Ana Sayfa / Yazarlar / Bir Hızlı Dava Adamı Göçtü

Bir Hızlı Dava Adamı Göçtü

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Muammer Erdoğan, Erzurum nur fabrikasından mezun olmuş, boş durmak, koşturmaktan Vahdet Abi gibi zevk ve enerji alan bir insandı. kafasına koyduğu şeyi  gerçekleştirmek için engel  tanımaz, ezer geçer istediğini yapardı. Bediüzzaman Ankarada dört yüz talebem var, ben dört kişi ile çalışıyorum demiş. O o dört kişiden biriri. Birdi ama  karakterdi, kendi kanunları ile çalışır kimsenin uygulamasına karışmaz kendi bildiğini makul olmak şatıyla okurdu. Muammer Abi, ömür yetse yüz yaşında yine aynı hızla koşardı. Digergam bir insandı, kendi için değil memleket, millet, dava için yaşardı. Dava kelimesi onun dünyasının benzini idi,davanın ülkenin selametinin peşinde idi, tıpkı Vahdet Abi gibi hızlı araba sürer, her gittiği yere manevi bir yardım ünitesi kurmak için özel gayret sarfederdi. En sevmediği şey menfaat için kendini dünyanın alayişine kaptırmış insanlardı, onun değer felsefesi memleketi milleti ve davası idi. Dava dedin mi akan su durur, her türlü maniayı ilâhî bir hızla aşardı. Diyarbakır’da o tipi gibi iklimde o etrafına birçok insan topladı onları etrafınla topladı, onlara gayret ve hizmet aşkı aşıladı. Tenbellik, tenperestlik onun nefret ettiği şeylerdi. İnsanları davaya sadakatları ile ölçerdi.ideal bir adamdı, onun gibi çok insan yok kendi kabuğunu bile dolduramayan insanlarla birlikte yaşamak istemez, etrafındaki insanları da kendi gayretine ve hızına göre alıştırırdı. En hantal tipler onun yanında gayretli insanlara dönüşürdü.

Kainat bize koşuyor biz de koşmak zorundayız Muammer Abi gibi. Evet kainatın envaını hikmet dairesinde  insanın etrajına toplayıp bütün hacatına kemal-i intizam ve inayet ile koşturmak bilbedahe iki haletten birisidir. Ya kainatın her bir nevi kendi kendine insanı tanıyorona itaat ediyor, muavnetine koşuyor, bu ise yüz derece akıldan uzak olduğu gibi çok muhalatı intac ediyor. İnsan gibi bir âciz-i mutlakta en kuvvetli bir sultan-ı mutlakın kudreti bulunmak lazım geliyor. Veyahut bu kainatın perdesi arkasında bir Kadir-i Mutlak’ın ilmi ile bu muavenet oluyor. Demek kâinatın envaı insanı tanıyor değil, belki insanı bilen ve tanıyan, merhamet eden bir Zat’ı tanımasının bilmesinin delilleridir.
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Güneş ve Ay Tutulduğunda Namaz Kılmak (Risale-i Nur’dan)

İ'lem eyyühe'l-aziz! Bazı dualar icabete iktiran etmez diye iddiada bulunma. Çünkü dua bir ibadettir. İbadetin …

Kapat