Alvarlı Muhammed Lütfî Hazretlerinin Kerbelâ Şiirleri
Bugün mâh-ı Muharrem’dir muhıbb-i hânedân ağlar
Bugün eyyâm-ı mâtemdir bugün âb-ı revân ağlar
Huseyn-i Kerbelâ’yı kan ile elvân eden gündür
Bugün Arş-ı muazzam’da olan âlî-dîvân ağlar
Bugün Âl-i abâ’nın gülşeninin gülleri soldu
Düşüp bir âteş-i dilsûz kamu ehl-i îmân ağlar
Bugün gülzâr-ı Muhtâr-ı Hudâ’ya bir hazân esdi
Zemîne düşdü vâveylâ felekde kehkeşân ağlar
Bugün hûn-bâr olur elbet gözü Hayder-i Kerrâr’ın
Görür Zehrâ’yı hûn-efşân Resûl-i âlî-şân ağlar
Bugün evlâd-i Hayder hem dahî ahfâd-ı Peygamber
Döküldü gül gibi yerler yüzüne âsumân ağlar
Gülistân-ı Muhammed’in gül-i hamrâların derdi
Yed-i kahrîle o gaddâr bugün devr-i zemân ağlar
Risâlet gül-gülistânı nübüvvet bâğ u bostânı
Huseynî ol nûristânın gören pîr ü civân ağlar
Gürûh-i hânedâna LUTFİYÂ kurbân ola cânım
İlâ yevmi’l-kıyâme cân ile ehl-i îmân ağlar
***
İmâm-ı ümmetem bugün
Cem oldu ümmet gün-be-gün
Aldatdız beni gûn-â-gûn
Bugün mâh-ı Muharrem‘dir
Ey Kûfî’ler ey bî-vefâ
Şâmî’lerde çokdur cefâ
Yezîd’e verdiniz şifâ
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
Ravzadan beni ayırdız
Zâlim Yezîd’e duyurduz
Kerbelâ’da iş kayırdız
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
Ceddim Habîb-i Kibriyâ
İmâm-ı cümle enbiyâ
Babam serdâr-ı evliyâ
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
Ceddim benim nûr-i hüdâ
Hayder babam şîr-i Hudâ
Zehrâ anam hayru’n-nisâ
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
Bugün bizi ağlatmayın
Yüreğimiz dağlatmayın
Yollarımız bağlatmayın
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
Evvel Hudâ’nın aşkına
Nûr-i hüdânın aşkına
İş bu nidânın aşkına
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
Bugün bizi âzâd edin
Rızâullahı yâd edin
Cedd-i a‘lâmı şâd edin
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
Da‘vet etdiz hilâfete
Teklif etdiz şerîate
Yol gösterdiz şehâdete
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
Dokuz kardeşim berâber
Üç oğlum var nûrdan eser
Birâder-zâdeler server
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
Esrâr-ı Ahmed bizdedir
Nûr-i Muhammed bizdedir
Feyz-i muhabbet bizdedir
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
Garib düştük bu illere
Söylendik dilden dillere
Gark olduk kandan göllere
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
Kerbelâ’da etdiz esîr
Ahvâlime Allah basîr
Nusret-i Rabb’im müstenîr
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
Sâdâtlar şehîd oldular
Tâze gül gibi soldular
Bütün cinâne doldular
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
10 Bugün Hayru’l-verâ ağlar
Bugün hayru’n-nisâ ağlar
