Ana Sayfa / Yazarlar / Bekleyin Gençler Biraz Daha Rahmet Yağsın Sel Yakındır / Vehbi KARA

Bekleyin Gençler Biraz Daha Rahmet Yağsın Sel Yakındır / Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Necip Fazıl bize şöyle demişti “Gençler, bugün mü, yarın mı, bilemem! Fakat Ayasofya açılacak. Türk’ün bu vatanda kalıp kalmayacağından şüphesi olanlar, Ayasofya’nın da açılıp açılmayacağından şüphe edebilirler. Ayasofya açılacak. Hem de öylesine açılacak ki, kaybedilen bütün manalar zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlayacak. Öylesine açılacak ki, bütün değer ölçülerini, tarih hükümlerini, dünyalar arası mahsup sırlarını, her iş ve her şey hakkındaki gerçek miyarları çerçeveleyici bir kitap gibi açılacak.

Allah tarafından mühürlenmiş kalplerin mühürlediği Ayasofya, onların aynı şekilde mühürlemeye yeltenip de hiçbir şey yapamadığı, günden güne kabaran akanını durduramadığı ve çığlaştığı günü dehşetle kolladığı mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbi gibi açılacak. Ayasofya’yı artık önüne geçilmez bu sel açacak. Bekleyin gençler… Biraz daha rahmet yağsın… Sel yakındır”.
Ne yazık ki henüz rahmetin bolca yağdığı, kalbimizin ferahla dolduğu günler gelmedi. Bu güne kadar seçim meydanlarında mangalda kül bırakmayan siyasetçiler bir türlü vaatlerini gerçekleştiremediler. Her gün yeni bir mazeret; seçim, referandum, CHP, AB, NATO, Rusya, ABD ve ne kadar karın ağrısı varsa, dile getirmekten bıkıp usanmadılar. Söylenen sözler verilen vaatler unutulup gitti.
Fakat biz bu onursuzluğu ve atalarımızın bize emanet ettiği Ayasofya’ya karşı işlenen cinayeti unutmadık, unutmayacağız da. Bana her gün “Sen Ak Parti’ye laf mı söylüyorsun? Cumhurbaşkanı Erdoğan’a nasıl itiraz edersin? diye tehdit mesajları geliyor. Bu zavallılar akıllarınca beni korkutacaklarını zannediyorlar. Şunu bilsinler ki değil Ak Parti, kim gelirse gelsin yüzlerine Namık Kemal gibi haykıracağım “Bütün felek cefasın toplasın gelsin dönersem namerdim, vatan yoluna bir azimetten…”

Necip Fazıl gibi tekrar tekrar söylüyorum ki: “Âlemde cüceleşmiş devlerin, eski rollerini takınmasından daha çirkin bir tablo yoktur. Bizi bu hale getiren, annemizin cennet kokulu başörtüsünü sarhoş kusmuğuna bez diye kullanan, milli kültürümüzü çöplüğe ve milli iktisadımızı kumarhaneye çeviren, zekâmızı maymunlaştıran ve kalbimizi kanserleştiren, tarihi 129 yıllık olan bir cereyanın kendi öz evimizde, yüzümüze kapadığı oda, ruh ve mukaddesat odamız… Ayasofya budur.” Bunu anlamayıp hala yılda 200 milyon bilet geliri kazandığını söylüyorlar. Ayasofya’da put yokmuş. Resimler ve haç işaretlerine; bunlar kendi lisanlarında ne diyorlar acaba?

O turistlerden aldığınız haram para sakın “devletin iki yakasının bir araya gelmemesine” neden olan şey olmasın? Bu nasıl bir manevi çöküş ki o kutsal emanet olan Ayasofya’yı üç beş milyona feda edebiliyorsunuz. Şehitlerin kanı, ceddimizin gayreti böyle vefasız evlatlar için miydi? ’Tuh o asrın gayretsiz adamlarına!’ denildiği zaman, yüzümüze gelen tükürükleri nasıl sileceksiniz.

