Ana Sayfa / Yazarlar / Bayram ve Kurban / Himmet UÇ

Bayram ve Kurban / Himmet UÇ

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Himmet UÇ

Bayram ve Kurban

Bazı kelimeler vardır, okyanus gibidirler, ama çok insanlar bu okyanus olan kelimeleri bir bardak su gibi telakki ederler, böyle kelimeler fazla değil, kurban ve bayram iki okyanus olan kelime , biri atlas okyanusu biri hint okyanusu , kurban ve bayram aralarına istediğin kadar nokta koy, birbirine ulaşır veya ulaşmaz.Dinde kurban, kurban bayramı , kurbanlık, gibi birbirinden doğan bir kurban kelimesi ailesi var, kurban kelimesi mütearife olmuş anlamı ile burada görünür.

Rembrand’ın tablosu yukarıdaki resimde, “ gerilimin uç noktasını tasvir ederken sanatçının niyeti en canlı şekilde sergilemektir,izleyici olayın görgü tanığı kılınacak gördüklerini kendi yaşıyormuş gibi hissedecektir. Bunu yaparken Rembrand çok çarpıcı motifler kullanmaktan çekinmemiştir.Melek oğlunun boğazını kesmek üzere kolunu kaldırmış olan İbrahim’in bıçak tutan eline atılır. Acı ve dehşet içinde arkasına dönen yaşlı adamın biçağı elinden düşer. Oğlunun boğazına düşmesi beklenen bıçağın düşüşünü havadan gözleriz.(Michael Bockehmühl, Rembrand, 16)

Avrupalı ressamlar ne kadar harika sahneler tasarlamışlar, Allah kimsenin güzelliğini zayi etmez, o bilir o değerlendirir. Kurban deyince bu resim aklıma geliyor.

Kurban günlük hayatımızın bütün safhalarını ihtiva eden bir büyük azametli kelime, ezan sesi bir kurban et sadasıdır, cami anların , zaman birimlerinin her gün kurban edilme anlarıdır, mukaddes anlarıdır. Gece yarısı herkesin yattığı sessizliğin varlığın tek öznesi olduğu bir zamanda yastıktan kopup Allah’ın divanına sessisliğin sesi olarak durmak, “işte geldim Allah’ım sesin de sessizliğin de sahibi sensin, ben senin azametini gördüm şimdi o azameti anlatıyorum, seni övüyorum, koca alemi birlik içinde yöneten yönetim mantığını anıyorum, sesimi duy Allahım” Bu istekler birleşip insanı yarın kurtaracak kurbandır, kurban ettiğin anlarına göre sana karib olacak , kurban yakın olmaktır, namaz Allah’a en yakın olunan andır, en karib an secdedeki andır, en sıcak şekilde sevgiliye yakın olma anıdır, secde anı. Günde beş defa zamanını ona kurban eden işini, aşını, sohbetini kesen kurban kesmiş olmanın ötesinde biryakınlık elde eder. Hayyalel felah kes bütün fanilerden alakanı , bana gel, bana yakın ol, kurbu huzuruma müşerref ol, bana her gün yakın olmak için koşan en mutlu anlarını kurban eden sen bu kurban ettiğin anlarınbedelini sana yakın olarak sana iade edeceğim, başka şeyler de var ama , sadece sana yakın olmak yeterli bir ödüldür. Sevgilinin bağrına başını dayamak ne kadar mutluluk verici bir yakınlıktır.

Bir dava sahibinin davanın gerektirdiği fedakarlığı hiçbir şeyi bahane etmeden yapmak büyük karabettir, büyük yakınlıktır. “Benim eski talebelerim benin için canlarını tiksinmeden verirlerdi, ama yeni talebelerin ömürlerinı verir , ömürlerini kurban ederler. Ömrünü kurban eden kazanır, dava bir kurbanlık panayırıdır, her kes kurban ettiği anları zamanları ömrü, kadar Allah’a yakındır. Onun için şair ne güzel söylemiş.

Cümle alem yılda bir kez kurban keser iyd için

Ben senin her daim kurbanınam Allah’ım

Alvarlı ne güzel söylemiş

Kurban olayım ben sana ey kadiri kayyum

İsyanıma bakmaz bana ihsanlar edersin

Kurban ettiğim anlarıma bakınca koca bir yalancı olduğuma kanaat getiriyorum, azıcık kurban etsem dünyalar kadar şey istiyorum, o da bana “ ne verdin ki ne istiyorsun” diyebilir. Yarın herkes kurban ettiği anları , zamanları, ömrü, haşmeti azameti, heybeti kadar değer kazanacak. Bir kurbanlık koyun ile kurban olma eylemini bitirmek yok , o kadar pahalı o kadar da ucuz değil. Bütün hayatı bir kurban etme merasimi olarak görmek, onun verdiğini onun yoluna kurban etmek, hergün kurban ettiğin anlarını bir İbrahim sadakatinde ona vermek, arkandan cebrailin kurban etmene karşı neşesini meleğin getirdiği koçun neşesi gibi gör. Onun verdiğini ona vermek, bir şey istemeyi gereksiz kılar, ama o adil olduğu için onun verdiğini ona da versen o yeni artı şeyler veriyor.