Bugün nûr-i hüdâ ağlar
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
Şimdi biz şehîd olunca
Haymeler âteşlenince
Velvele Arş’a dolunca
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
Bugün Arş-ı berîn ağlar
Bugün rûy-i zemîn ağlar
Bugün Rûhu’l-emîn ağlar
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
İmâm ki kāne boyandı
Bu zulüm Arş’a dayandı
Gayret-i Hudâ uyandı
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
LUTFÎ dirâz etme sözü
Yüreklere urma közü
Haşre dek çıkmaz bu sızı
Bugün mâh-ı Muharrem’dir
***
Göründü hilâl-i mâh-ı Muharrem
Âdem ağlar Havvâ ağlar Şît ağlar
N’oldu Kerbelâ’da zât-ı mükerrem
İdrîs ağlar Sâlih ağlar Nûh ağlar
Habîb-i Kibriyâ kurret-i ayni
Nice gülgûn etdin o gül-cebîni
Nasıl elvân etdin vech-i Huseyn’i
Halîl ağlar gülzâr ağlar nâr ağlar
Deryâ-yı melâhat dürdânesini
Şem‘a-i Muhammed pervânesini
Zümre-i velâyet merdânesini
İshâk ağlar Ya‘kûb ağlar Îys ağlar
Gülzâr-ı nübüvvet gül-i hamrâsı
Kenz-i meârifdir sadr-ı sahrâsı
Kazâya rızâdır sabr u sevdâsı
Yûsuf ağlar Yûnus ağlar Lût ağlar
Ol hayru’n-nisânın nûr-i dîdesi
Hayder-i Kerrâr’ın ber-güzîdesi
Bahr-i seâdetin dür-ferîdesi
Mûsâ ağlar Hârûn ağlar Tûr ağlar
Ahmed-i Muhtâr’ın necm-i Mîrâc’ı
Enbiyâullahın başının tâcı
Mihr-i vefâ bezm-i vahdet sirâcı
Dâvûd ağlar Sultân ağlar mûr ağlar
Huseyn-i Kerbelâ mir’ât-i Hudâ
Sadr-ı safâ zarf-ı envâr-ı hüdâ
Emr-i Hakk’a rûhun eyledi fedâ
Îsâ ağlar Meryem ağlar Kuds ağlar
Hasen-i Müctebâ nûr-i hüdâdır
Huseyn-i Kerbelâ dürr-i vefâdır
Hakk’ı seven dâim Hakk’a fedâdır
Cibrîl ağlar Sidre ağlar Rûh ağlar
Sahrâ-yı Kerbelâ kan gülistânı
Bozuldu risâlet bâğ u bostânı
Ehl-i beyt’in soldu bahâristânı
Ahmed ağlar Mahmûd ağlar Hızr ağlar
Deşt-i Kerbelâ’da güzeller şâhı
Mülk-i melâhatde şehâdet mâhı
Huseyn’e muntazır Hakk’ın dergâhı
Sıddîk ağlar Muhtâr ağlar gār ağlar
Kerbelâ’ya Âl-i abâ ekilmiş
Kudret incûleri yere dökülmüş
Hayder-i Kerrâr’ın kaddi bükülmüş
Rıdvân ağlar gılmân ağlar hûr ağlar
Teşne-dil Ehl-i beyt feryâd ederler
Huseyn’in etrâfın alup giderler
Cilve-i Rabbânî çâre n’iderler
Zemîn ağlar zemân ağlar gök ağlar
Şiddet-i harâret kemâl bulunca
Ehl-i beyt’in dillerine dolunca
Risâlet bâğında güller solunca
Seher ağlar sabâ ağlar gül ağlar
Dürr-i yetîm Huseyn’in her sözleri
Dergâh-ı Hakk’adır güzel yüzleri
Kan yaş döker Ehl-i beyt’in gözleri
Nergis ağlar reyhân ağlar Nil ağlar
Kerbelâ çölünde cân bülbülleri
Güneş pâreleri Cibrîl gülleri
Nice alkan olmuş gül geysûleri
Sûsem ağlar sünbül ağlar gül ağlar
Alî Ekber Âl-i abâ reyhânı
Bahr-i Ehl-i beyt’in dürr ü mercânı
Kamer-i melâhat nûr gülistânı
Kâkül ağlar geysû ağlar tel ağlar
Evlâd-ı Alî’den o şîr-gîr Abbâs
