Avret ve Setr-i Avret Nedir?

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Avret العورة

Vücutta dinen örtülmesi gereken ve başkasının bakması haram olan yerleri ifade eden bir fıkıh terimi.

Avret Arapça’da “eksik, gedik, açık; açılıp görünen şey; korkulacak, zarar gelecek yer” gibi mânalara gelir. Ayrıca küçük kale üstlerinde, sınır boylarında ve cephede ordu saflarında bulunan ve düşman saldırısına imkân veren gedikler, dağlarda bulunan yarık ve çatlaklar da bu kelimeyle ifade edilir. Göründüğünde utanılan ve örtülmesi gereken her gizli şeye, özellikle insanın mahrem yerine de avret denir ki kelime daha çok bu anlamda kullanılagelmiştir. Fıkıh terimi olarak avret, insan vücudunda görünmesi ve gösterilmesi günah sayılan, namazda ve namaz dışında örtülmesi farz ve başkalarınca bakılması haram olan yerlerdir.

Avret kelimesi sözlük anlamında Kur’ân-ı Kerîm’de iki defa ve aynı âyet içinde tekil şekliyle geçer: “Gerçekten evlerimiz (düşmana) açıktır (avret) derler; oysa evleri açık değildi” (el-Ahzâb 33/13). Ayrıca terim anlamına çok yakın bir mânada iki yerde çoğul olarak kullanılmıştır; bunlar, “… sizin açık bulunabileceğiniz üç vakit …” (en-Nûr 24/58) âyeti ile “kadınların mahrem yerleri (avrât)…” (en-Nûr 24/31) âyetidir. Kelime, âyetlere nisbetle hadislerde daha çok geçer ve genellikle terim anlamında kullanılır.

Vücutta örtülmesi emredilen yerler erkek ve kadına göre değiştiği gibi erkek ile kadının avret yerlerinin sınırları konusunda İslâm âlimleri arasında teferruatta bazı görüş ayrılıkları vardır.

Erkeğin avret yeri Hanefî, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelîler’in oluşturduğu cumhûru fukahâya göre göbekle diz kapağı arasıdır. Ancak Hanefîler diz kapağının da avret yerine dahil olduğunu ve bunun ihtiyat ve takvâya daha uygun olacağını kabul ederler. Bu konudaki görüş ayrılığına mesnet teşkil eden deliller daha çok hadislerdir. Çünkü âyet-i kerîmelerde avret yerinin sınırını açıkça belirleyen bir hüküm yoktur. Âyetlerde geçen sev’e (el-A‘râf 7/26) kelimesiyle “galiz avret” denilen tenâsül organları kastedilmekte ve örtülmeleri gereken diğer yerlerin sınırları konusunda etraflı bilgi verilmemektedir. Hadisler ise bu konuda daha açık hükümler getirmektedir. Hz. Peygamber bir hadisinde, “Müslüman erkeğin uyluğu (diz kapağı ile kalçası arası) avrettir” buyurmaktadır (Müsned, III, 478). Diğer bir hadiste de erkeğin örtülmesi farz, bakılması haram olan yerlerinin “göbeği ile diz kapağı arası” (Ebû Dâvûd, “Libâs”, 37; Dârekutnî, I, 230, 231) olduğu belirtilmiştir. Buna göre erkeğin göbeği ile diz kapağı arasında kalan yerleri açması haram olduğu gibi, eşi hariç diğer bütün erkek ve kadınların onun göbek ve diz kapağı arasına -zaruret olmaksızın- bakmaları da haram sayılmıştır. Bununla birlikte Hz. Peygamber’in uyluğu açık olarak oturduğuna, yanına girmek isteyenlere bu haliyle izin verdiğine, eteğini uyluğu görülecek şekilde yukarı çektiğine dair hadisler de rivayet edilmiştir (bk. Buhârî, “Ṣalât”, 12; Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 26; Beyhakī, II, 231; Şevkânî, II, 71). Zâhirîler ve bazı Ehl-i sünnet âlimleri bu rivayetlere dayanarak uyluğun avret sayılmayacağını söylemişlerdir (bk. İbn Kudâme, I, 578; Makdisî, I, 456; İbn Rüşd, Bidâyetü’l-müctehid, I, 99; Ebü’l-Velîd b. Rüşd, XVIII, 277; İbn Hazm, III, 210-213). Buhârî de Ṣaḥîḥ’inde (“Ṣalât”, 12) Resûlullah’ın uyluğunun açık olduğunu bildiren Enes hadisinin sened yönünden daha kuvvetli olduğunu, uyluğun avret sayıldığını bildiren Cerhed hadisinin ise dinî konularda ihtiyatlı davranma prensibine daha uygun düştüğünü kaydederek söz konusu rivayetleri uzlaştırma yoluna gitmiştir.

