Ana Sayfa / KASTAMONU / Kastamonu Bilgi-Belge / Antikçağ Kaynaklarında ve Sonraki Seyahatnâmelerde Kastamonu Kıyıları

Antikçağ Kaynaklarında ve Sonraki Seyahatnâmelerde Kastamonu Kıyıları

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Yazan: Murat KARASALİHOĞLU∗

∗ Arkeolog, Kastamonu Valiliği Kent Tarihi Müzesi, Kastamonu, paphlagonia@gmail.com

Makalenin tamamını okumak için alttaki başlığı tıklayınız.

Antikçağ Kaynaklarında ve Sonraki Seyahatnâmelerde Kastamonu Kıyıları

Özet:

Antikçağda Paphlagonia Bölgesi’nin sınırlarında yer alan Kastamonu, günümüzde Batı Karadeniz Bölgesi sınırları içinde kalır. Altı ilçesi bulunan Kastamonu şehrinin Karadeniz boyunca 170 km’lik bir sahili bulunmaktadır. Bu ilçelerin tümü antikçağ kayıtlarında belgelenen antik kentler üzerine kurulmuş ve bazıları antik isimlerinin kısmen değişmeleri ile günümüze gelmiştir. Kastamonu kıyılarındaki antik yerleşimlere dair yazılı kaynaklar Homeros ile başlayıp Bizans Dönemi sonlarına kadar devam etmektedir. Daha sonra kaleme alınan seyahatnameler ise bölgedeki yerleşimler hakkında detaylı bilgiler sunmuşlardır. Bu bağlamda sahil bandı üzerindeki yerleşimler, yakın çevresinde olan Herakleia Pontike (Karadeniz Ereğli), Amastris (Amasra) ve Sinope (Sinop) gibi doğal limanlara sahip olmamasından dolayı söz konusu bölgede yer alan yerleşimlerin çok fazla gelişemedikleri görülmektedir. Bu çalışma, kente ilişkin antik kaynakların ve 20. yüzyıl başına kadar buraya ziyarette bulunmuş seyyahların eserlerinden elde edilen coğrafi, ekonomik ve sosyo-kültürel bilgilerin değerlendirmesini amaçlamaktadır.

***

Günümüzde Karadeniz kıyılarında yer alan Kastamonu İli, yak. 170 km uzunluğunda bir kıyı şeridine sahiptir. Söz konusu sahil şeridindeki -bazıları ilçe merkezi olmak üzere- modern yerleşimlerin birçoğu antikçağdan itibaren sürekli iskân edilerek günümüze kadar ulaşmış ve birçok seyyah ile araştırmacının notlarında yer almıştır.

Batıda Bartın, doğuda ise Sinop ile komşu olan Kastamonu’ya ait kıyı şeridi, batıda Cide ilçesi Kapısuyu mevki (Kapısuyu Çayı), doğuda ise Çatalzeytin ilçesindeki Akçay Deresi ile sınırlanmıştır (Fig. 1). Denize dik dağların kıyı çizgisinin hemen ardında yükselmesi nedeniyle iç kesimlerle bağlantısı zorlu bir coğrafyaya sahiptir. Antikçağda ise Halys (Kızılırmak) ile Parthenos (Bartın)/Billaios (Fiyos Çayı) ırmakları arasında kalan, kuzeyinde Pontos Eukseinos (Karadeniz), güneyinde Galatia, güneydoğusunda Kappadokia, güneybatısında Phrygia ve batısında Bithynia bölgeleri ile sınırlandırılan Paphlagonia Bölgesi’nde yer almaktadır (Strab. XII. 3. 9).