Tarz-ı Hayder tahsîn eder gören nâs
Huseyn’in halâsın eyler iltimâs
Ummân ağlar tûfân ağlar cûd ağlar
Evlâd-ı Hasen’den Kāsım nev-civân
Âfitâb-i zemân mihr-i dirahşân
Hatt u hâli kudret dür ile mercân
İncû ağlar mercân ağlar dür ağlar
Bağlandı Fırat’ın her bir tarafı
Bilinmedi Ehl-i beyt’in şerefi
Bu hikmeti bilir bilen arefi
Lokmân ağlar Nu‘mân ağlar dîn ağlar
Dîdeleri hûn-bâr sekîne gülber
Sâdâte çekilmiş şimşîr ü hançer
Pîr ü civân sabî görür berâber
Nesîm ağlar Mansûr ağlar dâr ağlar
Evlâd-ı peygamber bir bir gitdiler
Derecât-ı şehâdet’e yetdiler
Meydânı Huseyn’e teslim etdiler
Melek ağlar felek ağlar hâk ağlar
Hayderâne İmâm meydâne girdi
Seyredenler Zât-ı Ahmed’i gördü
Şîr-i Hudâvârî bir nâra urdu
Rüstem ağlar Behrâm ağlar Zâl ağlar
Câme-i Ahmed’i egnine geymiş
Amâme-i Peygamber’i sarınmış
Nûr-i Muhammed’i kat kat bürünmüş
Îmân ağlar İslâm ağlar dîn ağlar
Dîde giryân ciğer büryân o bir cân
Ederdi eşrârı hâk ile yeksân
Kanlar akar taşlar olurdu mercân
Şöhret ağlar şevket ağlar şân ağlar
O demde erişdi emr-i İlâhî
Bir Allah’dan gayri yokdur penâhı
Atından ki düşdü velâyet şâhı
Levha ağlar kalem ağlar Arş ağlar
Huseyn’i seyr eder ağlar Peygamber
Bu bâzâra nâzır fâtih-i Hayber
Şimr o gerdana salınca hançer
Merdân ağlar meydân ağlar kan ağlar
Haymegâhdan gördü İmâm’ı alkan
Ehl-i beyt eyledi aman bir figān
Arş’ı deler geçer bu âh-ı sûzân
Pîrân ağlar civân ağlar cân ağlar
Bütün eşyâ kan yaş ağlardı ol gün
Nehr ü bahir kanlar çağlardı ol gün
Bu derd gönülleri dağlardı ol gün
Hacer ağlar şecer ağlar bâr ağlar
MUHAMMED LUTFÎ’nin bağrı delinsin
Pârelensin beden rûhu alınsın
Muhıbb-i hânedân kimdir bilinsin
Gedâ ağlar sultân ağlar hân ağlar
***
Mâcerâ-yı Kerbelâ’dan bahs eden dil nâr olur
Bahr-i derde gark olunca kalbi âteş-bâr olur
Nûr-i dîdâr-ı Huseyn’e âşık idi mihr ü mâh
Gün gibi bu Kerbelâ Vak‘ası iştihâr olur
Hânedânın serveri Zât-ı Huseyn’dir zarf-ı nûr
Mâh-ı mâtemdir gözü âşıkların hûn-bâr olur
Kurret-i ayn-i Alî cân-pâre-i Zehrâ Huseyn
Âl ü evlâd-ı Muhammed katline bâzâr olur
Gül-gülistân-ı Habîb-i Kibriyâ’nın gülleri
Kerbelâ sahrâları kanlar akar gülzâr olur
Âl-i abâ gülleri günden güzel gül yüzleri
Nûr-i Mevlâ gösterir herbiri bir dildâr olur
LUTFİYÂ derd ü belâ ummânıdır bu Kerbelâ
İlm-i hikmet ehline dilden dile ihbâr olur
***
Huseyn’in sergüzeştin ger duyarsa
Gül ağlar bülbül ağlar sünbül ağlar
Bu derd ehline her kim ki uyarsa
Gül ağlar bülbül ağlar sünbül ağlar
Duyan ehl-i îmân bu derde kaynar
Yezîd Âl-i abâ kanıyle oynar
Bu a‘dânın ola ervâhı fi’n-nâr
Gül ağlar bülbül ağlar sünbül ağlar
Ayırdı ravzadan Âl-i abâ’yı
Velî kılmadılar ahde vefâyı
Huseyn’e etdiler cevr ü cefâyı