Kadının örtmesi gereken yerleri Hanefî, Mâlikî ve Şâfiîler’le Hanbelîler’deki hâkim görüşe göre elleriyle yüzü dışındaki bütün vücududur. Hanbelî mezhebindeki diğer görüşe göre el avret sayılırken Hanefî mezhebindeki bir görüşe göre ayak da örtülmesi gereken yerlerin dışında tutulmuştur. Mâlikîler erkek ve kadının avretini galiz ve hafif avret olarak ikiye ayırırlar. Onlara göre erkeğin galiz avreti tenâsül organları ile oturak yeridir. Bunun dışında kalan göbekle diz kapağı arasındaki diğer yerler hafif avrettir. Kadının göğsü, bunun hizasında bulunan sırt kısmı, kolları, boynu, başı ve dizden aşağısı hafif avrettir. Galiz avreti ise bunlar dışında kalan yerleridir. Mâlikîler’in bu şekildeki ayırımı, bu yerlere bakmaya olmasa bile namazda örtünme ile ilgili hükümlere tesir eder. Buna göre hafif avret sayılan yerleri açık olarak namaz kılan bir kimsenin namazı bâtıl olmaz, fakat bu davranışı mekruh sayılır. Diğer taraftan Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinde kadının namazda örtmesi gereken yerlere ayak da dahil edilirken Hanefî mezhebinde kadının ayağı açık olarak namaz kılması câiz görülmüştür. Bu görüş ayrılıklarının sebebi, “Onlar (kadınlar), kendiliğinden görünenler hariç, ziynetlerini göstermesinler” (en-Nûr 24/31) âyetindeki “kendiliğinden görünenler hariç” ifadesiyle ilgili farklı yorumlardır. Ancak Hz. Peygamber’in şu hadisi bu konudaki hükme açıklık getirmektedir: Hz. Âişe’nin rivayetine göre Esmâ bint Ebû Bekir, üzerinde ince bir elbise olduğu halde Resûlullah’ın huzuruna girdi. Resûlullah ondan yüzünü çevirdi ve şöyle buyurdu: “Ey Esmâ, kadın âdet yaşına ulaşınca şurası ve şurası müstesna artık onun -yabancılar tarafından- görülmesi doğru olmaz.” Hz. Peygamber bunu söylerken ellerini ve yüzünü işaret etti (Ebû Dâvûd, “Libâs”, 34). Bu hadis, kadının elleri ve yüzü dışındaki bütün vücudunun avret olduğunu ortaya koymaktadır.

Câriyenin avret yeri erkeğinki gibidir; ancak buna karnı, sırtı ve yan tarafları da dahildir. Zâhirîler’e göre ise câriye de bu konuda hür kadınlar gibidir.

“Avret yerini örtmek” anlamına gelen setr-i avret namazın şartlarından biridir. Kişi örtünme imkânı bulur da örtünmeden namaz kılarsa namazı sahih olmaz. Namazın bozulmasına sebep olan açık yerin miktarı konusunda âlimler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir (bk. SETR-i AVRET).

