Şâir Azmî Numan Efendi
Hicrî 1257 senesinde o zamanlar Kastamonu’nun nahiyelerinden olan Kuzyaka’ya bağlı Dailer Köyünde doğan Numan Efendi, dönemin önemli şairlerindendir.
İlk önemli tahsilini Azdavaylı İsmail Efendi’den görmüş, ardından büyük veli-âlim Ahmed Hicabî Hazretlerinin rahle-i tedrisine girip kendisinden icazet almıştır.
Şair Numan Efendi, ayrıca hüsn-i hatta meraklı olduğundan Baharzâde Raşid Efendi’den (Raşid Efendi şair Feride Hanım’ın babasıdır) hat meşk etmiş ve yazı dersleri almıştır. Kitâbetteki başarısı ile geçimini arzuhalcilikle temin etmiş, nafakası için herhangi bir kayıt altına girme ihtiyacı duymamış, bu manada ferah bir ömür sürmüştür.
Muasırı Feride Hanımla karşılıklı yazdıkları şiirleri (muaşere) de olan Azmi Numan Efendi’nin, bir divançe teşkil edecek kadar şiirleri mevcuttur.
Şiirlerinde Azmî mahlâsını kullanan, yumuşak tabiatlı, mütevazı bir fıtrata sahip Numan Efendi, 1329 senesinde köyünde vefat etmiştir. Kabri köy kabristanındadır.
Şiirlerinden birkaç nümune:
GAZEL
Ey dil arama merhem yârene ele girmez
Hiç etme taharrî hâzık-ı mübhem ele girmez
Gerçi girer ashâb-ı kerâmet ele yâhû
Esrâr-ı Hüdâ vâkıfı Edhem ele girmez
Çok malda gınâ gözleme zîrâ bulamazsın
Beyhûde tama’ eyleme dirhem ele girmez
Ahvâlini ifhâm edici kimse bulunmaz
Dünyada ne müfhem ne de müfhim ele girmez
Bin türlü hümûm ile yaşar insan olan ammâ
Azmî gibi bir âdem-i pür-hemm ele girmez
GAZEL
Ey kan dökücü gamze-i hûnhârına yandım
Âhû bakışın tatlıca güftârına yandım
Uşşâkını sen âteş-i hecrinle yakarsın
Ey can yakıcı servi-i reftârına yandım
Aşkınla serâpâ bu vücud kibrite döndü
Birden bire parlattın acep nârına yandım
…..
Pertev Paşa’ya yazdığı kasideden;
Ufk-ı şer’îden göründü Pertev-i adlin Şehâ
Şâd u handân oldu dâr-ı Kastamonu ehlihâ
Hamd-i Lillâh Pertev’in tuttu cihânı pertevin
Şem’-i adlin yaktı Pertev fi’l-bilâdı küllihâ
Şer’-i Garrâ hükmü icrâ olmada gün gün hemân
Pâdişâhım etti ihsan bir vezîr-i bî-bahâ
…
Zamanın defterdarına yazdığı hicivden;
Kûhsâr-ı şehri telvîs eyledi dilkû-yi lenk
Gösterir post-ı ceyşin her biri bir türlü renk
Bir ayakla çûbe-i İblîs’e isnâd eyleyip
Şûr şûr eyler fesâdı eylemez Hakk’dan evrenk
Kim demez Kârûn u Şeddâd’a misâl olmaz bed
Ya ne zannettin gelir Nemrûd-ı lâîne denge denk
….