Bediüzzaman (Rh.A.)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Bediüzzaman (Rh.A.)

Ey felaket ve helâket asrının adamı Üstadım.

-Ahir zamanın müceddidi olan Üstadım.

-Acele ettim kışta geldim; sizler cennet âsâ bir baharda geleceksiniz şimdi ekilen nur tohumları zemininizde çiçek açacaktır. diyen Üstadım.

-Daha hayatta iken “Benim mezarımın yerini birkaç kişiden başkası bilmeyecek.” diyen ve öyle olan Üstadım.

-Şark cephesinde Ruslarla kahramanca savaşan Üstadım.

-Rus Çarının dayısı karşısında ayağa kalkmayan Üstadım.

-Hurşit Paşa’ya karşı izzetli duruş sergileyen Üstadım.

-Mahkemenin berat kararının ardından “Zalimler için yaşasın cehennem.” diye haykıran Üstadım.

-Mahkemenin verdiği altı ay cezanın ardından “Bu ceza kız kaçırana ve at hırsızına verilir beni ya idam edin ya serbest bırakın.” diyerek kükreyen Üstadım.

-Mahkemeye 48 yamalı cübbe ile giden Üstadım.

-Münafıklar tarafından 21 defa zehirlenen Üstadım.

-Kendisini zehirleyenlere dahi beddua etmeyen Üstadım.

-Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduttur diyen Üstadım.

-Asrın Deccallerine karşı en büyük mücahedeyi yapan Üstadım.

-Unutmak ve korkuyu hayatında hiç tanımayan Üstadım.

-Cevşeni ehl-i sünnete kazandıran Üstadım.

-Nurlarıyla Anadolu’yu nurlandıran Üstadım.

-Nurlarıyla kalbleri aydınlatan Üstadım.

-Nurlarıyla ruhları yıkayan Üstadım.

-İmanıyla batılı yıkan Üstadım.

-İlmiyle bu asrı irşad eden Üstadım.

-Ümmetin çocuklarını kurtarmak için çoluk çocuk sahibi olmayan Üstadım.

-Ümmetin ahiretini kurtarmak için dünyasını feda eden Üstadım.

-İslamın ruhu için ruhunu feda etmeye hazır olan Üstadım.

-Şeriatın bir hakikatine bin ruhu olsa feda etmeye hazır olan Üstadım.

-Risale-i Nurları yazmakla bu asrın şüpheci insanlarına tevhidi ve iman hakikatlerini iki kere iki dört eder katiyetinde isbat eden Üstadım.

Alimler bir cihetten ikiye ayrılır. Dinde ve şeriatta söz sahibi olanlar ve söz sahibi olmayanlar. Dinde söz sahibi olanlar İslamı bir bütün olarak görebilen geniş nazarlı alimlerdir. İşte Bediüzzaman dinde söz sahibi olan alimlerindendi. Söz sahibi olmayanlar ancak okur, ezberler ve aktarır. Kuşun yavrusuna kay (kusmuk) vermesi gibi. Söz sahibi olanlar Hz. Ömer, Hz. Ali, Ebu Hanife ve Bediüzzaman gibi alimler. Onlar üretirler, içtihad ederler, dinin ruhuna aşinadırlar. Koyunun yavrusuna süt vermesi gibi ümmete ilim içirirler. Bediüzzaman’dan ilim şerbetini içen her bir talebe bir İslam fedaisi olur. Onun veraset-i nübüvvet iksiriyle aşılanan her bir talebe korkudan, endişeden, menfattan uzak Kur’an ve sünnete hizmet için sahabe mesleğini ve meşrebini ömürlerinin son demlerine kadar ve nefeslerinin sonuna kadar devam ettirirler. Eserleri yani Risale-i Nurlar ve eserinin eseri olan talebeleri bu asrı aydınlattılar ve insanların hidayetine vesile oldular. Onun iliminin etkisine ve gücüne yaşadığımız asır ve milyonlarca müslüman şahiddir.
Onun gayesi, insanların dünya ve ahiret hayatlarını kurtarmaktan ibaretti. “Başımdaki saçlarım adedince başım olsa, her gün biri kesilse, imana ve Kur’an’a feda olan bu baş, zındıkaya eğilmeyecektir.” demiştir. Tıpkı Hz. Peygamberin (s.a.v.): “Bir elime güneşi bir elime ayı verseniz ben bu davamdan vazgeçmem.” sözü gibi.
Birçok insanın tahammül edemeyeceği zulümler, tazyikler, hapisler, zehirlenmeler karşısında imanından gelen teslim ve tevekkül ile o kötü halleri kendi lehine çevirmiştir. 21 defa münafık memurlar tarafından zehirlendiği halde müsbet hareketten vazgeçmemiştir.
“Bizim vazifemiz müsbet harekettir, menfi hareket değildir. Rıza-yı İlahiyeye göre sırf hizmet-i imaniye yapmaktır. Bizler asayişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde her bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.” demiştir.
Kur’an hizmeti yolunda her türlü fedakarlığa katlanan bu büyük alim hizmetinin mahiyetini şöyle ifade eder:
Elde Kur’an gibi bir mu’cize-i baki varken,
Başka burhan aramak aklıma zaid görünür.
Elde Kur’an gibi bir burhan-ı hakikat varken,
Münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir?

(Abdullah ÖZTÜRK, Bir Şahıs Bir Olay)

Yazar : Abdullah ÖZTÜRK

1963 miladi ve 1383 hicri senesinde, Ankara’da dünyaya geldi.
Gazi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun oldu.
Memleketi Şeyh Ali Semerkandi Hazretlerinin yaşadığı ve medfun olduğu Şeyhler beldesidir.
Huccet, Hulasa, Fıkhul Kebir, Fıkhul Evsat, Fıkhul Asgar, Hıristiyanlara Mektuplar, Yol, Bir Şahıs Bir Olay, Cevher İnci Altın, Suristan, Kalbimin Aydınlığı 40 Hadis, isimli eserlerin yazarı, halen ilmi araştırmalarını devam ettirmektedir.

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Eski ve Yeni Said Dönemi Eserleri

Ortadoğu’daki İslam Âlimleri tarafından kitleleri sürükleyebilecek kudsi kuvvete ve ilmi dirayete sahip olan âlim anlamına …

Kapat