Ana Sayfa / Yazarlar / Bir Alternatif Roman Ayetü’l-Kübra

Bir Alternatif Roman Ayetü’l-Kübra

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Bir Alternatif Roman Ayet ül Kübra

Namık Kemal, İntibah ile çok sevdiği Victor Hugo vadisinde bir romantik roman yazdı. İntibah, bir hüsranla sonuçlanan bir kurgusu var, zaten romantik roman hüzünlü ve acı sonlara biter umumiyetle. Namık Kemal’den sonra Türk romanı Türk çocuğunun dünyaya ve dine bakış açısını yenileyecek şeyler yazmadı, günümüzde on kadar romancı romandaki bu yabancılaşmayı dini ve milli bir model kullanarak yenilik yaptılar. Nurdan Damla, Sepetçioğlu, Hekimoğlu İsmail, İskender Pala.

Müslüman Türk toplumunun çocukları hâlâ kitapçılarda bulunan ve seksüel oyalama olan pembe dizilerin kıskacında. Bediüzzaman bir büyük sentezci, bütün toplumların aksal gayesi olması gereken yaratılış Allah ve insan münasebetleri onun kaleminin esas maksadı. Eserlerinde kurmaca denilen yani roman türünün geleneksellik ile modernlik arasında örneklerini verdi. O modernist değildi ama modernizme mukabele olarak post modernistti. Küçük hikayeleri roman formunda genişletilse kainat insan ibadet münasebetleri olan kahramanları seçilmiş hikayelerdir. Hacimce küçüktürler ama kabiliyetli hayranlarına rastlası onların her biri bir büyük roman olur. Esselatü imadüddin namaz dinin direğidir, isimli hikayede her biri bir büyük bölüm olacak dramatik çekirdekler vardır. “Acaba yirmiüç saatini şu kısacık hayatı dünyeviyeye sarfeden adam bir saatini ahirete sarfetmese ne kadar zarar eder” işte bir romanın şahıslarla bölümü olacak bir cümle, daha neler. Namazın beş vakte ve güne mevsimlere ve hayata bölüştürülmesini anlatan Dokuzuncu Söz dramatik kültürü almış bir isan için bir büyük romandır. İkindi namazı ile güneşin zevale meyli arasında kurulan günlük tabiat  değişimleri ne kadar harika, hele kabirde namazın ışık olması yine o kadar harika. Manaları oymayı ve rasat etmeyi öğretmeden yasaklayan mantıktan kurmaca sanatkarı çıkmaz.

Mevlana hazretleri asırlar önce  hikayelerde hakikatleri anlatmış, ama Bediüzzaman ondan farklı olarak şahısların mekanların psikoloik derinliklerini vermiş,

Bediüzzaman Ayet ül Kübra’da otuz üç bölümlük bir postmodern roman yazmış, Türk edebiyatı da batı da İngiliz Fransız edebiyatı da roman deyince kadın erkek ilişkileri, yatak yorgan hikayelerinden çıkamadı, dünya romanının en büyük teması kadın erkek ilişkileri ve intihar. Bununla nasıl edebiyat yapılır. Ayet ül Kübra’da eserin kahramanı yazarı tarafından tanıtılır, “Kainattan Hâlikını soran bir seyyahın müşahedatıdır” Eser, nasıl roman kahramanı her bölümde farklı bir misyonda bulunur onlar toplanır romanı oluşturursa, Bediüzzaman Kastamonu’nun zulümkâr atmosferinde kırlarda dolaşarak bu büyük felsefi ve dini romanını yazar. Bediüzzaman Nevzat Köseoğlu’nun dediği gibi Türk milletinin imanını kurtarmak için çabaladı. Din ve milliyet dengesini kuran bir büyük adamdı Köseoğlu. Milliyetçiler kahramanlık hikayelerinden çıkıp da Bediüzzaman’a gelemediler, ama bu şahıs Bitlis’in ortamından dünya çapında kurmaca eserler meydana getirdi, dünyada okunuyor ve insanları Allah ile ve manalı kainat ile buluşturuyor. Peygamberler Paris’ten Londra’dan mı çıkacaktı, fakir ve kurak iklimlerden çıkardı, Alllah. Bize kalsaydı, nerden çıkarırdık, Paristen Londra’dan çıkanlar insanlığın hangi derdine derman olmuş. 

Ayet ül Kübra sanatın ve felsefenin en efsunlu kelimesi olan bakmak ve  görmek ve tefekkürden doğmuş. Şu giriş dramatik olarak anlatılsa tek başına bir romandır. Hz İbrahim gökyüzüne bakarak Allah’ı arar, sonra muakele ile Allah’ı bulur, bu, Bediüzzaman’ın eserinin çekirdek vakasıdır.

“Evet bu dünya memleketine ve misafirhanesine gelen her bir  misafir gözünü açıp baktıkça görür ki, gayet keremkârane bir  ziyafetgâh, gayet sanatkârane bir teşhirgâh, ve gayet haşmetkarane  bir ordugâh, ve talimgâh, ve gayet hayretkârane  ve şevk engizane bir seyrangâh ve temaşagâh ve gayet manidarane ve hikmetperverane bir matalaagâh olan bu güzel misafirhanenin sahibini ve bu kitab-ı kebirin müellifini ve bu muhteşem memleketin sultanını tanımak ve bilmek için şiddetle merak ederken en başta görlerin nur yaldızı ile yazılan güzel yüzü görünür. Bana bak aradığını sana bildireceğim, der.

Roman sanatı büyük oranda iç ve dış dialoglardan oluşur. Ayet ül Kübra’da kahramanın varlıklarla ister somut veister soyut konuşur izlenimlerini yazar, onlar hem konuşan hem de kendilerini fonksiyonel gösteren varlıklardır. Bütün ilimler astronomi coğrafya psikoloji, din felsefe kahraman bunları bilir ve ona göre konuşur.

Bediüzzaman’ı anlatamadık, çünkü onu anlatmak için çok şey bilmek gerekiyor, bakalım…

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Sizin Derdiniz Ne?

Hayata, olaylara, insanlara yanlış yerlerden, yanlış açılardan bakıyoruz bazen. Yanlış açıdan bakınca yanlış görüyor, yanlış …

Kapat