Ben insanım toprak adam
Havva anam Âdem atam
Lûtf’ile ilâhî ruhtan
Nefḣolunan* o can benim
Bir noktadan ḣalkolunan
Aslı suyla toprak olan
Muhabbet ile yoğrulan
Aşk odunda yanan benim
Hakk’a muhatap kılınan
Kulluğa lâyık bulunan
Secde ile emrolunan
Âdem benim insan benim
“Elest”* suâlini duyan
“Belâ” deyip ahit kılan
Söz verip ahdinden cayan
Tevbe ile yunan benim
Arz ile göğe sunulan
Yüklenmekten kaçınılan
“Emânet”e sahip çıkan
Yeryüzünde sultan benim
Damla iken ummân olan
Arza halife kılınan
Göz yaşıyla abdest alan
Arşa pervâz uran benim
Kâbil olup cana kıyan
Hâbil ile Hakk’a tapan
Nemrudlarla ateş yakan
Yahşî benim yaman benim
“İkra”ya* muhatap olan
Hakk’ın kelâmıdır Kur’ân
Hakk’tan alıp halka sunan
Meleklere rüçhân* benim
Muhammed’le (sav) yola çıkan
Muhabbetiyle kavrulan
Örümcekti bize kalkan
Mağarada kalan benim
Mukaddes Tuvâ’da Mûsâ (as)
Yed-i Beyzâ ile âsâ
Gök yüzüne çıkan İsâ (as)
Süleyman’la (as) uçan benim
Meryem’im İsâ annesi
Sandılar ki beni âsî
Böyle emreyledi Bârî
Kur’an’daki İmran benim
İbrahim’le (as) nâra giren
Mansûr olup dâra giden
Teslîm oldum yâra diyen
İsmâilce (as) kurban benim
Yunus’la (as) balık karnında
Yusuf (as) ile kuyularda
Nemrudların yangınında
Deryalara dalan benim
Ben Dâvud’um (as) demir döğen
Ferhat ile dağı delen
Sahib-i Sedd-i Zülkarneyn (as)
Zalimlere ferman benim
Uhud günü Hamza idim
Çanakkale’de Mehmed’im
Kanlı gömlektir kefenim
Hakk’a adanan can benim
Âlim olan zâlim olan
Mazlumlara arka çıkan
Zulmün karşısında kalkan
Yüreklerde vicdan benim
Uzanan ele yapışan
Her an nefs’ile savaşan
Bazen düşen bazen koşan
“Akabe”yi* aşan benim
Mecnûn olup dağa çıkan
Başını taşlara uran
Hak’tan àr edip ağlayan
İsyanından pişman benim
Melâike bile hayrân
Ruhun kanadıyla tayrân
Gönül bahçesinde seyrân
Gözlerden çağlayan benim
Ol Şems ü Mevlâna gibi
Yeri ev kılan Yesevî
Söyleyüben Yunusvârî
Aşk odunda püryân benim
Hazreti Pîr-i Türkistan
Ve Hazreti Pîr Şeyh Şâban
Soyunup cümle varlıktan
Hakk’a karşı üryan benim
Ahirde Bedîüzzaman
İman eri bir kahraman
Mehmed Feyzi aldı irfan
İnkârcıya bürhan benim
Refref’le “Sidre”ye* varan
Arzdan arşa köprü kuran
Beş vakit huzura duran
Ruha menzil mekân benim
Meleklerden dahî rüchân
Gâhî köle gâhî sultân
Bazen dergâh olur zindân
Zindanlarda Kenan* benim
Ben bir kulum abd-i fakir
Sarı siyah beyaz çakır
Nice diller ile şakır
Arap benim Alman benim
Kızıl elma Turan benim
Ben âdemim adım toprak
Bazen çamur bazen çorak
Dökülürüm yaprak yaprak
Sonbaharda hazan benim
Defterini yazan benim
Aşkla çileyle yoğrulan
Kül olup göğe savrulan
Kıyam eyleyip doğrulan
Arzdan arşa ağan benim
Rahmet olup yağan benim
Derûnî Rabbimiz Sübhan
O’dur kalplerdeki Sultan
Hem acıyan bağışlayan
Âsî cümle kuldan benim
Affet Rabbim Rahmân Sensin
Derûnî
*”Nefḣ’olunan”; Hicr Suresi 29. Ayetteki mana ile ilgilidir:
فَاِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ ف۪يهِ مِنْ رُوح۪ي فَقَعُوا لَهُ سَاجِد۪ينَ
Fe-iżâ sevveytuhu venefaḣtu fîhi min rûhî feka’û lehu sâcidîn(e)
“Ona (insana) şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim (nefaḣtü) zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın”
*”Elest”: Elestü bi Rabbiküm(Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)
“Belâ”: Evet, elbette Rabbimizsin.
*İkra: Oku.
*Rüçhan: Üstün.
*Akabe: Sarp yokuş. Beled Süresi:
11- Fakat o, sarp yokuşa atılmadı.
12- Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin?
13- O tutsak bir boynu çözmek(köle azat etmek) tir.
*”Sidre”: Sidre ağacı.
“Sidretü’l-müntehâ” terkibi “son noktada bulunan sidre (ağacı)” demektir. Terim olarak “Hz. Peygamber’in (sav) Mi‘rac gecesi yanında ilâhî sırlara mazhar olduğu ağaç veya makam” diye açıklanabilir. Kur’an’da bir yerde sidretü’l-müntehâ (en-Necm 53/14), bir yerde yalnız sidre (en-Necm 53/16) şeklinde geçer.
- Hayatın Kalbi - 8 Ekim 2023
- Gül Düşsün Yüreğine - 13 Ekim 2022
- Olmasaydın Ey Nebi… (sav) - 7 Ekim 2022
- Hayatin Kalbi - 6 Ekim 2022
- Sevgi Üzerine - 20 Eylül 2022
- Dinle Ey İnsan Oğlu! - 2 Ağustos 2022
- Mübârek Mekke - 17 Temmuz 2022
- Nurlu Medine - 4 Temmuz 2022
- Mübârek Mekke - 30 Haziran 2022
- Ümmet Seni Bekliyor - 6 Haziran 2022