Ana Sayfa / RİSALE-İ NUR & BEDİÜZZAMAN / Bediüzzaman'ın Talebeleri / Bediüzzaman'ın Yakın Talebeleri / ‘Bağlar Gazeli’ni öyleyen Sungur da Alev Alev Yanıyordu / Gülay Atasoy

‘Bağlar Gazeli’ni öyleyen Sungur da Alev Alev Yanıyordu / Gülay Atasoy

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

‘Bağlar Gazeli’ni söyleyen Sungur da alev alev yanıyordu

Güz eteklerinden tutuştu.
Sarı bir alev parladı.
Yaz güzün solgun yüzüne acıyla baktı.
Ellerini bırakmamak için direndi.
Fakat gitmek zorundaydı.
Önce ağaçların yapraklarına tutundu.
Sonra yerdeki otlara.
Güz titriyor, titredikce yanıyordu.
Bağların yapraklarında alev alevdi.
“Bağlar Gazeli”ni söyleyen Sungur da alev alev yanıyordu.
Bu sevda yüzünden öğretmenlikten atılmış, maaşı kesilmiş, parasız pulsuz kalmış, saban başına geçip çift sürüyordu.
Tarlanın etrafında dönerken gözü gönlü kara sevdalısının etrafında dönüyordu.
Sabanı bırakıp anasına döndü:
“Ana içim yanıyor” dedi.
Anne şefkatle baktı oğlunun yüzüne. İçinin yangınlarını gözbebeklerinde okudu. Karasevdasının ateşini yüreğinin derinliklerinde hissetti. Ana yüreği dayanamadı .
”Git” dedi “Git”.
“Senin yerine çifti ben sürerim. Yapacağın işleri de yaparım git.”
İzni almıştı anasından gidecekti ama nasıl?
Bir tarafta sevdalısı Emine .
Diğer tarafta Üstadı.
İki aşk arasında kalmıştı.
Yüreğini iki sevda sarmıştı.
Birisi dünyaydı
Diğeri ukba
Biri faniydi
Öteki ebedi.
Tereddüt bile etmedi.
Yönünü ebedi sevgiliden tarafa çevirdi.
Peki, ama kendisi giderse sevdalısı çocuklarla ne yapardı?
Ne yerler ne içerlerdi?
Nasıl geçinirlerdi?
Tarla- çift- çubuk- bağ- bahçe ne olacaktı?
Bu kadar işe nasıl koşardı?
Gözleri ufka daldı.
Ötelere baktı.
Cennetin ebedi menzillerini taradı.
Yol dikenliydi.
Dikenler ayakları değil yürekleri de acıtıyordu.
Olsun acıtsındı.
Bu yolda kimler yürümemişti ki?
Kimlerin ayağı kanamamış, kimlerin yüreği yanmamıştı?
Cennet ucuz muydu?
Çile çekilmeden rahmet kazanılıyor muydu?
Adem (as) peygamberin dünya çilesini düşündü.
Yusuf (as) peygamberin kuyudaki halini tasavvur etti.
Yakub (as) peygamberin gözyaşlarını sildi.
Eyyüb (as) peygamberin yaralarını temizledi.
Yunus (as) peygamberin yanında Allah’a yakardı.
Musa’yla (as)denizde yürüdü
İbrahimle (as)ateşlere atıldı.
Şimdi her yerde bir ateş vardı.
İbrahimler, çoluk –çocuklarıyla birlikte cehennem ateşine atılıyordu.
Gitmeliydi.
Sevdasını gönlüne koyup gitmeliydi.
Yüreğinin kanayan yarasına tuz basıp gitmeliydi.
Eve gitti.
Sevdalısı kış hazırlığı derdindeydi. Bir taraftan çocuklara bakıyor, diğer taraftan sebze kurutup turşular yapıyor, kışın yakacak odunları hazırlıyordu.
Gün akşama doğru hızla koşuyor, karanlığın saçlarından tutup çekiştiriyordu. Sessizce vardı. Karşısında durdu sevdalısının ‘Ben’ dedi, ‘Ben gitmek istiyorum. İçim yanıyor. Buralarda duramıyorum.”
Sevdiği anladı her şeyi. Tebessüm etti. Tereddüt etmeden “Git” dedi “Git”. Sen hiç merak etme bizi. Ben çocuklara baktığım gibi, dikiş diker, sana da harçlık gönderirim.”
“Sizleri bu halde bırakıp giderken içime kara çalı dikeni girmiş de çekilirmiş gibi gidiyorum.” dedi.
Gözlerindeki hasret yaşlarıyla yüreğinin közünü söndürmeye çalıştı.
Yanan yüreğinin ateşini ağlayan eline aldı. Arkasına bebek yüzlü, cennet gözlü sevdalısını.
… ve iki aşk arasında yürüdü.
Akşamın alaca karanlığı her şeyi yutarken; (Mustafa) Sungur’un sülieti ötelerde çoktan kayboldu.
Genç kadının gözlerindeki yaşlar gözpınarlarında dondu.
Nefsani aşkını İlâhi aşkına hizmete gönderiyordu.
…ve dün sabır kahramanı, şefkat kahramanı, fedakar ve vefakâr Emine Sungur, onu ebediyete gönderdi.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Ramazan’dan Sonra

Ramazan’dan Sonra Fatma Bayram Bazı anları sonsuza kadar durdurmak istesek de zaman -iyi ki- bizi …

Önceki yazıyı okuyun:
Umuda Yürüyüş / Yunus MÜREBBİ

K Ü R S Ü Yunus MÜREBBİ UMUDA YÜRÜYÜŞ Bugün 3 Aralık… Dünya Engelliler Günü… …

Kapat