Ana Sayfa / Yazarlar / Bir siyaset yazısı: Seyyiesiz hatasız hükümet olur mu? / Vehbi KARA

Bir siyaset yazısı: Seyyiesiz hatasız hükümet olur mu? / Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Vehbi KARA

Bir siyaset yazısı: Seyyiesiz hatasız hükümet olur mu?

Dini konular, yakın tarih ve denizcilik ile ilgili binden fazla yazım var. Biraz da güncel siyaset ile ilgili bir yazım olsun. İnternette yayınlanan bir yazıdan da istifade ederek 2015 Haziran’da yapılacak genel seçimle ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Bu güne kadar Kemalistler, etnik temelli ulusalcılar ile tüm marjinal sol çevreler ”F tipi ” dedikleri Gülen örgütünden nefret etmekte ve var güçleri ile o dönemlerde bilinen şekli ile Gülen Camiasına karşı mücadele etmekte idiler. Onlar, bu Camianın devlet içinde ki usulsüzlüklerine göz yumduğunu iddia ettikleri AK Hareket mensuplarını da, bu desteklerinden dolayı düşman bilmekteydiler.

Camiadan kendilerine yönelecek desteğin tek şartı, yeter ki onlar kutsalı olan Fetullah Gülen’e bir eleştiri getirmesinler, idi. Kemalist’ler ile marjinal sol çevreler genel anlamda “siyasal İslamcı” diye uydurdukları bir kesimle ciddi ideolojik sorunlar yaşanmakta idiler. Lakin kendileri ve devlet için en büyük tehlike her daim ”F tipi ” dedikleri ”Gülen Camiası” idi.
Camiaya yönelmiş bu düşmanlığın gerekçesi “sinsi bir şekilde devlette kadrolaşarak devletin tüm kurumlarını yavaş yavaş ele geçirmek” idi. Fakat sonra bir üst akıl devreye girdi ve asla bir araya gelemez denilen çevreleri ”Gezi ” kalkışmasında bir araya getirdi.

Bir tarafta ellerinde Atatürk flamalarını tutan Kemalist’ler, diğer tarafta Abdullah Öcalan flamalı, posterli PKK yandaşları. ”Gezi ” kalkışmasında en unutulmaz sahneyi birlikte, sırıtarak oluşturdular.

Hâlbuki terör örgütü PKK’nın silahlı mücadeledeki iddiası ne idi? Eğer Kemalist rejim Kürtleri ezip asimile etmeseydi Kürtlerin bir kısmı ne diye silahlı mücadele yolunu tercih edeceklerdi ki. Demek ki durum, işin rengi bambaşkaydı. Terör örgütü PKK ‘da evrensel güç odakları tarafından kurdurulmuş, taşeron örgütten başka bir şey olmadığını bilmeyen, görmeyen herkese de ‘Gezi’ vesilesi ile göstermiş oldu.

”Gezi” kakışması herkese, her kesime çok şey öğretti. Tarihi anlamak isteyenlere ise siyasetin menfaat üzerine döndüğünü ve bunun bir canavarlık olduğunu gösterdi. O dönemlerde Gülen Camiası ise fazla öne çıkarılmadı. Ama arka planda bu kalkışmayı desteklediklerini, bugün ortaya çıkan belgelerden anlamak mümkündür. Gezi kalkışmasında, şimdiye kadar olayları dikkatli izlemeyenler için ”şok” birliktelikler de yaşandı. ”Gezi ” kalkışmasında Kemalistleri, ”En büyük devrimci Karl Marx’tır, Lenin’dir” diyen marjinal solu, ”Savaşımız ulusalcı TC Devleti iledir” diyen etnik temelli bölücüleri yan yana getiren üst akıl, bir olmazı, olur kılarak tüm bu çevrelerle Gülen Camiasını aynı paralel de buluşturmayı başardı.

Gülen Örgütü, hazır olarak beklerken 17-25 Aralık’ta sahneye sürüldü. Bu darbe girişiminde işin rengi de değişti ve üst akıl açıkça örgüte halkın seçmiş olduğu hükümete karşı savaşması talimatını verdi. Kılıf ta hazırdı, Hükümete düşman olan diğer tüm çevrelerin, Gülen Örgütünden şüphelenmemesi ve örgütü kolayca desteklemelerini sağlayacak bir argüman bulunmalıydı ve bulundu, ”Yolsuzluk ”…

Yolsuzluk öyle bir argüman idi ki böyle bir şeye inanmayan, ortaya çıkarılma şekline, usul yönünden hatalar sebebiyle itiraz edecek olanların kolayca susturulabileceği bir argümandı. Yaşanılanların bir ”kumpas ” olduğunu söyleyen ortada ki kişilere ”Sen yolsuzluğun ortaya çıkarılmasına karşı mısın? ” denilerek susturulabileceği bir argümandı.

Lakin bu millet yolsuzluğa da karşıdır, yolsuzluğun üstünün örtülmesine de. Yıllarca yapılan büyük yolsuzluklar nedeniyle bir türlü ilerleyemediğini çok iyi bilmektedir. Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk olarak çıkış yaptığı ve başarılı olduğu İstanbul Belediye Seçimleri büyük bir yolsuzluğun ardından gerçekleşmişti. Hükümetin, yolsuzluğun ortaya çıkarılmasına karşı olması kendi ayağına kurşun sıkmasıdır. Zira Özal gibi bir çok yönetici kendi yakını hatta bakanlarını dahi yolsuzluk yüzünden yargıya vermekten çekinmemişti.

