Ana Sayfa / Yazarlar / Bağıra Bağıra gelen 15 Temmuz Darbesi

Bağıra Bağıra gelen 15 Temmuz Darbesi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

15 Temmuz 2016 FETÖ darbesi ile ilgili bilinmezler hala çoktur. Başlangıçta FETÖ ile birlikte hareket eden ve sonrasında halkın sokağa inmesi ile birlikte başarısız olacağını anlayıp geri vitese takarak darbecilikten sıyıran nice insan vardır. Bir de darbenin geleceği hakkında yazılar yazan benim gibi insanlar varken kılını dahi kıpırdatmayan üstelik önemli makamlarda hala oturan insanlara rastlıyoruz.

FETÖ’den ayrılıp darbe karşıtı imiş gibi görünen nice asker-sivil bürokrat birileri tarafından korunup kollanmış ve ne yazık ki hala etkili yerlerde görev yapmaktadırlar. Bunu darbe kronolojisine bakarak da kolaylıkla anlayabiliriz.

Örneğin halkımız tanklara göğsünü gerip mücadele ederken Genelkurmay Başkanı ve Ordu Komutanları ortada hiç yoktular. Ne zaman ki 1. Ordu Komutanı, Genelkurmay Başkanlığına atandı işte o zaman her biri tıpış tıpış darbecilerin yanından ayrılıp görev yaptıkları karargaha geri döndüler. Şimdi daha etkin ve üst rütbelerde görev yapıyorlar. Ha, bu arada ne yaptıklarını da söyleyeyim; şu anda darbeciler için “eşek” dedi diye gazetecilere ve televizyon kuruluşlarına dava açmakla meşguller.

Bu uyanıklar belli ki basın ve gazetecilerin kendi üzerlerine gelmemesi için devleti ve silahlı kuvvetleri arkasına alarak aklı sıra bazı olayların üzerlerini örtecekler. Fakat hiç şüphe etmeyiniz; 15 Temmuz 2016 darbesi ile ilgili olarak gizli kalmış bir çok husus bir gün mutlaka ortaya çıkacaktır. Çünkü hukuk devletinde; böylesine büyük ve binlerce insanın işe karıştığı suçların üzeri örtülemez.

Burada beni üzen bir başka husus daha var. O da şudur. Ben ve bazı gazeteciler darbenin yapılacağını aylarca önceden dile getirdiğimiz halde ne yazık ki ciddiye alınmadık. Zamanın Başbakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay Başkanlığı gerekli tedbirleri almadılar. Halbuki önlemler alınabilseydi 250 Vatandaşımızın şehit düştüğü ve binlerce insanımızın yaralandığı bu hain darbe teşebbüsü çok daha önceden etkisiz kılınabilirdi.

Bu konudaki yüzlerce yazımdan sadece birkaç tanesini dile getirmek istiyorum:

3 Şubat 2016 tarihinde o tarihlerde kayyuma devredilmiş Bugün Gazetesinde “Silahlı Kuvvetlerdeki Fetullahçı Yapılanma” başlığı ile bir makale yazarak FETÖ örgütünün ordu içindeki Kemalistlerle işbirliği yaparak bütün vatanperver ve dindar askerleri ordudan attığını yazmıştım. Darbe yapılacağını da makalemdeki şu sözlerle bitiriyordum; “Bunlar irticacı denilmesin diye her türlü gizliliği yapmaktan çekinmeyen, içki içen, tesettürlü hanımlarla evlenmeyen örgüt üyeleri fırsatını bulduğu anda darbe yapmaktan çekinmeyecek kadar haindir, alçaktır. PKK’nın terör eylemlerini destekleyen FETÖ, buradan nasıl darbe fırsatı yakalayacak bilemiyorum. Lakin ülkenin karışması için elinden geleni ardına koymayacağı açıktır. Bu nedenle FETÖ’nün eylemleri basite alınmamalı inlerine girilerek ülkemize, vatanımıza ve dindar insanlara verdiği zarar biran önce önlenmelidir. Bu işin şakaya gelir yanı yoktur, vesselam…”

Bu yazımı farklı şekillerde bir çok sivil toplum örgütünde ve internet sitelerinde de yayınladım. Bundan üç hafta sonra ise çok daha tesirli bir yazı yazıp yayınladım. Kamikaze Fetullahçı Darbe başlıklı yazımda beş ay öncesinden ABD’nin FETÖ’ye darbe yaptıracağını çok açık bir şekilde belirttiğim gibi sonucunu ve amacını da net bir şekilde gösteriyordum:

“Halkımızın bilmesi gereken çok önemli bir darbe planı var. Her ne kadar bu darbe başarısız kalmaya mahkum olsa da ülkemize vereceği zarar pek büyüktür. Bu yüzden –kamikaze- diyorum zira bir daha kolay kolay belimizi doğrultamayız. Zaten Amerikan kökenli darbelerin asıl amacı da budur. Onlar Fetullah’ın kara kaşlarını sevdikleri için değil, güçlü ve büyük bir Türkiye’yi istemedikleri için darbeleri desteklemektedirler…

Öncelikle FETÖ’nün darbe planını görelim. Bunun için 30 hatta 40 yıldır emek veriliyor. Bu maksatla öncelikle askeri okullara öğrenciler sokuldu. Özel hazırlanmış kurslarda bazen sorular da temin edilerek binlerce öğrenci askeri okula alındı. Bu öğrencilerin namaz kılması oruç tutması yasaktı. İçki içmeleri ve dindarlar aleyhinde konuşmaları isteniyordu.

