Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Röportaj & Mülâkat & Konuşmalar / Bir Biyografla Mülâkat: Necmettin Şahiner / Prof. Dr. Himmet UÇ

Bir Biyografla Mülâkat: Necmettin Şahiner / Prof. Dr. Himmet UÇ

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Bediüzzaman’ın biyografisine 1965’den beri çalışıyorum.

Bütün büyük araştırmacılar ilim adamları, muhaddisler hepsi merak sahibi. Edison da tavuğun nasıl yumurtladığını merak eder. Şahiner, tavuğun nasıl o yumurtayı ürettiğini merak eder. Tavuğun yumurta üzeinde duruşundan nasıl yumurtanın olduğunu düşündüm. Ve tavauğu rahatsız ettim, çubukla ayaklarına vurdum, sonra tavuk yumurtayı çıplak olarak yumurtladı, ama kabuksuz, elime aldım ve yandım.

On üç on dört yaşında, okuma ve araştırma merakım başladı, elimde ne kadar para varsa gazete alırdım, biri sağ cebimde biri yan cebimde, biri arka cebimde. Sonra Bediüzzaman’ı merak ettim.
“Bula bula bu adamı mı buldun” diye benimle alay ediyorlar. Hasan Basri Çantay’ı oku, falanı filanı oku söylüyorlar.

Nazım Gökçek çok asil bir insandı, sınıf arkadaşımdı, aynı yaştaydık ama herkes ona abi derdi. Bir gün Nazım abinin evine gittim. Said Nursi’nin hayatını merak ediyorum. “Bir kitap var mı” dedim “var” dedi. Eşref Edib’in kitabı elindeydi. Ondan daha hacimli bir şey bekledim “kitap var burda mevcut değil” dedi. Beni Mehmet Kaya ile bir marangoz dükkanına götürdü, 22 buçuk lira verdim Tarihçe biyografisini aldım. Sene 1961.

Lisede beyanname hazırladım ve bir hafta Antep’te dağıttım, duvarlara yapıştırdım. Beni sekiz saat falakaya yatırdılar, bir ay kadar yürüyemedim, su dökülmezse şişmezmiş, bana su döktüler, bir ay yürüyemedim. Suçum okula intikal etti, üç ay yazılı disiplin devam etti ediyor, lisede mescidi bastılar. Benim için üç yıl Antep civarında okuyamaz diye okuldan karar çıktı.

Babam çok takva bir adamdı, ama İnönü muhibbanı idi, ben de solun arkasında bir adamdım. Düalizme şaşırırdım, yani hem sol hem Bediüzzaman nasıl olur. Annem de salih bir kadındı. Resime meraklı idim, resimleri keser albüm yapardım. Sanatçı bir yaratılışım vardı. Onbeşe yakın şiirim vardı.

Bediüzzaman nereye gitmiş ise oraya gittim. Yüz yerden bir gitmediğim Beyrut kaldı, nereye gitmişse oraya gttim, en son Nahcivan’a gittim. Çulfa’ya Hoy’a gittim, İran’ın şehri, hoy tuz demek.
Avrupa’da Selanik’e çok gitmiş, o şehir hürriyetin merkezi İttihad Terakkinin de merkezi orda.

Viyana’ya gittim, ama gittiği kaldığı yeri bulamadım çok. Mehmet Akif in Hamid’in kaldıkları yeri buldum. 1918’de haziranda kalmış. Varşova’da kaldığı yeri buldum, perişan bir yerde kalmış, ihtilal yılları Polonya’nın alltını üstüne getirmişler, bu yüzden o zaman düzenli bir yer değil. Üç defa Leningrad Petersburg’a gittim, Dostoyevski’nin mezarını gezdim, Puşkin’in, Beyaz Geceler sahibinin, yerini gördüm. Puşkin’den düello kelimesini gördüm öyle zannediyorum.

Batum’a gittim.
Beni kurtaran Ali Ulvi Kurucu’nun önsüzü oldu, onu adeta ezberledim, o benim için bir dönüm noktası oldu. Ondan paragraflar okudu. Onunla yönümü tayim ettim, üç seneye yaklaşan Rus Esaretini yazacağım, Batum’a Tiflis’e gittim,Culfa, Tiflis, Tilovi, Kostroma nehrin dahilinde tarihte başşehirlik de yapmış, etrafı surlarla çevrili, hayvancılık ve dokumacılığın çok olduğu yer. On beş tane kaza ve nahiyesi var, Tatarlar ve Ruslar ahalisi.