Paphlagonia Bölgesi’nin iç bölgelerine ilişkin kaynaklar genel anlamda Prehistorik çağlara kadar geri gitse de (Kökten, 1951; Bostancı, 1952, 137-140), kıyılara ilişkin en erken tarih belirsizdir. Ancak bölgeye ait ilk kaynak olan Homeros, Paphlagonia içerisindeki yerleşimleri sayarken Kytoros ve Aigialos’u Troia’ya destek veren kentler arasında anmaktadır (Hom. Il. II, 850-855). Bölge M.Ö. VII. yüzyılda Kimmer istilasını yaşar (Ruge, 1949, 2516 vd.). Kroisos Dönemi’nde M.Ö. 561-546 yıllarında Lydia hâkimiyetine giren bölge (Hdt. I, 16), Kroisos’tan sonra Pers hâkimiyeti altında Phrygia satraplığına bağlanır (Hdt. I, 6-28-72). M.Ö. 333 yılına gelindiğinde ise Büyük İskender yönetimine boyun eğer (Ruge, 1949, 2516 vd.). M.Ö. 298 yılında MithradatesI Ktistes, Olgassys Dağları’ndaki Kimiata da Mithradates Hanedanlığı’nı kurarak bölgeyi hâkimiyeti altına alır. (Strabon, XII, 3. 41). Dönem içerisinde çeşitli yerel ve bölgesel krallıklar arasında el değiştiren Paphlagonia, M.Ö. 71-70 yıllarında Roma komutanı Lucullus tarafından kıyı kentlerinin alınması, M.Ö. 64 yılları arasında ise komutan Pompeius Magnus tarafından tüm bölgenin ele geçirilmesiyle Roma İmparatorluğu’nun sınırları içerisine girmiştir (Magie, 1950, 369).

M.S. X. yüzyıl ve sonrasında Venedik ve Ceneviz şehir devletlerinin ticari faaliyetleri bölgede dikkat çeker. Venedik Cumhuriyeti, 992 ve 1082’de yaptığı anlaşmalarla ticari açıdan önemli ayrıcalıklar elde eder. Benzeri ticari antlaşmaların, Cenevizlilerle de yapıldığı görülmektedir. 1142, 1155’de ve 1261’de yapılan anlaşmalarla Cenevizlilere de ayrıcalıklar tanınmıştır.

Karadeniz ticaret rotası üzerindeki Ceneviz kolonileri; Finogonya (Kefken), Amastris (Amasra), Sinope (Sinop), Amisos (Samsun), Vatiza (Fatsa) ve Trabzon’dur (Ostrogorsky, 1986, 331-415; 452-486). Bu dönemde Karadeniz’de Ceneviz ve Venedik kolonilerinin genel olarak deri, kürk, buğday, köle, şarap ve baharat için önemli ticari faaliyetlerde bulundukları bilinmektedir (Di Cosmo, 2010, 83-108). 1071 sonrası Anadolu’ya gelen ilk Türk kuvvetleri Karadeniz’e ulaşamamışlardı. Bölge, 1204 yılında kurulan Trabzon Pontus Devleti’nin himayesi altındadır. Sultan I. İzzeddin Keykavus (1210-1219) tarafından M.S. 1214 yılında Sinop’un alınmasıyla bölgede Selçuklu hâkimiyeti başlamıştır (Turan, 1993, 303-307). Selçuklu Devleti’nin tarih sahnesinden silinmesine paralel olarak, Pervane, Çobanoğulları ve Candaroğulları beylikleri bölgenin hâkim güçleri olarak ortaya çıkarlar. 1460 yılından itibaren ise bölge Osmanlı hâkimiyeti altına girer (Yücel 1988).

