Ana Sayfa / KASTAMONU / Kastamonu Yazıları / Bir Kırgız’ın Dilinden Kastamonu / Oruzgül Koychuman Kızı

Bir Kırgız’ın Dilinden Kastamonu / Oruzgül Koychuman Kızı

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Kastamonu Ne İdi

Kırgızçası: Kastamonu ınsandıktı, baktıluuluktu, tınçtıktı, birimdikti, dostuktu estetken şaar.

Türkçesi: (Kastamonu insanlıktı, mutluluktu, barıştı, beraberlikti, dostluktu (bunları) hatırlatan şehirdi.)

Kastamonu şehrinin güzelliğini anlamak için orda yaşayıp, havasından nefes alıp, bu güzel duygunu hissetmek lazım. Bu muhteşem şehri görmek bana da nasip olmuştu.

“Sen sevdasın Kastamonu”

Sen güzelsin Kastamonu

Sen mucizesin Kastamonu

Sen büyüksün Kastamonu

Sen kutsalsın Kastamonu

Ben Kastamonu’yu  memleketim gibi, büyüdüğüm köyüm gibi sevdim, her gün gece uyusam, sabah kalksam, Kastamonu havasına hasret olan, adını duydukça özlemim artan Kırgızstanlı biriyim. İster uzak olsun, ister yakın olsun, aklım ve dualarım seninledir Kastamonu. Ondan dolayı Kastamonu’daki dikkatimi çeken ve çok etkilendiğim şeyler hakkında bir az  bahsetmek istiyorum.

Türkiye deyince hemen aklıma Kastamonu geliyor. Neden? Çünkü özel bir havası, değişik bir durumu vardı. Bu XXI. asırda insanların çok önem verdiği, gün geçtikçe hava gibi, su gibi ihtiyacımız olan, kolay kolay her yerde, herkeste bulunmaz  şey insanlıktır. Kırgız yazarı Cengiz Aytmatov’un bir sözü var “İnsana en zoru her gün insan olmaktır” Evet…Kastamonu halkı bu konuda çok iyi bir örnek olabilir. Öğrenecek o kadar çok şey var ki bir kelime ile anlatamazsın. Kastamonu şehri  insancıl, misafirperver, iyimser, yardımsever, kibar, saygılı, kalbi temiz, güzel insanlara doludur. Ben hep böyle iyi insanlarla karşılaştım. Tanıyan da tanımayan da bize “Bir ihtiyacın varsa söyle, kapımız her zaman açıktır, utanma, çekinme” dediler. Bize  “oğlum, kızım” diye yakından davrandılar. “Biz bir Türk milletiyiz, biz kardeş ülkeyiz” dediler. Ne güzel söylediler. Ordayken hiç yabancılık çekmedim. İnsana öyle içten sıcak davranırsa kendini çok iyi rahat hissedersin. Ailemizden, memleketimizden  uzak olmamıza rağmen Kastamonu’daki o güzel, tekrarlanmaz günlerin bitmesini hiç istemedim. Hayatımdaki mutlu bir günlerimin bir parçasını orda geçirdim diyebilirim. Kastamonu insanların ömrüne ömür katan, insanlarıyla kaynaştıkça yaşasım gelen şehrdir. O zaman dedim ki; insanlık ölmemiş ve Kastamonu halkı bu sebepten bu şehrde yaşamayı hak etmiş. Bizim Kırgızstan ve Türkiye inanılmaz derecede yakınlıklarımız, benzerliklerimiz vardır. Mesela: dilimiz, dinimiz, yemek kültürümüz, âdetlerimiz, misafir ağırlama, insanlara davranışlarımız aslında aynıdır. Sınırlar bölündükçe, zaman geçtikçe bunlar değişmiş. Özellikle bu benzerlikleri eski Türk kitaplarını  okuduğumda, köydeki insanlarla sohbet ettiğimde fark ettim. Köy hayatımız da çok benziyor. Yazın yaylalara yerleşmemiz, kışın köylere ve ilçelere taşınmamız bir sürü işte sayısı.

Kastamonu’da 4 mevsim bir günde

Kastamonu’nun daha bir mutlaka söylemem gereken özelliği temiz havası, 4 mevsimde dört başka bir tabiatın doğal güzelliğidir, bazen bir günde 4 mevsimdi görüyoruz (Kastamonu’da merkezde güneş, köylerde yağmur, ilçelerde bulutlu, Ilgaz Dağı’nda kar oluyor). Kastamonu’ya yazın her şehrden gelen misafirlerin sayısı çoktur. Dinlemeye uygundur temiz hava, etraf yemyeşil sessizlik yani aradığın bir huzuru Kastamonu’dan bulabiliriz. Kastamonu havasının değişik olmasına rağmen, her gün yağmur kar demeden pırıl pırıl temizlik yapılıyor. Kastamonu tertemiz şehirdir. Başkalara örnek olabilir. Temizlik problemini yaşayan dünyada çok sayıda şehirler var. Gelen giden misafirler, yolcular,  yurt dışın’an gelen yabancılar buna çok dikkat ederler. Temizlikte emeği geçen herkese teşekkürler.

