AHMAKLIK – APTALLIK
“Her insanda (biraz) ahmaklık vardır ve insan onunla yaşar.”
Hz. Ali
“Ahmağa yüz, aptala söz vermeye gelmez.”
Atasözü
“Papağan söyleneni anlamaz; ama aklında tutar.”
Lessing
“Ahmak, ışıkla alevi karıştırır ve kendisini her aydınlatanı güneş sanır.”
Cenap Şahabettin
“Eğer bir aptala laf anlatmaya çalışırsan, dışarıdan bakanlar iki aptalın sohbet ettiğini sanırlar.”
Gandhi
DÜĞÜN ALAYI
Bir otobüs dolusu insan düğüne gidiyordu. Otobüs çift katlıydı. Alt kattakiler günün anlamına uygun şekilde gülüp eğleniyor, şarkılar söylüyorlardı.
Ancak, otobüsün üst katından hiç ses gelmiyordu. Durumu fark eden biri yukarı çıktı. Herkes gözünü bir noktaya dikmiş, tetikte bekliyordu.
Adam sordu:
– Ne bu hâliniz, neden eğlenmiyorsunuz? Cenazeye mi gidiyoruz?
Birisi, parmağını dudaklarına götürerek cevap verdi:
– Susss!.. Otobüs şoförsüz gidiyor.
ADADAKİ DELİ
Yolcu gemisi ıssız bir adanın yanından geçiyordu. Yolculardan biri:
– Bakın bakın! dedi. Adadaki sakallı adam bize el sallıyor. Sesi duyulmuyor; ama el kol hareketlerinden bir şeyler anlatmaya çalıştığı belli.
Bu arada geminin kaptanı güverteye gelerek ona sakin olmasını söyledi:
– Beş yıldır senede iki defa buradan geçeriz. Adaya yaklaşınca, adam sahile çıkar; bazen ellerini, bazen gömleğini sallar. Sonra da gemi uzaklaşırken arkamızdan el kol hareketleriyle küfreder, dedi.
Yolcuların sakin bakışları arasında sözünü şöyle bitirdi:
– Galiba delinin biri…
CUMA MESCİDİ
Ahmağın biri, mescide girer. Yanındakilere sorar:
– Burası nedir?
– Cuma mescidi, derler.
Bizimki kibarlığını gösterir:
– Allah, Cuma’ya rahmet etsin der. Ne güzel mescit yaptırmış.
BUDALA AVCI
Mevlâna Hazretleri anlatır: Yükseklerde kanat çırpan kuşun gölgesi yere düşmüştür. Doğal olarak kuşun gölgesi de hareketlidir. Budalanın biri, gölgeyi gerçek kuş zannederek avlamak ister. Koşmaktan dermansız kalır. Kuşun gölgesine ok ata ata torbasındaki okları tüketir.
Hikâye böyle. Gerçek hayatta da gölge avcıları hiç de az değildir.
KANAT SESİ
Çoğu zaman bize verilen nimetlerin kıymetini bilmeyiz. Bu nimetler elimizden gittiğinde, aklımız başımıza gelir. Akıl nimetinin değerini tam olarak anlayabilmek için, akıl nimetinden mahrum olanlara bakmamız yeter.
Her nasılsa odama bir arı girmişti. Deli deli oradan oraya kanat çırpıyordu. Misafirim olmaktan sıkılmış olmalı… Belli ki dışarı çıkmak istiyordu. Kanatlanıyor, gidip gidip başını cama vuruyordu. Pencereyi açtığım hâlde nedense bir türlü dışarı çıkmayı beceremiyordu.
O yorulmuş, ben de onu takipten usanmıştım. Kendi kendime söylendim:
“Allah’ım, bu kadar basit bir eylemi bile başaramıyor, bir türlü hürriyetine kavuşamıyor. Nasıl oluyor da dünyanın en harika gıdasını yapıyor?” Aslında bu, arının işi değil. Rabbimiz, elmayı ağaçla, ipeği elsiz bir böcekle, balı da zehirli bir sinekle bizlere ikram ediyor. Bir surenin adının da Nahl (arı) olduğu unutulmamalı.
Mahir Duman
- Mal – Mülk - 6 Haziran 2024
- Kulluk - 19 Mayıs 2024
- Konuşma - 16 Nisan 2024
- Kitap - 4 Nisan 2024
- Kibir – Tevazu - 21 Mart 2024
- Kardeşlik – Yardımlaşma - 9 Mart 2024
- Kahramanlık – Korkaklık - 21 Şubat 2024
- Kadın – Erkek Dünyası - 12 Şubat 2024
- Bir Adım Öteye… - 1 Şubat 2024
- İnsan Olmak - 27 Ocak 2024