Arkeolojik çalışmaların henüz yetersiz olduğu bölgede son dönemlerde yapılmış en kapsamlı araştırma Cide Arkeoloji Projesidir (Düring, & Glatz, 2010, 203-213; Düring, & Glatz, 2011 188-201; Düring, & Şerifoğlu & Glatz, 2011, 237-250; Glatz, & Düring and Şerifoğlu, 2011, 279-288; Şerifoğlu, & Düring & Glatz, 2012, 719-747; Düring, & Glatz & Şerifoğlu, 2012, 167-175). 2009-2011 yılları arasında yapılan kapsamlı yüzey araştırmaları Kastamonu kıyılarının hem Kuzey Karadeniz kıyıları hem de Anadolu kültürleriyle olan ilişkisi açısından önemli sonuçları göz önüne sermiştir. Öte yandan bulgular bölgenin Demir Çağı, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemleri açısından da yazılı kaynakların verdiği bilgileri destekler görüştedir. Kıyılarda kurulmuş yerleşimler, M.Ö. VII-V. yüzyıllar arasında devam eden kolonizasyon, antikçağ sonrasındaki durum, kıyılardaki faaliyetler gibi unsurların görülmesi açısından yazılı kaynaklar yapılacak arkeolojik çalışmalara bir ön ayak oluşturmaktadır. Kastamonu’daki kıyı kentlerini de içine alan yakın zamanda yapılmış başka bir önemli araştırma ise Ch. Marek (1993, 82-88, 155-157, Kat. 1-5, 157, Kat, 6, 185, Kat. 111-115) tarafından gerçekleştirilen epigrafi çalışmalarıdır.

Antik kaynaklar ve sonrasındaki seyahatnameler göz önüne alındığında Kastamonu kıyılarının siyasi ve sosyo-kültürel yapısından ziyade coğrafi özelliklerine vurgu yapıldığı görülmektedir. Buna göre söz konusu bölgede güvenli limanlara elverişli coğrafi ve iklimsel koşulların bulunmayışı nedeniyle, antik kaynaklarda bölgenin gelişemeyen kentlerine ilişkin sınırlı bilgiler yer almaktadır. Buna rağmen deniz yolu kullanılarak yapılan seyahatlerde verilen bilgiler Kastamonu kıyıları açısından önem kazanmaktadır. Zira hem Paphlagonia Bölgesi hem de günümüz Batı Karadeniz Bölgesi kara ulaşımı açısından yakın zamana kadar pek tercih edilmemiştir.

Bu çalışmada, Homeros’tan başlayarak XII. yüzyıla kadarki kaynaklardan faydalanılmıştır.

Öte yandan Venedik ve Cenevizliler’in Karadeniz’deki faaliyetlerine dair bilgilere kaynak eksikliği nedeniyle ulaşılamazken, daha sonra 15-20. yüzyıllar arasında başta Fransız ve İngiliz seyyahlar olmak üzere İtalyan ve Türk seyyahların çalışmaları değerlendirilmiştir. Ele aldığımız antik kaynaklar içerisinde günümüz Kastamonu kıyıları sınırlarındaki antik yerleşimler batıdan doğuya doğru şu şekilde sıralanmaktadır: Kytoros (Gideros Koyu, Sütlüce), Aigialos (Cide Merkez ve sahili, eski Karaağaç), Klimaks (Kazallı), Thymena-Timoloium (Denizkonak ve Uğurlu Köyleri arası), Karambis (Kerempe Burnu-İlyasbey Köyü), Kallistratia (Doğanyurt), Zephyrion (Kayran), Garium Lokum (Özlüce), Abonuteikhos/Ionopolis (İnebolu), Aiginetes (Hacıveli) ve Kinolis (Ginolu).

Makalenin tamamını okumak için alttaki başlığı tıklayınız.

Antikçağ Kaynaklarında ve Sonraki Seyahatnâmelerde Kastamonu Kıyıları

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Kastamonu Yöresi Geleneksel Maşrapa Konuşturma ve Keloğlanın Evlenmesi Oyunu

Maşrapa Konuşturma Oyunu: Köy dışından yabancı misafir geldiğinde kadınlar arasında oynanan bir oyundur. Oyunbaşı, öncelikle …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
İslâm’a Zarar Veren 4 Grup ve Bedbahtlığın 3 Alâmeti

İSLÂM’A ZARAR VEREN DÖRT GRUP Muhammed Fazl Kimdir? Adı Muhammed bin Fazl, künyesi Ebû Abdullah, …

Kapat