Gül ağlar bülbül ağlar sünbül ağlar
Risâlet bağçesinin güllerini
Boyadılar kana sünbüllerini
Uçurdu ravzadan bülbüllerini
Gül ağlar bülbül ağlar sünbül ağlar
Huseyn-i Müctebâ nûr-i velâdır
Huseyn sultân-ı evreng-i belâdır
Bugün hep ehl-i derde es-salâdır
Gül ağlar bülbül ağlar sünbül ağlar
Selâtîn Kerbelâ’da verdiler cân
Kızıl kanlar eder taşları mercân
Bütün âlemlere düşer heyecân
Gül ağlar bülbül ağlar sünbül ağlar
Fâtıma dâne dâne gözlerinden
Döker kan yaş akar gül yüzlerinden
Çıkar âteşleri dilsûzlerinden
Gül ağlar bülbül ağlar sünbül ağlar
Sabîler teşne-leb isterler âbı
Analar başına saçar türâbı
Meğer ki erişe Kevser şerâbı
Gül ağlar bülbül ağlar sünbül ağlar
Aman bir âteş-i dilsûzdur bu
O etfâl-i Huseyn feryâd eder su
Güler bunlara o kavm-i cefâ-cû
Gül ağlar bülbül ağlar sünbül ağlar
Feleklerde melekler âh ederler
Gözünü nâzır-ı dergâh ederler
Bu derdi derd-i dil her gâh ederler
Gül ağlar bülbül ağlar sünbül ağlar
Gül-endâm sîm-beden ebrû-kemânlar
Cemâl-i nûr üzre geysû saçanlar
Bakıp etrâfa isterler emânlar
Gül ağlar bülbül ağlar sünbül ağlar
Nübüvvet bostânının berg ü bârı
Risâlet bağçesinin gül‘izârı
Melâhat mülkinin mihr-i nigârı
Gül ağlar bülbül ağlar sünbül ağlar
Nigâristâne kudret güllerinden
Götürdü bû sabâ sünbüllerinden
Haber aldım bugün bülbüllerinden
Gül ağlar bülbül ağlar sünbül ağlar
Hudâ’dan iste LUTFÎ bu berâtı
Ne mümkin suya sürmek anda atı
Görür evlâd-ı peygamber Fırat’ı
Gül ağlar bülbül ağlar sünbül ağlar
***
Mâh-ı Muharrem oldu şafaktan çıkup kamer
Kubbe-i âsumânın meyânı âteş-kemer
Ser-i seâdet-i seyyidin kasdına düşüp
Yezîd-i bed-menîşin derûnu dolup zeher
Gülistân-ı risâlet gülüne olan cefâ
Evlâd-ı Mustafâ’ya eder miydi kefer
Ciğer-kûşe-i Ahmed o perver-i Muhammed
Huseyn-i Kerbelâ’dır dü-dîde-i Peygamber
Evlâd-ı Zehrâ nûr-i hüdâ mâden-i kerem
Meydân-ı Kerbelâ’ya açup gitti bâl ü per
Âl-i abâ risâlet gülistânı gülleri
Döküldü hâke düşdü kana boyandı gülber
Haremgâh-ı Huseyn’i diler leşker-i Yezîd
Pây-mâl eyleyeler Yezîd’e gide haber
Şehzâdeler birikdi Huseyn ile görüşdü
Niyâz ede Allah’a Hak’dan ola bir zafer
Evlâd-ı Âl-i abâ feryâd eder Huseyn’e
Bir su yetişmez ise gider cândaki güher
Feryâda düşdü o dem felekler de melekler
LUTFÎ dehr görmedi kimse zulmü bu kadar
***
Mâcerâ-yı Kerbelâ’dan bahseden binlerce var
Böyle âteş-bâr derûn etmiş Fuzûlî âşikâr
Öyle bir şöhret-şiâr âteş-feşân mersiyye-gû
Hadîka’sında nümâyân her sözü bir müşg-bâr
Gül-gülistân-ı mehâsin bedr-i vahdet zât-i pâk
Hazret-i Huseyn’e âşık kademinde bir gubâr
Mir’ât-ı Zât-ı Muhammed’dir cemâli cân-fezâ
Sırr-ı vahdetden derûnu ilm-i hikmet dürr-i bâr
Böyle bir zât-ı muazzamı şehîd etdi Yezîd
