Ana Sayfa / Yazarlar / Allah’tan Başkasına Yalvarmamalı ve Üzülmemeli

Allah’tan Başkasına Yalvarmamalı ve Üzülmemeli

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Allah’tan başka kimseye yalvarmamak gerekir. Çünkü insanlardan bir şeyi istediğinizde verirlerse minnet çektirirler; vermezler ise zillet altında kalırsınız.

Eğer Allah’a yalvarırsanız; verirse nimet olur. Eğer vermez ise hikmettir. Çünkü ya istediğinizi sonsuz hayatta verecektir ya da istediğiniz şey verildiğinde size zararlı olacaktır.  Eğer vermez ise gücü yetmediğinden değildir. Çünkü birisine bir şey verdiğinde mülkünde eksilme olmaz.

Yeter ki Allah’a müracaat edip ona yalvaralım. “Dua edin size cevap vereyim (Mü’min Suresi 60)” ve “Duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var (Furkan Suresi 77) ayetleri Allah katında duanın ne derece önemli olduğunu gösteriyor.

Peygamber Efendimizin (asm) Sevr’de iken söylediği “la tahzen-üzülme” sözü de Hz. Ebubekir’e (r.a) hitaben söylenmiştir. Çünkü Allah’a dua edildiğinde verilmeze ise hikmetinden dolayıdır.

 Tevbe suresinin 40. ayetinde mealen: “Ona (Muhammed’e) yardım etmezseniz, bilin ki, inkâr edenler onu Mekke’den çıkardıklarında mağarada bulunan iki kişiden biri olarak Allah ona yardım etmişti. Arkadaşına üzülme, Allah bizimledir, diyordu; Allah da ona güven vermiş, görmediğiniz askerlerle onu desteklemiş, inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştı. Ancak Allah’ın sözü yücedir, Allah güçlüdür, hâkimdir.”

Bu ayet insanlara huzur ve sükunet verir. Okudukça, dünya sıkıntılarından ve elemlerinden kurtulmaya bir vesile olur. Âlim insanlar, eserlerinde ve sözlerinde bu ayete çok yer verirler ve yazılarını “üzülme” diyerek güzelleştirirler.

Mevlana Celalettin-i Rumi bu ayetten ilhamla ne kadar güzel sözler söylemiştir:

Lâ tahzen! (Üzülme!) Bir şey olmuyorsa: Ya daha iyisi olacağı için, ya da gerçekten olmaması gerektiği için olmuyordur. Şu uçan kuşlara bak! Ne ekerler, ne biçerler… Onların rızkına kefil olan Allah; seni mi ihmal edecek sanırsın! Yeter ki sen istemeyi bil…

İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme! Rahman: (c.c), “Ben imanlı kalplerdeyim” buyurmadı mı? O halde ne diye üzülürsün ey can? Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan; Gece gibi kapkaranlık nefsini yak !

“Derdim var” diyorsun; Dert insanı Hak’ka götüren Burak’tır; sen bunu bilmiyorsun.Sanma ki dert sadece sende var. Şunu bil ki; Sendeki derdi nimet sayanlar da var. Umudunu yıkma; Yusuf’u hatırla. Dert nerede ise deva oraya gider. Yoksulluk nerede ise nimet oraya gider.
Soru nerede ise cevap oraya verilir. Gemi nerede ise su oradadır. Suyu ara, susuzluğu elde et de sular alttan da yerden de fışkırmaya başlasın. Dünya malı Allah’ın tebessümüdür: ona bak! Ama sarhoş olma…

Ayağın kırıldı diye üzülme! Allah senden aldığı ayak yerine belki sana kanat verecek. Kuyu dibinde kaldın diye üzülme! Yusuf kuyudan çıktı da Mısır’a sultan oldu. Unutma! İstediğin bir şeyde; olursa bir hayır, olmazsa bin hayır ara…

Geçmiş ve gelecek insana göredir. Yoksa hakikat âlemi birdir. Bu âlem bir rüyadır. Zanna kapılma ey can! Rüyada elin kesilse de korkma, elin yerindedir. Dünya bir rüya ise, başına gelen felaketler de geçicidir. Neden çok üzülürsün ki? Her şey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vaz geçme: Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir. Bu âlemin, bu kâinatın kitabı sensin: Aç da kendini oku ey can!

Kâinatın en uzak köşesi, senin içinde ufak bir nokta… Ama sen bunun farkında bile değilsin.
Derdin ne olursa olsun korkma! Yeter ki umudun Allah olsun… Herkes bir şeye güvenirken; Senin güvencen de Allah olsun. Hiçbir günah, Allah’ın merhametinden büyük değildir ama; Sen yine de günah işlememeye bak!

Lâ tahzen! (Üzülme!) Derdin ne olursa olsun bir abdest al, nefes gibi… Ve bir seccade ser odanın bir kösesine, otur ve ağla. Dilersen hiç konuşma… O seni ve dertlerini senden daha iyi biliyor unutma. Dua ederken O’na imanlı bir gönülle el kaldır. Çünkü Allah’ın merhamet ve ihsanı, gönlü kırık kişiye doğru uçar. Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozu kovmaktır. Allah tozunu alıyor diye, niye kederlenirsin ey can!?

Lâ tahzen! (Üzülme!) Ne istersem ben Mevlâ’dan isterim.Verirse yüceliğidir. Vermezse imtihanımdır…Allah’tan bir şey istersen:Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil !…Ne Zaman dersen bilemem ama,açılmaz diye umutsuz olma. Yeterki o kapıda durmayı bil…!

Vesselam…

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Reşidenin irşadı…

Adı Reşide. Kızlık soyadı Nazlı. Doğup büyüdüğü Cide Memiş köyünde yedi yaşında başladığı namazına titizliğini …

Kapat