Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Seçme Yazılar / Batı Afrikalı Müslümanların Kurban Bayramı: Tabaski

Batı Afrikalı Müslümanların Kurban Bayramı: Tabaski

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

BATI AFRİKALI MÜSLÜMANLARIN KURBAN BAYRAMI: TABASKİ

Prof. Dr. Ahmet KAVAS

Dünya Müslümanları Ramazan ve Kurban isimli iki önemli bayram gününden ikincisini Îdü’l-Edhâ veya Îdü’lKebîr olarak isimlendirirken Türkler buna Kurban Bayramı, Batı Afrikalı Müslümanlar ise yaygın bir şekilde “Tabaski” demeyi tercih etmektedirler.

Tabaski kelimesinin etimolojisi konusunda farklı rivayetler bulunmaktadır. Geçmişte Bilâdüssudan olarak bilinen ve artık Sahraaltı, Afrika olarak ifade ettiğimiz geniş coğrafyanın özellikle batısında kalan kısmında İslâmiyetin ilk defa yayılmasına kıtanın kuzeyinde yaşayan Berberiler’in öncülük ettikleri tarihen sabittir.

Türkler İslâmiyet’i İranlılar’ın yaşadığı bölgelerde tanıyıp kabullenince oruç, peygamber, abdest gibi pek çok kelimeyi Farsça’dan almışlardı. Sahraaltı Afrika Müslümanları da benzer bir süreci Berberiler’den etkilenerek yaşadılar ve onlardan pek çok kelime kendi mahalli dillerine geçerek yaygınlaştı. Arapça namaz anlamındaki “es-salât” kelimesi çok az değişerek Berberice “tazallite”, oruç karşılığındaki “es-savm” kelimesi de yine Berberice’de “azum”, hac kelimesi “lhijj” ve mescit kelimesi ise “timzgida” şeklini alarak bu dildeki karşılığıyla değil de, Arapça’dan mahalli dile uyarlanmış oldu. Batı Afrika’da kurban bayramı anlamında kullanılan “tabaski” kelimesine gelince bu Berberice’deki “tafaska” şeklinde telaffuz edilen mahalli bir ifadedir. Batı Afrika toplumlarının yerel dillerinde ufak bir telaffuz farkıyla söylenişinden ibarettir. Berberice asıllı bu kelime ta+fas+ka kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluşan bileşik bir isim olup “ona ver” anlamındaki ta+fas ile “herhangi bir şey” anlamındaki “ka” kelimeleri bir araya getirilerek türetilmiştir. Yüce Yaradan’a “kendinden bir şey ver” gibi oldukça anlamlı bir samimiyeti dile getirmektedir.

Batı Afrika ülkelerinden Senegal, Gine, Mali, Fildişi Sahili, Benin, Burkina Faso, Togo, Nijer, Nijerya ve Kamerun’da tabaski dendiğinde sadece kurban bayramı anlaşılmaktadır. Gerçi bu kelimeyi yazdıktan sonra âdeta bilinmeyen bir kelime imiş gibi hemen açıklama yoluna gidilmesi oldukça yaygındır. Aslî anlamına gayet uygun bir ifadeyle “Îdü’l-Kebîr”, yani “Büyük Bayram” denmesi oldukça isabetli iken, hiç de doğru olmayan ve de daha yaygın bir şekilde “koyun bayramı” anlamında Fransızca söylenişi ile “fête de mouton” denilmesine ise hâlâ sıkça rastlanılmaktadır.

Ticarî hayatta büyük bir canlılığın yaşandığı kurban bayramı öncesinde Batı Afrika başkentlerinde hayvan pazarlarında binlerce canlı hayvan satışı yapılmaktadır. Normalde çok düşük olan hayvan fiyatları bayrama yaklaştıkça neredeyse iki katına çıkabilmektedir. Mesela bölgenin en fazla hayvan yetiştiren ülkelerinden olan Mali Cumhuriyeti’nde 100 avro ile 450 avro arasında değişen fiyatlarda kurbanlık küçükbaş hayvan satın alınabiliyor. Mali’de hayvan pazarlarının müşterilerini sadece Malililer değil aynı zamanda Senegalliler, Fildişi Sahilliler ve hatta Libya’dan gelenler oluşturuyor. Ancak çok yakınındaki Togo’da fazla kurbanlık hayvan piyasaya sürülemediği için fiyatlar Mali’dekinin iki katına çıkabiliyor. Önceden ucuza kurban alınması durumunda onu beslemek ve hırsızlar a karşı korumak için ayrıca gayret göstermek gerekiyor. Kurban satıcıları özellikle pazara getirdikleri hayvanları burnundan kuyruk bitimine kadar sabun kullanarak fırçayla bol su ile yıkayıp temizlemekte, böylece hayvanın pazarda alıcının gözüne temiz görünmesini sağlamaktadırlar.