KASTAMONU Üniversitesi’nden bahsetmeden olmaz

Kastamonu Üniversitesiyle Kastamonu şehri bir bütünlüktür. Dünya gençlerin bir noktaya getirip, birleştiren üniversitedir. 2006 yılı Gazi Üniversitesinden ayrı Kastamonu Üniversitesi olarak açılmış. Bu kısa vakit içinde universite hızlıca gelişmektedir. Dünyanın dört köşesinden gelen ögrenciler, hocalar var. Bir kaç yurt dışındaki üniversitelerle anlaşmalar imzalanıyor. Öğrenciler için her şey ayarlanmış. Universite kampuslarının şehr dışında olması daha mantıklıdır, gürültüden uzak, sakin, sadece dikkatı derslere vereceksin. Kastamonu universitesini kazanan orda eğitimlerini sürdüren gençler çok şanslıdır. Kaliteli eğitim alacaklar. Yabancı ögrenciler için de özel sistemler vardır. Gelecekte dünya gençlerinin hayal ettiği bir universite olacaktır.

Küçük dediğimiz o Kastamonu’nun herkesi sığdırabilecek kocaman bir kalbi vardır kıymetini bilene…

Bazı arkadaşlar söylerler “Kastamonu küçük şehir, eğlenecek bir şey yok” derler. Ama biz gençler neye önem veriyoruz, gürültülü başı sonu olmayan, sahte, yalan dış görüntülere, iki günlük güzelliklere, sadece beş gün parlayan ışıklara takılıyoruz. Büyük 100 katlı aynadan yapılmış binalar iki senede güzelliği gider. KASTAMONU’DAKİ ağaçtan yapılan iki katlı o güzel evler asırlar geçse de kıymetlidir. Maalesef son zamanlarda Kastamonu’daki o özel ağaçtan yapılmış evler azalmaktadır. Herkes büyük şehrlerdeki kalabalıktan, gürültüden, kimsenin kimseye bakmayan, yardım elini uzatmayan davranışlarından yorulup, Kastamonu gibi şehrlere gelip yerleşiyorlar.  Gençler neye değer verip, vermeyeceğimizin farkında olmamız lazım. Kastamonulu olmaktan gurur duyun arkadaşlar. Ama benim için Kastamonu dünya  kadar büyüktür. Gelmek istediğim, özlediğim bir şehir varsa  o KASTAMONU’DUR.

Özgeçmiş

Koyçuman kızı Orozgül, 17 Mart 1993 Kırgızistan’ın Oş bölgesi doğumlu olup; ilk, orta ve lise eğitimini Kara-Kulca ilinde  2010 yılında tamamlayarak, Kırgız Milli Üniversitesinin Kırgız Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğini 2015 yılında bitirmiştir. 2014 yılında Kastamonu’da “Mevlana” programı ile bir dönem Türkçe ögretmenliği sınıfında ders almıştır. 2016 Eylül ayından itibaren Rusya’da Ekaterinburg şehrindeki Ural Devlet Üniversitesi’nde, Rus dili bölümünde yüksek lisans yapmaktadır. Türk dilini Kırgızistan’da TÖMER’den bir sene ders alıp öğrenmiştir.

Oruzgül Hanım der ki:

“Ben aslında Kastamonu’ya yüksek lisans yapmaya gelmiştim, belli bir sebeplerden dolayı kayıtlarımı yaptıramadım. Çok istemiştim, nasip olmadı. Sonra çalışmaya başladım, daha doğrusu gitmek istemedim. Çalışırken ben çok şeyi öğrendim.. Yavaş yavaş Türkçemi geliştirdim, kardeşim gibi kardeş buldum, dost buldum.”

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Seyyid Kurtşeyh Dede ve Devrekâni

SEYYİD KURTŞEYH DEDE VE DEVREKÂNİ Ülkemizin her köşesi tarih, kültür ve medeniyet barındırmakta. Tarihte önemli …

Önceki yazıyı okuyun:
6 bin sayfalık Risale-i Nur’u 17 defa elle yazmıştı / Ömer ÖZCAN

6 bin sayfalık Risale-i Nur’u 17 defa elle yazmıştı Teksir ve matbaanın yasak olduğu bir dönemde Risale-i Nur Kül­li­yatı’nı tam 17 ke­re yaz­mış, 40 se­ne...

Kapat