Fetullah’ın arka bahçelerinde yani dershanelerde yetişen fakat asker olmak istemeyen gençler polis okullarına oraya da gitmek istemezler ise hukuk fakültelerine yönlendirildi. Amaç darbe yapıldığında devletin kontrol mekanizmasını elde tutmaktı. Bu sayede “tereyağından kıl çeker” gibi darbe yapmayı düşündüler.

Bu arada ordunun kaymak tabakasını yetiştiren askeri akademi soruları çalındı ve bu elemanlar “kurmay subay” olarak ordu saflarında görev yapmaya başladılar. Kurallara uymayanlar derhal darbe heyetince kovuluyorlardı. Örneğin eşleri başörtülü olan veya içki içmeyen subaylara kesinlikle tahammül edilemezdi. Hatta bunlardan bir kısmı benim sınıf arkadaşımdı ve içki içmekten alkolik olmuştu.

Bu darbe yapacak subayların önünü açmak için benim gibi dindar olan bütün subay ve astsubayları ordudan attılar. Kendileri gibi faşist olan generallere göre eşleri başörtülü olan subaylara itimat edilemezdi. Bunlar darbe yapılınca halktan taraf olabilirlerdi. Behemehâl ordudan atılmalıydı. Bu yüzden on binlerce asker gözünün yaşına bakılmadan ordudan atıldı… Şimdi sıra darbeye gelmişti. Fakat acele ettiler. 17-25 Aralık 2013 Operasyonlarını Siyonist güçler ve ABD istemişti ve beklemek istemiyordu. Fetullah, acele olmasına rağmen “okey” kararını verdi. Çünkü biliyordu ki darbe başarısız dahi olsa sayısı yüzü aşkın general ve amiral emri altındaydı. Bir o kadar yüksek rütbeli subayı kontrol edebilirdi.

17-25 Aralık Operasyonları başarısız kalınca “B Planını” devreye soktular. Fakat bu sefer işi daha fazla ciddiye alıyorlardı. Bir çok gazeteyi, solcular, Kürtçüleri herkesi emir altına aldılar. Hatta Fetullah’a karşı yıllarca karşı durmuş bir dindar gazeteyi de operasyon çekerek ele geçirdiler. Bu gazetenin başyazarına payeler vererek tv ve gazetelerde kendilerince yücelttiler. Yetmedi darbe ile her zaman işbirliği yapmış CHP içinde de operasyon yapıp zayıf bir kişiliği olan genel başkanlarının zafiyetlerinden istifade ederek bu partiyi büyük ölçüde ele geçirdiler. PKK’yı ellerinde bulundurduğu medya organları ile teşvik ederek terör olaylarında başarılı olması için gayret gösterdiler. Bu sayede darbe kılıfı da hazırdı…. Evet, Dündar’ın serbest bırakılması bu noktadan ele alındığında basit bir olay olmayıp Fetullahçı darbenin bir adımıdır…

Yazımın sonunda ise gerekli tedbirlerin alınması için hükümete adeta yalvarıyor önceki olaylardan ders çıkarılması gerektiğini söylüyordum: “Eğer Menderes’in Samet Kuşçu olayından ders çıkaramaması gibi bir zafiyet gösterilirse Rabbim başımıza gelecek felaketlerden hepimizi korusun. İnşallah Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu gerekli dersleri çıkararak olması muhtemel “Kamikaze Fetullahçı Darbeyi” önlerler. Bu işin şakası olmaz, vesselam…”

Yok be kardeşim! bu yazıların hiçbir etkisi olmadı. Hükümet başta olmak üzere herkes uyudu. Fakat ben bu ve benzeri yazılarımı tekrarlamaktan bıkmadım. Bir çok gazetede şu anda yazı yazdığım Yeni Akit’te devletimizi ve halkımızı uyarmak vazifesinden vazgeçmedim.

Benden başka yazarlar da FETÖ darbesine dikkat çekmişti.

Örneğin 27 mart 2016 tarihinde  Rasim Ozan Kütahyalı “F-16 pilotlarının bile en az yüzde 50’sinin Fethullahçı olduğuna dair çok sağlam raporlar var” diyerek uyarıda bulunuyordu. Bu yüzden Kütahyalı, 8 Nisan 2016 günü Genelkurmay askeri savcısı tarafından ifade vermeye çağrılmıştı.

Sonunda 15 Temmuz 2016 darbesi bağıra bağıra geldi. Ne gariptir ki biz bunları yazarken tedbir almakla görevli üst düzey bürokratlar hala görevlerinin başında oturuyorlar. Bazıları rütbe alarak terfi etmiş hatta Akar gibi Milli Savunma Bakanlığı koltuğuna oturmuş olanlar var.

Kaderin bir cilvesine bakın ki 17 yaşımdan itibaren Feto ile mücadele ettiğim halde 28 Şubat 1997’de beni fişleyenler “Feto’cu diye” Yüksek Askeri Şura Kararı ile ordudan attılar. Batı Çalışma Grubu adı altında yapılan fişlemelerin ne derece asılsız olduğu işte buradan bellidir. Fakat karanlık odalar benimle ilgili bir yazı gündeme gelse derhal “Fetoculuktan atılan Subay” diye önyargı meydana getiriyorlar. Daha yazımı okumadan “çamur at izi kalsın” diyerek iftiralarına hala devam ediyorlar.

Bir sonraki yazımda Silahlı Kuvvetler her 8-10 yılda bir neden darbe yapıyor? Ve motivasyonlarını nereden alıyorlar buna değinmeye çalışacağım, vesselam…

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
“Kültürel Irkçılık” Olarak İslamofobi – İslâm Karşıtlığı

Yazar: Prof. Dr. Özcan HIDIR İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Tarihî kökenleri olmakla …

Kapat