Bediüzzaman’ın Cumhuriyetçiliği

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin cumhuriyetten kastı nedir? 

(Demokratik) Cumhuriyet, yönetimin bir saltanat ailesinin tekelinde değil de halkın ve onun seçtiği meclis ve hükümetin elinde olması demektir .

Bediüzzaman Hazretleri’nin tarafdar olduğu cumhuriyet ise gerçekten uygulanan bir cumhuriyettir . Yoksa adı var kendi yok bir sistem değil . . .

Üstad, kendi zamanındaki uygulama hakkındaki fikirlerini mahkemelerde yargılanırken şöyle tarif etmiştir:

“Muarızlarımız olan zındıklar ve münafıklar;

1 – istibdad- ı mutlaka (tam bir baskı yönetimine)” cumhuriyet” namı vermekle,

2 – irtidad- ı mutlakı (dinden dönmeyi)

rejim altına almakla,

3 – sefahet – i mutlaka (haram helal tanımamaya) ” medeniyet” ismini vermekle,

4 – cebr – i keyfî – i küfrîye (küfürden kaynaklanan kanunsuz baskıya) “kanun” ismini takmakla

hem sizi iğfal, hem hükûmeti işgal, hem bizi perişan ederek,

hâkimiyet – i İslâmiyeye

ve millete

ve vatana

ecnebi hesabına

darbeler vuruyorlar.” (1944 – Denizli Mahkemesi, Şualar)

Bediüzzaman Hazretleri asıl manasıyla cumhuriyete tarafdardır . Eskişehir Mahkemesi’nde söylediği ve sizin de yukarıya kısmen aldığınız ifadelerinin tamamı şöyledir :

“(1935 – Eskişehir Mahkemesi’nde) Orada benden sordular ki : Cumhuriyet hakkında fikrin nedir? Ben de dedim:

Yaşlı mahkeme reisinden başka daha siz dünyaya gelmeden , ben dindar bir cumhuriyetçi olduğumu elinizdeki tarihçe-i hayatım isbat eder.  Hülâsası şudur ki :

O zaman şimdiki gibi, hâlî bir türbe kubbesinde inzivada idim, bana çorba geliyordu. Ben de tanelerini karıncalara veriyordum, ekmeğimi onun suyu ile yerdim . Benden sordular, ben dedim:

Bu karınca ve arı milletleri cumhuriyetçidirler. Cumhuriyetperverliklerine hürmeten

taneleri karıncalara veriyorum.

Sonra dediler: Sen selef- i sâlihîne (bu fikrinle) muhalefet ediyorsun? Cevaben diyordum:

Hulefa – i Raşidîn (dört halife) hem halife hem reis – i cumhur (cumhurbaşkanı) idiler . Sıddık – ı Ekber ( Hz . Ebu Bekir ra.) Aşere – i Mübeşşere’ye (Cennetle müjdelenen on büyük sahabeye) ve Sahabe – i Kiram’a elbette reis – i cumhur hükmünde idi.

Fakat manasız isim ve resim değil, belki hakikat-ı adaleti ve hürriyet-i şer’iyeyi taşıyan mana-yı dindar cumhuriyetin reisleri idiler.” (Şualar)

Demek ki Hz. Üstadın tarafdar olduğu cumhuriyet :

1 – Yönetimin halkta ve onun temsilcilerinde olduğu,

2 – Adaleti hakiki olarak uygulayan,

3 – İslam’ın insana tanıdığı hürriyetleri temin eden,

4 – Dindarlık manası taşıyan

bir cumhuriyettir.

Cumhuriyetten ne anladığı hakkında Hz. Üstad’ın başka bazı mühim cümleleri de şunlardır:

“Cumhuriyet idaresinde kanun her şeyin fevkindedir ve onun hükmü câri olur.” (Emirdağ Lâhikası)

“Hürriyetin en geniş şekli cumhuriyettir.” (Tarihçe-i Hayat)

“Hürriyet-i ilmiye, cumhuriyet zamanında elbette kayıt altına alınamaz.” (Tarihçe-i Hayat)

Bediüzzaman, Cumhuriyet Bayramı ve Bayrak

Bir Hâtıra:

Bir Cumhuriyet Bayramı esnasında Bediüzzaman Said Nursi ve talebeleri Afyon hapishanesinde tutuluyorlardı.

Her zamanki gibi gizli cemiyetler kurmak gibi uyduruk bir suçlamayla yargılanıyorlardı.

Bediüzzaman, çok kötü şartlara sahip hapishanenin camları kırık büyük bir koğuşun dondurucu soğuğunda adeta ölüme terk edilmişti.

Bunlar yetmiyormuş gibi her fırsatta çeşitli tahrik yolları deneniyordu.

Günlerden 29 Ekim’di. Afyon Hapishanesi Müdürü Mehmet Kayıhan, Said Nursî’nin koğuşuna Türk bayrağı asar. Amacı bellidir: Onu ve talebelerini tahrik etmek.

Her zaman olduğu gibi Bediüzzaman ve talebelerini tanımayan, anlamayan veya anlamak istemeyen yöneticiler bayrak hadisesi ile suçlanacak müşahhas delil peşindeydi.

Halbuki, Bediüzzaman’ın hayatı o bayrağın temsil ettiği mana uğruna yapılmış fedakarlıklarla doluydu.

Birinci dünya savaşında Ruslara karşı gönüllü alay kumandanı olarak çarpışmış ve yaralanıp esir düşmüştü.

İstanbul’u işgal eden İngilizlere karşı ise kimsenin cesaret edemediği çıkışlarla halkı uyandırmıştı.

Bayrağı gören Bediüzzaman Said Nursi, el yazısıyla hapishane müdürü ve o günkü ülke yöneticilerine ders vererek şu notu gönderir.

“Müdür Bey size teşekkür ederim ki;

Kurtuluş Bayramının bayrağını benim koğuşuma taktırdınız. Hareket-i Milliyede İstanbul’da İngiliz ve Yunan aleyhindeki Hutuvat-ı Sitte eserimi tab ve neşrile belki bir fırka kadar hizmet ettiğimi Ankara bildi ki Mustafa Kemal şifre ile iki defa Ankara’ya taltif için istedi.

Hatta demişti: Bu Kahraman Hoca bize lazımdır .

Demek benim bu bayramda bu bayrağı takmak hakkımdır

Said Nursi”

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Manevî Hayata Hizmetleri

Üstad Said Nursi’nin Manevi Hayata hizmetleri   Bedîüzzaman Hazretleri hayatını ‘eski Said’ ve ‘yeni Said’ …

Önceki yazıyı okuyun:
Bazı Kafalar Kesilecektir Cumhuriyeti / Vehbi KARA

Bazı Kafalar Kesilecektir Cumhuriyeti İstanbul Üniversitesi, 27-28 Şubat 2016 tarihleri arasında “Dünyada ve Türkiye’de Darbe …

Kapat