Ana Sayfa / Yazarlar / Allah Hakkında Şüphemiz Yok ki Delil Arayalım Demek Doğru mu?

Allah Hakkında Şüphemiz Yok ki Delil Arayalım Demek Doğru mu?

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Allah Hakkında Şüphemiz Yok ki Delile İhtiyacımız Olsun..

“Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab’a ve daha önce indirdiği kitaba iman edin.” Nisa, 4/136

İmam-ı Azam, Ahmed İ. Hanbel, İmam-ı Şafi, Süfyan-ı Sevri ve diğer bütün alimlere göre, kişinin imanı delili olmasa da sahihtir. Ancak delil aramayı terk ettiği için günahkardır ve asidir. Bu alimlere göre, iman hakikatlerinin delillerini bilmek vaciptir. Terki ise haramdır.

 
İmam Eşari ise biraz daha ileriye gider ve der ki: “İmanın sıhhatinin şartı, imanın temel meselelerinden her bir meseleyi akli deliller ile bilmektir.” Buna göre, imanın delillerini bilmeyen kimse İmam Eşari’nin katında, mutlak olarak mümin değildir. Bu kişi her ne kadar mutlak olarak mümin olmasa da küfre zıt olan şeyin kendisinde bulunmasından dolayı kafir de değildir. Bu kişi araştırma ve delil talep etmeyi terk ettiği için asidir.
 
İmam Eşari şöyle devam eder: “Bu kimse diğer asiler gibidir. -Yani içki içen, kumar oynayan ve diğer haramları işleyen asiler gibidir- Onun durumu Allah’a kalmıştır. Allah dilerse onu affedip cennetine koyar, dilerse günahı kadar ona azap çektirir ve daha sonra cennetine sokar.” (Fıkh-ı Ekber Şerhi İmam-ı Azam)
 
Demek, üç mezhep imamı olan İmam-ı Azam, İmam-ı Şafi ve Ahmed İ. Hanbel’e göre, delil talep etmek ve imani meseleleri delilleriyle bilmek vaciptir. Bilmeyen mümindir, ama delil aramayı terk ettiği için asi ve günahkardır. Cumhurun görüşü de budur. İmam Eşari ise delili, imanın sıhhat şartı kabul etmiş ve iman hakikatlerini delilleriyle bilmeyenin mutlak mümin olmadığını söylemiştir.
 
O halde bir Müslüman’ın ilk işi: Öğrenilmesi vacip olan iman hakikatlerinin delillerini öğrenmek ve delilleri öğrenmeyi terk etmekten dolayı kazanılan “asi” ve “günahkar” sıfatından kurtulmaktır. Bu, namaz kılmak, oruç tutmak ve kurban kesmek gibi kişiye gerekli olan bir ibadettir. Farz-ı kifaye değil, kendisine farz-ı ayn olan bir ilimdir.
 
Netice olarak diyebiliriz ki: Madem alimlerin ittifakıyla, iman hakikatlerini delilleriyle bilmek vaciptir. Ve madem delil talep etmenin terki de haramdır. O halde“Delile gerek yok. Şüphemiz yok ki, delile ihtiyacımız olsun.” sözü ne kadar batıl ve ne kadar İslam’ın ruhuna muhaliftir; aklı olan herkes anlar. Delillerle uğraşmayı malayani sayanların kulakları çınlaya!
 
“En mühim iş, taklidi imanı tahkiki imana çevirerek imanı kuvvetlendirmektir, imanı takviye etmektir; imanı kurtarmaktır.” Risale-i Nur
Kaynak : İlme Davet

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
İstihbarat raporu: F.Gülen Nurcuları da Süleymancıları da ihbar etmiş

İstihbarat raporu: F.Gülen Nurcuları da Süleymancıları da ihbar etti 1971 muhtırasının ardından Sıkıyönetim Komutanlığı'na sunulan …

Kapat