Gerek erkek gerekse kadının avret yerlerini örtmesinin farz ve başkalarının avret yerlerine bakmanın haram oluşu konusunda birçok âyet ve hadis vardır (bk. el-A‘râf 7/26; el-Ahzâb 33/13; en-Nûr 24/58; Müslim, “Ḥayż”, 74, 78; İbn Mâce, “Cenâʾiz”, 8; Ebû Dâvûd, “Cenâʾiz”, 32, “Ḥammâm”, 2, 3; Tirmizî, “Edeb”, 38, 39). İslâm hukukçularının çoğuna göre bu âyet ve hadisler, örtülmesi gereken yerleri örtmenin farz, açmanın ise haram olduğunu ifade etmektedir. Bununla beraber bu hükümlerin de bazı istisnaları vardır. “Zaruretler yasakları mubah kılar” (Mecelle, md. 21) kaidesine göre doğum, sünnet gibi olaylarda, ayrıca tedavi vb. maksatlarla bakılması zaruri olan yerlere ilgililerce bakılabilir (bk. TESETTÜR).

Karı ile kocanın birbirinin vücutlarına bakmaları konusunda herhangi bir sınırlama yoktur. “Onlar, eşleri ve câriyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten korurlar; doğrusu bunlar yerilemezler” (el-Mü’minûn 23/6) âyeti ile, “Eşinle sahip olduğun câriyeler dışında diğer insanlardan avretini gizle” (Tirmizî, “Edeb”, 22) hadisi bu konuda esas alınan şer‘î delillerdir.

Erkek, erkeğin avret yeri dışında kalan yerlerine, kadınlar da -erkeklerde olduğu gibi- birbirlerinin göbekle diz kapağı arası dışında kalan yerlerine bakabilirler. Banyo ve benzeri yerlerde yalnız başına kalındığı zamanlarda avret yerinin örtülmesi tavsiye edilmiştir. Bu konuda bir hadîs-i şerifte, “Allah hayâ edilmeye insanlardan daha lâyıktır” (Buhârî, “Ġusül”, 20; İbn Mâce, “Nikâḥ”, 28; Tirmizî, “Edeb”, 22, 39) buyurulmuştur.

Kadın oğlu, babası, dedesi, kardeşi, amcası, dayısı, kayınpederi ve damadı gibi kendisine nikâhı ebediyen haram olan mahremleri yanında, ziynet yeri sayılan saçını, başını, boynunu, gerdanını, dirsekten aşağı kollarını, ayaklarını ve bacaklarının diz kapağından aşağı kısmını açık bulundurabilir. Bakılması mubah olan bu yerlere sözü edilen mahremlerin dokunmaları da mubahtır.

BİBLİYOGRAFYA
Lisânü’l-ʿArab, “ʿavr” md.; Ezherî, Tehẕîbü’l-lüġa, “ʿavr” md.; Cevherî, eṣ-Ṣıḥâḥ, “ʿavr” md.; Müsned, III, 478; Buhârî, “Ġusül”, 20, “Ṣalât”, 12; Müslim, “Ḥayıż”, 74, 78, 341, Fezâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe, 26; İbn Mâce, “Cenâʾiz”, 8, “Nikâḥ”, 28; Ebû Dâvûd, “Cenâʾiz”, 32, “Libâs”, 34, 37, “Ḥammâm”, 2, 3; Tirmizî, “Edeb”, 22, 38, 39; Dârekutnî, es-Sünen, I, 230, 231; Beyhakī, es-Sünenü’l-kübrâ, II, 231; Cessâs, Aḥkâmü’l-Ḳurʾân, III, 30, 315; İbn Hazm, el-Muḥallâ, III, 210, 213, 218; Serahsî, el-Mebsût, X, 146-147, 149, 151-153, 156-157; Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, Aḥkâmü’l-Ḳurʾân, III, 1368-1369; VII, 182, 190; Kâsânî, Bedâʾiʿ, V, 119-120; İbn Rüşd, Bidâyetü’l-müctehid, Kahire, ts. (el-Mektebetü’t-Ticâriyyetü’l-kübrâ), I, 98 vd.; Ebü’l-Velîd b. Rüşd, el-Beyân ve’t-tahsîl, Beyrut 1986, XVIII, 277; İbn Kudâme, el-Muġnî, Riyad 1401/1981, I, 578, 601, 602, 604; İbn Kudâme el-Makdisî, eş-Şerḥu’l-kebîr (el-Muġnî içinde), I, 456; Kurtubî, Tefsîr, VII, 182, 190; İbn Kesîr, Tefsîr, III, 283; Şevkânî, Neylü’l-evṭâr, II, 71; Mecelle, md. 21; Cezîrî, el-Fıḳh ʿale’l-meẕâhibi’l-erbaʿa, Kahire, ts. (Dârü’l-Kitâbi’l-Arabî), I, 188-189; Zühaylî, el-Fıḳhü’l-İslâmî, I, 579-595; Seyyid Sâbık, Fıḳhü’s-sünne, Beyrut 1985, I, 125-127.

