“ALLAH KİMSEYİ FAHİŞ – SEFİH- ETMESİN!’- 2
Mehmet Nuri BİNGÖL
Tespitlere devam edelim; hakikatın da hakikatı, 28 Şubat “post-modern darbe”si, arkalarında iteleyen mason biraderler ve Yahudi sermayesinin iteklemesiyle Demirel-Cindoruk ortak yapımıydı. Biri, 1961’de darbecilerin astığı rahmetli Adnan Menderes’in veliahtı, diğerini avukatı olarak bilinirdi. Tabii yersen… (1962’de Menderes’in asılmasını yolundaki döşemeleri yapan İnönü ile koalisyon kurma neye ihanetti?)
Aynı ikili 27 Nisan 2007 ve 367 icadında da başrollerdeydi. Bu tutumlarıyla ya ‘dava’larına ihanet etmişlerdi, ya da ‘dava’ zaten başkaydı.
Sonra, iki ‘merkez sağ’ parti sandığımız DYP ve ANAP birleştirilmeye çalışıldı 2007 seçimlerine doğru.
Bu vetirede Ergenekondan hüküm alan bir gazeteci ANAP lideri Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar’la görüşmüş, sonunda ‘birleşik merkez sağ’a adeta yeni lider havasıyla katılmıştı. Şimdi bu iki partinin eski liderleri ortalarda görünmüyorlar, ama açıklamak zorundalar, ‘birleşme’ de bir Ergenekon veya FETÖ projesi miydi? O devirde Zaman devamlı MESUT YILMAZ portresini ön plana çıkarıyordu!!!
Anlaşılan ‘merkez sağ’ denilen “toplumsal kesimin” temsil organları, yani siyasi partileri ‘derin devlet’in arka bahçesi hâline gelmiş. Bu, ne 28 Şubat’la ne de 27 Nisan’la başlayan bir hikâye yani.
Belki de başlangıcı, Demirel’in Adalet Partisi genel başkanı seçildiği 1964 kongresine gider. Parti’yi zaten emekli bir general, darbe sonrası bir dönem genelkurmay başkanlığı bile yapan Ragıp Gümüşpala kurmuştu.
Erken ölümünün ardında da “malum çevreler”, geleceği görülen partiyi ‘sağlam’ bir isme, Süleyman Demirel’e emanet edildi. Ne yani, 1950’lerde üç seçimde yüzde ellinin üzerinde oy alan bir harekete karşı darbe yapıp, başbakanını asanlar bu partiyi ve tabanını boş mu bırakacaklardı?
1980 darbesinden sonra da merkez sağın iki partisi oldu: Tamamen cuntacıların güdümünde olan Milliyetçi Demokrasi Partisi ile Demirel’in arkasında olduğu söylenen Büyük Türkiye Partisi. Birincisinin kurucusu emekli bir generaldi, 12 Mart muhtırasında perde arkasında işleri yöneten Turgut Sunalp. İkincisinin genel başkanı da bir başka general, Ali Fethi Esener. DP seçmeni AMMA da “sivil” isimlere teslim edilmişti ha, bir defa yersen!
İlginç değil mi? Galiba merkez sağ diye milleti “oyalayan” güçler, onlarla beraber destekçileri, “grup” ve “cemaat taslaklarını” da dibe; sefalet ve fehaşete (fahişliğe) doğru çekiyor. Övünen HDP yanında gerdan kıran muhafazakâr ve sağı bölen, “çeyreğin çeyreği” cemaat-tarikat- siyasalcı güçlere sesleniyorum yine; hatta bıkıp usanmadan. Neticede din kardeşiyiz.
- Cemaat Değil Cemaattan Yana Olmak - 19 Eylül 2024
- Müzeden Ayasofya-yı Kebir’e… - 12 Eylül 2024
- Romancı Olmak – Olmamak – Olamamak - 25 Ağustos 2024
- Vâizler Neden “Etkisiz Eleman”? - 22 Ağustos 2024
- Nur Üstad ve Abdülhamid Meselesi - 11 Ağustos 2024
- Bahardan Sonra Yaz (Öykü) - 5 Ağustos 2024
- Sahabe Bir Sıfat; Hataları İse Ferdidir. - 4 Ağustos 2024
- İsmail Tohumu Fidana, Ardından Ağaca Duracaktır. - 31 Temmuz 2024
- Bazı Dikkatler-2 - 30 Temmuz 2024
- Adem-i Îtimat Meselesi - 29 Temmuz 2024