Ana Sayfa / Yazarlar / Allah’ın Nûru ile Nurlanan Bir Gönlün Semâsını Hangi Bulutlar Kaplayabilir?

Allah’ın Nûru ile Nurlanan Bir Gönlün Semâsını Hangi Bulutlar Kaplayabilir?

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

ALLAH’IN NÛRU İLE NURLANAN BİR GÖNLÜN SEMASINI HANGİ BULUTLAR KAPLAYABİLİR? (T. Hayat)

“Elde Kur’ân gibi bir mu’cize-i bâki varken,
Başka burhan aramak aklıma zâid görünür.
Elde Kur’ân gibi bir burhan-ı hakikat varken,
Münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir?” (25. Söz)
“Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine:
Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor?
Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir; O herşeye hakkıyla kàdirdir.” (Rum,50)

“…Şu büyük memleketi, bir hane gibi, hiçbir şey noksan bırakmayarak idare ediyor. İşte, bak: Vakit be vakit, bir kabı doldurup boşaltmak gibi, şu sarayı, şu memleketi, şu şehri, kemâl-i intizamla doldurup kemâl-i hikmetle boşalttırıyor. Bir sofrayı da kaldırıp indirmek gibi…” (22. Söz)

“(Cenâb-ı Hak) Birşeyin olmasını murad ettiği zaman, Onun işi sadece ‘Ol’ demektir; o da oluverir.” (Yâsin Sûresi, 36:82.) 
“Herşeyin hüküm ve tasarrufu elinde olan Zât, her türlü kusur ve noksandan münezzehtir.” (Yâsin,83)
“…bak bu taşlardaki nakşa:
Herbirisinde bütün sarayın nakışları var,
bütün şehrin tanzimat kanunları var,
bütün memleketin teşkilât programları var.

Demek bu nakışları yapmak,
bütün memleketi yapmak kadar hârikadır.
Öyle ise,
herbir nakış,
herbir san’at,
o gizli zâtın bir ilânnâmesidir,
bir hâtemidir!..

Madem bir harf, kâtibini göstermeksizin olmaz.
San’atlı bir nakış, nakkaşını bildirmemek olmaz.
Nasıl olur ki, bir harfte koca bir kitabı yazan,
bir nakışta bin nakşı nakşeden nakkaş, kendi kitabıyla ve nakşıyla bilinmesin?..” (22. Söz)

“Odur ki, yem yeşil ağaçtan size ateş çıkarır.” (Yâsin,80)
“Görmedi mi o insan? Biz onu bir damla sudan yarattık.” (Yâsin,77)
“Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir.” (Lokman,28)
“En yüce sıfatlar Allah’ındır.” (Nahl,60)
“İşte, dünyada bundan muhal birşey var mı ki,
bu gördüğümüz işler içinde tesadüfî işler bulunsun;
veya abes ve faidesiz olsun;
veya müteaddit eller karışsın; veya ustası herşeye muktedir olmasın;
veya herşey ona musahhar olmasın?..

Madem şu memlekette, yani şu saray-ı muhteşemde bir birlik alâmeti vardır, bir vahdet sikkesi var.
Çünkü bir kısım şeyler, bir iken, ihâtası (güneş gibi, hava, su gibi)var.
Bir kısım müteaddit (cemadat, nebatat, hayvanat v.s gibi) ise, fakat birbirine benzediği ve her tarafta bulunduğu için, bir vahdet-i nev’iye gösteriyor.
Vahdet ise bir vâhidi gösterir.
emek, ustası da, mâliki de, sahibi de, sânii de bir olmak lâzım gelir.
O zat ne kadar kudretli, haşmetli bir zat olduğunu şununla anlayınız ki,
şu koca âlemi bir saray gibi tanzim ediyor,(Uluhiyet ve rububiyetiyle) bir dolap gibi çeviriyor!..” (22. Söz)

“Allah Teâlâ ki, Ondan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur.
And olsun ki,
geleceğinde şüphe olmayan kıyamet gününde
O sizi kabirlerinizden toplayıp diriltecektir.
Allah’tan daha doğru sözlü kim var?” (Nisâ,87)

“İhlâs ile kulluk edenler,
nimetlerle dolu Cennet içindedir.
Günaha dalan kâfirler ise Cehennem ateşindedir!..” (İnfitar,13-14)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Fatih Terim’in Vefası

Vefa ne güzel kelimedir. Bir gün bir adam içki içtiği için serkeşliğinden ve sarhoşluğundan sahabenin …

Kapat