Moskova’nın üç saat kuzeydoğusunda Kuzey Doğu’da Tilovi var. Altı ay Tiflis’te beş yerinde yaralı kalmış, Culfa’dan trenle Tiflise götürüyorlar, mart ayından ağıstosa kadar altı ay tedavi ediyorlar. Talat paşa emriyle tedavi ettiriyor. Osmanlı rüesa-yı devleti ona çok itibar etmiş, çünkü Rus ve Ermenilere karşı büyük fedakarlıklar göstermiş. Besim Ömer Paşa’ya, Talat Paşa emrediyor Talat Paşa. Bu kadar kahraman, toprağımızı kurtarmış, Rus’u Bitlis’e sokmamış bunu tedavi ettirin diye emir vermiş. Almanlara tedavi masrafı için mark göndermişler.

Üstad Tiifls’te yirmi beş gün kalmış, Tiflis’ten Moskova’ya, oradan Telafiye, orda altı ay kalıyor. Bunları Asaf Dişçi anlattı bana, Erzurumlu. Fatih Camisi’nin karşısında diş muayenehanesi vardı.

Sonra Kostroma’ya getiriyorlar. Makamı hızıriyette bir zat. Hızır aleyhisselamla istediği zaman görüşüyor, 1918 Nisan başlarında Kostroma’dan tayyı zaman mekan ile bir anda Petersburg’a ulaşıyor Hızır ile beraber

Üç defa Üsküb’e gittim Yahya Kemal’in Üsküb’üne. Kosova sahrasında Manastırlı İsmail Hakkı. Sultan Reşat’la birlikte bulunuyor, Üsküp, orada üniversite açmak fikrini Sultan Reşat kabul ediyor. Bediüzzaman hep okuldan okumaktan yana. Gazeteleri okur Zübeyr Abi getirir. Tevfik ileri ile görüştüren Zübeyir Abi.

Erzurum üniversitesini okuyor ve seviniyor üstad, Erzurum Atatürk üniversitesi için “orası benim üniversitem”

Üstaddan Hoca Efendi diye çok bahseder. Isparta ve civarında hıcıfendi derler Bayar ise Hoca Efendi der, saygı duyar, alim olduğunu, ciddi adam olduğunu, büyük alim olduğunu vurgulardı, Mustafa Kemal ile görüşmelerine ön ayak olmuş, Celal Bayar. Bediüzzaman’ı kimse ile kıyaslamaz, Vahdeti’yi ayak takımı olarak nitelerdi. Bediüzzaman ona namazı hatırlatmış, namazın vazgeçilmezliğini tehir edilemeyeceğini anlatmış.
Tevfik İleri ve Celal Yardımcı ile görüşmesini Zübeyr Abi ayarlıyor. Onlara Adnan Menderes’e çok dua ettiğini söylüyor. Selam ve muhabbetlerini gönderiyor. “Ezan-ı Muhammedi’yi serbest ettiğiniz gibi , Ayasofya’yı da açın, Risale-i Nur’a serbestiyet getirin” der.  Başka talepleri yok. Vasfiye Hanım üç defa Üstadın dirseğini öpüyor.

Süleyman Demirel’le yirmi defa görüştüm, üstadı çok severdi. Takdir ederdi. Her evde risale yazılırdı diyor. Babam üstada hoca efendiye çok giderdi, Hoca Efendi babama tayinat verirdi, diyor. Üstadın kesesi onda idi. Hayatını Risale-i Nur’a verenlerin ekmeği bana ait derdi.

Üstad Osmanlı padişahlarına çok bağlı idi, en az on tane padişahları metheder sayar ve dua ederdi. Fatih’e gitmiş, Yavuz‘a gitmiş, Sultan aziz Sultan Hamid. Said Şamil’le her hafta görüşür yemek yerdim çok beraberdik, Üstad’a çok bağlı idi. Üstad sürgüne gönderilirken gemide Said Şamil ile tanrışır. Üçüncü Selim ile aynı zamanda Bediüzzaman gelseydi Osmanlı çökmezdi, der.

Üsadı Barlaya sürgün ederken Batum Trazbon, Rize, Said Şamil de Kafkasya’dan gemiyle İstanubul’a gidiyor, onu orda görüyor elini öpemediğine üzülüyor. Said Şamil üçüncü Selim ile Bediüzzaman aynı zamanda geleydi Osmanlı batmazdı. Bediüzzaman’ı yanlış anladı görüşselerdi Osmanlı çökmezdi.

Dünyanın büyük biyografi yazarlarından biri Henri Troyat, Hem Dostoyesvki’nin hem de Tolstoy’un hayatını yazmış, sanki birlikte yaşamış gibi. Zvayk ‘in Balzac biyografisi de öyle yirmi beş yıl çalışmış. Mithat Cemal’i Namık Kemal biyografisi de üç büyük cilt, işbankasındançıkmış. Bediüzzaman’ı seven çok ama unun için çalışan çok da yok.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri Günümüzün hayat hızı ve anlayış tarzının getirdiği şeyler İslam’ın evrensel …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Boşalan bir köy, direnen ihtiyarlar: “Daha Güzel Bir Hayat” (Video)

Kastamonu'nun Pınarbaşı ilçesi. Boşalan bir köy, direnen ihtiyarlar.

Kapat