SAİD NURSÎ’NİN MESNEVÎ-İ NURİYE ESERİNDE İNSAN ALGISI
Yazar: Yrd. Doç. Dr. Mehmet GÖKTAŞ
Atatürk Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi
Özet ve Giriş bölümlerini verdiğimiz araştırmanın tamamını okumak için alttaki başlığı tıklayınız.
Bediüzzaman Said Nursî’nin Mesnevî-i Nuriye Eserinde İnsan Algısı
ÖZET
Said Nursî (1878-1960), son yüz yılın en çok dikkat çeken simalarındandır. Seksen yedi yıllık renkli hayatı romanlara ve filmlere konu olan Nursi, mücadelesi, mefkûresi, maruz kaldığı sıkıntılar neşrettiği eserler ve bu eserler etrafında teşekkül eden cemaatiyle devamlı toplum gündeminde olmuş bir kişidir. Mesnevî-i Nuriye, Nursi’nin ilk neşrettiği eserlerindendir ve Arapça olarak telif edilmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından da basımı yapılan bu eser, Nursi’nin daha sonraki dönemlerde Türkçe olarak neşrettiği ve Risale-i Nûr adını verdiği Külliyatı’nın özeti niteliğindedir. İşte biz bu çalışmamızda Said Nursî’nin Mesnevî-i Nuriye isimli eserinde insanın nasıl ve ne şekilde ele alındığına temas etmek istiyoruz.
1. GİRİŞ
İnsanın tanımı, evrendeki yeri, diğer canlılarla olan münasebeti birçok ilim tarafından çeşitli yönleriyle ele alınmaktadır. İnsanı toplum içinde sosyoloji, davranışları itibariyle psikoloji, sıhhat ve hastalıkları bakımından tıp gibi ilimler tetkik eder. (Taylan, 1991: 47)
İnsanı yalnız maddî yönünden tanıtan pozitif bilimin tanıttığı insan, yaşayan insandan çok kadavra insandır (Öztürk,1997: 57) İnsan âlemde ne zamandan beri, niçin vardır, hayatın bir manası var mıdır; varsa nedir, ruh beden münasebeti nedir, ölümden sonra da insanın bir devamlılığı var mıdır, gibi sorular felsefi antropolojinin problemleri arasındadır. (Taylan, 1991: 39) Bu yönüyle felsefenin insana bakışı çok daha ileri, çok daha bütüne götürücüdür. Ancak felsefe de insanı geçmişi-geleceği ile kavrama noktasında yetersiz kalıyor. (Öztürk, 1997: 58) Bunun sebebi felsefenin insandaki latifelerden, duyulardan, maziyle olan alakasından ve ebede uzanmış emellerden kaynaklanan esrarengiz yönü anlamakta yetersiz oluşudur.
İnsanı inceleyen disiplinlerin, birer yönünü ele alarak değerlendirdikleri insana, bunların tümünü dikkate alarak bakan tek kurum dindir. (Öztürk, 1997: 58) Çünkü insanı Allah yaratmıştır “And olsun ki insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne fısıldadığını biliriz, (çünkü) biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kâf, 16) ayetinin ifadesiyle insanı en iyi Allah bilmektedir.
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024