Allah, ne muradın varsa versin…
Allah, tuttuğunu altın etsin…
Allah, sevdiğine bağışlasın…
Allah, çoluk çocuğuna bağışlasın…
Vs. vs. vs.
Bir meslek dalının en önemli ürünleri…
Neyi satarlar bunlar?
…………………….?
Peki ne kazanırlar?
Kimisi günde 50 TL, kimisi 100 TL, kimisi 200 TL…
Mesainin gerçekleştiği yere, konuma, güne, hava şartlarına göre değişir hasılat…
Değişmeyen tek şey, satılan üründür: Yazımızın başındaki dört cümle…
Ve bu işin vergisi yoktur, irsaliyesi yoktur, faturası yoktur, kirası yoktur…
Hatta sermayesi bile yoktur!
Tek sermaye dildir…
Bazen ona bile gerek yoktur aslında!
…..
Son günlerde ana haber bültenlerinde sıkça karşımıza çıkan hadiselerden birisi de ZENGİN DİLENCİLER…
Hatta bir gazeteci, sosyal bir inceleme yapmak istemiş ve dilenerek bir saat içinde 150 TL’den fazla para toplamış!
Çok mu yufka yürekli bir milletiz, yoksa fazla mı safız?!
“Ben Allah rızası için veriyorum!” diyerek acaba saflık sıfatından sıyırabilir miyiz?
Türkiye’nin onlarca, yüzlerce hayır kurumu, kuruluşu, derneği, vakfı yardım beklerken; her gün bir köşe başında mesai yapan ve yıllardır aşina olduğumuz yüzlere, dillere, ellere hasılat rekoru kırdırmak ne kadar mantıklı, ne kadar akıllıca ve ne kadar insani?!
…..
Geçtiğimiz iki hafta sonu gençlerimiz üniversite sınavında ter döktü…
Daha iyi bir gelecek, daha iyi bir iş, daha iyi bir kariyer için ter döktüler…
Bu gençlerden başarılı olanlar önümüzdeki yıldan itibaren bir üniversiteye adım atacak ve kimisi 2 kimisi 4 kimisi 6 yıl ter döküp bir meslek, kariyer, iş sahibi olmaya çalışacaklar…
Sonra…
Kimisi asgari ücretle, kimisi ayda 2-3 bin lira maaşla hayat mücadelesi verecek…
Talihi ve başarısı olanlar 5 bin lira ile işe başladığında çevresindekiler gıpta edecek…
Kimisi de aile mesleğini sürdürecek…
Hiçbir okul okumasına, hiçbir üniversite bitirmesine ve hiçbir sermaye harcamasına gerek kalmadan ayda 5 bin liraya para demeyecekler!
Biz dilenci diyeceğiz onlara…
Onlar kendilerine ne diyor, bilemiyorum…
Ama biz müşterilerine ne dediklerini az çok tahmin edebiliyorum!
Ya siz?!
- Allah Ne Muradın Varsa Versin - 20 Haziran 2017
- Gel de Akif’i Anma / Yunus MÜREBBİ - 28 Mayıs 2017
- Farklılıklarımız zenginliğimizdir / Yunus MÜREBBİ - 16 Aralık 2014
- Zalim Tek, Mazlum Paramparça! / Yunus MÜREBBİ - 15 Temmuz 2014
- Bir Sempozyumun Ardından / Yunus MÜREBBİ - 25 Mayıs 2014
- Sempozyum – Akman – Soma / Yunus MÜREBBİ - 15 Mayıs 2014
- Zamanı tersine çevirin / Yunus MÜREBBİ - 5 Mayıs 2014
- Çocukluk Hayali / Yunus MÜREBBİ - 25 Kasım 2013
- Andımızı Kim Okumalı / Yunus MÜREBBİ - 2 Ekim 2013
- Talihi Belirleyenler / Yunus MÜREBBİ - 26 Eylül 2013