Akif Filmi
Yazıdan önce bir istirham, ve rica. Sayın Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen, Akif filmini izledim, koca salonda beş kişilikailemizden başkası yoktu, bu filmi bütün okullara, sinema ile anlaşıp seyrettirebilirsiniz, çok çok rica ederim bunu yaparsanız hem milleti hem Akif’i hem de büyük istiklal Marşı’nı memnun edersiniz, hürmetler ve temenniler.
Kolum bandajla askıda ailece Akif Filmine gittik, Isparta’da dedim her halde bize yer kalmaz ama bir baktım ki salonda kimse yok bizden başka. Mehmet Akif gibi kendisine bu günleri borçlu olduğumuz insanlardan birine bile bu harika günde ve filimde izlemeye gelen insanların neredesye yok kelimesiyle tavsifi beni derinden yaraladı,bu kadar umursamaz bir toplum ve akademik camiaya ne diyebilirim ki. Din ve ona bağlı olarak bizim olan birkültüre karşı bu kadar ihmalbiz i bu günlere getirdi. Mehmet Akif “Ey millet uyan cehline kurban gidiyorsun” diyor. “Kime lakin hani sahipleri yurdun ellerdi yatanlar sağa baktım sola baktım” yine Akif söylüyor bunu, bu toplum eller değil ama neredeyse eller gibi ilgisiz. Bir zottirik filim olsa galasına binlerce insan gelir, Akif’e ligi duymayan bir toplum sanki el olmuş.
Filim savaş yıllarının muhataralı ve panik günleri ile açılış yaptı, her yerde bir belirsizlik. Mehmet Akif işgal İstanbulundan mücadelenin merkezi olan Ankara’ya gidecektir, emniyetsiz bir durumda korumasız bir biçimde Ankara’ya Ali Şükrü Bey ve oğlu Emin ile birlikte gitmek onun tevekkülü ile mümkün. Aile ile ayrılık dramı yaşanır ve Akif yola çıkar. ingilizler ülkesin harami sahipleridir, haber alırlar büyük adamın gideceğini peşine birkaç satılmış hain çıkar, tam öldürülecekken Allah imdatlarına yetişir ve onları öldürecek olan kişiler öldürülür. Yolculuk serüveni harika bir şekilde resmedilmiş, Ankara’ya sağ salim gelirler. Filmin öznesi Ankara Mustafa Kemal ve Akif, Ai Şükrü bey de takımın diğer önemli şahsı, Akif’in yaranı. Oğlu Emin İngilizler’in okullarına el koymasına tahammül edemez neredeyse on dört yaşında cehpehe koşacaktır, Akif onun bu imanlı ancak karara ermemiş çocuksu tepkilerini dindirmek için yanına alır. Birlikte duya hissede Ankara’ya varırlar. Mustafa Kemal ile görüşürler, işgalden kurtulmak için yapılacakları tezekkür ederler.
Filimde Kuvva-yı Milliye’ye muhalif olan münafıklar ve şer güçler, iyiresmedilmiş, Akif bu muhaliflerle mücadele etmek için çabalar, ama son derece arsız ve cüretkar insanlardır, Akif neredeyse bir dostun evinde baba tarafından öldürülecek gibidir, neyse yine inayeti ilahi kurtulur. Akif ve Mustafa Kemal bu hain muhalifler ile mücadelede sözbirliği ederler, bir yandan Ali Şükrü Bey, diğer yandan Akif her yerde konuşurlar. Konya’ya giderler orada halkı aydınlatırlar. İyi neticeler alırlar, sonra Kastamonu’ya gidilir, Akif orada Nasrullah Camii’nde konuşur, halkı aydınlatır, millî mücadeleyi kuvayı milliyeyi anlatır, yine başarırar, muhalefet kırılır, ama tepkiler de amansızdır. İngilizler onları izlerler, Akif’in peşine müseccel bir hain takarlar, Akif Ankara’da meşhur dergâhta kalır. O sıra Burdur mebusu istifa eder Mustafa Kemal, Akif’i onun yerine tayin eder, Kuvvacılar takip edilir bir İngiliz vasıtasıyla.
O sırada İstiklâl Marşı yazılması gündemdedir, Akif yüce fıtratı gereği para için ödül için marş yazamayacağını müteaddid defa beyan eder, bir türlü razı edemezler. Bir taraftan marşın yazılması diğer yandan muhalifler Ankara’nın başı ağırmaktadır. Ödülü muhtaçlara vermek şartı ile Akif ikna edilir ve marşı yazacaktır artık. Filimde rahatsız edici bir taraf yok, Akif ve Ali Şükrü Bey Kur’an okurlar, namazlarını eda ederler, dua ederler, Akif Allah’a ciddi yakarır, hatta oğlu Emin “baba sen yola çıkarken ne dua edersin” der o da “Allah’ım, gideceğim yerde beni iyi insanlarla tanıştır, bana zarar vermesinler, işimi iyi yapayım“ şeklinde dua eder, Emin aynı duayı tekrar eder.
Akif ve AliŞükrü Bey ve Emin karakterdirler, doğuda işgalcilere ve kuvva muhaliflerine başarılı karşı koymalar olur, sevinirler ve ümitleri artar. Halk kötü şekilde iğfal edilmiştir, zorlanırlar ikna etmeyi başarırlar. Akif’in büyük rolü budur, İngilizler ve halifenin yanlış resmedilmesi dinin kullanılması muhalefeti cüretkâr yapmıştır, bu arada birinci ve ikinci İnünü savaşları toplumun kuvvacıları iyi algalamasını doğurur, şevk kazanırlar.
Akif Tacettin dergahında şiiri yazmaya karak verir, bir kalem ve bir kağıt alır başlar yazmaya, ilham ile büyük milletin şiirine marşına başlar,
Korkma sönmez bu şafaklarla yüzen al sancak
Mısralarını defalarca tekrar eder, büyük zihni kramplardan sonra şiir orta ya çıkar, Meclis’te okunur Mustafa Kemal ve vekiller heyecanlanır, dalga dalga okyanuslar gibi istiğraka girerler. Akif şiirini okumak için çağrılır, büyük adam utanır, hicab eder, şiiri okumaktan vazgeçer ve salondan dışarı çıkar bu filmin final sahnesidir, güzel ve harika resmedilmiştir, filmin sahneleri ancak o kadar olur diyecek kadar canlı ve yerindedir.
- On Dokuzuncu Söz Üzerine - 26 Eylül 2023
- Bir Gece Şiiri - 22 Eylül 2023
- Bülbül Şiiri / Mehmet Akif ERSOY - 11 Eylül 2023
- Hizmet Rehberinden – 2 - 3 Eylül 2023
- Malazgirt Savaşı ve Türk – Kürt Kardeşliği - 26 Ağustos 2023
- Hizmet Rehberinden - 24 Ağustos 2023
- Hikmet-i Amme, Umumî Hikmet - 17 Ağustos 2023
- Güzellik ve Peygamber - 13 Ağustos 2023
- Güzel ve Estetik Yorumlar - 11 Ağustos 2023
- Bakmak, Görmek ve Göstermek - 9 Ağustos 2023