Ana Sayfa / HABERLER & Yorumlar / Arjantin Nur Talebelerinden Hatice Laura’dan Hüsnü Bayramoğlu Ağabeye Mektup

Arjantin Nur Talebelerinden Hatice Laura’dan Hüsnü Bayramoğlu Ağabeye Mektup

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Arjantin’deki Saff-ı Evvel Nur Talebesi Hatice Laura’dan Hüsnü Ağabey’e Mektup

Hatice Laura…

Yaklaşık 20 sene önce Müslüman olmuş, şu dünya misafirhanesinde türlü imtihanlar yaşamış ama hepsini de sabır ile atlatmayı başarmış, Üstadımızın tabiri ile şefkat kahramanlarından ve Arjantin’de hanımlar taifesinde saff-ı evvel fedakar hemşirelerimizden…

Daha Risale-i nur eserlerini tanıyalı iki sene olmamış fakat tam ihtiyaç zamanında imdadına yetişen nurlardan öyle istifade etmiş ki o nurlar, güzellikler kalbinden aklına, aklından diline aksetmiş…

İsterseniz sözü fazla uzatmadan Hatice ablamızın kendi hikayesini, iz’anını, Risale-i Nur’dan istifadesini, anlayışını kendi kaleminden okuyalım.

İşte Hatice ablanın Risale-i Nurları okuduktan sonra Hüsnü Ağabeye yazmış olduğu mektubun tercümesi:

Esselâmualeyküm ve Rahmetullahi ve Berakâtühü

Ben felsefe, arkeoloji ve karşılaştırmalı olarak dinleri okudum. Daha önce katoliktim sonra budistoldum. Devamlı bir arayış içindeydim. Bu gizemli arayışta hiçbir zaman “tamam, buldum” diyemedim her zaman bir şeyler eksik kalıyordu… Batı felsefesi yorucu ve manasız bir hal almıştı.

Ta ki islamiyeti tanıyana kadar… Fakat bu sefer de dar görüşlü bazı gruplar yüzünden 17 sene önce şehadet getirmek için camiyle tanışmak zor olmuştu. Sonra bir rüya vesilesi ile zeytin gibi yemyeşil gözleri olan bir kadın beni camiye kabul etti ve rüyamda şehadet getirdim.

O rüyamdan sonra o camiye gittim. O yeşil gözlü kadını camide görünce hemen yanına gittim ve kendisi ile konuşup rüyamı anlatınca o da hemen beni imamla tanıştırdı ve ramazanın son günlerinde kadir gecesinde kelime-i şehadet getirmiş oldum.

Bulunduğum şehirde yaşamak kolay değildi. Çünkü garip, aykırı ve anormal olarak karşılanıyordum. Fakat benimle alay etseler bile tesettüre girip vakarlı bir onur ile baş örtümü taşıyordum.

Uzun zaman boyunca bana saldıranlara, dayak atanlara, radyo ve gazetelerde beni ifşa etmek isteyenlere göğüs gerdim. Fakat yakın zamanda başımdan geçen bir hadise ki; sırf tesettürlü olduğum için bana fiziki şiddet uygulayıp linç etmeye kalktılar. Fakat onlar İslamiyetin memleketimde daha fazla tanınmasına vesile olmayı başardılar ve uzak şehirlerdeki Müslümanlar burada da bir Müslüman olduğundan haberdar oldular. Bu zahmetler yerini rahmete bıraktı.

Her türlü sıkıntıyı çektim. Birçok Müslüman kardeşim musibetlerin üstesinden gelmemde, derd-i maişet meselelerinde bana yardımcı oldular. Allah beni her zaman muhafaza ediyordu.

Bazen sahte ihbarlar ile çocuklarımla beraber polis tarafından alıkonuluyorduk. Biliyorduk ki şeytan boş durmuyordu. Tabi ki hapse atmak için bir şey de bulamıyorlardı. Allah beni yine muhafaza ediyor ve bana kuvve-i maneviye oluyordu.

Bir insanın görebileceği hüznün en derinini, sevincin en coşkulusunu, en dikenli yolları, en keşmekeş halleri tecrübe ettim. Ve yalanlarla dolu dünyada hakikati buldum.

Karanlıklar içindeki bu latif nur parlak bir pusulaya dönüştü. Bu pusula Risale-i Nur idi.

Ve… Yalnızlığın bile beni terk ettiği zamanlarda, gecenin en karanlık anlarında her zamanki gibi Allah yine beni yalnız bırakmamış ve bir şekilde işaretlerle yolumu ışıklandırmıştı. En korkunç fırtınalardan yüzlerce defa olduğu gibi yine beni kurtarmıştı.

Nur risalelerini okuduğumda sanki Bediüzzaman Said Nursi’yi(r.a.) daha önceden tanıyor olduğum hissine kapıldım… Sürgün zamanlarını, yalnızlıklarını okudukça ağladım…. O sıkıntılı zamanlarını hissedebiliyordum. Ona olan muhabbet ile birlikte şaşkınlığım da artıyordu. Aklım hala idrak edemiyor. Bunlar akli melekelerin kavraması haricinde cereyan eden hissiyatlar…

Said Nursi benim için bu dünya çölünde bir vaha, benim nurum, benim mürşidim ve benim nazarımda Mehdidir. Peygamberim Muhammed Mustafa(sav), Rabbim Allah’tır(cc).

Hüsnü Ağabey, Sizi hiç görmedim, sesinizi hiç duymadım fakat uzun bir zamandan beri kalben sanki sizi tanıdığımı hissediyorum. Kalbim tarifi imkansız hissiyatlara gark oldu, Allah(cc) bir kez daha dualarıma cevap verdi.

Hayatın tüm fırtınalarına rağmen bahtiyar ve mutlu hissediyorum. İman olduktan sonra hiçbir şey sorun olmuyor.

Abdullah ve Ahmet’in ellerindeki Nurlar yollarına çıkan insanları nurlandırıyor, Allah onlardan razı olsun. Onlar münevver insanlar!

Size Arjantin’in Catamarca şehrinden bu samimi satırları gönderiyorum. İnşaallah sözlerim size ulaşır ve okursunuz.

Sizi manevi ağabeyim olarak görüyorum, Allah’a emanet olunuz.

Allah size hayırlı, uzun ömürler versin. Amin!

Hatice Laura

Catamarca

12 Ağustos 2020

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Mi’rac Gecesi Hakkında Yazılar, Bilgiler

Mübârek Miraç Gecesi hakkında sitemizin zengin içeriğine ulaşmak için lütfen alttaki başlıkları tıklayınız. 1. Tıklayınız …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Kur’an-ı Kerim ve Hadislerde Şeytan

  Şeytan nedir? Şeytan kimdir? İblis neden isyan etti? Şeytan Hz. Adem ve Havva’yı (a.s.) nasıl …

Kapat