Bir Bozgun Macerası

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Hicretin 5. (miladın 627.) yılında Kureyşliler, Gatafanlılar, Kurayza ve Nadîr yahudileri “müslümanlığın kökünü kazımak” üzere birleştiler. On iki bin kişilik kuvvetleriyle bir depdebe ve tantana içinde Medine’yi kuşattılar. Düşmanın hazırlığını öğrenen müslümanlar topu topu üç bin kişilik kuvvetleriyle Medine’nin etrafını hendekle çevirdiler. Hendek Gazvesi diye anılacak olan bu kuşatma bir ay sürdü. Zor durumda kalan müslümanlar çok bunaldı. Onların sabrını sınayan Cenâb-ı Mevlâ, bu imtihana son vermek isteyince, bir gece İslâm düşmanlarının üzerine soğuk bir rüzgâr gönderdi.

O șiddetli rüzgâr toprağı müşriklerin yüzüne kamçı gibi savurdu, çadırlarını söktü, yaktıkları ateşleri söndürdü, hayvanlarını birbirine kattı, korkunç bir manzara yaşattı. Hele meleklerin gür sesleriyle aldığı tekbirler kâfirleri dehşete düşürdü. “Muhammed sihir yaptı; çabuk toparlanın” diye bağrıştılar ve müthiş bir bozgunla kaçıp gittiler. Âlemlerin Rabbi bu savaşta o has kullarına nasıl yardım ettiğini şöyle anlatmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı da, biz onlara karşı bir rüzgâr ve görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah ne yaptığınızı çok iyi görmekteydi” (Ahzâb 33/9).

Allah’ın görülmeyen orduları her zaman vardır. Rablerinin izniyle mü’minlere yardıma hazırdır. Mü’minler Allah’a kul oldukları, O’na gönül verdikleri, O’nun yardımından ümit kesmedikleri takdirde, kâinâti elinde evirip çeviren o yüce kudret düzenbazların düzenini bozacak, mü’minleri hakir görenlerin burnunu sürtecektir.

En son okuduğumuz âyetin devamında, düşmanın muazzam gücü karşısında tereddüde düşenlerin mâneviyât
bozukluğundan söz edilmekte, bu hal “gözler yıldığı, yürekler gırtlağa geldiği ve siz Allah hakkında türlü türlü şeyler düşündüğünüz zaman” diye tasvir edilmekte, orada iman sahiplerinin imtihandan geçirildiği ve şiddetli bir sarsıntıya uğratıldıkları anlatılmakta, o zaman münafıklar ile imanı zayıf olanların “Meğer Allah ve Resûlü bize sadece kuru vaadlerde bulunmuşlar” dedikleri belirtilmektedir.

Hadislerden öğrendiğimize göre, Peygamber Efendimiz Hendek Savași sırasında İran’ın ve Bizans’ın müslümanlar tarafından fethedileceğini söyleyerek müslümanların mâneviyatını yükseltmek istemiş, fakat imanı sarsıntı geçirenler ʻYahu biz korkudan abdest bozmaya gidemiyoruz, o bize İran’ın ve Bizans’ın hazinelerini ele geçireceksiniz diyor’ gibi sözlerle tereddütlerini ortaya koymuşlardı. Sonunda ne oldu? Allah’ın ve Resûlullah’ın va’di gerçekleşti. Müslümanlar nice hasımlarını yendiler. Güç ve kudret sahibi oldular. İstemedikleri kadar dünya nimetine kavuştular.

Kaynak: Prof. Dr. Mehmet Yaşar Kandemir, Adı Güzel Kendi Güzel Muhammed

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Tövbenin İlk Adımı ve Aşamaları

Tevbenin ve Allah’a yönelmenin başlangıcı   Ebu Cafer Muhammed b. Musa ile aramızda şöyle bir …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Tahiyyat ve Teşehhüd

Namaz dinin direği ve kul ile Allah arasında yerlerini ve sınırlarını belirleyici bir ibadet olması …

Kapat