Hac içinde bir kurban kesmek , asıl kurban haca giderek hayatının belli bir limitini bütün peygamberlerin macerayı uhrevilerinin kesiştiği o coğrafyayı görmek asıl kurban merasimi bu, kabenin holünde ne kadar peygamber mekanı var, aslında hacda bu mekanlar hakkında bilgi vererek insanları ürperti ve hayrete düşürmek haccı sıcak hale getirir. Lorana Lora bir harika söz söylemiş” her mekanın esansı var, bu Arjantinli ömrünü Bediüzzaman’a kurban etmiş, okyanus gibi duyguları olan bayan , vecide . Bir de Barla’da üstadın küçük odasında yatmak ister, sonra kendisine der ki “ ömründe bir kadın nefesinin girmediği odada bir hanımefendi olarak yatmak ayıptır Lora, sonra utandım yatmadım” Hiçbir ırki bağlılığı yok, ne kadar bağlanmış ona, Fırıncı Abi ona “ Üstad bize her milletten nurları tercüme eden insanlar gelecek “ dedi , ona nakleder , o da demek bizim geleceğimiz biliyordu demiş.

Abdullah Ağabey, Ceylan Abi’nin kendini Bediüzzaman’a vakfettiğini duyunca kurban edilmiş bir ömre hayran olur “ keşke ben de öyle yapsam diye kurban olmaya özenir” Üstad ona “ istersen sen de Urfa’ya git der, kurban edilecek bir ömrün bayramını Urfa’da yapar.Namaza koşmak kurbana koşmak dua etmek bayram, hayatımız bu hergün kurban her gün bayram.

Bütün sıkıntı ömrümüzü kurban edecek şekilde tanzim etmedeki sıkıntılar, büyük kavramların arkasına sığınıp her şeyin yapıldığına kani olmak. Bediüzzaman satmak diyor, bu bir başka şekilde kurban etmektir.İslamın beş şartı aslında bütün ibadetlerin şemsiyesi durumunda, ama şemsiyenin altı onlarla sınırlanmamış, kişinin yorum ve yaşama biçimine göre kavramlar ve sorumluluklar zenginlik kazanıyor, veya fakirleşiyor. Ömrünü boş dedikodularla , televizyon ekranları önünde sarfeden insanlar bir ömrü kurban etmiş oluyor, hiçbir getirisi olmayan bir kurban ediş,zamanı kurbanlık koyun sadakatında bir ideal uğruna sarfetmek asıl büyük kurban ediş bu. Allah asgari düzeyde bir sorumluluklar zinciri oluşturmuş, yılda bir kez hacca gitmek, günde yirmi dört saatin yirmidörtte birini vermek, ne kadar ucuz bir ebediyet kazanma. Camiide birkaç dakika içinde kılınan namaz sonrası ne kadar kolay ve ucuz diyorsun, ama etrafına bakıyorsun, ne kadar az insan, ona bile razı değiller.

Bediüzzaman hayatı bir resmi geçide benzetiyor, her an Allah’ın huzuruna kendini arzeden ve seçilmiş vaziyetlerde duran insan ve insanlar gurubu , hayatı bir bayram insanı bir resmi geçitte insana benzetiyor, hayatı ve içindekileri ömürleri ile sınırlı bir bayram olarak yorumluyor. 17 söz bayram ve resmi geçit kavramlarının hiçbir yerde olmayan bir zenginlikte izah edildiği bir bahis, dini ve milli bayramların ikisini de içine alan bir boyutta izah edilmiş, resmi geçit milli bayramların, bayram ise Allah’ın huzurundan geçmek ve mutlu olmak üzerine inşa edilmiş. Onun için resmi geçitte olan Bediüzzaman ayak ayak üstüne atmadan hazer etmiş, çünkü resmi geçitte ve lamekan seyirlolcasında Allah varsa nasıl ayak ayak üstüne atsın.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
Kurban Bayramı Öncesi Manevi Hazırlık / Dr. Emine Gümüş Böke

Kurban Bayramı Öncesi Manevi Hazırlık Kurban bayramını iyi anlayabilmek için öncelikle ona yaklaşan günleri, Zilhicce …

Kapat