Mehmet ŞENER
***

Setr-i Avret ستر عورت

Sözlükte “örtmek” anlamındaki setr ile “vücudun gösterilmemesi gereken mahrem yerleri” mânasındaki avret kelimelerinden oluşan setr-i avret fıkıh terimi olarak namazda ve namaz dışında gereken yerlerin örtülmesini ifade eder. Setr ve avret kelimelerinin türevlerinin birlikte kullanımı hadislerde yaygın olup bu tabir belirtilen sözlük anlamı yanında mecazen “başkasının ayıbını veya hatasını görmezden gelme” mânasında da kullanılmış ve bu davranış ilâhî mükâfata lâyık davranışlardan sayılmıştır (Wensinck, el-Muʿcem, “str”, “ʿavr” md.leri).

“Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin” meâlindeki âyetin (el-A‘râf 7/31) Kâbe’yi avret yerleri açık halde tavaf eden Araplar hakkında nâzil olduğu ve bu âyetle tavaf ve namaz gibi ibadetlerin ifası sırasında öncelikle avret yerlerinin örtülmesinin emredildiği başta İbn Abbas olmak üzere birçok müfessir tarafından bildirilir (Taberî, VIII, 159-162). Hz. Peygamber, değişik vesilelerle erkek ve kadının avret sayılan ve örtülmesi gereken yerleri hakkında açıklamalar yapmıştır (bk. AVRET). Avretin namazda örtülmesinin gerekliliğini ifade eden deliller arasında, “Bulûğa ermiş kadının başörtüsüz kıldığı namaz kabul edilmez” meâlindeki hadis zikredilebilir (Tirmizî, “Ṣalât”, 160).

Namazda örtülmesi gereken yerlerle ilgili asgari ölçüler Hanefî mezhebinde erkek için göbek ile diz kapakları arası (göbek hariç, diz kapakları dahil), kadın için eller, ayaklar ve yüz hariç bütün vücut; Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinde erkek için göbekle diz kapakları arası (göbek ve diz kapakları hariç), kadın için eller ve yüz hariç (Ahmed b. Hanbel’den nakledilen bir rivayete göre yalnız yüz dışında) bütün vücut şeklinde belirlenmiştir. Mâlik’e göre erkeğin göbek ve diz kapağı arası avret olmakla beraber, mezhepte yapılan ve örtmede öncelik derecesini belirten avret-i mugalleza – avret-i muhaffefe ayırımına göre namazda örtülmesi zaruri olan yerler mugalleza olan kısım yani tenasül organları ve makattır. Kadının da eller ve yüz hariç bütün vücudu avret sayılmakla birlikte belirtilen ayırıma göre göğüs ve sırtın göğüs hizasına düşen bölümü, baş, boyun, kollar ve dizden aşağısı muhaffefe, bunların dışında kalan yerler mugallezadır. Mâlikî mezhebinde dinî bir hüküm şeklinde muhaffefe kısmı dahil olmak üzere avret yerlerinin örtülmesi farz olarak nitelendirilmekle beraber bir görüşe göre setr-i avret namazın farzlarından, diğer bir görüşe göre sünnetlerinden, tercih edilen görüşe göre ise şartlarından sayılmıştır. Dolayısıyla sünnet nitelemesi yapan yaklaşıma göre muhaffefe kısmının açık olması durumunda namaz bâtıl olmasa da genel anlamıyla örtme vecîbesi ihlâl edilmiş ve günah işlenmiş olur. Giyilen şeyin vücudun rengini göstermeyecek biçimde olması gerekir. Vücut hatlarını belli eden elbise ile kılınan namaz -mekruh olmakla birlikte- geçerlidir. Erkeğin ipekli elbise giymesi gibi dinen yasak kıyafetle kılınan namaz, Hanefî ve Şâfiî mezhebine göre tahrîmen mekruh ve Mâlikî mezhebine göre haram olmakla birlikte geçerlidir. Hanbelî mezhebine göre ise bu namaz geçersizdir.