Kahr-ı Mevlâ’ya müyesser nârda olsun pây-dâr
Hazret-i Muhtâr-i Mevlâ pek severdi zâtını
Hurmet-i Huseyn’i dâim eylemişdi ihtiyâr
LUTFÎ’ye lutf ü keremdir bahs-i şâh-ı Kerbelâ
Rûz-i haşr ede şefâ‘at bize sâhib-Zülfikār
***
Şems-i rahmet ehl-i îmânı münevver eylemiş
Nehr-i merhamet akar kalbi mutahher eylemiş
Zevk-ı hubb-i Hak derûn-i dillere vermiş hayât
Nûr-i irfân sırr-ı süveydâyı enver eylemiş
Mihr-i vahdet âşık olmuşdur ezelden tâ ebed
Hâmil-i tevhîd olanı Hak muzaffer eylemiş
Kerbelâ girdâbına mânend olur bu ibtilâ
Âl-i Zehrâ bu bâzârda sabrı rehber eylemiş
Zümre-i Âl-i abâ’nın peyreviyiz biz bugün
Teslîmiz Hazret-i Hakk’a ne mukadder eylemiş
Hak yolunda serbâz olmak mîr-i merdân kârıdır
Sırr-ı aşka âşinâlar rûhu cevher eylemiş
LUTFİYÂ sâdât dârında nice bin Mansûr var
Bu seâdet bâbını Hak günden ezher eylemiş
***
Zehr-i nâb içdi elinden şâh-ı merdân ey felek
Yâ rehâ buldu mu senden merd-i meydân ey felek
Kāne gark etdin sitemle Kerbelâ sultânını
Gül-gülistân oldu kandan mihr-i devrân ey felek
Bahr-i hûne keştibân etdin Huseyn’i cevr ile
Âl-i abâ gülleri hâk ile yeksân ey felek
Her biri bir hurşîd-i eflâk-i hidâyet iken
Eyledin gerdenlerini lâle-veş kan ey felek
Evlâd-ı peygamberi saldın belâ deryâsına
Leşker-i ehl-i şekā ederdi seyrân ey felek
Mürtezâ’yı Müctebâ’yı Hazret-i Zehrâ’yı hem
Yakdı âteş-i ciğer eyledi büryân ey felek
LUTFİYÂ bu derde dermân dünyâda imkânı yok
Hâkim-i yevmi’d-dîn eyler adle fermân ey felek
***
Tîşe-i kahr ile kırdın çarh-ı çenberim felek
Dest-i cevr ile ki derdin verd-i ahmerim felek
Gülbün-i bâğ-ı risâlet gonce-i hamrâları
Kerbelâ sahrâsı doldu bûy-i anberim felek
Âl-i abâ gül-gülistân-ı mehâsinken bugün
Bahr-i hûna gark edüp Huseyn’i serverim felek
Seng-i Kerbelâ’yı dür-veş sürh-i mercân eyledi
Dem-i peygamberi evlâdiyle Hayder’im felek
Gerden-i şâh-ı cihânı nehr-i kan seylân edüp
LUTFİYÂ bu derdi çekmez söyle şehperim felek
***
Gülistân-ı muhabbet bülbülünden dersin al ey dil
Serindeki seâdet sünbülünden dersin al ey dil
Kamu âlemleri var eyleyen Allah’a teslîm ol
Gözündeki hidâyet gülbününden dersin al ey dil
Rızık merzûka âşıkdır sana tâlib-i câlibdir
Bu gerden-i keremin fülfülünden dersin al ey dil
Sana cevr ü cefâ edenleri me’mûr eden Hak’dır
O mihnet-keş Alî’nin düldülünden dersin al ey dil
Huseyn-i Kerbelâ’nın sergüzeştin hâtıra bir al
O meydân-ı belâyâ rehberinden dersin al ey dil
Bu cilve-i celîden çekme gerden sâbir ü sâbit
Olup peyrev-i Hayder Kanber’inden dersin al ey dil
MUHAMMED LUTFÎ söyler söyleden Hak’dır hakîkatde
Hudâ’nın herbir anda hikmetinden dersin al ey dil
***
Muharrem’dir yine düşdü cihâna âteş-i sûzân
