İddiacı, Said Nursi’nin “Kur’ân’ın şark ve garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşîsinden iktibas edilmiştir.” ifadelerini delil göstererek, Risalelerinin, Kur’an’ın geldiği yerden geldiğini ifade ettiğini iddia etmektedir.
İddiacı, ne yazık ki, sadeleştirme perdesi altında, Bediüzzaman Hazretlerinin sözlerini çarpıtmaktan ve iftira etmekten çekinmemiştir. Bu şekilde asıl niyetini bir kere daha ortaya koymuştur. İfadelerin orijinali şöyledir:
“Resâili’n-Nur dahi ne şarkın malûmatından, ulûmundan ve ne de garbın felsefe ve fünunundan gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nur değildir. Belki, semâvî olan Kur’ân’ın şark ve garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşîsinden iktibas edilmiştir.”(1)
İddiacının sadeleştirmesi ise şöyledir:
“Resaili’n-Nur da aynı şekilde, ne Doğu’nun kültüründen ve ilminden ne de Batı’nın felsefe ve fen bilimlerinden gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nurdur. Ama semavi olan Kur’an’ın, Doğu ve Batı’nın üzerinde olan Arş’taki yüksek yerinden alınmıştır.”
Hâlbuki, ifadelerin doğru açıklaması şudur:
“Risale-i Nur Kur’an’dan mülhemdir (Risalelerin ilham kaynağı Kur’an’dır). Kur’an ise hem şarkın hem garbın üstünde olan semavî bir makamı vardır. Her mümin buna inanır. Nasıl ki, arş bütün varlıkların üstünde bir mevkidedir, Kur’an’ın manevi arşı da diğer beşeri olan ilimlerin hepsinin üstündedir. İşte Risale-i Nur da Kur’an’ın bu mertebe-i arşisinden (yani, şarkın ve garbın fen ve felsefelerinin, bilgi ve ilimlerinin üstündeki Kur’an’ın arşından) ilham edilmiştir.”
Şimdi, Kur’an’ın “makam-ı muallâsı” manasındaki “Kur’an’ın mertebe-i arşiyesi” ifadesini, yukarıdaki gibi çarpıtmaktan daha çirkin bir iftira olabilir mi?)
Bediüzzaman Hazretlerinin, “İstihdam olunuyoruz” demesi, bütün yaptıkları güzel işleri Allah’a ait olduğunu ifade etmekten ibarettir. Üstad’ın bu ifadesi de -diğer ifadeleri gibi- tamamen Kur’an’dan mülhemdir. Kur’an diyor ki:
“Ey insan! Sana gelen her iyilik Allah’tandır. Başına gelen her fenalık ise nefsindendir. Ey Resulüm! Seni bütün insanlara elçi gönderdik. Allah’ın buna şahit olması yeter de artar!” (Nisa, 4/79).
İşte Bediüzzaman bu ayetin emrini yerine getirmek üzere, “Biz istihdam olunuyoruz” diyor. Yani: “Bizim Kur’an ve imana yaptığımız bu güzel hizmetler bizim kendi hünerimiz değil, Allah’ın bir lütfudur. Bizi bu konulara muvaffak eden odur.”
Kur’an’da Karun’un başarılarını kendi hüneri olarak göstermesi ayıplanırken, şöyle denilir:
“Karun ‘Ben bu servete ilmim ve becerim sayesinde kavuştum.’ dedi.” (Kasas, 28/78).
İşte Bediüzzaman Hazretleri Kur’an’ın bu gibi tehditlerinden korktuğu için, her şeyini Allah’a teslim etmiş, kendini “bir kuru üzüm çubuğu” olarak tanıtmıştır. Ballı ve şerbetli üzüm salkımları kuru çubuğun marifeti olmadığı, Allah’ın rahmeti olduğu gibi, Risalelerdeki marifet balları gibi olan bilgiler de benim değildir, Allah’ın inayet ve rahmetinin tezahürüdür demektedir.
Şu cümleleri de meselenin anlaşılmasına yardımcı olacaktır:
…İşte bunun gibi ben de sesim yetişse bütün küre-i arza bağırarak derim ki: Sözler güzeldirler, hakikattirler fakat benim değildirler, Kur’an-ı Kerîm’in hakaikinden telemmu etmiş şuâlardır.
وَ مَا مَدَحْتُ مُحَمَّدًا بِمَقَالَتٖى § وَ لٰكِنْ مَدَحْتُ مَقَالَتٖى بِمُحَمَّدٍ
düsturuyla derim ki:
وَ مَا مَدَحْتُ الْقُرْاٰنَ بِكَلِمَاتٖى § وَ لٰكِنْ مَدَحْتُ كَلِمَاتٖى بِالْقُرْاٰنِ
Yani “Kur’ân’ın hakaik-i i’câzını ben güzelleştiremedim, güzel gösteremedim. Belki Kur’ân’ın güzel hakikatleri benim tabiratlarımı da güzelleştirdi, ulvîleştirdi.”(2)
(1) bk. Şualar, Birinci Şua, Birinci Âyet.
(2) bk. Mektubat, Yirmi Sekizinci Mektup, Yedinci Risale.
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024