Ana Sayfa / Yazarlar / Binlerce, yüz binlerce, milyonlarca evet! / M. Nuri BİNGÖL

Binlerce, yüz binlerce, milyonlarca evet! / M. Nuri BİNGÖL

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Milyonlarca Anadolu insanı; sabır çilesindedir. O ne büyük çile ki bin bir kuyruklu yalanla, bütün değerlerine iftira edildiği halde, susmak zorunda kaldığı bir çile; ancak 16 Nisan günü cevabını sandıkta vereceği kutsi bir çile!

“Ey Anadolu insanı, kendi değer ve iradene, kendinden, içinden, senden olana sahip çıkma fırtınasına yakalanırsın da o gün neler olur, dün neler olmuş, yarın neler olacak; bir düşünün.”

Zira kucak açacaktır; bizzat kendine, birbirine kenetlenmiş milyonlarca insanın gönül köprüsünü bağrına basacak; daha nice yerlerin gaspedilen hakkını doya doya teneffüs edecek, iradesine ve değerlerine ambargo koyan – koymaya çalışan güruhu- kimbilir kaçıncı defa müşahede edip…

“Kendi iradeni yaşayıp yaşatan insanlara –yahud misyona- sahip çıkmanın şerefini -sen Anadolu- kimbilir kaçıncı defa tadacak, mazlumun ahının nasıl aheste aheste alındığını bilmem kaçıncı defa göreceksin!”

Bizlerden tasdik bekleyen mesud “yeni hal”e yüz binlerce, milyonlarca “evet” yağacak. Çünkü alnı ak Anadolu’dur o. Horlanan, küçümsenen, adam yerine konulmayan, “% 90 bile alsalar muktedir olamazlar” sözü ile karşılanan, bidon kafalılar diye istihza edilen, “karnını kaşıyan adam ya da cahil oy çoğunluğu” diye alaya alınan Anadolu insanıdır.
“Analarla dolusun, babalarla ihata edilmişsin, reislerle –şahs-ı manevinin mümessilleri manasında- gömleğin birlikte kesilmiş. Hele yiğitler, hele mertler… Arif ve adil emirleri saymaya lüzum bile yok.”

Onun kara toprağında bile hayat var; “ak” olanı nelere yarar kimbilir? Semasında nur yağmuru hakimdir; hele “eyyam-ı mübarek”, ya da “leyl-i mübarek”lerde… Ufuklarında ezanların saltanatı var. Kur’an bülbüllerinin dillerinden süzülen manaları o zümrüt örtüsünü, güzelim dağlarını, sevimli bozkırlarını aydınlatır; haşin ve cahil ellerle kirletilmek istenen garazlara set olurlar.

“Sen Anadolu’sun. Senin isteklerine ve iradene her zaman evet. Çünkü bizimlesin; kalp hamulemizdeki hislerle bezelisin, onları yaşamaktasın.

Gönlümüzdeki sevgilerle müzeyyensin. Hülasa bizden uzuv gibisin. Sen davet edersin de reddedebilir miyiz? Bazen Anadolu’nun o köşesinde, bazen bu köşesindesin ama hep bizimlesin. Sualine yağacak ‘evet’ler bu yüzden bereketli, bu yüzden müberhen.”

Nur pınarı onun cömert zemininde boy attı, evlatlarının emeği ve “avnullah” ile dünümüze, bugünümüze, yarınımıza ışık tuttu, yol açtı, “dümdar” ve “pişdar” oldu.

Köy, kasaba, karye ve mezra yollarında durup “ellerinde yeşil soğanlı” olanlar, Zamanın Bedi’isini bekleyen, ona “Bediüzzaman Dede, Bediüzzaman Dede” diye el sallayan ve koşanlar Anadolu çocuklarıydı, belki de bugünün kimi talihli idarecilerinin baba ya da dedeleriydi! Eğer “Aralık ve 15 Temmuz kumpası” ile dondurulan nehri milleti arkasına alarak soluğuyla – yani bütün bir milletin dev gibi solumasıyla- eritmeyip yan gelip yatsaydı, acaba bu gün dimdik alınlarıyla istikbaldeki “bahar”a değil, “yaza, sayf”a hazırlanır halde mi olurlardı?

“Müdriksin; vazife şuuruyla hemhalsin. Hele kararlı tavrın.. dillere destan. Zulmün, haksızlığın hiçbir şart altında ilanihaye devam etmeyeceğine inanıyorsun (Hadis’ten müstahreç.).

Doğrusun; Rabb’in doğrularla ve sabırlılarla beraber olduğuna hep inandın. Merttin, sözünün eriydin; gönül kapılarını mazlumlara açmanın en büyük faziletlerden olduğuna kaniydin. Çünkü adildin, adaletli ve adaletçiydin, adalet ordusunun gönüllü bir neferiydin.”
***
“Te’sirat-ı hariciye”… Mefhumun lügat manası olabildiğince açık: “Dış tesirler”.