Reh-i Âl-i abâ’ya cân verir âşık-ı serbâzân
Huseyn-i Kerbelâ şâh-i şehâdet azm-i râh etdi
Muharrem’de şehâdet şehrine şâh eyledi devrân
Muharrem mâh-ı mâtemdir Habîb-i Kibriyâ ağlar
Aliyyü’l-Mürtezâ’nın hem ciğerleri olup büryân
Huseyn evlâd-ı Zehrâ’dır güneş-veş bir dilârâdır
Huseyn bedr-i tecellâdır olup şems ü kamer kurbân
Muharrem Âl-i Zehrâ’yı edüp bir kan gülistânı
Giyüp bir câme-i gülgûn şehâdetde meh-i tâbân
Bugün Âl-i abâ’ya bak cilâ verdi kızıl kanlar
Düşünce hâke seyyîdler kan etdi taşları mercân
Bütün evlâd-ı Peygamber Huseyn’in bâşına geldi
Dediler ki aman yandık yakıldık böyle teşnegân
O cedd-i pâkimiz Muhtâr-ı Mevlâ’ya niyâz eyle
Niyâz eyleye Allah’a bütün yandı sabî sıbyân
Huseyn ağlar döker kan yaş dedi sabır seâdetdir
Alî’dir sâkî-i kevser bizi gözler bugün Rıdvân
Kamu enbiyâ evliyâ bizi istikbâle gelmiş
Cemâlin gösterir göze atar perdesini cânân
Rızâ-yı Bârî ki başımıza tâc Hakk’a teslîmde
Meyân-ı enbiyâda ceddimizi eyleyen şâdân
Ne gelse Hazret-i Hak’dan bize kevser-i ahmerdir
Haremgâh-ı visâle vuslat olsun boynumuz al kan
MUHAMMED LUTFÎ’yi yâ Rab bu hânedâna bahşeyle
Gedâlarsız olur mu ya cihânda bir şeh-i devrân
***
Muharrem’dir bugün diller derûnu bâr-ı nâr olsun
Dökülsün yerlere gözler bütün yüzler gubâr olsun
Muharrem’dir bugün Âl-i abâ’nın kan gülistânı
Açar gonce-i ahmerler cihâna müşg-bâr olsun
Muharrem’dir bugün derd ehline dermân yine derddir
Yakılsun odlara derd-i derûnu âşikâr olsun
Huseyn-i Kerbelâ’nın basdığı yerlere cân kurbân
Yezîd nâr-ı cehennemde çâr-etrâfı hisâr olsun
Huseyn’in nûr gülistânı cemâl-i bedr-i kudretdir
O mir’ât-ı Muhammed’i kıranlar târ u mâr olsun
Huseyn arş-ı mehâsindir bezenmiş nûr-i vahdetden
Yaratmış Hazret-i Allah vücûdu dürr-i bâr olsun
Huseyn ser-defter-i Âl-i Muhammed’de muallâdır
Velâyet kubbesinde nûr güneş-veş pây-dâr olsun
Şîmr-i bed-gümândır bî-emân âlemde bir mel‘ûn
O sultân-ı selâtîne nasıl kâfir kıyar olsun
O bûsegâh-ı Muhtâr-ı İlâhî gerdene hançer
Çeken mel‘ûn-i bed-ahter dü-âlem şerm-sâr olsun
Döker kan gözleri Zehrâ berâber Hayder-i Kerrâr
Muhammed Mustafâ ağlar bugün sabr ihtiyâr olsun
MUHAMMED LUTFÎ’ye lutfu olursa Hazret-i Hakk’ın
Huseyn’in zîr-i akdâmı mahallinde gubâr olsun
***
Mâh-ı mâtem geldi ey dil dîdeler kan eyleyen
Kan döken cânlar söken mâmûru vîrân eyleyen
Bir belâ deryâsıdır âlemde misli gelmemiş
Kerbelâ germ-i belâya emr ü fermân eyleyen
Dest-i kahr ile deren Âl-i abâ güllerini
Hûn-i evlâd-ı Ali’yle sengi mercân eyleyen
Hayder-i Kerrâr’ı savdın ey felek netdin bugün
Rûh-i pâk-i hânedânı tenden uryân eyleyen
Ey felek günden güzel nûr-i Muhammed’den eser
Gösteren nûr-i Huseyn’i kāne galtân eyleyen
