Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Seçme Yazılar / Âlimlerin Kanı Zehirlidir, Kalemi de…

Âlimlerin Kanı Zehirlidir, Kalemi de…

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Terğip ile terhibi birbirine karıştırıyoruz.

Cuma namazına gittiğim cami hocası kurban etini saklamaya niyetlenen adamı bir dövmediği kaldı. Sanki eti, azını veya çoğunu kendisine saklarsa suç işlemiş gibi anlatıyordu.

Kurban etinin bağışlanması için teşvik yani terğipte bulunabiliriz. Ama bunu, kurban etini kendisine saklayan adamı günah işliyor gibi anlatmak doğru değildir.

Üçte birini kendisine, üçte birini ihtiyaç sahibine, üçte birini konu komşuya dağıtmak sünnettir. Hepsini dağıtmak da sünnettir. Çoğunu kendisine ayırmak birazını dağıtmak da yine sünnettir.

***

Hiç kurban kesmemiş bir akrabanıza, dostunuza, dostunuzun dostuna kurban kesmesi için bedelini göndererek ya da kurbanı alıp teslim ederek de kurban bağışında bulunabilirsiniz.

***

Âlimlerin kanı zehirlidir. Kalemi de zehirlidir. Buna senin âlimin benim alimim değil, her alimin kanı dahildir. İmamı Rabbani’nin kanı da zehirlidir. Şeyhulislam İbni Teymiye’nin de kanı zehirlidir.

Âlimlere sataşmak onların kanını içmektir. Âlimlerin fazileti, kusurlarına tercih edilir. Yaptıkları güzellikler, hatalarına tercih edilir. Bir âlimi araştırırken onun doğrularını değil de hatalarını araştıran kişi hiçbir zaman hakikatın öğrencisi olamayacaktır. Hatasız, masum, yanlışsız, korunmuş birini arayan ya meleklere ya da peygamberlere bakmalıdır.

Bunun dışındakilerin hataları elbet olabilir.
Psikolojik problemi olan kişiler, âlimlerin hatalarını arar, hatalarını bulduğunda bunu teşhir etmeye çalışır. Bir müminin hatasını teşhir etmek haramdır. Bunun yaşıyor ya da ölmüş olması fark etmez.

Bir âlimin hatasını bulduğunda sömürülecek ülke bulan batılı gibi sevinen ise ahlâkını gözden geçirsin…

***

Acıdıklarımızın zengin olmaya hakkı yok!

Örneğin adam çarşıda seyyar satıcıdır. Onun zengin olmasına tahammül etmeyiz. Adam küçük bir bakkal işletir. Onu hep bu bakkal ile görmek isteriz. Her gün çöplerimizden kağıt, plastik toplayan kişiyi hep aynı görmek isteriz.

Hamal gördüklerimizi hamal bilmek isteriz. Zar zor geçineni hep öyle görmek isteriz. Kendisine yıllardır yardım ettiklerimizi böyle bilmek isteriz. Günün birinde duysak falan kişi ev almış, işini büyütmüş, araba almış hemen bir haset başlar…

Fakir paradan ne anlar?
Para fakiri bozar…

Hele ki, kendisine yardım ettiklerimiz, artıklarımız ve artıklarımız ile beslediğimiz kişiler gün olur da ayakları üstünde durmayı öğrenirse en çok da bu bizi üzer… Adamın fakirliğini, zavallılığını, mazlumluğunu, kimsesizliğini satın almıştık oysaki…

Tatile, gezmeye, dinlenmeye, piknik yapmaya hiç hakları yok zaten… Çünkü onlar bizim gözümüzde yardım edilmeye muhtaç… Böyleydiler, böyle kalmalıydılar…

Zira onlar bizim acıdıklarımızdır. Onların her zaman kağıt toplayacısı olması gerekir. Onlaırn her zaman zor bela geçinmesi lazım. Onların gözümüzün içine bakarken, lütfen der gibi bakması lazım, onlar fakir doğdu, fakir kalması lazım…

Dünyaya iyilik yaparken, kendine iyilik yapılmış gibi hisset…

***

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI

SAATLER VE MANZARALAR Yahya Kemal BEYATLI   Sütunların Dibinde Duâ Edenler Ayasofya’da, ikindiden sonra, yerle …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Modern ve Tarihselci Aklın Kur’an Okumaları – 3

Yazar: Hidayet ZERTÜRK 2. Kur’an Kıssaları ve Mucize Olgusu Öztürk, bu bağlamda özetle şunları söylemektedir: …

Kapat