O devri şöyle bir hatırlayalım:
Dünya, bilhassa Avrupa, İslam Âlemi’ni felakete sürükleyip “bir ve bütün” iken boğazına geçiremediği hilafet sancağıyla yek-vücut olmuş İslam Ümmeti’ni hedef seçmiştir.

Osmanlı’nın bünyesinden ele geçirdiği -15 Temmuz darbeciler gibi- Avrupa muhibbi insanlara, “suret-i hak” maskesini geçirerek manen”tek dişi kalmış” canavar hükmündeki batı felsefesi lehinde telkinatta bulundurarak mesafe almaya çalışmışlardır.

Hülasa etmeye çalıştığımız 1900 yılları şartlarında, Osmanlı’yla beraber Hilafeti de kurtarmak için kafa çatlatan münevverlerin bir kısmı hakikaten dört başı mamur münevverdir. Ama 10-15 yıl sonraki gelişmelerin şehadetiyle, “Tesirat-t hariciye”den sarsılmışlar (Kastamonu Lahikası) ama çabuk toparlanarak “maksad-ı asli”lerine, yani eksenlerine oturmuşlardır. (Tarihçe-i Hayat)

“Telifinden otuzdört sene sonra, Münazarat namındaki esere baktım. Gördüm ki: Eski Said’in o zamandaki inkılabdan ve o muhitten ve te’sirat-ı hariciyeden neş’et eden bir halet-i ruhiye ile yazdığı bu eserlerinde…” (Kastamonu Lahikası, s,78) maksad-ı aslisi olan“iman kurtarma ve takviye etme” vazifesine bir hazırlık mevzubahis.
Zaten Hazret, “Demek ki bu hizmetimizle o mübarek zatlara zemin ihzar ediyoruz.” dememiş midir?

Yazar : Mehmet Nuri BİNGÖL

BİYOGRAFİ
1961’de Şanlıurfa/Birecik’te doğdu. İlkokul ve ortaokulu aynı ilçede okudu. 1982’de İstanbul Edebiyat Fakültesinden mezun oldu. Anadolu’nun çok yöresinde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı.
Yazgı, Köprü, Bizim Külliye dergilerinde hikâye, deneme ve makaleleri yer aldı. Gap Gündemi, Tasvir, Yeni Nesil gazetelerinde yazıları yayımlandı. Birecik yıllıklarına alınmış şiirleri, yaptığı derlemeleri ve değişik site ve kitaplara alınmış makale, mülakat ve köşe yazıları bulunuyor.
Kitaplaşan iki eseri ve tefrika romanları Mehmet Nuri EMİNLER mahlasıyla yayımlanmıştır. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğine devam ediyor. Birecik’te temsilciliği açıldığı ilk günden beri Eğitim-Bir-Sen üyesi. Dört kızı ve üç torunu bulunuyor. Şanlıurfa/ Birecik’te ikâmet ediyor.

Tarık Buğra ile yaptığı mülakatın iktibas edildiği eserler:
Politika Dışı (Tarık Buğra)
Tarık Buğra’yla Söyleşiler (Mehmet Tekin)

Hikâyelerinin İktibas Edildiği Eserler:
Kedinâme (M. Nuri Yardım, 2019)
Dergizan Yıllığı (Ramazan Seydaoğlu, 2020)

İktibas edilen mahalli derlemeleri:
Cumhuriyetin 50. Yılında Birecik Yıllığı
Cumhuriyetin 70. Yılında Birecik Yıllığı

Tefrika Romanları:
Yokuşta ( 1986)
Yokuşta Tırmanış-1 (1984)
Yokuşta Tırmanış- 2 (1988)
Kafkasya’da Sarp Ufuklar (1981)

Kitapları:
Sürgündeki Çeçenya (1. Baskı: 1996; 2. Baskı: 2000) Gençlik Yayınevi
Nur Üstad (Biyografi- Deneme; 2002) Erguvan Yayınevi
Siyahtan Turkuaza (15 Temmuz) [Hikâyeler] 2021. KDY yayıncılık
Ver Elini Türkmeneli [Gönül Sayhası-1] (Roman) 2021, KDY Yayıncılık
Azada Yürüyüş [Gönül Sayhası-2] (Roman), 2021, KDY Yayıncılık, "Bir Başka Çeşme" (2022- KDY- Öyküler)

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Horlamayı önleyen karışım

Horlamak, büyük küçük kadın erkek herkesin başına gelebilecek bir durum. Uykunuzu bölen horlama seslerinin çözümü …

Kapat