Hâdimi Cibrîl olan taht-ı şehâdet şâhını
Var mı sen-tek ey cefâkâr zâr u giryân eyleyen
Ehl-i beyt’in bastığı yerlere LUTFÎ yüz sürer
Hâlis İslâm’dır bugünde âh u efgān eyleyen
***
Muharrem’dir bugün cânâ gönüller hûn-feşân olsun
Mükerremdir o cân-dâde bu yolda âlî-şân olsun
Huseyn-i Kerbelâ’nın sergüzeştin söylerem ey dil
Dökülsün dâne-i dürler dü-âlemde nişân olsun
Bugün dergâh-ı Muhtâr’e revâdır enbiyâ varsun
Verüp eflâke hayretler melekler gam-keşân olsun
Bugün Hayrü’n-nisâ bir câme-i gülgûn ile görsün
Huseyn-i gül-beden tûfân-ı kanda keştibân olsun
Hasen ağlar Huseyn ağlar Alî vü Fâtıma ağlar
Felek ağlar melek ağlar gerek ins ile cân olsun
Kevâkib seyreder evlâd-ı peygamberleri görüp
Gülistân-ı nübüvvet güllerinin bağrı kān olsun
Huseyn Hayder-i Kerrâr’e şecâatde muâdildir
Muhammed mazharı ol şân nedir hikmet ayân olsun
Muattar emr-i Levlâk ile memdûh bir Muhammed’dir
MUHAMMED LUTFÎ’ye lutfeyle yoldaşı îmân olsun
***
Ağla ey dil cân söken kanlar döken geldi yine
Ehl-i îmân kalbine âteş eken geldi yine
Bu Muharremü’l-haramde mâcerâ-yı Kerbelâ
Zahr-i İslâm’ı kırup beller büken geldi yine
Ol kamer-tal‘at Huseyn’in kâkül’i gülbârını
Dâne dâne yerlere eyvâh eken geldi yine
Ehl-i eflâk ü arâzi cümleten eşyâ bugün
Dağlanurlar hânedâne dâğ çeken geldi yine
LUTFİYÂ dâr-ı fenâ bây u gedâyı ağladır
Doğduğu günde de ki devlet-füken geldi yine
***
Ey keremler kâni Hazret-i Allah
Ahmed-i Muhtâr’e bağışla bizi
Merhametin hakkı amân yâ Gaffâr
Hayder-i Kerrâr’e bağışla bizi
Serdâr-ı evliyâ Sıddîk-ı Ekber
Yâr-ı gār eyledi Zât-ı Peygamber
Ömerü’l-Fârûk’dur İslâm’a rehber
Osmân-ı zi’n-nûr’e bağışla bizi
Hasen-i Müctebâ sultân-ı ebrâr
Huseyn-i Kerbelâ zâtında dildâr
Zeyne’l-Âbidîn’dir hâzin-i esrâr
Muhammed Bâkır’a bağışla bizi
Evlâd-ı Resûl’ün hurmeti yâ Rab
Ulemâ-yı dînin kıymeti yâ Rab
Evliyâullahın himmeti yâ Rab
Efrâd-ı ahyâra bağışla bizi
LUTFÎ’ye erişe ihsân-ı Mevlâ
İslâm’ı afvede Bârî Teâlâ
Kalbimize dola nûr-i tecellâ
Tevhîd-i esrâra bağışla bizi
***
Kerbelâ’da bârgâh-ı âl-i Zehrâ hikmeti
Kurdular ki buldular Arş’dan yüce bir devleti
Ehl-i eflâk erâzîyi cümleten seyrân edüp
Gördüler ki bu tarafdandır Hudâ’nın rahmeti
İns ü cân eşyâ-yı âlem bahr-i hayretde zebûn
Tîğ-ı a‘dâdan çıkar Hakk’ın büyük merhameti
Şimr-i zi’l-cevşen Yezîd’in emrine münkād olup
Kerbelâ ashâbının Allah iledir ülfeti
Ol Huseyn’in zât-ı pâki şeb-i Muhtâr-ı Hudâ
Hazret-i Yahyâ edüp anı bu cilve rif‘ati
Âl ü evlâd-ı Resûl’i teşne-leb dûçâr edüp
Ol Yezîd lânet-mekân çeksün dü-âlem zahmeti
LUTFİYÂ Âl-i abâ Çihâr-ı yâr’e buğz eden
Vallah anlara ezeldendir Hudâ’nın lâneti
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024