Ana Sayfa / Yazarlar / “Benim Şefik’im İçmez!”

“Benim Şefik’im İçmez!”

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Muğla Milaslı Şefik isimli cinayet işlemiş bir mahkum, cezasını çekmek üzere Eskişehir cezaevinde yatmaktadır. Deyim yerinde ise tam bir külhanbeyidir. Tevafuka ve bahtiyarlığa bakınız ki, 1935 senesinde Bediüzzaman Said Nursi hazretleri ve Şefik’in Milaslı hemşehrisi Halil İbrahim de tutuklanarak ESKİŞEHİR hapishanesine gönderilirler.

Şefik Bey hapishanede bir vesileyle Üstad hazretleri ile tanışır, Cenab-ı Allah’ın lütuf ve keremiyle de, eski bitirim yaşantısını terk ederek hidayet yoluna girer.

Mahkumiyetini tamamlayan Şefik, Milas’a döndükten bir süre sonra çevresinin ve eski arkadaşlarının tesiriyle tekrar eski kötü ve günahkâr hayatına döner. O vakitler çok az sayıda olan Nur talebeleri ile irtibatı kesilir.

Aradan seneler geçer, Bediüzzaman hazretlerinin Emirdağ’da mecburi ikamette tutulduğu yıllarda, Şefik Bey’i de tanıyan Bodrumlu Mustafa Ertuğrul isimli Nur talebesi, Hazret-i Üstad’ı ziyaret etmek üzere Emirdağ’a giderken Milas’a uğrar. Milaslı Halil İbrahim (Çöllüoğlu) ve Mehmet İnce ile görüşür, Onların Üstad’a selamlarını vekaleten alır bu vesileyle Şefik’in olumsuz durumunu da öğrenmiş olur.

Mustafa Ertuğrul, Milas molasından sonra Emirdağ’a Said Nursi hazretlerinin ziyaretine varır. Kucaklaşma hal hatırdan sonra, Milaslı Halil İbrahim’in ve Mehmet İnce’nin selamını söyler. Üstad büyük bir memnuniyetle selamları alıp, bölgedeki Nur hizmetlerini sorup dinledikten sonra Şefik bey’i sorar.
Mustafa Ertuğrul çok zor durumda kalmıştır. Gerçeği Üstadına nasıl söyleyecektir. Ama yalan söylemesi de mümkün değildir. Koca mürşid, hapishane arkadaşı bir dostunu sormaktadır. Büyük bir utanç ve üzüntü içerisinde, Şefik bey’in eski günahkâr hayatına döndüğünü, içkiye başlamış olduğunu söyler.

Bu olumsuz cevabı alan Hazret-i Üstad birden ciddileşerek ve kaşlarını çatıp, “BENİM ŞEFİK’İM İÇMEZ!” diyerek misafirini susturur. Ve sözlerine şöyle devam eder;

Köyüne dönerken Milas’a uğra ve Şefik bey’i gör, O’na benim selamımı götür ve şöyle dediğimi söyle, “BENİM ŞEFİK’İM İÇMEZ!”

M. Ertuğrul vazifeyi almıştır ve Allah’ın izniyle emaneti yerine getirmelidir. Milas’a döner ve Şefik Bey’i bulur. Said Nursi hazretlerinin O’na selamını ve “Benim Şefik’im İçmez!” dediğini söyler.

Efeler diyarı EGE’nin o koca yiğidi Şefik bey aradan geçen uzun yıllara rağmen Hocasının selamı ve bu hüsn-ü zan, vefa, merhamet, muhabbet ve uhuvvet dolu sözünü duyunca, iliklerine kadar titreyerek ağlamaya başlar ve selamı getiren Mustafa Ertuğrul’a hitaben;
“Üstadım çok doğru söylemiş, evet O’nun Şefik’i içmez. Hocam, içmez diyorsa Şefik bundan sonra kat’iyyen içmez.” diyerek yeniden tövbe eder, hidayet yoluna girer ve hayatının sonuna kadar bir daha ağzına içki koymaz.

İşte büyük zatların, Peygamber varisi alimlerin, velilerin, aktapların, mücedditlerin, hakiki şeyhlerin irşad, hidayet, feyiz ve istikamete vesile olan kucaklayıcı, koruyucu, affedici, muhabbet ve sefkat dolu yaklaşımları, tavır ve tutumları. O’nların en büyük faziletlerinden olan VEFA duygularındaki derinlik ve yücelik.

Bütün ecdadımıza ve selef-i sâlihîne rahmet ve hayırlar ola. Cenab-ı Mevlam bizleri şefaatlerine mazhar eyleye, Vesselam. 

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
İslam Ülkeleri Arasında Savunma İşbirliği Neden İstenmiyor?

Altay Tanklarının üretimi engellemek için başta CHP olmak üzere Batı dünyası ile sıkı fıkı olan …

Kapat