Ana Sayfa / Yazarlar / Bediüzzaman o talebesini niçin çok ehemmiyetli makamından atmak arzu etmişti? / Ömer ÖZCAN

Bediüzzaman o talebesini niçin çok ehemmiyetli makamından atmak arzu etmişti? / Ömer ÖZCAN

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Ömer ÖZCAN

Bediüzzaman o talebesini çok ehemmiyetli makamından atmak arzu etmişti.Niçin?

O gün neler yaşanmıştı? Hz. Üstad bu çok sevdiği talebesi için neden böyle demişti?

Kendisi anlatıyor…

Bediüzzaman’ın çok önemli bir mektubunun yazılmasına vesile olan 1926 Safranbolu doğumlu Mustafa Oruç ağabeyimiz yedi sene önce bugün 11 Şubat 2009 tarihinde Karabük’te vefat etmiştir. Ağabeyimizi hasretle anıyor, Allah’tan rahmetler niyaz ediyoruz…

Said Nursi ile hayvanat bahçesini gezdikMustafa Oruç (Ramazanoğlu)

Dr. Mustafa Oruç, 1998 yılının 23 Temmuz’unda, yılın en sıcak bir gününde, Karabük’te, evinde kabul etti bizi. Kendisine muhtelif sorular sorduk, cevaplarını aldık. Yine de, yanından ayrılmadan önce ağabeyimize bir sorular listesi bıraktım, cevaplarını yazılı olarak adresime göndermesini istirham ettim. Bir müddet sonra bir mektup geldi, sorularımın cevabını yazılı olarak göndermek lûtfunda bulunmuştu.

Mustafa Oruç’un anlattığı ve yazılı olarak cevap verdiği hatıralarından kısa bir bölümünü arz ediyoruz…

ORUÇ MU, RAMAZANOĞLU MU?

İlk sorumuz, soyadının “Oruç mu, Ramazanoğlu mu?” olduğu… “Risalelerde adı geçen Mustafa Oruç benim. Baştan soyadı için Ramazanoğlu diye müracaat etmiştik. O zamanlar kabul edilmedi. Sonra serbest bırakıldı, biz de tashih ettirdik” diye cevap verdi. “Bir Mustafa Ramazanoğlu da Kahramanmaraş’ta var” dediğimde, “Maraş’taki Mustafa Ramazanoğlu da akrabamızdır!” dedi.


NUR’DAN KAZANDIĞI ÇOK EHEMMİYETLİ MAKAMINDAN ATMAK ARZUSU

Soru:Aşağıdaki mektupta bahsi geçen hadise nasıl oldu? Üstad’ımızın size hiddetiyle vermek istediği mesaj neydi? Üstad ‘hissikablelvuku ile…’ diyor. Bu hususta bildiğiniz nedir?”

Cevap: Önce mektubu okuyalım;

Hattâ bir hiss-i kabl-el vuku’ ile Mustafa Oruç kardeşimizin Risale-i Nur’un mesleğine muhalif olarak birisiyle mübahasesi aynı zamanda, belki aynı dakikada ona gayet hiddet ve şiddetle bir gücenmek kalbime geldi. Hattâ o Nur’dan kazandığı çok ehemmiyetli makamından atmak arzusu oldu, kalben müteessir oldum. Bu benim için bir Abdurrahman idi, neden böyle şiddetli hiddet ettim. Sonra bu bayramda yanıma geldi, Cenab-ı Hakk’a şükür ki, çok ehemmiyetli bir ders dinledi ve o büyük hatasını da anladı ve benim burada hiddetimin aynı dakikada hatasını itiraf etti. İnşâallah o keffaret oldu, tam temiz olarak kurtuldu.” (Emirdağ Lâhikası 273)

Ben İstanbul’da talebe iken, Konyalı Sabri Halıcı yanıma gelerek Salih Yeşil (Risale-i Nur’da Yeşil Salih diye de geçer) ile görüşmek istediğini söyledi. Her ikisinin de Erzurumlu olduğunu öğrendim. Beraberce Salih Yeşil’in Fatih’te bulunan evini ziyarete gittik. Bizi misafir odasında kabul buyurdular. Bu arada hizmetçisi kahve ikram etti. Hizmetçi biraz açık saçık olduğu için Sabri Halıcı tesettürü hatırlatan bir konuşma yaptı. Salih Bey de: ‘Hizmetçi, cariye hükmündedir, tesettüre lüzum yoktur’ dedi. Sonra iş Hz. Muaviye, Vehhabilik gibi meselelere de intikal edince münakaşa başladı. Bu münakaşayı aynı anda Üstad hissediyor ve o mektubu yayınlıyor. Üstad’ımız münakaşayı sevmezdi. Üstad tokadı bize atarak, üçüncü şahıslara esaslı bir ders veriyordu. (bkz. Sabri Halıcı)

Üstad, altıncı hissinin çok inkişaf ettiğinden, hatta günlük hadiselerin gece rüyasında gösterildiğinden bahsederdi. Bu ‘hissikablelvuku’ da böyle olsa gerektir… Üstad ‘tesadüf’ diye bir şey kabul etmezdi. Her şeyden bir mana çıkarırdı. ‘Tesadüf yok, tevafuk vardır’ derlerdi.

  

     

                             Halıcı  Sabri                                                                                       Şemseddin Yeşil


 Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor-1

Yazar : Ömer ÖZCAN

1950 yılında Milas’ta doğdu. Ortaokul ve lise eğitimini İzmir’de tamamladı. 1968 senesinde lise ikinci sınıfta iken Risale-i Nur’u tanıdı. 1969’da ‘Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’na (Bugünkü adıyla: Teknik Eğitim Fakültesi) kaydoldu… Ankara’da beş seneye yakın Bayram Yüksel Ağabeyin nezaretinde muhtelif Dersane-i Nûriyelerde kaldı. 1973 senesinde öğretmen olarak mezun oldu. 1973’den 1984’e kadar 11 sene Zonguldak’ta lise öğretmenliği yaptı. Sonra İzmir’e, mezun olduğu liseye öğretmen olarak atandı. 2000 senesinde aynı okuldan emekli oldu. Ömer Özcan evli ve iki kız babasıdır. Şimdi İzmir’de ikamet ediyor. Bütün mesaisini iman ve Kur’an hizmetlerine ayırmaya çalışmaktadır.
Ömer Özcan’ın Bediüzzaman Said Nursi ve talebeleri hakkında hatırı sayılır bir arşivi vardır. Kendisinde, Hz. Üstad’la görüşen veya görüşmeyen kadim ağabeylerden fotoğraf, ses, video veya yazılı olarak yaptığı kayıtlar mevcudtur. Ayrıca Risale-i Nur’un teksir veya matbaa olarak ilk baskılarının tamamına yakını Ömer Özcan’ın arşivinde bulunmaktadır. El yazılı orijinaller de vardır.
Ömer Özcan, Üstad Said Nursi Hazretleriyle hatıraları olan Ağabeylerle yaptığı röportajların bir kısmını kitaplaştırmıştır. “Risale-i Nur Hizmetkârları AĞABEYLER ANLATIYOR” adıyla seri olarak yayınlanmış sekiz kitabı bulunmaktadır. Yeni kitap hazırlıkları ve araştırma çalışmaları devam etmektedir.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
Şeyhülislam Reiszâde Mustafa Âşir Efendi

ÂŞİR EFENDİ Reiszâde Mustafa Âşir Efendi (ö. 1729-1804) Kurduğu kütüphane ile meşhur olan Osmanlı şeyhülislâmı. …

Kapat