Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Ramazanlık / Bir Osmanlı Elçisinin Hâtıratından Pari̇s’te Ramazan

Bir Osmanlı Elçisinin Hâtıratından Pari̇s’te Ramazan

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Biz Paris’te dolaşırken Ramazan-ı Şerif çıkageldi. Gündüzleri oruç tuttuk, geceleri de cemaatle teravih namazı kıldık. Burada gün erken doğduğundan, beş buçuk saatte imsak oluyordu.

İbrahim Yasin KUŞ

Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi 17. yüzyılın sonlarına doğru doğmuş, 18. yüzyılı, “Lale Devri” diye isimlendirilen devirde ehemmiyetli vazifeler almış devlet adamlarımızdandır. Fransa’nın başkenti Paris’e giden elçimizdir. Yazdığı Sefâretnâme’si meşhurdur.

Burada anlattığı bir Ramazan hatırası nakledilmektedir. Ramazan ayında oruç tutan Çelebi Mehmed Efendi ve maiyetinin iftarlarını, yemek yeyişlerini, teravih namazlarını edâ edişlerini merak eden başta Fransız kadınları olmak üzere birçok Fransalının hâlet-i ruhiyelerinin 18. yüzyıldaki in’ikaslarını
şöyle anlatıyor:

Biz Paris’te dolaşırken Ramazan-ı Şerif çıkageldi. Gündüzleri oruç tuttuk, geceleri de cemaatle teravih namazı kıldık.

Burada gün erken doğduğundan, beş buçuk saatte imsak oluyordu. Müneccimler: “Yaz günlerinde iki ay kadar geceleri fecir az sürer.” dediler. Gerçi akşamları da şafak iki saat geç kayboluyordu, saat sekizi geçerken de güneş doğuyordu. Biz Ramazan’a başlayınca Mareşal yanımıza geldi, devlet büyüklerinin selâmlarını getirerek: “Hanımlarımız iftar saatinde yanınıza gelip, yemek yeyişinizi seyretmek istiyorlar. Çok yalvarıp rica ettiler, izniniz olursa hepimizi sevindirirsiniz, hatta belki Kral’ımız bile memnun olur.” dedi.

Yapılan bu ricaya karşı çaresiz bir durumda: Elimizden ne gelir, hoş geldiler, sefa geldiler.” dedik. Akşama yarım saat kala bir de me göreyim, altın ve ziynete batmış iki yüze yakın kadın konağımızı basıp, içeri girerek karşılıklı sandalyelere oturdular. Konağımız adeta kadınlar evine döndü. Dolup dolup taştı. Arkadan, iznimizi duyan başka kadınlar da gelmeye başladılar. Bir anda birkaç bin kadın arasında kalıverdik.

Konağımız böylece bir düğün evi halini
aldı. Binlerce kadının azap verici bakışları arasında güç belâ iftar açarak yemeğimizi yedik.

Daha sonra teravih namazını kıldık. Teravih kıldığımızı da ertesi gün duymuşlar, yine iftara yarım saat kala, iki bine yakın kadın kız konağımızı
bastılar. Her birinin ellerinde şekerleme ve çörekler vardı. İftarımızı açıp, yemeğimizi yedik. Muhterem misafirlerimiz bir türlü gitmek bilmiyorlar, gece ta saat üçe kadar yanımızda kalıp bizleri rahatsız ediyorlardı. Meğer teravih namazını kılmamızı bekliyorlarmış. Yapacak başka işimiz ve çaremiz kalmadı, mecburen kalktık abdest alıp teravih namazımızı kıldık.

İzin istemekte daha sonraki geceler de devam ettiler. Hemen her gece gelip iftar yapışımızı, yemek yeyişimizi ve teravih namazını kılışımızı seyretmek için yalvarmaya başladılar.

Biz de gece geç saatlere kadar oturup cemaatle ilâhi okuyor, tesbih çekiyor, sonra da kalkıp, Fransız kadınlarının hayran hayran bakışları arasında teravih namazını kılıyorduk.

Yirmisekiz Mehmed Çelebi Efendi, Fransa Sefâretnâmesi, Tercüman Yayınları, 1975

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Ramazan’dan Sonra

Ramazan’dan Sonra Fatma Bayram Bazı anları sonsuza kadar durdurmak istesek de zaman -iyi ki- bizi …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Ramazan Bereketi “Huzur Dersleri”

Pâdişahlara diz çöktüren huzur dersleri Ne Orta Asya'ya nam salmış Timur Hanlığı, ne şahlar ülkesi …

Kapat