizaç etmez, bel’ olunmaz (asimile olmaz) tâbi olmaz.”

“Bir asıldan tev’em olarak neş’et eden eski Roma ve Yunan  dehâları,
su ve yağ gibi mürur-u a’sâr ve medeniyet ve Hıristiyanlığın temzicine (kaynaşmasına) çalıştığı halde,
yine istiklâllerini muhafaza [ederek]
âdetâ tenasuhla o iki ruh (yunan ve roma ruhu)
şimdi de başka şekillerde yaşıyorlar.

Onlar; [yunan+ roma+ hıristiyanlık]
tev’em ve esbab-ı temzic varken imtizac olunmazsa,
ŞERİATIN RUHU OLAN NURU HİDAYET,
o muzlim medeniyetin esası olan Roma dehâsıyla hiçbir vakit mezc olunmaz, bel’ olunmaz (hazmedilmez)”

Sünuhat

 

“Görünen o ki;
başta Avrupa devletleri olmak üzere (vicdan sahibi kitleler hariç) dünyanın pek çok yerindeki paydaşlarının adalet ve kültür diye esaslı bir dertleri yokmuş.

Devlet formuna bürünen organizmalar,
ister Paris’te, ister Berlin’de isterse Washington’da olsun aynılarmış.
Bencillik ve menfaatperestlik mayalarıymış.”

Ömer Erdem Karar- 14 Kasım 2023

 

Hüseyin Çeşitcioğlu

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
İçinde Bulunduğumuz Âhirzaman

İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ AHİRZAMAN   Bu yazımızda ahirzamanın dehşetine dair farkındalık oluşturmak için ahirzaman peygamberinin (asm) …

Kapat