“ANLAMLAR ARTMAZ, ANCAK LAFIZLAR ARTAR…”;
“zira üslûbun esasları üçtür:
Birincisi: Üslûb-u mücerrettir.
Seyyid Şerif’in ve Nasıruddîn-i Tûsî’nin sade olan ma’raz-ı kelâmları gibi.” (Muhakemat)
Meselâ;
Seyyid Şerîf Cürcânî hazretleri buyurdu ki:
“-Aklı olan, iyi düşünen bir kimse için, astronomi ilmi, Allahü Teâlâ’nın varlığını anlamağa çok yardım eder.” (Şerh-ül-metâlî haşiyesi)
“-Evliyânın sûretleri,
öldükten sonra da talebesine gözüküp feyz verirler.
Fakat, bunları görebilmek ve ruhların dan feyz alabilmek kolay değildir.
Ehl-i sünnet îtikâdında olmak,
İslâmiyet’e uymak ve onları sevmek,
saygılı olmak lâzımdır.” (Şerh-ül-metâlî haşiyesi)
“İkincisi: Üslûb-u müzeyyendir.
Abdülkahir’in Delâilü’l-İ’câz ve Esrarü’l-Belâga’sındaki müşa’şa ve parlak kelâmı gibi.” (Muhakemat)
Cürcânî (ö. 471/1078?) Delâilü’l-İ’câz adlı bu eseriyle, sonraları Me’ânî adını alacak olan Arapça Anlambilimini kurmuştur.
Eserde diyalog üslubunu tercih eden müellif, eserin genelinde sözdizimini lafızlarda arayan birileriyle kıyasıya tartışarak meramını ortaya koyar ;
“Anlamlar artmaz, ancak lafızlar artar…”;
“Tek tek kelimelerde fesâhatten söz edilemez.
Fesâhat, ancak kelimelerin birbirine eklenmesiyle ortaya çıkar”;
“Üstünlük, lafzın sağlamlığı (cezâlet) ile olur” gibi ifadelerine yer verir.
Meselâ; Nisa suresi, 2. Âyet.
“Yetimlere mallarını verin” Kelam-ı Celilesi’nin tefsirin de Zemahşeri;
Yetimler tek babası ölüp de tek yalnız kalanlardır!..
Denilmiştir ki; insanlarda yetimlik baba tarafındandır,
yani baba ölürse insan yetim kalır,
hayvanlarda ise anne tarafındadır!.. diye ifade etmiştir!..)
“Üçüncüsü: Üslûb-u âlîdir.
Sekkâkî ve Zemahşerî ve İbn-i Sina’nın bazı muhteşem kelâmları gibi. Veyahut şu kitabın mealindeki Arabiyyü’l-ibare,
lâsiyyema makale-i sâlisedeki müşevveş, fakat muhkem parçaları gibi.
Zira mevzuun ulviyeti, şu kitabı üslûb-u âlîye ifrağ etmiştir.
Yoksa benim san’atımın tesiri cüz’îdir.” (Muhakemat)
Diğer bir ayette ise;
“Kendisine doğru yol açıkça belli olduktan sonra, Peygamber'(ﷺ)den ayrılıp mü’minlerin yolundan başkasına uyan kimseyi, yöneldiğine döndürürüz ve onu cehenneme yaslandırırız. Orası ne kötü bir dönüş yeridir ” (Nisâ, 4/1 15.)
İmam-ı Zemahşeri “Bu ayet, icma-ı Ümmet’in delil olduğunun işaretidir.
Zira Allahu Teâlâ(ﷻ);
Peygambere muhalefet ile, mü’minlerin yolunun dışında bir yol tutmayı
aynı mahiyette saymıştır.
Cezalarını da eşit tutmuştur!..” diyerek, bir inceliğe işaret etmiştir.
Falih Rıfkı Atay şöyle anlatır:
«Bizim lisenin edebiyat kitabında üslup üç türlüydü:
Üslub-u sade, üslub-u müzeyyen, üslub-u âlî.
Sade’si belli:
-‘Ben senden vazgeçemem.’
Müzeyyen’i:
-‘Gül bülbülsüz, bülbül nağmesiz olur, gönlüm sensiz olamaz.’
Âlî’sine gelince:
-‘Zemin çak, asuman çakçak olsa, tufan içinde tekne-i Nuh belirip onu bırak da sen yalnız gel dense, gitmem!..’
Biz üslup diye bu üçünü bilirdik.
Muallim Naci sade’sine,
Recaizade müzeyyen’ine,
Abdülhak Hamid de âlî’sine meraklıydı.
Sonra Meşrutiyet’te bir silah üslubu çıktı:
“-Muhaliflerin ellerini kıymık kıymık edip
kemiklerini havanda dövmedikçe hadlerini bilmeyecekler.
Biz bunlara hürriyeti hangi dağdan indirmiş olduğumuzu göstermeliyiz”.»
- Hayranlıkla Dinlediler ve İtaat Ettiler!.. - 18 Eylül 2024
- ‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ - 14 Eylül 2024
- Eğer Allah Dileseydi Ne (biz) Şirk Koşardık, Ne de Atalarımız!..” - 11 Eylül 2024
- “Canımı Müslüman Olarak Al ve Beni Sâlih Kimseler Arasına Kat !” - 10 Eylül 2024
- Şehadette Niçin Hem Abduhu Hem Rasûluhü Diyoruz? - 2 Eylül 2024
- İttihad-ı İslâm’ı Israrla Önemsememek… - 30 Ağustos 2024
- Allah’ın Lûtfu ve Rahmetiyle, Ferahlasınlar… - 27 Ağustos 2024
- Sırf Allah ve Resûlü, Fazlından Kendilerini Zengin Etti Diye İntikam Almaya Kalktılar - 18 Ağustos 2024
- “Kader Bizi Böyle Bağlamış…” - 9 Ağustos 2024
- “Bir de Takvâ Elbisesi ki…” - 3 Ağustos 2024