Görünen köy kılavuz istemez. Ortada Cumhuriyet tarihinin en iyi çalışan, dev gibi projelere imza atan, IMF’ye olan ülke borcunu sıfırlamış, kişi başı millî geliri yükseltmiş, enflasyonu tek haneye düşürmüş, faiz ekonomisinin belini kırıp, üretim ekonomisine geçişi sağlamış bir iktidar var. Marmaray, YHT, muazzam otoyollar, barajlar, fabrikalar, metrolar, silah teknolojisinde dev yatırımlar, uydu teknolojisinde dünyanın ilk beş ülkesinden biri olmaya doğru hızla ilerlemeler, sayarak bitmeyen daha nice projeler hayata geçirildi.

Üçüncü havalimanı, üçüncü boğaz köprüsü ve daha bir çoğu dünyada hiçbir ülkeye yönelik yapılmamış, yapılmayan yoğun baskılara, kumpaslara, tehditlere rağmen istikrarlı şekilde ilerleyen bir ekonomi karşımızda duruyor.

Can alıcı soru şu; Yolsuzluk batağına batmış bir ülkede, iktidar tüm bunları nasıl yapabilir?
İşte karşı taraf bunlara cevap veremiyor. Veremediği için de ”yolsuzluk var!” söylemleri inandırıcı bulunmuyor. Ülkeye, millete, ümmete kumpas kuranlarla işbirliği yapanlar, yukarıdaki soruya mantıklı ve açıklanabilir cevaplar verememektedirler. Ama yok, onlarda biliyorlar ki ”yolsuzluk ” diye millete yutturmaya çalıştıkları mizanpaj tamamen bir ”üst akıl” ürünü ve büyük bir kumpastan ibarettir.

2000 öncesi ülkede çok büyük yolsuzluklar yapıldığını hepimiz hatırlıyoruz ve unutmadık! Benim gibi yaşı 50’nin üstünde olanlar, o karanlık dönemleri çok iyi hatırlar. Ülkeyi talan edenlerin ‘kimler olduğunu çok iyi bilirler. Biliriz çünkü:

·2000 öncesi ülkede yatırımlar hiç yoktu.

·Neredeyse ayda bir hortumlanan banka haberlerini izlemekten sık sık ”kahrolsun bu düzen” denilirdi.

·Hayalî ihracat, en çok konuşulan konulardan birisiydi.

·Belediyecilik hizmetleri tam bir rezaletti. Hava kirliği, çöp dağları, akmayan veya leş gibi akan sular, deniz kirliliği, çarpık kentleşme devam ediyordu. Belediyecilik sadece yandaşlara peşkeş çekilen merkezler durumundaydı.

·3Y (Yokluk, yoksulluk, yolsuzluk)başını almış gidiyordu; Yağ, tüp, benzin kuyrukları, kaçak sigaralar, işsizlik, çift haneli enflasyon. Üretim ekonomisi ölmüş, işadamlarımız paradan para kazanmayı tercih eder olmuşlardı. Yatır bankaya parayı, çok yüksek faizle paradan para kazan. Ekonomik yatırım yapılmıyordu.

·Anarşi ve terör; siyasi yönden derin devlet tam faal halde bulunuyorken, faili meçhullerin haddi hesabı yoktu. Derin darbeler için kardeş kardeşe düşürülüyor. Kolayca terör ve anarşik ortam oluşturulabiliyordu.

Maalesef millet olarak tüm bunları yaşadık, şimdi kalkmış yolsuzluktan bahsedenlere sormak gerekiyor. Bediüzzaman 100 yıl önce de yaşayan bu gibi insanlara “Zerrâtı günahkârlardan mürekkep bir hükûmet tamamıyla mâsum olamaz. Demek, nokta-i nazar, hükûmetin hasenâtı, seyyiatına tereccuhudur. Yoksa, seyyiesiz hükûmet muhal-i âdidir. Ben öyle adamlara anarşist nazarıyla bakıyorum. Zira onlardan birisi—Allah etmesin—bin sene yaşayacak olsa, âdetâ mümkün hükûmetin hangi sûretini görse, hülya ile yine razı olmayacak. Şu hülyanın neticesi olan meylü’t-tahrip ile, o sûreti bozmaya çalışacak. Şu halde, böylelerin fena zannettikleri Jön Türklerin nazarlarında dahi, mel’un, anarşist ve iğtişaşçı fırkasından addolunurlar. Meslekleri ihtilâl ve fesattır” diyerek ne derce fena bir meslekte olduklarını ifade etmiştir.
Dev gibi yatırımlara imza atan bir iktidara yolsuzluk yapmışlar demek, iftiranın ötesinde milletin aklı ile alay etmek demektir. Farkında değiller ama millet bu insanlarla resmen alay etmiştir. Gelecekte de bu doğrultuda gidecek olur iseler alaya devam edecektir.

Bakınız; 30 Mart 2014 mahalli idareler seçim sonuçlarında Hükümetin oyu % 45.43…
10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçim sonucu % 51,79. Haziran ayındaki seçimlerde farklı bir sonuç bekliyor musunuz?

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri Günümüzün hayat hızı ve anlayış tarzının getirdiği şeyler İslam’ın evrensel …

Önceki yazıyı okuyun:
Anadolu’nun en iyi atları burada yetişti

Anadolu’nun en iyi atları burada yetişti 1071 yılı sonrası Anadolu, Bizans’ın elinden çıkmaya başladı. Beylikler …

Kapat