“Ayasofya, muayyen bir idare ve zihniyetin getirdiği, ruhi, ahlaki, içtimai, iktisadi, idari, siyasi felaketler eliyle Batı dünyasına takdim edilen hediye kutusu üzerindeki fiyonglu kurdeledir. Topyekûn şahsiyetlerini düşmana teslim edici böyle hediyeleri veren milletler, hediyeyi alanlar nazarında hakir ve zelildir. Ayasofya’yı kapalı tutmak, Allah’a sövmeye, Kur’an’a tükürmeye, Türk tarihini kabire atmaya, Türk iffetini kirletmeye, Türk vatanını satmaya eşdeğer bir suçtur” diyor Necip Fazıl. Hem de 50 yıl önce…
Bunları yazdığım zaman beni hükümeti eleştirmekten dolayı tehdit edenler olduğu gibi takdir ve tebrik edenler de var. İşte bunların bir kısmını dile getireyim ki bu asrın sağır kulakları çınlasın:

“İşte budur, dost acı söyler bu yazıdaki tüm eleştirilere katılıyorum. AKP’ ye oy verdim ama artık sorguluyorum. Çünkü eylem yok, söylem var. Her defasında devletin başındakiler, milleti oyalayıp duruyor. Kaldı ki bir dahaki seçimlerde başka partilere oy vermeyi düşünecek kadar bu basiretsiz icraatsızlıklardan bunalmış vaziyetteyiz. Milletin en büyük eleştirisi de bu; devlet sadece konuşuyor icraat yok özellikle dış politikada. Artık nerdeyse B.O.P için çalışıldığını düşünmeye başladım. Bu durum AKP’yi bitirir, Tayyip Beyi de bitirir. Çünkü sabrımız kalmadı. Seçimlere kadar icraat görmezsek işler değişir.”

Diğer yorumları da yazayım belki halk ile arasına kalın duvarlar ören hükümetin aklı başına gelir:
“Dedemin tapulu ganimetine ne yapacağımızı sana soracak değiliz”

“Ayasofya’ yı ibadete açan Fatih gibi biriydi, Abi sen bunu şimdi ki siyasetçilerden nasıl beklersin, her şeyin bir kaderi vardır, daha fatihler gelmedi bu ülkeye, faizle, repoyla, tahville, borsayla uğraşanlar o kutsal mekanı açmaya memur edilmezler!”
“Açın; yıllardır iktidardasınız elinizi mi tutuyorlar?”

“Fatih Sultan Mehmet Han’ın bedduası var. İstanbul’un sembollerinden biri. Camii’ye çevrilmesi gereken tarihi ve önemli bir yapı. Topraklarında bulunan bu yapıyı, zamanında İngilizler’in dayatmasıyla müzeye çevirdin. Yabancılar için ne kadar önemli olduğunu anla. Yabancıları kızdırmamak için de bugün Camii’ye çeviremiyorsun. Üzgünüm ama belki de hiç çeviremeyeceğiz. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan’da ki mangal gibi yürek, ben de dahil olmak üzere hiçbirimiz de yok”.

“Belki 100 yıl için gizli bir anlaşma yapılarak Ayasofya müzeye çevrildi. Bu belki kısmı doğru ise 6 yıl sonra, 1923’te Ayasofya müze olmaktan kurtulacaktır. İki saf cemaat olacak mı, diye soranlara yazıklar olsun. Bu millet öncelikle Ayasofya’ya sonra Sultanahmet camisine akın edecektir. Caminin dolması değil, Fetih ve bağımsızlık sembolü olması önemlidir. Lozan’dan kalan gizli anlaşmaların bitmesi demektir. Fatih Sultan Mehmed Han, bedelini vererek Ayasofya’yı almış ve cami yapmıştır”.

