Bazı topraklar vardır ki, bire on verir, bazıları bire kırk, bazıları da bire yediyüz veya daha fazlasını verir.
Toprağa/mekâna bu özellikleri veren Rabbimiz, bazı zaman dilimlerine de benzer özellikler vermiştir.
Nitekim Kadir Gecesi’nin bin aydan daha hayırlı olduğu ayetle sabittir. Cuma günü gibi bazı günlerin, Recep, Şaban, Ramazan gibi bazı ayların da fazileti hakkında ayet ve hadisler mevcuttur. Ayrıca gecenin bazı saatletinin fazilet ve bereketine dair ayet ve hadisler vardır.
Yine başta Kâbe/Mescid-i Haram olmak üzere bazı mescid ve mekânların (Arafat, Müzdelife, Mescid-i Nebi (sav), Mescid-i Aksa, Tuvâ Vadisi…) fazilet ve bereketlerine dair ayet ve hadisler mevcuttur. Bütün bunları burada yazmak uzun sürer; araştırıp öğrenmek lâzım.
Meselâ Mescid-i Haram’da kılınan bir rekât namaza yüzbin kat sevap veriyor Rabbimiz; bir tohuma yedi başak, her başağa yüz tane verdiği gibi (ayet).
Allah’ın rahmet, mağfiret ve bereketine hiç kimse had ve hesap koyamaz, ‘niçin veriyor’ diyemez; bazen de “bi ğayri hisâb/hesapsız” verir.
Cenab-ı Hak lûtuf, rahmet ve mağfiretiyle bazı zaman ve mekânları daha faziletli ve bereketli kılmış ki, kullarım, dünya hayatının sebep olduğu yiğunluk, yorgunluk ve gafletten sıyrılıp beni hatırlasın bana yönelsinler diye. Rabbimiz bizleri bağışlamak için vesileler yaratıyor; bayram havasında geçen böylesi gün ve gecelelerle kendisine yönelmemizi, rağbetimizin artmasını sağlıyor, bizi hayra, hasenâta teşvik ediyor.
Bu hali, enerjisi azalmış kalbî ve ruhî akülerimizin yeniden şarz olması şeklinde de anlayabiliriz bir bakıma.
Bize düşen şudur ki; bu vesilelerle yenilenen ve zenginleşen manevî hayatımızı ve enerjimizi muhafazaya ve yaşantımızın her anına yaymaya çalışmalıyız.
Büyüklerimizin dediği gibi; “her geceyi kadir” bilip değerlendirmeli, “her gördüğümüzü de Hızır” bilip saygı göstermeliyiz. “Böylelikle insan hakları da korunmuş olur” derdi Mehmet Feyzi Efendi’m.
Bir başka misal daha verip yazımı bitirmek istiyorum.
İhsan, bilindiği gibi, “Allah’ı görüyor gibi ibadet etmektir.” ‘Biz O’nu göremesek de, O bizi görüyor’ şuuruyla kulluk etmek. Böyle bir hâlet-i ruhiye ile yoğunlaşarak namaz kılmak ne güzeldir. Ancak daha da güzel olanı, bu “ihsan” halini hayatımızın her anında yaşayabilmektir. “Nerede ve ne zamanda olursam oluyum, Allah beni görüyor” şuuruyla yaşayan bir insanın kötülük yapması, ömrünü boş ve lüzumsuz işlerle heder etmesi mümkün müdür sizce?..
“Ve hüve meaküm eyne mâ küntüm Vallahü bimâ t’amelûne basîr”
“Nerede olursanız olun, O, sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür.” (Hadid Suresi,4)
Saygılarımla.
Şevket Özsoy
- Hayatın Kalbi - 8 Ekim 2023
- Gül Düşsün Yüreğine - 13 Ekim 2022
- Olmasaydın Ey Nebi… (sav) - 7 Ekim 2022
- Hayatin Kalbi - 6 Ekim 2022
- Sevgi Üzerine - 20 Eylül 2022
- Dinle Ey İnsan Oğlu! - 2 Ağustos 2022
- Mübârek Mekke - 17 Temmuz 2022
- Nurlu Medine - 4 Temmuz 2022
- Mübârek Mekke - 30 Haziran 2022
- Ümmet Seni Bekliyor - 6 Haziran 2022