Batı Afrika toplumlarında her cuma günü itina ile güzel elbiseler giymek bir âdet haline gelmiştir. İmkânı olan herkes mutlaka haftada bir gün özel kıyafet giymeye çalışmaktadır. Ramazan ve kurban gibi iki önemli bayram söz konusu olduğunda ise tüm Müslüman aileler bugünlerde her bir fert için yeni bir kıyafet alma telaşına düşmektedirler. Bu durum aslında zaten zor olan hayat şartlarını epeyce zorlasa da âdeta o toplumda yaşamanın bir göstergesi olarak algılanmaktadır.

Manevî coşkusu her zamankinden fazla olan bayram günleri Müslümanlar arasında paylaşmayı ve diğer inanç mensuplarına göre daha gururlu olmayı temsil etmektedir. Son yüzyıl içinde Afrika kıtasının tamamında yaşayan -özellikle Müslüman- toplumlar hayatlarından çok şeyler kaybettiler, bütün zenginlikleri farkında olsalar da olmasalar da sömürgeci devletlerin eline geçti. Ama paylaşma duygusunu hiç kaybetmediler. En fakir oldukları günlerinde bile etraflarını gözetmelerinde tabaski en büyük fırsatı temin eden günlere dönüşmektedir. Bir yıl boyunca hiç olmazsa bir gün et yedim demek isteyen insanlar bugünü sabırsızlıkla beklemektedirler. Kurbanların kesilmesiyle, etlerinin aynı gün içinde, geride hiçbir parçası kalmayacak şekilde tüketilmesine sadece Afrika Müslüman toplumlarında rastlandığı söylenebilir. Buna vesile olanların yaşadığı duygu hem yedireni hem de yiyeni o kadar memnun etmektedir ki bu âdeta bir coşkuya dönüşebilmektedir. “Güneş batar Afrika dansa başlar” atasözü bu insanların eğlenceye verdiği önemi ifade etmek için kullanılır. Bu zevk onları bayramda daha fazla heyecanlandırır ve tabaski bir ibadet olduğu kadar eğlenceye de vesile olur.

Son yıllarda ülkemizden Afrika ülkelerine kurban kesimi için yapılan seferlerin sayısının artması ve bunlara bağlı olarak kesilen kurbanların adedinin on binleri bulması, onların tabaski denilen kurban bayramlarında yeni paylaşım imkânlarına kavuşmalarına sebep olmaktadır.

Bu coğrafyada yaşayan insanların hayatlarında en heyecanlı günlerin geçmesine vesile olan bayram günleri aslında sadece kesilen kurbanların etlerinin yenilmesine değil, aynı zamanda insanların yeni kıyafetler giymelerine de vesile olmaktadır. Günümüzde Afrika’nın bazı bölgelerinde bedenlerinden başka bu dünyada sahip oldukları hiçbir şeyleri olmayan milyonlarca Müslüman var ve bu insanları kurbanla sevindirmek elbette ki çok güzel bir girişim ve hayır olacaktır. Aynı zamanda her bayramda kendilerine giyecek elbise temin etmek ise ayrı bir sevinç ve mutluluk kaynağıdır. Böylelikle bu anlamlı ve güzel gündeki eğlencelerden zevk alabilecek hale gelmeleri mümkün olur. Birilerinin çok bulup yemekten hasta olduğu, başkalarının ise hiçbir şey bulamamaktan yorgun ve çaresiz kaldığı hayatlar dünyamızda maalesef aynı anda yaşanmaktadır.

İlim dünyası bugünün insanını her haliyle araştırıp onun dertlerine çare bulmak, gelecek nesillere bugünden güzel eserler miras bırakmakla meşgul olmak durumundadır. Asya’dan Avrupa’ya, özellikle Afrika’ya kadar iki milyara yakın Müslümanın hayatındaki bu en anlamlı günlerin kaç ilmî esere konu olduğu merak konusudur. Oysa ki yalnız Fransa’da son yirmi yılda sadece kurban bayramı ile ilgili La fête du mouton: Un sacrifice musulman dans l’espace urbain (Paris 1998) [Koyun bayramı: şehir ortamında Müslüman kurbanı], Sacrifices en Islam: Espaces et temps d’un rituel (1999) [İslam’da kurbanlar: bir ibadetin mekânları ve zamanları], La Tabaski au Sénégal: une fête musulmane en milieu urbain, (Paris 2009) [Sénegal’de Tabaski “Kurban Bayramı”: Şehir ortamında Müslüman bayramı] gibi araştırmalar yayınlanmıştır. Her üç eser de Fransız İlmî Araştırmaları Merkezi tarafından Anne-Marie Brisbarre idaresindeki araştırmacılar grubuna hazırlatılmıştır.

Din ve Hayat Dergisi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI

SAATLER VE MANZARALAR Yahya Kemal BEYATLI   Sütunların Dibinde Duâ Edenler Ayasofya’da, ikindiden sonra, yerle …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Hz. İbrahim’in Kurban Edilmesi İstenen Oğlu Meselesi

HZ. İBRAHİM’İN KURBAN EDİLMESİ İSTENİLEN OĞLU MESELESİ Prof. Dr. Özcan Hıdır Hz. İbrahim’in kurban etmek …

Kapat