“Fatih Sultan Mehmet’in tapulu malıdır. Çünkü o devirde fethedilen yerde yönetimin malı yönetime halkın malı halka geçerdi vakfedilirdi. Ayasofya’da kralın malıydı ve Fatih’e geçti. Fatih de bir daha kapanmamak adına ve kapatana beddua ederek vakfetti. Açmak sorun değil, kimin için açılacağı sorun. Adam cuma namazına bile gitmiyor ve açılmasın istiyor. Gayet normal”.

“Adnan Menderes açamamış, Özal açamamış, Erdoğan 15 yıl oldu açamamış, Demek ki bizi bunlar yönetmiyor aga”.

“Evet, Reisin Ayasofya konusunda pasifliğini anlamak mümkün değil. Bu kadar ehl-i dalalet birleşmiş, kendisini devirmeye çalıştıkları hengâmda neden açmaz anlamak mümkün değil! Bediüzzaman’ın dediği gibi “Halkçılarla ırkçılar birleşti seni devirmeyi çalışıyorlar âlem-i İslam namına endişe ediyorum” diyor rahmetli Menderes ‘e. Evet bizde endişe ediyoruz. Aç artık, kalksın üzerimizden Aziz Fatih’in bedduası; Reis!”

“Valla hocam sizi şimdi vatan haini ilan etmezler umarım aynı şeyleri biz söyleyip kardeşlerimizi uyarınca vatan haini oluyoruz da. Ayrıca her zaman dediğim gibi Ayasofya bir dayatmadır ve dayatmaya boyun eğmiş bir millet asla istiklalinden söz edemez vesselam”.

“Sizinle aynı fikirdeyim Vehbi Bey. Selamlar, sevgiler”.

“Yol yapımında asfaltın sağlam olması için ağırlık aracı gezdiriyor. Galiba üzerimizden böyle bir şey geçti ki kalkmak biraz zor oluyor”.

“Kesinlikle açılmalı. Kimin malını kimden sakınıyorsunuz öz be öz bizim malımızı kullanamıyoruz. Ha bu arada sultanlarımız aynı zamanda roma imparatoru idiler. İnanmayan istiklal caddesindeki Ortodoks kilisesinin girişi üzerindeki mermeri okusun”.

“Vehbi Kara’ya katılıyorum. İsabetli bir yazıdır. Erdoğan, Müslümanların önündeki engelleri kaldırıyor. Ayasofya’nın açılması belki ona, belki de ondan sonra gelene nasiptir, bilemeyiz. Bu hususta Erdoğan az icraat yapmadı. Ancak, zamanında camileri ahır yapan ve Müslüman olmayı yasaklayan CHP, Ayasofya’ya da çok direnir; hâlâ oldukça gücü var çünkü. İktidar olamaz, ama Atatürk’ü eleştirenin ocağına incir ağacı dikmeye devam eder. Unutmayalım CHP; İslam’ı ortadan kaldırmak için vardır”.

“Ayasofya açılmadan önce Ayasofya’da namaz kılacak şuurlu ihlaslı ve tahkiki iman ehli cemaatlerin olması, Ayasofya’nın açılması kadar önemlidir diye düşünüyorum”.

“Allah razı olsun. Yetkililere de Allah basiret ve cesaret ıhsan etsin. Allah hakkı söyleyen kalemine kuvvet versin”.
İşte bunlar Ayasofya ile ilgili olarak bana destek olan okuyucularımın sadece bir kısmının gönderdiği yazılar. İnşallah yöneticilerimiz halkın bu derinden gelen güçlü sesine kulak verir. Yazımıza Arif Nihat Asya’nın “Mahzun Ayasofya” isimli dokunaklı şiiriyle son verelim:

Ulu mabed, neye hicrana büründün böyle,
Fatih’in devrini bir nebzecik olsun söyle!
Beş vakit loşluğunda saf saftık,
Davetin vardı dün ezanlarda,
Seni ey mabedim utansınlar,
Kapayanlar da, açmayanlar da!

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Hüsnü Bayram Ağabey’den Ramazan Lahikası

Hüsnü Bayram Ağabey Ramazan Lahikası yayınladı  بِاسْمِهِ  ۞ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ اَلسَّلاَمُ …

Kapat