Namaz kılarken avret mahallinin kişinin iradesi dışında âniden açılması halinde Hanefîler’e göre örtülmesi gereken organ dörtte bir miktarında açılmışsa ve bir rükün eda edebilecek (“sübhânellāhi’l-azîm” diyebilecek) kadar bir süre açık kalırsa namaz bozulur; kendi iradesiyle açılması halinde ise hemen bozulur. Şâfiî ve Hanbelîler’e göre hemen kapatılırsa ve açık kalan süre bakımından kusurlu sayılmazsa namazı bozulmaz. Mâlikîler’e göre avret yerlerinin mugalleza olan kısmı açılırsa namazı bozulur; muhaffefe olan kısmı açılırsa -mekruh olmakla beraber- namazı bozulmaz; vakti içinde (öğle ve ikindiyi güneşin sararmasına kadar, akşam ve yatsıyı gece boyunca, sabahı güneş doğuncaya kadar) yeniden kılması müstehaptır. Zaruret halinde olup avret yerlerini kısmen veya tamamen örtecek elbise bulamayan kişi namazını kılar ve bu namaz sahih olur. Hanefî ve Hanbelîler’e göre bu halde efdal olan namazın oturarak ve ima ile kılınmasıdır.

BİBLİYOGRAFYA
Lisânü’l-ʿArab, “str”, “ʿavr” md.leri; Taberî, Câmiʿu’l-beyân, VIII, 159-162; İbn Rüşd, Bidâyetü’l-müctehid, Kahire 1401/1981, I, 114; Muvaffakuddin İbn Kudâme, el-Muġnî (nşr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî – Abdülfettâh M. el-Hulv), Kahire 1412/1992, II, 283-289; Kurtubî, el-Câmiʿ, VII, 189-190; Şirbînî, Muġni’l-muḥtâc, I, 158; Muhammed b. Ahmed ed-Desûkī, Ḥâşiye ʿale’ş-Şerḥi’l-kebîr, Beyrut, ts. (Dârü’l-fikr), I, 212; Şevkânî, Neylü’l-evṭâr, II, 70-73; İbn Âbidîn, Reddü’l-muḥtâr (Kahire), I, 404-406, 408-410; İbrahim Kâfi Dönmez, “Namaz”, İslâm’da İnanç, İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi (ed. İbrahim Kâfi Dönmez), İstanbul 2006, III, 1512-1513.

Fatih Okumuş

Kaynak: Diyanet İslâm Ansiklopedisi

Buna da bakınız:

10 Madde ile Setr-i Avret

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Leyle-i Berat Hakkında (Âyet, Hadis, Risale-i Nur)

BERAT: Nişan, rütbe ve imtiyaz için verilen resmî belge, kurtuluş. Sitemizde Berat Gecesi ile İlgili yazılar …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Ben Örtünmeyle Emrolundum! – Erkeğin Tesettürü (Video ve Notlar)

Muhammed Emin Yıldırım Hoca bu sohbetinde, “Ben Örtünmeyle Emrolundum” başlığında, erkeğin tesettürünü anlatıyor. Erkeklerin tesettürü …

Kapat